Dersim Dağ: Aysel ve kadın tutsaklara cezaevinde şiddet uygulanıyor

  • 22:30 11 Mayıs 2022
  • Siyaset
ANKARA - İktidar eliyle Aysel Tuğluk ve onlarca tutsak kadına cezaevinde şiddet uygulandığını dile getiren HDP’li Dersim Dağ, “İktidar bir yandan kadın düşmanı politikalar yürütüp, bir yandan kadın kazanımlarına saldırırken, kadınlara yönelik şiddeti önlemek amacıyla kanun çıkarması samimiyetten uzaktır” dedi.
 
Meclis Genel Kurulu’nda kadına ve çocuğa yönelik şiddet yasası olarak da bilinen TCK ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin görüşmeleri sona erdi. Genel Kurul’da kanun teklifinin ilk 8 maddesi muhalefetin verdiği tüm önergeler AKP ve MHP oylarıyla reddedilerek, kabul edildi.
 
Israrlı takip
 
Yasanın üçüncü maddesi üzerine söz alan HDP Diyarbakır Milletvekili Dersim Dağ, önemli bir kanun teklifinin görüşüldüğüne dikkat çekti. Teklifte yer alan “ısrarlı takip” meselesinin aynı zamanda 6284 sayılı Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Kanunu'nda da yer aldığını dile getiren Dersim, “Fakat Türk Ceza Kanunu'nda bir ceza tanımı olarak yer almıyor. Israrlı takip suçunda alt sınırdan altı aya, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası verileceği öngörülüyor. Oysa, TCK'nın 96'ncı maddesinde eziyet suçu alt sınırı iki yıldır. İki yıldan beş yıla kadar ceza verilebiliyor fakat bu ülkede hukuk kadına karşı lehte değil aleyhte uygulandığı için bu da uygulanmıyor” dedi.
 
‘Alt sınır cezaları bir iki ay artırılarak şiddet engellenemez’
 
“Eziyet suçu” gibi önemli bir madde uygulanmadığını ancak “ısrarlı takip” üzerinden bir suç düzenlenmesiyle toplumun aldatıldığını vurgulayan Dersim, “Fiilî suçlarda alt sınır 6 aydan 9 aya çıkarılıyor. Baktığınızda ceza artırılmış gibi gözüküyor. Oysa, iyi incelendiğinde burada da bir hileyle karşı karşıyayız. Çünkü 2 yılın altında biri zaten cezaevine girmiyor. İki yılın altındaki suçlarda genellikle cezalar hükmün geriye bırakılmasıyla uygulanmıyor. O yüzden iki yılın altında bir suçun alt sınırını altı veya dokuz aya çıkarmak cezasızlık politikasının sürdürüldüğünü gösteriyor. Alt sınır cezalarını bir iki ay artırarak, kadına yönelik şiddeti engelleyemezsiniz” ifadelerini kullandı.
 
‘Kadına dair söz söylemenin bedeli 30 yıl’
 
İktidarın İstanbul Sözleşmesi'nden çekilerek kadına yönelik şiddete karşı yaklaşımını açıkça ortaya koyduğunu kaydeden Dersim, “Kadın cinayeti işleyen fail erkekler, mahkeme salonlarında kendilerine suçlu gözüyle bakılmayacağını, pişmanlık yoluyla koruma kalkanı sağlanacağını biliyor ve bunu dile getirmekten çekinmiyorlar. Kadın haklarını savunduğunu iddia eden iktidar, kadın mücadelesi yürütenlere karşı her türlü baskı ve şiddet eyleminde bulunmaktan geri durmuyor. Özellikle OHAL'den sonra birçok Kürt kadın kurumu kararnamelerle kapatıldı. Kadın kazanımları, baskı, tehdit, gözaltı ve tutuklamalarla kriminalize edildi. TJA dönem sözcüsü Ayşe Gökhan'a kadın haklarını savunduğu için otuz yıl ceza verildi. Kadın mücadelesi yürüten Ayşe Gökhan'a yöneltilen suçlamalardan birisi de ‘Gülistan Doku nerede?’ diye sorması. Ayşe Gökhan'ın 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü ve 8 Mart gibi günlerde alanlara çıkması ve sözünü söylemesinin bedeli 30 yıl” sözlerine yer verdi.
 
Aysel Tuğluk’a dikkat çekti
 
Dersim, demans hastası eski milletvekili ve cezaevinde olan tutsak siyasetçi Aysel Tuğluk’a da dikkat çekerek, “Aysel Tuğluk demans teşhisine rağmen 430 gündür tahliye edilmiyor ve cezaevinde ölüme terk edilmiş durumda. İktidar eliyle Aysel Tuğluk ve onlarca tutuklu kadın cezaevinde şiddete maruz kalıyor. Garibe Gezer, cezaevinde tecavüze ve işkenceye maruz kalan ve hayatına son veren kadınlardan sadece birisi. İktidarın bir yandan kadın düşmanı politikalar yürütmesi, bir yandan kadın kazanımlarına saldırması, kadın katillerini cezasız bırakması ve tüm bunları yaparken bir yandan da kadınlara yönelik şiddeti önlemek amacıyla kanun çıkarması samimiyetten uzaktır. Eğer kadına yönelik şiddeti engellemek istiyorsanız İstanbul Sözleşmesi'nden çekilme kararından vazgeçin, İstanbul Sözleşmesi ve 6284 sayılı Kanun'u etkin bir şekilde uygulayın” dedi.
 
‘Getirilen değişikliğin hükmü yok’
 
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) değişiklik önergesi üzerine söz alan Samsun Milletvekili Neslihan Hancıoğlu da üçüncü madde ile "Kasten yaralama suçunun kadına karşı işlenmesi durumunda cezanın alt sınırı altı aydan az olamayacak” düzenlemesi getirildiğini belirtti. Hükmün hiçbir hükmü olmadığı eleştirisinde bulunan Neslihan, ekledi: “Çünkü kısa süreli hapis cezaları için öngörülen adli para cezasına ilişkin hükümleri düzenleyen 50'nci madde yerli yerinde duruyor. Yani ceza alt sınırının bu biçimde yeniden düzenlenmesi cezanın adli para cezasına dönüştürülerek faillerin serbest bırakılması sorununa hiçbir çözüm üretmiyor, yapılan değişikliğin hiçbir caydırıcılığı yok. Sadece bu yönüyle baktığımızda bile önümüze getirilen bu kanun teklifinin kadına yönelik şiddetle mücadele perspektifinden yoksun olduğunu söyleyebilirim.”
 
‘Göz boyama teklifi’
 
Teklifi “göz boyama”, “görev savma”, “eşitsizliği, adaletsizliği ve cezasızlık algısını sürdürme” yaklaşımı olarak değerlendiren Neslihan, “Bu madde ‘Cinsiyete dayalı şiddet suçunda cezanın üst sınırı verilir’ şeklinde düzenlenirdi. Yine, ayrıca, Ceza Kanunu'nun 86'ncı maddesinin (3)'üncü fıkrası (a) bendinde yer alan ‘Üstsoya, altsoya, eşe, boşandığı eşe veya kardeşe karşı’ ibaresi ‘Aralarında aile bağı veya ilişki bulunup bulunmadığına bakılmaksızın kadına karşı’ şeklinde değiştirilmeliydi. Böyle yapılmalıydı ki kanun cinsiyet temeline dayalı her türlü şiddeti kapsayacak bir şekle bürünsün fakat bunlar yapılmıyor, bütün bunlar işin hukuki boyutu ve sakatlıkları” dedi.
 
‘Toplumsal cinsiyet eşitliği demekten korkuyorsunuz’
 
İktidara “ ‘Toplumsal cinsiyet eşitliği’ demekten korkuyorsunuz” sözleriyle tepki gösteren Neslihan, “İşte, bunu diyemediğiniz için kadına karşı sırf kadın olduğu için, kadının cinsiyetinden dolayı işlenen suçları doğru tanımlayamıyorsunuz ve bu nedenle yasaları da buna göre düzenlemeye eliniz varmıyor. Bunu yapmadığınız yani kanunları caydırıcı hâle getirmediğiniz sürece sırf kadın olduğu için, cinsiyetinden ötürü şiddete maruz kalan kadınların vebali boynunuza olacak” dedi.
 
Üçüncü madde üzerine verilen 4 önerge de AKP ve MHP oylarıyla reddedildi.
 
4’ncü madde
 
Kanun teklifinin 4’üncü maddesi üzerine söz alan HDP Halklar ve İnançlar Komisyonundan Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı ve Adana Milletvekili Tülay Hatimoğulları, konuşmasına Reyhanlı Katliamı’nda yaşamını yitirenleri anarak başladı. Verdikleri değişiklik önergesiyle 4’üncü maddede “suçun; çocuğa, kadına, beden ve ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı bir ekleme yapılmasını, dil, ırk, milliyet, renk, cinsel yönelim, cinsiyet kimliği, siyasi düşünce, felsefi inanç, din ve mezhep farklılıklarından kaynaklanan nefret nedeniyle yine bunun suç kapsamına alınmasını ve cezai müeyyidenin uygulanması”nı talep ettiklerini vurgulayan Tülay, “Yapılan kanun değişiklikleri çözüm değildir tek başına, elbette kanun önemli ama o kanunun uygulanması ve hayata geçirilmesi çok daha önemlidir” dedi.
 
‘Şiddetle mücadele ediyoruz safsatasını bize satmayın’
 
Kürsüyü her kullandıklarında İstanbul Sözleşmesi’ni dile getirmeye devam edeceklerini dile getiren Tülay, “Bakın, yine, kadına yönelik şiddetle mücadeleden bahsederken 8 Mart’ta, 25 Kasım’da, hele de Kadına Yönelik Şiddetle Uluslararası Mücadele Günü'nde kolluk kuvveti polis, kadınlara şiddet uyguluyor. Siz hangi şiddetle mücadele etmekten bahsediyorsunuz? Yine, birkaç gün önce genel merkezimize yapılan... ‘Polis baskını’ diyeceğim ona çünkü o, bir polis baskınıydı ve polislerin genel merkezimiz önünde fiilî bir eylemiydi; Kadın Meclisi Sözcümüz Sevgili Ayşe Acar Başaran'a ‘Seni çivilerim’ diyor bir polis memuru ve o polis memuru hâlâ görevde; bu, bu iktidarın utancıdır. ‘Biz de buraya kâğıt getirerek yasa yapıyoruz, kadına yönelik şiddetle mücadele ediyoruz’ safsatasını hiç kimse burada bize satmaya kalkışmasın, bunu asla kabul etmeyiz” ifadelerini kullandı.
 
‘Toplumsal değişim gerekli’
 
Olması gerekenin toplumsal değişim ve dönüşüm olduğunun altını çizen Tülay, "Olması gerekenler elbette topyekûn bir toplumsal değişim ve dönüşümdür, kadının sosyal yaşama ve siyasal yaşama katılımının artırılmasıdır, cinsiyet eşitsizliği konusunda ciddi bir şekilde bir farkındalık çalışması yapılması ve kadına yönelik her türlü şiddetle açıktan mücadele edilmesi, eğitimin cinsiyetçilikten kurtarılması bizim önümüzde duran en temel sorun alanlarıdır” diye konuştu.
 
AKP ve MHP oylarıyla muhalefet partilerinin verdiği 3 önerge de reddedildi.
 
‘Sorumluluk üstlenmemiz lazım’
 
Kanun teklifinde yer alan 5’inci maddeye dair de HDP Ankara Milletvekili Filiz Kerestecioğlu konuştu. Sürekli kanun değişikliği yapma yerine öncelikle yargı mensuplarının haline bakılması gerektiğini vurgulayan Filiz, “Tüm yargı mensuplarının güncellenmiş insan hakları ve toplumsal cinsiyet eşitliği eğitimi alması gerekiyor. Aslında sadece yargı mensuplarının değil, tüm toplum olarak bu eğitimleri almamız son derece elzem. Çünkü şu anda, tüm toplum olarak hoşgörüsüzlüğü, mutsuzluğu, öfkeyi, şiddeti hep birlikte yaşıyoruz ve bu hayatı yaşanabilir hâle getirebilmek için değişime ihtiyacımız var ama bunları sadece söylemek yetmez. Toplumsal olarak dönüştürme iradesini göstermemiz, sorumluluk üstlenmemiz lazım” dedi.
 
‘Kadınların güçsüz görüldükleri için şiddete uğradığını iddia ettiler’
 
Kanunda "kasten öldürme, kasten yaralama, eziyet ve işkence suçlarına yapılan nitelikli hâl tanımının toplumsal cinsiyet eşitsizliğinden kaynaklı olarak kadınlara yönelmesi hâlinde" şeklinde belirtilmesi gerektiğini komisyon sürecinde de söylediklerini anımsatan Filiz, “İktidar vekilleri tanımın ‘suçun kadına karşı işlenmesi’ şeklinde kalmasının yeterli olduğunu söylediler ve kadınların güçsüz görüldükleri için şiddete uğradığını ve bunu önleyeceklerini iddia ettiler. Kadınlar güçsüz değil, kesinlikle değil. Şiddet uygulamayı tercih etmemeleri kadınları güçsüz yapmaz. Bu algıyı da bizim yerle yeksan etmemiz gerekiyor” sözlerine dikkat çekti.
 
‘Sözleşmeden tek bir erkeğin kararıyla çıkıldı’
 
CHP Eskişehir Milletvekili Jale Nur Süllü de İstanbul Sözleşmesi’ne değinerek, konuşmasına başladı. “Şimdi, yine, gerekçede ‘Suç ve ceza politikası yasama erkinin yetkisindedir, takdirindedir’ diyeceksiniz ama sözleşmeden tek bir erkeğin kararıyla çıkılmasına, Meclis’in yetkisinin gasp edilmesine tek bir cümle kullanmayacaksınız, üstüne üstlük de savunacaksınız” diyen Jale, “Dün Genel Kurul’da, AKP Grup Başkanvekili son derece talihsiz bir konuşma gerçekleştirdi. Anayasa ile uluslararası sözleşmeleri onaylama yetkisi Meclisin yetkisindeyken, cumhurbaşkanının kişi hak ve özgürlüklerini düzenleyecek düzenlemeler getiremeyeceği açık hükümken, ayrıca hukukumuzda yer alan yetkide ve usulde paralellik ilkesi gereği Danıştay savcısının bu kararın hukuksuz olduğunu açıkça söylediği yönündeki yargılama devam ederken bunu savunmayı, böyle bir savunma konuşması yapılmasını kınıyorum” diye konuştu.
 
‘EŞİK’e kulaklarınızı tıkıyorsunuz’
 
“Bu teklifteki ceza artırımları ve düzenlemelerle kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetlerinin azalacağına inananınız var mı bu sıralarda oturanlar olarak” sorusunu yönelten Jale, şöyle devam etti: “İmzası olanlar da inanmıyor ki dün geneli ve bölüm üzerine konuşmalarda Adalet ve Kalkınma Partisi hatipleri, kadın arkadaşlar özellikle KADES'ten, ŞÖNİM'lerden, 6284'ü nasıl yasal düzenleme olarak yaptıklarından söz ettiler ama 6284'ten söz etmelerine rağmen yasal dayanağı olan İstanbul Sözleşmesi'nden hiç mi hiç söz edilmedi. Şimdi, sizler ne iyi işler yaptığınızı söylüyorsunuz, bizse sorunun yasalarda değil sürekli pekiştirdiğiniz algılarda, anlayışlarda ve uygulamalarda olduğunu yıllardır söyleyip duruyoruz. Şimdi, yine burada ‘özgür birey’ diyorsunuz ama kadını sürekli ‘iyi anne, iyi eş ve aile’ düzlemine sıkıştırmaya çalışıyorsunuz. Şimdi, ‘toplumsal barış’ diyorsunuz ama istatistiklerden korkup Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformunu kapatmaya kalkıyorsunuz. EŞİK'in çağrılarına kulak tıkıyorsunuz, alanlarda mücadele veren kadınları susturmaya çalışıyorsunuz. Yasa tekliflerinde baroların ve STK'lerin görüşlerine kulaklarınızı tıkıyorsunuz. Bizse uzun süredir mevcut yasaların etkin uygulanması taleplerimizi dile getiriyoruz.”
 
Genel Kurulda muhalefet partilerinin 5,6,7 ve 8’inci maddeler üzerine verdiği önergelerde AKP ve MHP oylarıyla reddedildi. Maddeler AKP ve MHP oylarıyla tek değişiklik yapılmadan kabul edildi.
 
Genel Kurul yarın saat 14.00’te devam edecek.