‘Türkiye’nin saldırılarına sessiz kalmak kabul edilemez’

  • 09:01 16 Ekim 2023
  • Siyaset
 
 
Dilan Babat
 
ANKARA - Türkiye'nin Kuzey ve Doğu Suriye’ye dönük saldırılarına karşı uluslararası güçlerin sessizliğini kabul etmediklerini söyleyen Yeşil Sol Parti Milletvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit, “Demokratik değere kast eden bombanın önüne uluslararası güçler, koalisyon güçleri geçmelidir. Bu bir lütuf değildir, Kürtlerin bugüne kadar İŞİD’e karşı verdiği mücadelenin bir zorunluluğudur. Dünyanın Kürtlere borcu var” dedi.
 
Ankara’da 1 Ekim’de İçişleri Bakanlığı’na dönük bombalı eylem gerçekleştirilmişti. Eylemin ardından Türkiye,  Kuzey ve Doğu Suriye’nin elektrik tesislerini, su barajlarını, buğday silolarını, hastane, okul ve köylerini hedef alan saldırılar başlattı. 
 
Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi (Yeşil Sol Parti) Qers Milletvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit, Türkiye'nin Kuzey ve Doğu Suriye’de yaşam alanlarını hedef alan saldırılarını değerlendirdi. 
 
Filistin için ‘nerede insanlık’ diyen Erdoğan'a: Rojava'da insanlık nerede
 
Türkiye’nin dış siyasetinin iki yüzlü olduğunu, evrensel ilkelere ve insanlık değerlerine dayanmadığının en fazla açığa  çıktığı dönemin bu dönem olduğunu söyleyen Gülistan, İçişleri Bakanlığı’na dönük eylemin hemen ardından Kuzey ve Doğu Suriye’ye dönük saldırıların gerçekleştiğini kaydetti. Gülistan, “F-16’larla Rojava’da elektrik tesislerini, su barajlarını, buğday silolarını, hastane, okul ve köylerini bombalamaya başladılar. Ardından Hamas, ‘Aksa Tufanı’ ile İsrail'e yönelik bir saldırı gerçekleşti. Orada sivillere yönelik çok ciddi insanlık suçları da kayda geçti. Özellikle kadınların bedenlerinin teşhir edilmesine yönelik. Bir Türkiye’nin Rojava’ya yönelik saldırılarından biri de İsrail'in yaptıklarını yan yana koyduğumuzda tabloda bir farklılık olmadığını görüyoruz. Türkiye de özellikle Erdoğan döneminde en üst perdeden insanlık dersi vermeye çalışıyorlar. Bunun kabul edilemez olduğunu belirtiyor, ‘nerede insanlık’ diyor Erdoğan. Biz de aynı soruyu soruyoruz; Rojava’da bütün yaşam alanlarını bombalıyorsunuz, nerede insanlık? Türkiye’nin dış politikasının ve AKP’nin Kürt düşmanı olduğunu, Kürtlere hiçbir yerde yaşam hakkı tanımadığını, söz konusu Kürtler olduğunda Türkiye’nin bir bütün muhalefeti ile beraber tek sesli koro olduklarını görüyoruz” dedi.
 
‘Bir yandan İsrail ile ticaret yapıyor bir yandan Filistin için gözyaşı döküyor’
 
Türkiye’nin Filistin’e ilişkin söylemleri ile Rojava’daki saldırıları arasında samimiyetsizlik olduğuna dikkat çeken Gülistan, AKP’nin ve Tayyip Erdoğan’ın bugün hamaset yaptığını kaydetti. Gülistan, “Tarihteki İsrail’in en büyük müttefiklerinden birisi AKP hükümetidir. Silah anlaşmalarından tutun da diğer bir çok ticaret hacmine kadar Türkiye’nin en fazla ticaret yaptığı ülkelerden biridir. Ama bunu arka perdede yaparken, kamuoyunun önünde Filistin için ağlayan, insanlık suçlarına gerçekten duyarlıymış gibi bir yaklaşım sergileme var. Biz bu tutumu kabul etmiyoruz, Yeşil Sol Parti, HDP ve Kürt kadın hareketi olarak her zaman Filistin halkının haklı mücadelesinin yanında olduk, dayanıştık bundan sonrada dayanışmaya devam edeceğiz. Bizim bu duruşumuz ilkesel bir duruştur. Fakat haklı bir mücadelenin içerisinde insanlığa karşı suç işlenmesini doğru bulmuyoruz, kabul etmiyoruz. Hamas’ın Aksa Tufanı’nda silahsız olan sivilleri katletmiş olması, kadınlara yönelik cinsel suçları, bedenlerin teşhir edilmesini asla kabul etmediğimizi tutumuzla ortaya koyuyoruz” diye belirtti. 
 
‘BM hukukunu korumuyor’
 
Türkiye’nin bütün gücüyle Rojava’nın bütün kazanımlarını yok etmeyi hedeflediğini, Ankara’daki saldırının bir gerekçe yapıldığına vurgu yapan Gülistan, Mexmûr’a dönük saldırılara ilişkin de şunları söyledi: “Mexmûr Birleşmiş Milletler'in (BM) korumasında olan bir kamp. AKP’nin oraya da düşmanlığı bitmiyor, KDP eliyle çok uzun bir süre ambargo koydular. Oradaki insanların gidip çalışması, alışveriş yapmasını, hastaneye gitmeleri, tıbbi ilaca ulaşmalarını engellediler. Düşman hukuku ile yaklaşıp şimdi de bombalıyorlar. En son Meclis’te görüştüğümüz tezkerelerde BM kapsamında Türkiye’nin hem Libya’da hem de Orta Afrika’da asker bulundurmasıydı. Bir taraftan BM ile iş yapan bir taraftan BM’nin uhdesinde kurulan silahlı güçlere silah veren bir Türkiye var bir yandan BM’nin güvenliği altında olan bir kampı bombalayan Türkiye var. Açık ve net bir çelişki olduğunu ama BM’nin bu anlamıyla hukukunu korumadığını, söz konusu Kürtler olduğunda BM’nin de ne yazık ki görmeyen, duymayan dikkate almayan bir yaklaşımın söz konusu olduğunu görüyoruz. Bütün bunların kendisi Kürtlerde de bizler de de tepki oluşturuyor. Eğer evrensel bir hukuk varsa dünya halklarının bugüne kadar biriktirdikleri değerler ve ilkeler varsa bu hakkın Kürtler için olmaması, Kürtler için söz söylenmemesini biz kabul etmiyoruz. Ne BM’nin ne AB’nin ne de diğer uluslararası güçlerin dört parça Kurdistan’da Kürtlerin kazanımlarının yok edilmesine dair sus-pus olmalarını kabul etmiyoruz.”
 
‘Uluslararası güçlerin Türkiye’ye bir yaptırım gücü yok’
 
Rojava’ya dönük saldırılara karşı uluslararası güçlerin “kaygı ile gözlemliyoruz” söylemlerine de değinen Gülistan, bu durumun ne uluslararası arenada ne de Kürtler açısından bir karşılığının olmadığını Türkiye’ye karşı bir yaptırım gücünün olmadığını belirtti. Gülistan, “Her gün Türkiye Rojava’yı bombalamaya devam ediyor. Bir yaptırım gücü yok demek ki. Türkiye’nin Kürtlere karşı yürüttüğü savaşı durduracak, Kürt sorunun demokratik yöntemlerle çözecek, bölge barışına katkı sunacak etkin ve yapıcı adımlar bekliyoruz. Bu iş endişe ile seyretmekle olabilecek bir şey değil. Dün ABD’nin yayınladığı bildirinin diğer yayınladığı bildirilerden bir farkı vardı. Doğrudan Türkiye’nin yaptığı operasyonun IŞİD’i güçlendirdiği ve buna karşı bir yıl daha bölgede kalacaklarını ifade ediyorlar. Bunu önemsiyoruz. Çünkü Kürtler Rojava’da savaşırken, IŞİD’i engellerken sadece kendi coğrafyalarını savunmadılar, insanlık değerini savundular. IŞİD’in nasıl barbar olduğunu çok iyi biliyoruz. Bütün uluslararası güçlerin, dünya halklarının Kürtlere borcu var. Buradan kurtulan IŞİD’lilerin Avrupa başkentlerinde nasıl bombalar patlattıklarını da iyi biliyoruz. Bugün eğer bombalar patlatılmıyorsa Kürtler buna engel olduğu içindir, bedel ödedikleri için, 12 bin şehit verdikleri içindir. Bunu herkesin kavraması gerekiyor. Kürtler açısından bu bir lütuf değildir, Kürtler bugün özellikle Rojava’daki halklarımız kimseyle savaş halinde değildir. Bir güvenlik riski oluşturmuyorlar aksine ciddi bir güvenlik riski altındalar. Coğrafyaları talan ediliyor, boşaltılan yerlere ÖSO yerleştiriliyor” ifadelerini kullandı. 
 
'Uluslararası güçlerin geçmesi gerekiyor’
 
Kürt halkının ödediği bedele herkesin sahip çıkması gerektiğini dile getiren Gülistan, bu durumun sadece Kürtlerin meselesi olmadığını vurguladı. Gülistan, “IŞİD canlandığında ilk Kürtlere saldıracak ama Kürtler coğrafyalarını korur. Ama şu bilinmeli ki; IŞİD canlandığı zaman bütün Orta Doğu’yu ve tüm dünyayı tehdit edecek. Bölgedeki istikrarı yok eden, orada bulunan insanları yeniden göçmen pozisyonuna düşüren, demokratik değere kast eden bombanın önüne uluslararası güçler, koalisyon güçleri geçmelidir. Bu bir lütuf değildir, Kürtlerin bugüne kadar IŞİD’e karşı verdiği mücadelenin bir zorunluluğudur. Türkiye’nin her bir operasyonu IŞİD’i canlandırıyor, daha önce Hol Kampı’na saldırılmıştı, IŞİD’li mahkumlar kaçmaya çalıştılar. Bunlar değerlendirildiği zaman Türkiye ve MİT’in parmağının olduğuna dair çok ciddi iddialar var. Türkiye bu iddialara dair tek bir şey söylemedi. Biz şunu düşünüyoruz neden Hol Kampı’nı bombalarlar ve IŞİD’in kaçmasına zemin hazırlarlar. Demek ki burada bir niyet var. Hamas’ın son aksa tufanı, Türkiye’nin Rojava’yı bombalamasını birlikte düşünmek gerekiyor. Uluslararası güçlere çağrı yapıyoruz, ama en büyük çağrımız Türkiye ve Kürt halkınadır. Bugün Kürt halkının bazı kesimleri Filistin için sokağa dökülüyorlar. Rojava bombalanırken Rojava için ne zaman sokağa çıkacaksınız, Kürtlük bu mudur?” diye sordu.