İlknur Birol: Kent uzlaşısı fikriyle her yerde yönetmeye talibiz

  • 09:02 13 Aralık 2023
  • Siyaset
 
Melek Avcı-Dilan Babat 
 
ANKARA - DEM Parti MYK Seçim İşleri Komisyonu Eşsözcüsü İlknur Birol, yerel seçimlere kent uzlaşısı ile gittiklerini söylerken, ittifak tartışmalarına ilişkin ise, “Kentlerde yönetmeye talip olduğumuzun net bilindiği bir görüşmeden hiçbir şekilde kaçınmayız ama bizim birincil önceliğimiz işbirliği değil bütün toplumun ittifak edebileceği bir yolun kanalını açmaktır” dedi.
 
Önümüzdeki mart ayında yapılacak olan yerel seçim çalışmaları tüm hızıyla sürerken partilerin yol haritaları ise belirlendi. Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) yerel seçimlere kentlerin tüm dinamiklerinin dahil olduğu kent uzlaşısı ile adayları belirleyeceklerini açıklamış ve her yerde aday çıkaracaklarını bildirmişti.
 
DEM Parti MYK Seçim İşleri Komisyonu Eşsözcüsü İlknur Birol, seçim çalışmalarına ilişkin son bilgileri ve ittifak tartışmaları noktasında belirledikleri yol haritasına dair değerlendirmelerde bulundu.
 
‘Bu yerel seçimler kayyımla hesaplaşma alanıdır’
 
Önemli bir seçim sürecine girdiklerini belirten İlknur, her seçimde olduğu gibi iktidarın ve yargının kıskaca almaya çalıştığı bir parti olarak daha fazla çalışma yürüttüklerini söyledi. İlknur, “Seçime çok ciddi hazırlanan bir partiyiz. Yeni ismimizle DEM Parti’yiz. Bu bile bir gösterge. Herkesin harıl harıl başka işler yaptığı bir zamanda Yargıtay’ın HEDEP ismimize yaptığı itiraz sonucu ismi değiştirmek zorunda kaldık ve demlenmiş bir tarihsel sürecin ürünü DEM Parti haline geldik. 31 Mart’ta yapılacak yerel seçimler önemli sonuçlar doğuracak. Bizim için de özel bir önemi var. Yerel seçimlerde üstün başarı gösterdiğimiz ve belediyelerini yönettiğimiz Kürdistan il, ilçe ve beldelerine iktidar bir kayyım ataması yaptı, bu ikinci bir devir daim. Kayyım sistemini bir rejim haline getirilerek; Kürt halkının varlığının inkarına, asimilasyonuna ve yerel yönetimlerde dahi iradesini tecelli etmiş bir halkın neredeyse bu toplumdan olmadığına dair bir dışlanma rejimidir bu. Kayyım rejimi ile bir hesaplaşma alanıdır bu seçimler. Bizi var eden programımızın ana unsuru olan halkın kendi kendini yönetebilme kabiliyeti kazandığı en önemli birimlerdir. Dolayısıyla biz diğer muhalefet ve iktidar partileri gibi yerel yönetimlere bakmayız” sözlerini kullandı.
 
‘Seçimlere iki yönlü bir yaklaşımımız var’
 
Yerel yönetimlerin çok önem arz ettiğini ifade eden İlknur, seçimlere iki yönlü yaklaştıklarını belirtti. İlknur, “İktidar partisi yerel yönetimleri merkezi hükümetlerin bir devamlılığı, bir birimi gibi görme eğiliminde nitekim bütün beyanları da bu yöndedir. Oraya atanmış memurların devletin en küçük parçası gibi gördüğü bir organizasyon olarak bakıyor. Hâlbuki demokratik ülkelerde yerel yönetimler, halkın demokratik katılımla yönetime katıldığı, yönetme kabiliyeti kazandığı, demokrasiye can suyu getirdiği, kendi ihtiyaçlarını tespit ettiği ortak kolektif bir akılla ve bütçeyle çözebileceği; bütün hizmetleri bunun aracılığıyla eşit bir biçimde alabileceği, yaşadığı topraklar üzerindeki varlığının onurlandırıldığı, hizmetlerle de onurlandırıldığı bir formatta ele alınmalıdır. Demokratik birimlerdir ve en önemli birimlerdir. Merkezi yönetimden daha önemli olduğunu bile söyleyebiliriz. Dolayısıyla bu önemi vermemiz nedeniyle iki yönlü bir yaklaşımımız var; bir kayyım rejimini tarihin tozlu raflarına kaldıracak şekilde bütün belediyelerimizi geri aldığımız, halkın kendini yönetebileceği hale yeniden geldiği ve bu birimlerde demokrasi ne anlama gelir, katılım ne anlama gelir ve nasıl olur onu göstereceğimiz bir strateji olacaktır” ifadelerine yer verdi.
 
Binleri aşan aday adayı başvuruları alındı
 
Adayları kadın eşitlikçi anlayış ile ön seçimle belirleyeceklerini söyleyen İlknur şöyle devam etti: “Bizi diğer partilerden ayıran bir diğer nokta kadın eşitlikçi anlayışımızdır. Biz belediyelerimizi eşbaşkanlık ve eşit temsil sistemiyle yönettik, yeniden yöneteceğiz. Bunu çok daha iyi bir modellemeyle yöneteceğiz. Ön seçim hazırlıkları devam ediyor. Başvurularımız binleri buldu diyebilirim, henüz kapanmadığı için binlerce başvuru diyebiliriz, ayın 20’sinde başvuru süreci sona erecek. Hem Kürdistan'da hem batıda kadınların coşkuyla geldiğini görüyoruz ama bu yetmez. Eşit temsili aşan büyük bir yoğunlukla başvurmalarını istiyoruz. Bize cesaret verecek bir yoğunlukla kadın başvurularının olmasını istiyoruz. O yüzden aracılığınızla şunu söyleyelim, lütfen çekinmeyin sevgili kadınlar. Evinizi yönetiyorsunuz, sokağınızı yönetiyorsunuz, gayet de iyi yönetiyorsunuz, siz belediyeyi de hatta bu ülkeyi de yönetebilirsiniz. Tıpkı bu eşitlik fikrine ilk doğduğunda bir yabancı bakış atıp ‘olur mu öyle şey’ diyenlere eşbaşkanlık sistemini gerçekleştirerek gösterdiğimiz gibi hem dünyaya örnek bu modelin ayakta kalması ve güçlenmesi için kadınların çok daha fazla başvuru yapması lazım. Erkeklerin iki katı başvuru sahibi olmamız lazım. Genç kadınlar, çalışan kadınlar, evde çalışan kadınlar, tarlada çalışan kadınlar, hayatın bütün yükünü sırtlanmış kadınlar buyurun yerel yönetimlerimizi birlikte yönetelim.”
 
Yol haritası Kürdistan ve batıda kazanmak
 
Basında yer alan yerel seçimlerde ittifak yapılacağına ilişkin tartışmalara da açıklık getiren İlknur, parti olarak ittifaklara seçim sandıklarından ibaret bakmadıklarını dile getirdi. İlknur, “Biz parti olarak 2019 seçim stratejisinden farklı olarak 2024 seçimlerinde Kürdistan ve batıda kazanma hedefiyle bir yol haritası çizdik ve hazırlıkları buna göre yapıyoruz. Parti programımız toplumun demokratikleştirilmesi ve yeniden kurulması, bir demokratik toplum olarak yeniden inşa edilmesini bize vaaz eder. Demokratik bir toplumun olmazsa olmazı ittifaklar silsilesidir yani biz bir toplumun bütün kesimleriyle, farklılıklarıyla, hiçbir farklılığı itmeden birbiriyle müzakereyle ittifak edebilir ve ortak bir yaşantı kurgulayabilir olduğuna sonsuz inanıyoruz. Dolayısıyla ittifak kelimesi bizim açımızdan programatik bir temel unsurdur. Fakat bizim programımızda son derece kurucu bir kolan olarak duran bu kelime Türkiye siyaseti atmosferinde seçimler zamanı sadece sandık bazlı bir ilişkiye, işbirliğine indirilir ki biz ne bundan kaçtık ne de bunun üzerine bir siyaset kurduk. Hiçbir zaman bunu tek bir olasılık olarak görmedik” diye belirtti.
 
‘Kentin tüm dinamikleriyle yönetime talibiz’
 
Kent uzlaşısının önemli bir ayak olduğunu dile getiren İlknur sözlerini şöyle sürdürdü: “Partimizin iktidar bloğunun yoğun saldırısı altında olduğu herkesçe malum. Bizi kriminal bir alanda, meşruiyet alanımızı daraltma saldırıları altında siyaset yapmaya iten bu iktidar bloğunun manipülasyonlarına maalesef muhalefet de geliyor. Toplumda büyük bir algı operasyonuyla kendini devam ettirmek isteyen iktidarın bu oyunuyla ya da bu çelmesiyle ilk karşılaşan muhalefet oluyor ve bu konuda özgüvenli bir duruş sergilemiyor, sergilemediler de. Zaman zaman da düşmanlık içeren sözlerle karşımıza çıkabiliyorlar fakat biz iddiası büyük bir partiyiz. Bu iddiamız geleneklerimize, dayandığımız programa, gelecek için bu kadar açık biçimde topluma iyilik vaat eden bir program olmadığına da sonsuz inanıyoruz. Bu seçimlerde bu düşüncenin gereğini özgüvenli şekilde yapacağız. Kürdistan’da ve batıda kent uzlaşısı arayacağız. Tıpkı demokratik yerel yönetimler anlayışımız gibi yani o kentte, o belde de yaşayan her toplumsal kesimin, dinamiğin kentin yönetimine katılma hakkı vardır ve uygun bir mekanizmayla demokratik bir katılım sağlamalıdır fikrine uygun bir biçimde kent uzlaşısı arıyor ve kent uzlaşısının adaylarıyla yönetmeye talip oluyoruz. Bu bizden ibaret ve tek tek siyasi partilerden ibaret bir şey değil. O kentin bütün dinamiklerini kapsayan, içinde siyasi partilerin de olduğu geniş bir perspektifle ele aldığımız bir uzlaşı zeminidir.”
 
‘İttifak talepleri olursa açık ve şeffaf konuşulur’
 
“Kent uzlaşısı zemininde Kürdistan’da da toplum dinamiklerinin tamamını katmak için ve hatta iddialı bir şekilde ön seçime katmak için çalışıyoruz. Herkes ön seçimi kendi üyeleriyle yapar biz o kentteki bütün dinamiklerin onayına sunacağız. Batıda da benzer bir anlayışla ilerleyeceğiz. Partilerin ittifak arayışı olur ise kent uzlaşısı fikrimize ve demokratik yerel yönetim anlayışımıza uygun bir biçimde, arka kapı diplomasisi yerine; açık, şeffaf olarak konuşulur. Bizim o kentlerde yönetmeye talip olduğumuzun net bilindiği bir görüşmeden hiçbir şekilde kaçınmayız ama bizim birincil önceliğimiz işbirliği değil bütün toplumun ittifak edebileceği bir yolun kanalını açmaktır. Hatta sadece sandık ittifakı olarak bakan herkesi böylesine bir kent uzlaşısına davet etmektir. Kurucu bir akılla bu uzlaşıyla bakmak toplumun hayrınadır, adayları bir uzlaşı mekanizmasından çıkarmak gelecek açısından önemlidir. Burada konuşma, ortak bir program yapma, kolektif bir akıl üretme imkanı da daha fazla mevcuttur. Yönetmeye talibiz, ağırlığımız olan her yerde yönetmek istiyoruz ve anlayışımızla, kadın eşitlikçi, sosyal ve sınıfsal herhangi bir ayrımcılığa tabi tutulmayacak, eşit hizmetin götürülmesi gerektiğine ilişkin adil anlayışımızla İstanbul’da da, İzmir’de de, Mersin’de de yönetmeye talibiz.”