Konya Katliamı’nda görüntüler silindi, fail korundu, dosya kapatılmak isteniyor

  • 09:06 29 Temmuz 2022
  • Güncel
Dilan Babat
 
ANKARA - Dedeoğullarına dönük katliamın üzerinden bir yıl geçmesine rağmen, dosyadaki eksik hususlar hala giderilmedi. Mehmet Altun’un katliamdan önce ve sonra kimlerle görüşme yaptığına dair görüşmeler, görüntüler silinirken, dosya avukatı Özüm Vurgun, dosyanın kapatılmaya çalışıldığına vurgu yaptı.
 
Konya’nın Meram ilçesinde yaşayan Kürt Dedeoğulları ailesinden 7 kişinin ırkçı saldırıda katledilişinin üzerinden tam bir yıl geçti. Komşuları olan Keleş ve Çalık ailesi tarafından 12 Mayıs 2021’de ırkçı saldırıya uğrayan Dedeoğulları ailesi, “Biz ülkücüyüz, sizi burada yaşatmayacağız” denilerek kesici aletlerle yaralandı. Saldırının ardından başlatılan soruşturma kapsamında tutuklanan failler ise “delil yetersizliği” iddiasıyla serbest bırakıldı. Saldırının ardından aile bireyleri tarafından dijital medyadan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya atılan “Can güvenliğimiz yok” mesajlarına rağmen hiçbir tedbir alınmaması sonucu 30 Temmuz 2021 tarihinde Yaşar, Serap, Serpil, Sibel, İpek, Metin ve Barış Dedeoğulları katledildi.
 
Katliama yardım edenler bırakıldı
 
Konya Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından başlatılan soruşturma kapsamında, Çalık ve Keleş ailesinden 14 kişi gözaltına alındı, 10 kişi ise tutuklandı. Katliamın faili olarak bilinen Mehmet Altun katliamdan ancak 6 gün sonra 5 Ağustos’ta tutuklanırken, aileye ırkçı saldırıda bulundukları için tutuklananlar ise teker teker serbest bırakıldı.
 
Süleyman Soylu katliamı ‘husumet’ yaptı
 
Dedeoğullarına dönük katliam gündemdeki sıcaklığını korurken, iktidar göz göre göre gelen katliamda sorumluları bulmak yerine katliamın “ırkçı saldırı” olmadığını iddia etti. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, katledilen aileden kendisine gönderilen “can güvenliğimiz yok yardım edin” mesajlarını görmezden gelerek,  katliamı “husumet” olarak gerekçelendirdi. Hızını alamayan İçişleri Bakanı, ailenin daha önce emniyete yaptığı başvurular ve hastane kayıtlarını da yok sayarak, “Bunun Türk-Kürt meselesiyle ilgili herhangi bir tarafı söz konusu değildir. Bunu buraya çekmek bu saldırı kadar tehlikelidir” sözlerini sarf etti.
 
Otopsi raporu: 21 kurşun sıkıldı
 
Katliamdan 6 gün sonra tutuklanan fail Mehmet Altun, emniyetteki ifadesinde "Arkamda iz bırakmamak için yerde yattıkları sırada tekrar ateş edip, güvenlik kamera kayıtlarının silinmesi için de evi ateşe vermek istedim” dedi. Katledilenlerin otopsi raporlarında, 7 kişiye 21 kurşun sıkıldığı ve 6 kişinin baş bölgelerinden hedef alındığı bilgilerine yer verildi.
 
İddianamede ırkçı saldırı görünmedi
 
Fail Mehmet Altun’un yakalanmasının ardından, Konya Cumhuriyet Başsavcılığı katliam öncesi 12 Mayıs’ta Dedeoğullarına dönük ırkçı saldırıya ilişkin 21 Ekim’de iddianame hazırladı. İddianamede, ırkçı saldırıda ismi geçen 9 failden 6’sı hakkında “öldürmeye teşebbüs”, “nitelikli yaralama”, “nitelikli konut dokunulmazlığını ihlal” suçundan, 3'ü hakkında ise “nitelikli yaralama” suçundan dava açılırken, iddianamede “ırkçı saldırı”ya yer verilmedi. İddianame, “önceye dayalı bir husumet” olarak hazırlandı. Konya Cumhuriyet Başsavcılığı katliama dönük hazırladığı iddianamede ise, fail Mehmet Altun hakkında, “canavarca hisle tasarlayarak kasten öldürme” suçundan 7 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis istedi. Dosyada tek tutuklu sanık olarak bulunan Mehmet Altun, ifadelerinde ise Keleş ve Çalık ailelerinin katliamın azmettiricileri olmadığını öne sürdü.
 
Yardım eden faillere kovuşturmaya yer yok denildi
 
Yine hazırlanan iddianamede Ali Çalık, Ramazan Çalık ve Şerife Çalık hakkında "birden fazla kişi ile tehdit”, “nitelikli olarak konut dokunulmazlığını ihlal etme”, “kasten yaralama”, “hakaret”, “basit yaralama” suçlarından; Ali Keleş, Ali Keleş, Ayşe Keleş, İbrahim Keleş, Lütfi Keleş, Veli Keleş ve Yahya Çalık hakkında "birden fazla kişi ile tehdit" ve "hakaret" suçlarından; Barış, Serpil, Serap, Metin ve Sibel Dedeoğulları hakkında "hakaret" suçundan; Yaşar Dedeoğulları hakkında “silahla tehdit" ve "hakaret" suçlarından; İpek Dedeoğulları hakkında ise "basit yaralama", "kasten yaralama" ve "hakaret" suçlarından, yine Metin ve Serap hakkında "basit yaralama" suçundan; Serpil ve Sibel hakkında "basit yaralama" ve "silahla tehdit" suçlarından; Yaşar hakkında "basit yaralama", "silahla tehdit", "genel güvenliği tehlikeye sokma" suçlarından; Ali Keleş, Haticenur Keleş ve Fatımana Keleş hakkında "nitelikli konut dokunulmazlığını ihlal etmek" ve "kasten yaralama" suçlarından kovuşturmaya yer olmadığına karar verildi.
 
Aile üyelerini yönlendiren Ali Keleş de serbest
 
5 Kasım 2021’de kabul edilen iddianamenin hemen ardından dosya kapsamında tutuklu bulunan Veli Keleş, Ali Keleş, Ramazan Çalık, Yahya Çalık ve Ali Çalık tahliye edildi. Dosya kapsamında tutuksuz yargılanan ve Dedeoğulları ailesine yönelik 12 Mayıs’ta gerçekleştirilen ırkçı saldırı sonucunda Keleş ve Çalık aile üyelerinin dahil olduğu “mahkeme” isimli WhatsApp grubunu kuran, grupta çeşitli ırkçı yazışmaları tespit edilen, ırkçı saldırı sonucunda tutuklanan aile üyelerine her hafta 500 TL para yatıran ve gruptaki yazışmalarda aile üyelerini yönlendirdiği tespit edilen Ali Keleş ise tutuklanmadı. Tutuksuz yargılanan Ali Keleş hakkında mahkeme, yurt dışına çıkma yasağı ile yetindi.
 
Kamu görevlileri hakkında suç duyurusu
 
Dedeoğulları ailesinin katledilmeden önce, ırkçı saldırıya maruz kalmalarına dair aile avukatlarından Abdurrahman Karabulut, katliamda sorumluluğu bulunan kamu görevlileri hakkında suç duyurusunda bulundu. Suç duyurusunda, Konya İl  Emniyet Müdürü, Meram İlçe Emniyet Müdürlüğünden Sorumlu İl Emniyet Müdür Yardımcısı, Meram İlçe Emniyet Müdürü, Lalebahçe Polis Merkezi Amirliğinden Sorumlu İlçe Emniyet Müdür Yardımcısı, Lalebahçe Polis Merkezi Amiri, Lalebahçe Polis Merkezi Amirliği'nde çalışan kusurlu personel, dosyanın Cumhuriyet Savcısı, Konya 5'inci Sulh Ceza Hakimi, Konya 3'üncü Sulh Ceza Hakimi ile diğer kamu görevlileri hakkında "kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi"  ve "görevi kötüye kullanma" suçlarından işlem yapılması talep edildi. 
 
Failler serbest bırakıldı
 
Dedeoğulları'na dönük gerçekleştiren katliama yer verilen suç duyurusunda, 12 Mayıs'ta meydana gelen saldırıda faillerden Ayşe Keleş, Lütfü Keleş, Veli Keleş, Ali Keleş, Yahya Çalık'ın Konya 5'inci Sulh Ceza Hakimliği tarafından tutuklandığı, olayda adı geçen faillerden Ali Keleş, İbrahim Keleş ve Ramazan Çalık'ın Dedeoğulları ailesinin 7 üyesini “öldürmeye teşebbüs etmesine” rağmen Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından adli kontrol tedbirinin talep edildiği ve Konya 5'inci Sulh Ceza Hakimliği tarafından da bu kişilerin serbest bırakıldığı hatırlatıldı.
 
BTK ‘özel hayatın gizliliği’ dedi, bilgi vermedi
 
Konya Katliamı’nı gerçekleştiren Mehmet Altun hakkında Konya 1’inci Sulh Ceza Hakimliği’nin, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu’ndan (BTK) Mehmet Altun’un iletişim bilgilerini istediği, BTK’nin hakimliğin kararına itiraz ederek “özel hayatın gizliliği” gerekçesiyle bilgileri vermediği ortaya çıktı.
 
Davaya dair
 
Dava süreci, 14 Aralık 2021’de Konya 4’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülmeye başlandı. Dava dosyasındaki tek tutuklu fail Mehmet Altun, ifadesinde, katliamı gerçekleştirdiği silahı “kendini korumak için yanına aldığını” iddia etti. Mahkeme başkanının faile, “azmettirenleri söylemesi halinde cezai indirim uygulayacağı” şeklindeki sözleri ise dikkat çekti.
 
Dava dosyasına giren belgelerde fail Mehmet Altun’un katliamdan 17 gün önce Bursa, İzmir, İstanbul ve Eskişehir’de lüks otellerde kaldığı ortaya çıktı. Failin otelde kaldığı süre boyunca nakit para kullandığı da belirlendi.
 
Irkçı saldırının tutanağı 9 ay sonra UYAP’a yüklendi
 
Görülen katliam ve ırkçı saldırı davalarında emniyetin, polisin ihmali ortaya çıkarken, katliam anına dair iki dakikalık görüntünün olmadığı tespit edildi. Yine dava dosyasında, 12 Mayıs’ta Serpil Dedeoğulları’nın 155’i aradığı ancak yetkililerin 3 saat sonra olay yerine geldiği ortaya çıktı. Polisler tarafından tutulan tutanakta olayın bahçede geçildiği belirtilirken, emniyet tutanağında “komşular arası kavga” denildi. 12 Mayıs’ta yaşanan ırkçı saldırının tutanağının 9 ay sonra UYAP’a yüklendiği de ortaya çıktı.
 
Fail Mehmet Altun: Bunlar tam bir terörist
 
Öte yandan katliamın ardından fail Mehmet Altun'un 155 ile yaptığı ve valiliğin inkar ettiği görüşme dava dosyasından çıktı. Dosyada bir kısmı unutulan bu görüşmede failin 2 Ağustos 2021 tarihli görüşmedeki sözleri “Kalfalar Hasanköy cinayetler hakkında görüşmek istiyorum, Saraçoğlu, ivedi bana bağlayın” şeklinde dosyada yer aldı. Fail kayıtlara göre polise telefonda şunları söyledi: “Polislerin önünde bizi tehdit ettiler ve ben 5 kişiyi daha vuracağım, öyle teslim olacağım... Bunlar tam bir terörist. Emniyetten yardım alamadık... Cinayeti işleyen şahıs benim...”
 
Polisler failin ailesinden helallik istemiş
 
Tutuklanan Mehmet Altun ile ailesi arasında yapılan telefon görüşmeleri de dosyaya eklendi. Mehmet Altun, eşi Zehra Altun ile yaptığı telefon görüşmelerinde,  hesabına tanımadığı kişiler tarafından çok fazla para yatırıldığını belirtirken, faili cezaevinde ziyarete giden sık sık para gönderen dayıları Hidayet ve Helim Şahin’in de görüşmeleri eklendi. Telefon görüşmelerinde, Mehmet Altun ifadesinde polisin de kendisine yardım ettiğini vurgularken, failin dayıları ise verilen korumaların kendilerinden “helallik” istediğini söyledi.
 
Tanık beyanları ile baz istasyonu verileri çelişti
 
Yine Dedeoğulları’na dönük ırkçı saldırı davasında, dava dosyasında tanık olarak dinlenen ve olay gününden bir ay sonra ifade veren Ahmet Ardınç’ın söylemleri ile baz istasyonu verileri çelişti. Ahmet Ardıç polisi arayarak kavgayı gördüğünü söylerken, yapılan sinyal incelemesinde baz istasyon verilerine göre Ahmet Ardıç’ın orada olmadığı 1 kilometre ötede olduğu ortaya çıktı. Ayrıca Ahmet Ardıç’ın ifade vermeden önce Mevlüt Çelik’i 3 kez aradığı ve Mevlüt Çelik’in de telefon sinyalinin adliyeden geldiği görüldü.
 
WhatsApp grubu kuran Ali Keleş Mehmet Altun’u tanımıyormuş!
 
Aile bireylerini yönlendiren, WhatsApp grubu kuran ve ırkçı saldırıdan tutuklanan ardından serbest bırakılan Ali Keleş duruşmada dinlendi. Ali Keleş, 12 Mayıs’tan sonra dosyada neler olduğunu öğrenmek için grup kurduğunu iddia etti. Avukattan aldığı bilgileri gruba yazdığını öne süren Ali Keleş, olayı internette gördüğünü, Mehmet Altun ile bir ilişkisi olmadığını savundu.
 
Dosya avukatlarından Özüm Vurgun, Konya Katliamı davasına dair yaşananları anlattı.
 
‘Dosya kapatılmak isteniliyor’
 
Konya Katliamı’nın göz göre göre geldiğini söyleyen Özüm, 12 Mayıs’ta yaşanılan ırkçı saldırının katliamın başlangıcı olduğunu kaydetti. Özüm, “Bu insanlar ilk günde katliam yapmaya çalışmış, bir ailenin WhatsApp görüşmeleri mevcut. WhatsApp görüşmeleri içerisinde Mehmet Altun’u kurtarmaya yönelik, savcılar ve hakimler arasındaki ilişkiler, suçu üstlenme süreçleri çok net bir şekilde açık ama bu dosya içerisinde herhangi bir şekilde dosyaları birleştirmiyorlar. Her şey bu kadar açıkken, katliam dosyasında tek bir sanığın tutuklu olması, diğer sanıkların serbest bırakılması ile dosyanın kapatılmak istendiği çok açık. Mehmet Altun’un eşi Zehra Altun’un telefon görüşmeleri son duruşmada ortaya çıktı. Kendisine yurt dışında yatan paraları olduğunu söyledi. Diğer aile bireylerinin Mehmet Altun hakkında ‘Oraya gidip paraları yemiş’ söylemleri var. Çok net bir şekilde birbirine bağlı olarak dosya ilerliyor ama ırkçı saldırıda tutuklu olanların serbest bırakılmasına dair bütün taleplerimiz reddediliyor” dedi.
 
‘HTS’ler eksik ya da yanlış gönderiliyor’
 
Özüm, “Bu dosya aslında Deniz Poyraz katliamı faili Onur Gencer ve Mehmet Altun’un çok fazla derecede yaşadıkları rehabilitasyon süreçleri bakımından çok benzer. Mehmet Altun katliamdan 17 gün önce Mersin, Antalya, Muğla, İzmir, Balıkesir, Ankara ve Konya’yı geziyor. Bizim iddialarımızı artık mahkemenin araştırması gerekiyor. ‘İnsanlığa karşı suçlar’ ya da ‘ soykırım’ olarak değerlendirilmesi ve bu suç tipinin bu şekilde değiştirilmesi gerektiğini söylediğimiz dosya içerisinde, mahkeme bir şey yapmayıp sadece ‘değerlendirilmek üzere’ diye bir hüküm kuruyor. Bizim iddialarımızı çürütmeye ya da genişletmeye yönelik de olabilir ama iddialarımızın ele alınıp araştırılması gerekiyor. Bir tetikçinin 155’i aradığı 35 dakikalık bir konuşma kaydı var ama hala tarafımıza gönderilmedi ve ilk önce reddedildi. Mehmet Altun’un, ‘5 kişiyi daha öldüreceğim’ dediği kişiler kim? Bu, ‘insanlığa karşı suçlar ya da soykırım’ suçundan bizi kanıtlayacak bir durum. Mehmet Altun’un kendi telefonundan gözükmeyen belirli aramalar karşı baza baktığımızda gözüken ve iletilen aramalar şeklinde görülüyor. Katliamın olduğu güne baktığımızda Mehmet Altun’un nerede olduğunu ve konumun nerede olduğunu bilmiyoruz. BTK lok silmeler yapıyor. HTS’ler sürekli eksik ya da yanlış gönderiliyor” sözlerine yer verdi. 
 
‘Mehmet Altun’un Almanya bağlantılarına erişilemiyor’
 
Mahkeme heyetinin kendilerine “sanık avukatı” gibi davrandığına dikkat çeken Özüm, iddia makamının fiziksel olarak sürekli yan oturarak kendilerine bakmadığını, kendilerinin olduğu yerlere Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından konulduğu iddia edilen kameralarla giriş ve çıkışlarının izlendiğini kaydetti. Özüm, şu ifadeleri kullandı: “Bunu çok şans eseri öğrendiğimiz durum. Biz orada yokmuşuz gibi bir mahkeme tavrı var. Mahkeme bizi reddetmeye ve dosyayı kapatmaya yönelik bir sistem oluşturmaya çalışıyor. Amaçları dosyayı kapatmak üzerine. Mehmet Altun ve Onur Gencer’in aynı rehabilitasyondan geçtiğini çok net gösteriyor. Mehmet Altun’un Almanya bağlantıları var, Mehmet Altun’un birlikte olduğu seks işçilerinin nerede olduğu çok net bir şekilde bulunmaya çalışılırken, Almanya bağlantısı olduğu kişiler hakkında hüküm kurulmuyor. Bu da şüphelerimizin doğru olduğu kanaatini uyandırıyor. Katliam gününden sonra Mehmet Altun’un evden çıktıktan sonra bir arabanın olduğu 2 dakikalık görüntü kayıp. Görüntüler silinmiş, dosya tamamen bir katliam değilmiş gibi ki zaten katliam olduğu zaman iktidar tarafından 2 saat geçmeden ‘iki aile arasında husumet’ denilerek olay kapatılmıştı. İktidarın Kürtlere dönük nefret söylemleri, çok fazla kışkırttı. Bunları ortaya koyduğumuzda bir ‘husumet kavgası’ olmadığı çok net ortada.”