Canan Çalağan: Topyekûn saldırılar karşısında topyekûn mücadele

  • 12:04 8 Eylül 2023
  • Siyaset
 
ANKARA - Büyük Kadın Konferansı’nda konuşan Yeşil Sol Parti Kadın Meclisi Sözcüsü Canan Çalağan, “Kadın özgürlük mücadelemize yönelik gerçekleştirilen topyekûn saldırılar karşısında topyekûn mücadeleyi büyüteceğiz. Direnişimizi örgütleyeceğiz” dedi.
 
Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi (Yeşil Sol Parti) büyük kongre öncesi Türk Mühendisler ve Mimarlar Odaları Birliği’nde (TMMOB) Büyük Kadın Konferansı'nı gerçekleştiriyor. Yeşil Sol Parti Eş Sözcüsü Çiğdem Kılıçgün Uçar’ın konuşması ve gönderilen mesajların okunmasının ardından,  Yeşil Sol Parti Kadın Meclisi Sözcüsü Canan Çalağan söz aldı.
 
‘Barış Annelerin barış mücadelesi faşizm karanlığını dağıtacak en büyük güçtür’
 
Çiğdem’in ardından söz alan Canan Çalağan da şunları söyledi: “Sevgili arkadaşlar, ben de HDP ve Yeşil Sol Parti Kadın Meclisleri adına hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyor hoş geldiniz diyorum. Bugün ‘İsyanımızla örgütleniyor, özgürlüğümüzü savunuyoruz’ şiarıyla büyük kadın konferansını gerçekleştiriyoruz. Umutluyuz, kararlıyız ve inançlıyız. Çünkü biz kadınlar birlikte güçlüyüz. Dün 12 Eylül faşist cuntasına, bugün AKP-MHP faşist iktidarına karşı direnerek zindanları mücadele sahasına çeviren Gültan Kışanak'ı, Figen Yüksekdağ'ı, Leyla Güven’i, Sebahat Tuncel'i, Ayla Akat'ı ve cezaevlerindeki tüm yoldaşlarımızı saygıyla sevgiyle selamlıyorum. Bu topraklarda da her türlü baskı, gözaltı ve tutuklamalara rağmen adaleti ve onurlu barış mücadelesinden vazgeçmeyen Cumartesi Anneleri’nin, Barış Anneleri’nin mücadelelerini selamlıyorum. İfade vermeye giderken geçirdikleri trafik kazasında yaşamlarını yitiren Barış Annesi Perişan Akçelik ve Adalet Safalı'yı saygıyla anıyorum. Barış Anneleri’nin barış mücadelesi faşizm karanlığını dağıtacak en büyük güçtür. Sevgili kadınlar; iktidarın bizi karanlıkta ve umutsuz bırakmak istediği bu eşikte kadınlar meydanlarda cesaret ve umut saçıyor. Kadınlar bugün barış, adalet, emek, insan hakları, eşitlik, özgürlük mücadelelerinin tamamına öncülük ediliyor. Ülkedeki faşist otoriter ve baskıcı rejime itirazların yükseldiği her direnişe kadınlar öncülük ediyor. Yaşamın her alanında emek, adalet ve özgürlük mücadelesi veren bütün kadınları selamlıyorum!
 
Gün bu konferanstan en güçlü kararlarla çıkma günüdür
 
Kadın özgürlük mücadelemize yönelik çok boyutlu saldırıların olduğu böylesi bir dönemde kadın konferansımızı gerçekleştiriyoruz. Konferanslar her zaman için bizler açısından umudun, direnişin, mücadelenin tazelendiği dönemler olmuştur.  Nitekim iki gün sürecek olan bu konferansımızdan da büyük bir umut, kararlılık ve motivasyonla çıkacağımızdan şüphemiz yok. Bu konferansın bizler açısından anlamı ve önemine dönük birkaç noktaya değinmek istiyorum. Hepinizin bildiği gibi 14 Mayıs seçimleri sonrasında partimiz yeniden yapılanma sürecine girerek bunu tüm kamuoyuna deklare edip çalışmalarına başladı. Bizler de HDP ve Yeşil Sol Parti Kadın Meclisleri olarak kadın özgürlük mücadelemizi en güçlü şekilde örgütleyerek, kadın dayanışmasının büyütmenin yol ve yöntemleri üzerinden tartışmalarımızı başlattık.  Mücadele geleneğimizin olmazsa olmazı olan eleştiri-özeleştiri mekanizmamızdan hareketle örgütlü olduğumuz tüm il ve ilçelerde, mahallelerde, köylerde kadın toplantıları, buluşmaları gerçekleştirdik. Tüm bu toplantılardan açığa çıkan değerlendirme ve öneriler üzerinden merkezi düzeyde 2 büyük çalıştay gerçekleştirerek illerde konferans hazırlık toplantıları alarak konferans sürecimizi ördük. Gün bu konferanstan en güçlü kararlarla çıkma günüdür. Bu kararları hayata geçirecek gücü ortaya koyma günüdür. Direniş ve mücadeleyi büyüterek AKP-MHP iktidarı eliyle kurumsallaşmış faşizmin yansımaları olan Kürt ve kadın düşmanlığını, gittikçe ağırlaştırılan tecridi, emeğin sömürüsünü, inanç ve kimliklerin baskı altına alınmasını, doğa talanını, rant ve yolsuzluğu püskürtmeye dönük iradeyi açığa çıkarma günüdür.
 
Yollarımız farklı akacağımız deniz aynı
 
Sevgili kadınlar; dünyanın neresinde olursa olsun erkek egemen iktidarlara karşı kadın mücadelesini büyütmenin yolu birlikte hareket etmek, karar alma süreçlerini en geniş katılımla örgütlemekten geçtiğini biliyoruz. Dili, inancı, kültürü ne olursa olsun biz kadınları buluşturan ortak payda erkek egemen iktidarlara karşı kadın özgürlük mücadelemizi büyütmektir. Bu mücadeleyi yürütürken farklı yollardan yürüyebiliriz ancak biliyoruz ki akacağımız deniz aynıdır. Bu inanç ve kararlılıkla konferans sürecimizi örerken en geniş katılımı hedefledik. Yeni dönem mücadele hattımızı belirlerken elimizden geldiğince her kadına ulaşmaya çalıştık. Cezaevlerindeki yoldaşlarımızdan avukatlar aracılığıyla kıymetli önerilerini aldık. Kadın toplantılarımıza, buluşmalarımıza katılan kadınların birçoğu fiziken aramızda olmasa da fikirleri, önerileri burada. Bilinmelidir ki; konferansımızdan çıkacak her karar bu fikir ve öneriler ışığında alınacaktır. Eş Sözcümüz ülke gündemine, kadın gündemine dair kapsamlı değerlendirmelerde bulundu. Ben de çok detaya girmeden ancak konferansımızdan muradımızı açmak adına birkaç noktanın altını çizmek istiyorum.
 
Her yerde kadına yönelik şiddete karşı mücadelemizi büyüteceğiz
 
Kadınlar her gün sokak ortasında katledilirken, şiddete maruz kalırken iktidarın cezasızlık politikaları kadına yönelik şiddeti meşrulaştırmıştır. Kadına yönelik her türlü şiddetin faili olan erkekler cezasızlıkla ödüllendirilmiştir.  Kısmı aflarla, torba yasalarla, denetimli serbestliklerle erkeklere kadına şiddet uygulamanın, kadınları katletmenin neredeyse cumhurbaşkanını eleştiren bir tweet kadar dahi ceza alamayacağı mesajı verilmiştir. Kayyımlar eliyle kadına yönelik şiddetle mücadele merkezleri, sığınma evleri kapatılarak şiddet gören kadının başvuracağı tek bir mekanizma bırakılmamıştır. Bizler bulunduğumuz her yerde kadına yönelik şiddet ve katliamlara karşı mücadelemizi büyüttük, büyütmeye devam edeceğiz.
 
Hiçbir hakkımızdan ve kazanımımızdan asla vazgeçmeyeceğiz
 
Haklarımız ve kazanımlarımız üzerinden kirli pazarlıklar sonucunda ittifak kurarak 28’nci Dönem Parlamentosuna giren kadın düşmanı gruplara karşı örgütlülüğümüzü büyüterek mücadelemizi yükseltmek hepimizin sorumluluğundadır. Bu gruplar parlamentoya geldikleri andan itibaren harekete geçerek karma eğitimi hedef almış, boşanmayı zorlayan yasaları hayata geçirecek politikalarla kadınların nafaka hakkına göz dikmiştir. Kadınların büyük mücadeleler sonucu kazandığı nafaka hakkının ortadan kaldırılmasına dönük politikalara elbette sessiz kalmayacağız. Kadın düşmanı bu ittifaka karşı; hiçbir hakkımızdan ve hiçbir kazanımımızdan asla vazgeçmeyeceğiz. Bu irade ve kararlılıkla bu konferanstan çıkacağımızdan şüphemiz yoktur.
 
İktidarın derdi; yoksulluğu kadınlara kader olarak dayatmaktır
 
Değerli arkadaşlar; ülkenin içine sürüklendiği kaos, derinleşen ekonomik kriz ve artan kadın yoksulluğu AKP-MHP erkek egemen iktidarının savaş, şiddet ve tecrit politikalarının bir sonucudur. Bulunduğumuz her zeminde söyledik, söylemeye devam edeceğiz. Savaşa ayrılan her kuruş kadınların emeğinden, sofrasından, yaşamından çalmaktır. Kadınları evlerinden yaşam alanlarından ayırmak, göç yollarında kadına yönelik her türlü şiddet ve katliamın önünü açmaktır. Mülteci olarak gittikleri yerlerde emek sömürüsünü en ağır şekilde kadınlara yaşatmaktır. Kadın yoksulluğunu işsizliğini derinleştirmektir. Bu iktidarın kadın yoksulluğunu, işsizliğini giderme gibi bir derdi yoktur. Bu iktidarın derdi; yoksulluğu kadınlara bir kader olarak dayatmaktır.
 
Tecrit rejim haline getirildi
 
Tecridi bir rejim haline getirerek kadınları yaşamın her alanında ötekileştirmek, evlere hapsetmektir. Çünkü biliyoruz ki ülkede dünya ortalamasının çok üzerinde olan kadına yönelik her türlü şiddet ve ayrımcılık; Kürt sorunun çözümsüzlüğünden, savaştan ve tecrit politikalarından bağımsız değildir. İnsanlık suçu olan mutlak tecrit kırılmadan kadına yönelik şiddet ve katliamların, kadın yoksulluğunun, işsizliğinin artarak devam edeceğini çok iyi biliyoruz. Konferansımızda yürüteceğimiz her tartışmayı bu gerçeklik üzerinden konuşarak kararlarımızı alacağız.
 
‘Topyekûn saldırılar karşısında topyekûn mücadele’
 
Sevgili kadınlar; kadın özgürlük mücadelemize yönelik gerçekleştirilen topyekûn saldırılar karşısında topyekûn mücadeleyi büyüteceğiz. Direnişimizi örgütleyeceğiz. Mücadele yöntemlerimizi, eksikliklerimizi hep birlikte konuşacağız. Kadın örgütleme mekanizmamızı en güçlü şekilde işletmenin yol ve yöntemlerini burada kararlaştıracağız. Bizler gücümüzü; emek, adalet, barış, eşitlik, demokrasi mücadelesi yürüten Kürt, Türk, Arap, Rum, Çerkez, Pomak, Roman, Ermeni, Acem, Süryani, Êzidî kadınlardan alıyoruz. Doğamıza açılan savaşa karşı “Yerimizi, doğamızı, asla vermeyeceğiz.” diyen Akbelenli kadınlardan alıyoruz. “Bu iktidarın rant ve talan politikalarına vereceğimiz tek bir ağacımız, ormanımız yok” diyerek Cudi’ye yürüyen kadınlardan alıyoruz. Yaşlı, çocuk, engelli bakımını kadınlara yükleyen sağlamcı politikalara karşı engelsiz bir yaşam mümkün diyerek mücadelesini örgütleyen kadınlardan alıyoruz.
 
Gücümüzü demokratik ekolojik kadın özgürlükçü paradigmamızdan alıyoruz
 
Yoksulluğun kadınlaşmasına izin vermeyeceğiz diyerek alanları, meydanları isyanıyla örgütleyen direnişimizden alıyoruz. Kadın emeğinin sömürülmesine karşı fabrika önlerinde direnişi örgütleyen kadın işçilerden alıyoruz. Kadına yönelik şiddet ve katliamlara karşı 8 Martlarda 25 Kasımlar da isyanıyla geceleri aydınlatan yürüyüşlerimizden alıyoruz. Yaşamın her alanında ben varım diyerek her türlü baskı, gözaltı tutuklamalara karşı diz çökmeyen boyun eğmeyen cezaevlerinde ki yoldaşlarımızdan alıyoruz. Rojava’da kadın öncülüğünde gerçekleşen ve tüm dünya kadınlarına ilham olan Rojava kadın devriminden alıyoruz. Gücümüzü demokratik, ekolojik kadın özgürlükçü paradigmamızdan alıyoruz. Büyük kadın konferansımızı bu coşku, umut ve kararlılıkla başlatıyoruz. Hepimizin yolu açık olsun diyor bir kez daha konferans delegasyonumuzu selamlıyorum. An Serkeftin, an serkeftin!  Yaşasın kadın dayanışması!  Jin, jiyan, azadî!’