Yeni Anayasa nasıl olmalı?

  • 09:04 12 Ekim 2023
  • Siyaset
 
Rozerin Gültekin 
 
İSTANBUL - Anayasaların militarist, erkek egemen ve inkar üzerine kurulduğunu söyleyen HDP MYK üyesi Elif Bulut, yeni anayasanın ancak kadın bakış açısı ve Demokratik Cumhuriyet fikriyatı ile inşa edilebileceğini vurguladı.
 
Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulduğu günden bu yana, 1921 Anayasası’ndan sonra oluşturulan tüm anayasalar ile halkları yok sayan soykırımcı bir politika hayata geçirildi. AKP iktidarı 21 yıllık iktidarlığında ise anayasayı yok sayarak “kendi yasaları” ile katliam ve hukuksuzluklar silsilesi ekseninde bu politikaları daha da katmerleştirdi. Bu politikalarla yetinmeyen AKP'li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, “sivil anayasa” iddialarıyla yeni bir anayasa oluşturacağını duyurdu. Yeni yasama yılı ile AKP-MHP iktidarının anayasa değişikliği söylemlerine karşı ise her kesimden tepkiler yükselmeye devam ediyor.
 
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyesi Elif Bulut, 1982 ile oluşturulması gereken anayasaya ilişkin JINNEWS’e değerlendirmelerde bulundu.
İnkar üzerine kurulan anayasa
 
1982 anayasasının militarist-erkek egemen sistemin devamlılığını sağladığını söyleyen Elif, ilk günden bu yana anayasanın halkların sorunları ve ihtiyaçlarına cevap olmadığını dile getirdi. Elif, “Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunda halkların kanları döküldü. Kürtlerin, Ermenilerin, Rumların, Alevilerin ve ötekileştirilen halkların kanları dökülerek bugüne kadar gelindi. Bu anayasa nasıl herkesin anayasası olsun? Bu anayasa Kürt’ün, Alevi’nin anayasası olmuyor. O zaman kimin anayasası oluyor, Türklerin anayasası oluyor” şeklinde konuştu. Anayasanın değiştirilmez ilkelerinin inkar üzerine kurulduğunu belirten Elif, “Ne yaparsanız yapın, toplumun tamamını kapsamaz ve halkın anayasası olmaz. 1982 Anayasası cuntanın hazırladığı bir anayasa. Dolayısıyla buradan iyi bir şey çıkmasını bekleyemeyiz. 21 Anayasası’nın dışındaki tüm anayasalarda gerilemeler yaşandı. Şimdi de kurulmak istenen devlet anlayışını yerleştirmeye çalışan bir anayasa ile karşı karşıyayız” ifadelerini kullandı.
 
‘Yargılanacaklarını bildikleri için anayasa oluşturuyorlar’
 
Anayasanın baştan değişmesi gerektiğini vurgulayan Elif, “Halklarla birlikte toplumsallaşarak, toplumun ihtiyaçlarını görerek, demokratikleşerek, inançları, dilleri ve kadınları koruyan eşit bir anayasa olması gerekiyor” sözleriyle olması gereken anayasa modelini açıkladı. Öte yandan AKP’nin “ailenin korunması” kılıfıyla anayasa değişikliğini gündemleştirdiğini de aktaran Elif, bu değişiklikle birlikte asıl hedef alınanın kadınların yaşam tarzları olduğunu paylaştı. Elif, “Kullanmadıkları bir hukuk var. Onu da değiştirip kendi hukukunu yaratmak istiyorlar. Bu iktidar değişecek ve bu insanlar yargılanacak. Onun için AKP geleceği düşünerek kendisini korumaya çalışıyor. Kadınlara, Kürtlere, Alevilere ve ötekileştirilen halklara karşı hak gaspı var yıllardır. Ne dilimizi konuşabiliyoruz ne inandığımız gibi yaşayabiliyoruz. Hepimizi Müslüman kabul ediyorlar. Meclis’te, okullarda Kürtçenin konuşulması hala büyük bir sorun. Bir sorun olduğunda mevcut anayasayı uygulasalar bile kısmen demokratik işleyiş olabilir diyoruz. İşte şimdi hedefleri onu değiştirmek. Anayasa değişikliği ile hem kadınlara hem Kürtlere yani herkese mesaj vermeye çalışıyorlar. Buna karşı direnen bir muhalefet var elbette” değerlendirmesini yaptı.
 
Alternatif model: Demokratik Cumhuriyet
 
İktidarın oluşturmaya çalıştığı anayasaya karşı HDP ile Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi (Yeşil Sol Parti) olarak bir anayasa oluşturmayı planladıklarını ifade eden Elif, bu anayasanın hayata geçirilebilmesi için ilk olarak PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın fikriyatı olan Demokratik Cumhuriyet’in inşa edilmesi gerektiğini altını çizdi. “Demokratik Cumhuriyet’in olabilmesi için toplumsal kesimlerin hem anayasaya hem de yönetim biçimine rızası olması gerekiyor” diyen Elif, “Bir heyetin Meclis’te oturarak anayasa hazırlaması ile anayasa hayata geçmez. Ekoloji için ekoloji mücadelesi yürütenlerle, kadın mücadelesi için kadın örgütleriyle, inanç kesimleri gibi tüm kesimlerle görüşmek lazım. Konunun öznesine gitmeden kadınlar hakkında karar veriliyor ve karar verenler erkekler oluyor. Önceki süreçte anayasa değişikliği için girişimde bulunduğumuzda, bütün toplumsal kesimleri, inanç gruplarını, sivil toplum örgütlerini, halk kesimlerini ziyaret ederek görüşlerini almıştık. Doğru yöntem budur. Ama sonuç olarak Demokratik Cumhuriyet olmadan demokratik bir anayasa işlemez” vurgusunu yaptı.
 
En büyük sorun İmralı tecridi ve Kürt sorunu
 
Demokratikleşmenin önündeki en büyük sorunlardan birinin Abdullah Öcalan’a 25 yıldır uygulanan ağırlaştırılmış tecrit ve Kürt sorunu olduğunu dile getiren Elif, “İstediğiniz kadar demokrasi cümleleri kurun, ‘demokratik bir anayasa hazırlayacağız’ deyin. Ama diğer yandan bir insana ve onunla beraber tüm halka tecrit uygulamanız yaptığınız her şeyin anlamını sıfırlıyor. Sayın Öcalan’a başta üstü kapalı tecrit uygulanıyordu, kendisi ile dönem dönem görüşülebiliyordu. Son 31 aydır Sayın Öcalan’dan ve yanındaki 3 kişiden haber alınamıyor. Böyle bir durumda demokrasiden bahsedemezsiniz. Sayın Öcalan’a uygulanan tecridi, cezaevindeki hak ihlallerini, hasta tutsakların durumunu yok sayarsanız, muhalefet ve demokrasi demek kadük bir kavram oluyor. Demokrasi herkes için gerekli” sözleriyle PKK Lideri’nin fiziki özgürlüğünün önemini ele aldı.
 
Anayasada kadın bakış açısının önemi
 
Anayasa değişikliği sürecinde kadınların aktif rol aldığını, yaşamları ve kazanımlarını güvence altına alabilmek için mücadele ettiğinin altını çizen Elif, “AKP’nin anayasa değişikliğine aile üzerinden giriş yapması kadınlar açısından tehlikeli şeyler barındırıyor. Bundan dolayı özgürlük mücadelesi veren tüm kadın kurumları, anayasa değişikliği konusunda tedirginliklerini açıkladı. Anayasa değişikliği yapılacaksa kadınların haklarının güvence altına alınacağı bir anayasa olması lazım. Bunun için de kadın kurumlarıyla birlikte hareket edilmesi lazım. Meclis açılış gününde 100 tane kadın bir araya gelerek açıklama yaptı. Kadın mücadelesi büyüdükçe kanunların kadın bakış açısıyla oluşturulması gerekli. Çünkü anayasa, kanun, iktidar ve erkek karşısında kadınlar yönetimi birlikte değiştirmenin yöntemini tartışarak mücadeleyi sürdürüyor” dedi.
 
‘Erkek anayasa toplumu kapsamaz!’
 
“Yeni bir anayasa oluşturulacaksa, kadının elinin değmediği, bakış açısının yansıtılmadığı bir anayasa yine tekçi, militarist ve erkek bir anayasa olur. Dolayısıyla toplumu kapsamaz” sözlerini kullanan Elif, kadınların ve bakış açılarının anayasada olmazsa olmaz olduğunu vurguladı.