Halide Türkoğlu: Çekin ellerinizi 6284’ten
- 13:31 3 Temmuz 2024
- Siyaset
ANKARA - DEM Parti Kadın Meclisi Sözcüsü Halide Türkoğlu, 9’uncu Yargı Paketi’nin kadınların yaşam ve haklarıyla oynadığını belirterek, “Uyarıyoruz. Çekin ellerinizi 6284’ten. Kazanılmış haklarımıza saldırmanıza izin vermeyeceğiz” dedi.
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Kadın Meclisi Sözcüsü Halide Türkoğlu, Meclis’e gelecek olan 9’uncu Yargı Paketi ve kadın cinayetlerine ilişkin Meclis’te basın toplantısı gerçekleştirdi.
‘Kadınların kaderini torbalara sığdırıyorlar’
Bu hafta Meclis’e gelmesi beklenen yargı paketiyle kadınların haklarının gasp edilmeye çalışıldığını söyleyen Halide, “AKP-MHP iktidarı uzun yıllardır yapmak istediği her şeyi kararnamelerle, torba yasalara sığdırarak gerçekleştiriyor. Özellikle söz konusu kadınların kazanılmış haklarına saldırma olduğunda torbaların içini doldurdukça dolduruyorlar. Yani halkların, gençlerin, kadınların kaderini torbalara sığdırıp, Meclis genel kurulundan geçirdiği yasalarla ülke yönetiliyor. Ne yazık ki ülke bu şekilde yönetilmeye ve biz kadınların kazanımları bu torba yasalarla gasp edilmeye çalışılıyor. Şimdiye kadar getirilen torba yasaların, yargı paketlerinin içerisinden bir gün dahi olsun kadınların lehine bir madde çıkmaz mı? Kadın yoksulluğunu, işsizliğini giderecek bir madde çıkmaz mı? Sadece Mayıs ayında 40 kadın cinayeti işlendi. Bu ülkede 24 saatte 7 kadın katledilirken bu katliamı önleyecek koruyucu bir yasa çıkmaz mı bu torba yasalardan, yargı paketlerinden? Çıkmayacağını biliyoruz. Buna şaşırmadığımız gibi bir sonraki hamlelerinin de ne olacağını görerek bunların karşısında mücadele ediyoruz. Yakın zamanda Meclise sunulacağı söylenen ve günlerdir bir taslak üzerinden kadınların isyanı olan 9'uncu Yargı Paketinin de bunlardan biri olduğunu biliyoruz” ifadelerini kullandı.
‘Kadınlara yönelik yer alan maddelerin tamamı bu şiddetin besleyicisi olmuştur’
Gelecek olan pakete ilişkin hiçbir bilginin paylaşılmadığını kaydeden Halide, “Yandaş basının sızdırdığı içerikler üzerinden bir tartışma yürütülüyor. Önümüzdeki hafta ya da sonraki hafta bu paket gelecek ama şu ana kadar ne bir milletvekili arkadaşımız ne komisyonlar bu yargı paketinin içeriğinde ne var ne yok bilmiyoruz. Taslaklar üzerinden konuşuyoruz. Yıllardır kadınların hep bir ağızdan söylediği bir söz var ‘Kadın Cinayetleri Politiktir.’ Kadına yönelik şiddet ve katliamlar yeterli önleyici ve koruyucu yasaların olmamasından kaynaklıdır. 9’uncu Yargı Paketi de birazdan anlatacağım taslak üzerinden saldıracaklar. Var olan yasaların uygulanmamasından kaynaklıdır. Kadın işsizliğini derinleştiren politikalardan kaynaklıdır. Faillere uygulanan cezasızlık politikalarından kaynaklıdır. Özellikle İstanbul Sözleşmesi’nden geri çekilerek bu şiddetin önü açılmıştır. Çıkarılan yargı paketlerinde kadınlara yönelik yer alan maddelerin tamamı bu şiddetin besleyicisi olmuştur. Tıpkı şu anda taslak olarak kamuoyuna duyurulan ama içeriği tam olarak bilinmeyen 9’uncu Yargı paketinde olduğu gibi” diye konuştu.
Yargı paketiyle 6284 sayılı kanunda değişiklik yapılmak isteniyor
Halide devamında şunları söyledi: “Yargı paketi hala resmi olmayan bir taslak olarak biliniyor. Bu taslakta özellikle kadınları ilgilendiren birkaç başlık var. Bunlardan birincisi kadınların en büyük kazanımlarından biri olan 6284 sayılı kanunda yapılmak istenen değişiklik. Kadına yönelik şiddet ve katliamlar karşısında önemli maddeler içeren ancak iktidar tarafından uygulanmadığı gibi her defasında nasıl kırparım dediği yasa. Yasa diyor ki; hakkında tedbir kararı olan fail, kararın gereklerine aykırı davranırsa, fiili bir suç oluştursa bile hakim kararıyla hakkında 3 günden 10 güne kadar zorlama hapsine tabi tutuluyor.
İktidarın kafası kadınların kazanımlarına saldırma konusunda çok net
Fiili bir suç oluştursa dahi şiddeti uygulayan faile hapis verilebiliyor. Yani bunun anlamı kadının beyanının esas alınmasıdır. Kadının can güvenliğinin sağlanması demektir. Yargı paketinde yapılmak istenen değişiklik de işte tam da 6284’ün nasıl kırpılmak istendiğinin göstergesidir. ‘Zorlama hapse’ itiraz yolu açmak için ufak bir değişiklik yapmak istediklerini resmi olmayan taslakta ifade etmişler. Buna gerekçe olarak da 6284 kanununun 9’uncu maddesi olan itiraza ilişkin kısımda belirtilen ‘tedbir kararlarına itiraz’ yazan yer ‘kararlara yapılan itiraz’ diye düzeltilecekmiş. Gerekçesi ise zorlama hapis kararını kapsayıp kapsamadığı noktasında hâkimlerin kafası karışıyormuş. Kimsenin kafasının karıştığı filan yok. Bu iktidarın kafası kadınların kazanılmış haklarına yönelik nasıl saldırabilirim konusunda çok net. Bu düzenlemeden de anlaşılacağı üzere bir kez daha bu saldırı karşısında biz kadınların payına direniş ve mücadeleyi büyütmek düşüyor. Biz bu iktidarın kanunlarda yapmak istediği küçük değişikliklerin kadınların yaşamlarına nasıl mal olduğunu çok iyi biliyoruz. Kadınların yaşamlarına şiddet olarak geri dönmekte ve her düzenlemeyle bunu yapıyorlar. Buna geçit vermeyeceğiz. Resmi olmayan taslakta bu maddeye ilişkin yapılmak istenen küçük değişiklik kadınların yaşamında şiddeti büyütecektir. Faili güçlendirecektir. Bu iktidarın görevi kadınları koruyan yasaları uygulamaktır, bu yasaları kırpmak değildir. Zorlama hapis kararı, tedbir kararı neredeyse uygulanmıyor. Kadınlar bu yasalar uygulanmadığı için katlediliyor. Birkaç örnek üzerinden bu yasa uygulanmış olsaydı ne olacaktı ama uygulanmadığı için kadınlar gündelik hayatta nasıl karşı karşıya kalıyor? İzmir’de Hülya Şellavcı boşanma aşamasındaki Kaffar Yeğin tarafından 21 Ekim 2022 tarihinde katledildi. 3 çeşit tedbir kararı defalarca fail tarafından ihlal edilmesine rağmen polis ihbarları dikkate almamıştır. Hülya zorlama hapis kararının uygulanması için 18 Ekim 2022 tarihinde mahkemeye başvurmuş, ancak ‘Kişiyi dinlemeden hürriyetini kısıtlayıcı karar veremem’ diyerek talep hâkim tarafından reddedilmiştir. Hülya Şellavcı 21 Ekim’de katledildikten 4 gün sonra zorlama hapis kararı verilmiş oluyor.
Çekin ellerinizi 6284’ten; faili koruyan, güçlendiren hiçbir düzenlemeye izin vermeyeceğiz
Bu ülkede bir kadın kanıyla kendisini vuranı, failini ihbar etti. Nurtaç Canan Ragıp Canan tarafından silahlı saldırıya uğradı. Fail öldürmeye teşebbüsten 8 yıl 12 ay ceza aldı, ancak 2 buçuk yıl sonra serbest bırakıldı. Tehditleri devam eden Ragıp Canan’a 3 kez elektronik kelepçe takıldı ancak fail her defasında kelepçeleri kırarak tedbir kararını ihlal etti. Tüm bunlar yaşandıktan sonra zorlama hapis kararı veriliyor ancak bu defa da fail bulunamıyor. Daha da kötüsü Nurtaç Canan, hala bu kişi tarafından tehditler almaya devam ediyor. Uyarıyoruz. Çekin ellerinizi 6284’ten. Çekin ellerinizi, yasalarınızı, politikalarınızı kazanılmış haklarımıza saldırmanıza izin vermeyeceğiz. Şayet bir düzenleme yapmak istiyorsanız o düzenlemeyi kadınları koruyan yasalara saldırarak değil, bu yasaları güçlendirmeye dönük yapın. Aksini yapmanıza izin vermeyiz. Faili koruyan, güçlendiren hiçbir düzenlemeye izin vermeyeceğiz.
Aile reisliğini erkek tarafından gören bir taslak geliyor
9’uncu yargı paketinde bir diğer başlık ise kadınların evlendikten sonra da kendi soyadını kullanabileceğine yönelik düzenleme. Bu uzun yıllardır kadınların mücadele ettiği bir mesele ve 30 yıla yakın bir hikayesi var. Dünyada da ya da Avrupa ülkelerinde yüzlerce yıl kadınlar bunun için mücadele etmişler. AİHM kararı ile kadının temel hakkı olduğu eşitlik ilkesi göz önünde bulundurulduğunda kadınların kendi soyadlarını kullanması konusunda bir dava ile bu süreç başlıyor. Sonrasında AYM, AİHM kararlarını uygulama üzerinden Medeni Kanunda yapılan bu ibarenin eşitliğe aykırı olduğunu belirterek 22 Şubat 2023 tarihinde kadının evlenmeden önceki soyadının evlendikten sonra da tek başına kullanılamamasının Anayasa’nın eşitlik ilkesini ihlal ettiği sonucuna ulaşmıştır. Bunun hayata geçirilmesi gerekiyor ama hayata geçirilmiyor. Nüfus müdürlükleri dilekçeleri kabul etmiyor ve buna dair yasal düzenlemenin olması gerektiğini belirtiyor ve kadınların her seferinde bireysel başvurularla davalarla kendi soyadlarını kullanma hakkını elde ediyor. Aslında düzenlemenin bu şekilde olmaması gerekiyordu yani 9’uncu yargı paketinin soyadı meselesinde bunu nasıl hayata geçiririz için bir düzenleme yapılması gerekirken bunun kadınların aile içerisindeki konumuna vurgu yapan ve özellikle aile reisliğini erkek tarafından gören bir taslak geliyor önümüze.
Paketle kadın erkeğe hizmet eden bir şekilde tanımlanıyor
24 saatte 7 kadın katledilirken, kadın yoksulluğu derinleşerek artarken ses çıkarmayan bakanlıklar hızlıca el birliğiyle harekete geçiyor. Kadın yoksulluğunu gidermeye dönük tek cümle kurmayan Maliye Bakanı, bakanlık olarak elimizden ne gelirse yapacağız diyor. Kadınlar işsizlikle, açlıkla sınanırken bunu görmek yerine çocuk doğurmaya teşvik eden politikalarla kadınlar evlere kapatılmak isteniyor. Kadına sadece annelik rolü biçilerek bu rolün içinde kalması hedefleniyor. Bu çocukların nasıl büyütüleceğine dair ise tek bir şey yok. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı tarafından “çalışan annelere destek paketi” hazırlanacağı bilgisi kamuoyuna yansıdı. Adından anlaşılacağı üzere bu destek paketi çocuğa bakmada eşit yükümlülükte olan anne baba için değil anneler için hazırlanan bir pakettir. Çocuğa bakma yükümlülüğü sadece anneye verilmektedir. Bu paketin hazırlanma gerekçesinde alt metni şudur; kadınların birincil görevi çocuk doğurmaktır, aile içerisinde kalmaktır, ev temizliği yapmaktır, erkeğe hizmet etmektir. Çocuk bakımında erkeğin hiçbir sorumluluğunun olmadığıdır. Kadının içerisinde şiddet gördüğü aileyi korumak ve kollamaktır. Toplumsal cinsiyet eşitsizliğini beslemektir. Kadınları kamusal yaşamın, iş yaşamının dışında tutmaktır hedeflenen. Eğer zerre kadar samimiyetiniz varsa kadın yoksulluğunu gidermeye dönük politika üretirsiniz. Kadınların üretim alanında eşit bir şekilde yer almasını sağlamak için politika üretirsiniz. Kadınların güvencesiz işlerde sömürüye maruz kalmasının önüne geçersiniz. Kadınların ev içindeki emeğinin görünür kılınması için çaba harcarsınız.
Haklarımız ve hayatlarımız hakkında söz, karar ve yetki bizdedir
Elbette ki bunların hiçbirini yapmayacaklarını çok iyi biliyoruz. Çünkü bu iktidarın ideolojisi kadınları yok saymak, sömürmek, erkek üzerinden tanımlamak üzerine şekillenmiştir. Kadına yönelik şiddet ve katliamlardaki artış, yargı paketleri ile kadınların kazanılmış haklarına saldırı, kadın yoksulluğu verileri de bunun göstergesidir. Uyarıyoruz. Erkek egemenliğini ve şiddeti besleyen politikalardan derhal vazgeçin. Haklarımız ve hayatlarımız hakkında söz, karar yetkisi bizdedir. Yaşasın kadın mücadelemiz.”