Bütçe görüşmelerinin özeti: Yüz yıllık aklın devamı!

  • 09:02 2 Ocak 2024
  • Siyaset
 
ANKARA - Bütçenin bir kez daha fazla savaşa ayrılmasına ve Kürtçe’nin parlamentoda yok sayılmasına dair konuşan DEM Parti Milletvekili Dilan Kunt Ayan, Kürtçe’nin yok sayılmasının yüzyıllık cumhuriyet aklının devamı olduğunu söyledi. Dilan Kunt Ayan, “Bu ülkede, topraklarda savaş, çatışa sürdüğü sürece diğer ülkelerden ne yatırım gelir nede adalet gelir” dedi.
 
Genel Kurul’da 11 Aralık’ta gelen 2024 Yılı Merkezi bütçe görüşmeleri iki haftalık maratonun ardından 25 Aralık’ta AKP ve MHP oylarıyla Meclis’ten geçti. “Mili Savunma ve Güvenliğe” bütçenin onda biri ayrılırken, Halkların Eşitlik Partisi (DEM Parti) sık sık bütçenin savaş bütçesi olduğunu ve toplumun çıkarlarını gözetmediğini anlattı. Bunları duymazdan gelen AKP grubu ise, DEM Parti’nin PKK Lideri Abdullah Öcalan’a dönük tecridin kaldırılması talebiyle cezaevlerinde başlatılan açlık grevinin selamlamasını ve barış çağrılarını hedef göstermekle yetindi.
 
DEM Parti Riha (Urfa) Milletvekili Dilan Kunt Ayan, bütçe görüşmelerinde öne çıkan başlıkları değerlendirdi.
 
‘Önlerine koyduğumuz öneriler dikkate alınmadı’
 
Şaşırmadıkları  iki haftalık süreç geçirdiklerini, AKP ve MHP’nin her zamanki gibi kendilerinin çalıp ve oynadığı bir süreç olduğunu söyleyen Dilan, iki hafta öncesinde bir aylık süreçte Plan ve Bütçe Komisyonu’nda taleplerini sunduklarını AKP’nin talan politikalarını açığa çıkardığı bir süreç olduğunu belirtti. Dilan, “Bunların hiçbiri AKP tarafından ciddiye alınmadı. Bizim bu anlamdaki şerhlerimizi dinlemediler bile oy kullanma sırasında el kaldır indir işlemini yaptılar. Bu şaşırdığımız bir şey değildi. AKP iktidarının, küçük ortağının talepleri ile şekillenen bir bütçeden söz ediyoruz. Bu bütçede de kadına, halka, emekçiye, azınlıklara dair hiçbir politika üretilmediği bir bütçeden bahsediyoruz. Türkiye’de iki kişiden biri AKP’nin bu politikalarını benimsemiyor. İktidarların şunu ortaya koyması gerekiyor; iki kişiden biri bizi istemiyorsa, biz istenmeyen kişinin de talebini gören bir yerde olmamız gerekiyor. Biz muhalefet olarak bunu net bir şekilde ortaya koyduk. Gerek Plan ve Bütçe Komisyonu’nda, Adalet Bakanlığı’nda, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nda bunu ortaya koyan, teşhir eden, yaptıkları politikaları eleştiren ve öneri sunan bir yerde durduk. Kör, sağır, dilsiz, asla bunu kabul etmeyen, görmeyen bir iktidardan söz ediyoruz. Çünkü kendi iktidarlarını böyle besleyebilirler, başka türlü iktidarlarını besleme şansları da yok. Gerek plan bütçede gerek Genel Kurul’da bil fiil bunları AKP iktidarına değil halklara anlattık. Halklara nasıl bir sermayedarın, savaşın bütçesi olduğunu anlattık. Genel Kurul’da da böyle bir düzlemde oturtmuşlardı, sanki iktidar biziz bunları biz yaptık saldıran da onlar” dedi. 
 
‘Yüzyıllık cumhuriyetin aklının devamı‘
 
Yüzyıllık cumhuriyet aklının devamını parlamentoda gördüklerini dile getiren Dilan, parlamentoda DEM Parti çıkarıldığında iktidarın konuşacak bir şeyinin kalmayacağını kaydetti. Dilan, “Halk, Aleviler, azınlıklar, kadınlar için ne yapacaklarına dair tek bir tartışma önlerine koyamazlar. Sadece AKP’nin değil, tüm siyasi partilerin hedef noktası olarak DEM Parti görülüyor. Çünkü DEM Parti, tüm toplumsal kesimlere dokunan bir yerde muhalefetini gerçekleştiriyor. Dillere, sadece Kürt dili değil, Süryani, azınlık dillerini kapsayan bir yerde politika üretiyor. Elbette ki AKP iktidarı ve muhalefet bundan rahatsızlık duyuyor. Her kürsüye çıkan iki üç cümlesinden sonra DEM Parti’ye saldırıyor. Çünkü en etkin ve net bir şekilde tüm Türkiye halkları için politika ağını kuran bir DEM Parti’den söz ediyoruz. Bizim irademize dokunabilecek kadar haddi ve cüreti kendilerinde bulabiliyorlar. Bunun cevabını da hem halklardan hem de bizden aldılar. ‘Sizi bu ülkede iki kişiden biri istemiyorken Meclis’in üçüncü partisinin iradesine böylesi bir söz söyleme haddine sahip değilsiniz’ diye de cevabını bizden aldı. En etkili muhalefeti bizler gösterdiğimiz için onların yapmış olduğu, sermayeye vermiş olduğu bütçe, halkı ve kadını yok sayan bütçelerini bir bir teşhir etmemizden kaynaklı kendi iktidarlarının sarsılmaması için kamuoyunda böyle bir güzelleme yapacaklar. Sadece o değil, kürsüye çıkan her vekil bütçeyi yorumlamakdan ziyade tamamen bize saldıran bir yerde oldu. AKP’li bir vekil kalkıp, ‘çocuklarınıza Kürtçe isim takamıyordunuz bunu biz getirdik’ dedi. ‘89 doğumluyum adım Dilan’, AKP’nin ‘a’sının bile olmadığı bir dönemden bahsediyoruz. Bunun bir inandırıcılığı olabilir mi? Bu bile yüzyıllık cumhuriyetin aklının devamı olduğunu gösteren bir şeydir. Bu Kürt halkının direnmesiyle, mücadelesiyle oluşan bir şey. Onu bile kendilerine pay çıkaran bir zihniyetten söz ediyoruz. Onların yalanlarını, talanlarını boşa çıkaran teşhir eden bir politika izledik” diye belirtti.
 
‘Mevzu anlamamak değil Kürtlerin dilinin yok sayılması’
 
Meclis’te sık sık Kürtçe selamlamanın hedef gösterilmesine de değinen Dilan şöyle ekledi: “Böyle zıt bir yerde duruyorlar. Sürekli ‘bizim Kürtlerle ve Kürtçe’ye dair bir sorunumuz yok, Kürtlerin kendi aralarında konuşmasını getirdik’ diyen zihniyet bir yandan da Kürtçe yapılan her konuşmada Anayasa 3’ü hatırlatıyor. AKP iktidarının kendi iktidarını koruyabilmesi için yaptığı bir hamledir. AKP’nin 2014-2015 çözüm sürecinde tavırlarını da çok iyi biliyoruz. Ne oldu da bir anda değişti? Tamamen MHP faşizmiyle bağı koparmamak için ortaya attıkları bir söylem. Her defasında Anayasa 3’ü hatırlattı. Biz de her defasından bundan vazgeçmeyeceğimizi, dillerin varlığını, Kürtçe değil, Süryanice, Lazca, Zazaca’nın da yaşatılması gerektiğini, bu toplumda bin yıllardır yaşayan halkların olduğunu ve bizden böylesi bir selamlama beklediğini, bizim tabanımız bunu bekliyor diye değil olması gerektiğini söyledik. Bu topraklarda yüzyıllardır yaşayan insanlardan söz ediyoruz. Tek dil zihniyetine karşı her zaman bu kadim dilin yaşatılması için buna devam edeceğiz. Bunların hiçbiri anayasal zeminde yasak değil. Orada her bir selamlamamızı anlamayanlar için tercümesini de yapıyoruz. Orada mevzu anlamamak değil, mevzu Anayasa 3’te değil aslında. Kürtlerin dilini, kimliğinin yok sayılması.”
 
‘Hukuksuzluklara karşı çizdikleri tabloyu yıktık’
 
Dilan, cezaevlerinde açlık grevleri olduğunu, PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerinde 34 aydır mutlak bir iletişimsizlik halinin olmasına rağmen iktidar ve bakanlıklarının var olan tabloya karşı çok farklı bir tablo çizdiğini kaydetti. Dilan, “Cezaevlerindeki başlıkta dahil utandığımız insan hakları o noktaya gelmedi diyorlar, başvurular azaldı, cezaevlerinde sorun yok diyebiliyorlar. Toplumdan, cezaevlerinden bihaber olarak konuşuyorlar. Haberlerinin olmamasından değil haberleri var, sadece bize başvurular gelmiyor. Zindanlarda komisyona başvurular geliyor. Onlar da Türkiye ve Kurdistan cezaevlerinde neler olduğunu çok iyi biliyorlar ama yine kendi iktidarlarını koruyabilmek için muazzam bir tablo çizdiler. Haliyle biz de o tabloyu yıkan, gerçekçi verilerle ortaya çıkan bir tablo çizdik. Halkları başka noktaya çeken sistemlerine karşı verilerimizle ortaya koyacağız. Bu ülkede insanlar hala mum ışığı ile adalet arıyorsa, Cumartesi Anneleri 28 yıldır kayıplarını arıyorsa, faili meçhul cinayetler zaman aşımı ile bunlar tarafından kapatılıyorsa biz de bunu teşhir edeceğiz. Çünkü biliyoruz ki bunların yargıları da bağımsız değil, Can Atalay’dan, Demirtaş kararlarından ve Sayın Öcalan’a dönük infaz kanunların yok sayılmasından biliyoruz. Adalet bu noktaya gelmişse, biz de bunları yüzlerine vuracağız. Onların saldırılarının volümü bir ise her geçen gün iki üç katlanacak, çünkü önümüzde bir yerel seçim var. Hakikati aramaktan vazgeçmeyeceğiz” sözlerini kullandı.
 
‘Kadınlara ve cinsiyete dayalı bir söylemde bulunmadılar’
 
Dilan konuşmasına şöyle devam etti: “AKP’nin kadına dair bir politikası yok. Kadını eve kapatan, üretimden geri çeken ve aile içinde varlığını sürdürmeye mahkum eden bir zihniyete sahip. Bizim de inandığımız şey; kadın güçlendiğinde toplumun güçleneceği. Biz kadını aile içerisinde birleştiren bir yerde değiliz, çünkü iktidar aile içerisine hapsetmeye yönelik bir politika sürdürüyorsa, biz her yerde  kadını toplum içerisinde konumlandırıyoruz. Plan ve bütçe görüşmelerinde Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nda yaptığımız görüşmelerde belirttik. Bir kere bakanlığın içerisinde ‘kadın’ kelimesi yok. Arkadaşlarımız bir çalışma yaptı. Bütçe görüşmelerinde ve daha öncesi yapılan görüşmelerde toplumsal cinsiyete dair ve kadına dair tek söylemleri yok. Türkiye’de her gün kadınlar öldürülmesine rağmen AKP’nin kadın politikası ortada olan bir şey. Plan ve Bütçe Komisyonu’ndan tutalım, genel kurula gelinceye kadar sorularımız dahi değiştirilmeden bir oyunla geldi. Etkin bir iktidarın kadın politikası bu olmamalı. Eğer bu ülkede her gün en az bir kadın öldürülüyorsa orada düşünülmesi gerekiyor, biz nasıl kadını güçlendirebiliriz diye. Ama iktidar bunun yerine, ‘sosyal yardım adı altında kadınlara şu teşvik yapıldı’ diyor. Bunun altında kadınlar siz evinizde oturun, bilincinizi yükseltmeyin, kendi tabanına da bu mesajı veriyor. AKP iktidarı kadını yok sayan politikalarını devam ettirdikçe her bir ölen kadının payında onlarında eli vardır. İstanbul Sözleşmesi’ni fesheden zihniyet 6284’ü övüyor. Ama önümüzdeki günlerde 6284’ü tartışmaya açacaklar biliyoruz.”
 
‘Savaş ve çatışmayı derinleştiren bir devlet aklı var’
 
Genel Kurul’dan geçilen 2024 yılı bütçesinin savaşa yüzde onun yatırılmasına da değinen Dilan, aç olan yurttaşa iktidarın, “merminin fiyatından haberiniz var mı?” cevabını verdiğini anımsattı. Dilan, “Bu ülkede, topraklarda savaş, çatışma sürdüğü sürece diğer ülkelerden ne yatırım gelir ne de adalet gelir. Bunun tek çözümü Kürt sorununun demokratik yollarla çözümü, savaş ve çatışmanın bitmesiyle bu ülkede ancak ekonomi de, insan hakları da düzelir. Sadece Türkiye’de değil Rojava topraklarında bir savaş var ve bunların hepsi birbiriyle bağlantılı. Çocuğu aç diye intihar eden bir annenin, babanın yaşadığı ülkede savaş bitirilmediği sürece yoksulluk devam edecek. Bütçenin çok ciddi oranı ‘mili güvenlik’ sorunu adı altında ayrılmış durumda. Bu ülkede savaş, çatışma bitmediği sürece halklar olarak ekonomik, adalet olarak rahat olmayız. Dünya tarihinde savaşın bitmediği ülkelerde hiçbir zaman refaha çıkmamıştır. Eş Genel Başkanımız bir açıklama yaptı ama saatlerce bütçeyi, halkın yoksulluğunu konuşmak yerine bizim Eş Genel Başkanımızın yapmış olduğu konuşmayı çarpıtarak anlattılar. Biz bunu her yerde diyoruz, çatışmalar bitmediği sürece ülke olarak bunun yansımalarını görüyoruz. Ortada bir Kürt sorunu var, barış dilini her zaman savunan bir taraf var ama karşı taraf kendi iktidarını korumak için bu savaşı ve çatışmayı derinleştiren bir devlet aklı var. Biz bu topraklarda, çatışma ve savaş istemiyoruz, kalıcı bir barış istiyoruz. Eşit bir düzlem istemiyoruz, tüm ezilen kesim için eşit bir yaşam istiyoruz. Bundan ala bir paradigma olabilir mi? Ama iktidar aklı bunu cımbızla çekip bir algı oluşturuyor.  Biz ama kalıcı ve onurlu bir barışı anlatmaya devam edeceğiz” sözlerini kullandı.