Şiddet yasası görüşülüyor: Zihniyet değişimine ihtiyaç var
- 22:13 11 Mayıs 2022
- Siyaset
ANKARA - AKP tarafından getirilen kadına, çocuğa ve sağlıkçılara yönelik şiddet yasası görüşmelerinde muhalefet, iktidarın kadın politikalarını eleştirdi. HDP’li Oya Ersoy, “Kadına ve çocuğa yönelik suçların cezası indirime tabi olamaz” dedi.
Meclis Genel Kurulu’nda kadına ve çocuğa yönelik şiddet yasası olarak da bilinen TCK ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin görüşmeleri devam ediyor. Dün geneli üzerine yapılan görüşmeler ardından bugün maddeler Genel Kurul’da görüşülüyor.
Kanun teklifinde birinci maddeye dair verdikleri önerge üzerine söz alan Halkların Demokratik Partisi (HDP) İstanbul Milletvekili Oya Ersoy, bir gece yarısı İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılmasıyla sözlerine başladı.
‘Toplumsal cinsiyet kavramına karşı olduğunuz için çıktınız’
İstanbul Sözleşmesi’nden çıkma kararını meşrulaştırmak için bu yasa teklifinin getirildiğini dile getiren Oya, “İstanbul Sözleşmesi, şiddetin kaynağını ‘eşitsizlik’ olarak tanımlar ve eşitsizliği kaldırmayı hedefler. Şiddetle mücadele için devletler şiddeti önleme, şiddete karşı kadınları koruma, şiddeti kovuşturma ve cezalandırma ve erkek şiddetini önleyerek bütünlüklü politikalar geliştirmekle yükümlüdür. İşte, siz neden çıktınız? Tam da bundan çıktınız. Çünkü siz zaten toplumsal cinsiyet kavramının kendisine karşısınız” dedi.
‘Erkek şiddeti dememek için bu ucube teklifi getirdiniz’
İktidarın LGBTİ+’ları hedef ve gerekçe göstererek, İstanbul Sözleşmesi’nden çıkmayı gerekçelendirdiğini hatırlatan Oya, “Kadınları şiddete karşı korumakla görevli olması gereken Emniyet Genel Müdürlüğü, erkeklerin kadınlardan daha çok öldürüldüğünü iddia etti ve erkek ölümleri diye, erkek cinayetleri diye bir kavram uydurdu. İşte tam da bu yasa teklifinde ‘kadına yönelik şiddet’ diyemiyorsunuz, bu nedenle diyemiyorsunuz ve sırf ‘erkek şiddeti’ dememek için bir ucube teklif uydurmuş durumdasınız. Çok net söyleyelim; Kadına yönelik şiddet, kadına yönelik şiddettir ve bu tanımdan kaçınarak, İstanbul Sözleşmesi'ni reddederek yapılan her türlü yasal değişiklik asla ve kata şiddeti engellemez” ifadelerini kullandı.
‘O polis saraya yaslanarak bunu yapıyor’
“Bir erkek, kadınları şiddete karşı korumakla yükümlü bir mekanizmanın temsilcisi bir polis kameraların ve herkesin gözü önünde bir kadına, bir kadın milletvekiline pervasızca ‘Seni çivilerim’ diyebiliyor” diyen Oya, “Nereden alıyor bu gücü? Dayandığı erkek egemen devlet gücünden alıyor. Evet, Ayşe Acar Başaran'dan bahsediyorum. Sevgili vekilimize, kadın temsilcimize, kadın sözcümüze bu ifadeyi kullanan polisin güç aldığı tek yer var, o da ‘O dilini koparırım’ diyen saray; buna yaslanarak alıyor. İşte, tam da bu güce dayanan Yargıtay Ceza Genel Kurulu, hukuku elinin tersiyle bir kenara itip Orhan Munis'in kendisini reddettiği için duygusal çöküntü ve anlık hiddetle Hatice Kaçmaz'ı öldürdüğüne karar veriyor. Daha önce kardeşini öldürdüğü için on üç yıl cezaevinde yatıp çıkan, cebinde 7 lirayla kurban kesmeye gittiğini iddia eden ve yanına da yaklaşık 20 santimlik bıçak alan bir katil erkek hakkında, tasarlayarak öldürme diye bir şey görmemiş bu kurul. Bu aynı kurul, kendisine sistematik tecavüz, şiddet ve şantaj uygulayan Nurettin Gider'i öldürdüğü için Nevin Yıldırım'a haksız tahrik ve iyi hâl indirimi olmaksızın verilen müebbet hapis cezasının onanmasına karar veriyor. İşte, tam da bu yüzden biz, kadınlar ‘Adliye önlerinde, sokaklarda, meydanlarda erkek adaleti değil, gerçek adalet istiyoruz’ diyoruz” diye konuştu.
‘Kadına ve çocuğa yönelik suçlar indirime tabi tutulamaz’
Söz aldığı maddenin, failin yargılama sürecindeki davranışları yerine pişmanlığını gösteren davranışlarına göre takdiri indirim yapılabileceğini hükme bağladığını kaydeden Oya, “Failin ‘Pişmanım’ demesini ve pişmanlık gerekçelerini açıklamasını istemek, erkek yargının cezasızlık uygulamalarını meşrulaştırma zemini yaratmaktır, bunun adı budur. İster ‘iyi hâl’ deyin, ister ‘pişmanlık indirimi’ deyin, isterseniz de bu teklifte adını bile anmadığınız ‘haksız tahrik indirimi’ deyin; bunların hepsi bizim için erkeklik indirimidir ve kadına yönelik şiddete karşı cezasızlık politikasının araçlarıdır. Kadına ve çocuğa yönelik suçların cezası indirime tabi olamaz. Hâkimlerin, fail erkeklere iyi hâl indirimi uygulayan kararları mevzuat eksikliğinden değil, tamamen erkek egemen zihniyetin bir sonucudur” vurgusu yaptı.
‘Kadın Bakanlığı’nı kaldıran AKP’den ne bekliyorsunuz’
İkinci madde görüşmelerine dair de muhalefet partileri 3 önerge verdi. İlk olarak HDP adına İzmir Milletvekili Serpil Kemalbay söz aldı. Hacettepe Üniversitesi’nin araştırmalarına atıfta bulunan Serpil, şöyle konuştu: “Kadın bakanlığını kaldıran AKP'den ne bekliyorsunuz diye sormak istiyorum. İstanbul Sözleşmesi psikolojik şiddet, ısrarlı takip, fiziksel şiddet, tecavüz, taciz, zorla evlendirme gibi kadına yönelik pek çok şiddeti tanımlıyor, tüm türlerini kapsıyor. Nasıl çıkarırsınız, nasıl İstanbul Sözleşmesi'nden çıkılmasını açıklarsınız, neyle açıklarsınız?”
‘İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmiyoruz’
Türk Ceza Kanunu’nda yer alan “haksız tahrik” ve “iyi hâl indirimi”nin kadına yönelik suçlarda yıllardır cezasızlık aracı olarak kullanıldığının altını çizen Sepil, şunları söyledi: “Getirdiğiniz yasa bunun temeline inmekten uzaktır. Neden bu kadar iyi hâl var, iyi hâl meraklısı yargı mensubu var. Bunu sorgulamadan bu tabloyu değiştirmek mümkün değildir çünkü hâkimlerin fail erkeklere iyi hâl indirimi uygulayan kararları mevzuat eksikliğinden kaynaklanmıyor. Erkek egemen zihniyetin bir tezahürüdür. Cinsiyetçi toplum, cinsiyetçi hukuk, cinsiyetçi siyaset terk edilmeden bu kararlardan da geri dönülemez. Kadınları gerçekten koruyan bir yasa getirmek istiyorsanız eğer on bir yıl önce bugün İstanbul'da imzaya açılan ve Türkiye'nin de ilk imzacısı olduğu İstanbul Sözleşmesi'nden tek adamın kararıyla neden çıkılabildiğini özellikle AKP'li kadın milletvekilleri bize açıklasınlar. Buradan İstanbul Sözleşmesi'ne nice yaşlar diliyorum. İstanbul Sözleşmesi'nden vazgeçmiyoruz.”
Serpil, Kadın Meclisi Sözcüleri Ayşe Acar Başaran’ı tehdit eden polise dair iktidar partisine “Hala görevde mi?” sorusunu yönelterek, “Herhangi bir işlem yapılmış mıdır? Eğer bu işlemi yaptırmadıysanız hangi yüzle ‘Kadına şiddete karşıyız’ diyorsunuz. Bu nefret politikalarınızla, iktidarda kalmak için Anayasa'yı, hukuku ayaklar altına alıp her gün çiğnediğiniz bu durumda, kadına yönelik yasa niye yapıyorsunuz ki? Zaten uygulamayacaksınız, zaten siz Anayasa'yı, yasaları, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ni, İstanbul Sözleşmesi'ni ayaklar altında çiğnediniz” şeklinde konuştu.
‘Hakaret suçunu kime göre ölçeceksiniz?’
CHP’nin önergesi üzerine konuşan Bursa Milletvekili Nurhayat Altaca Kayışoğlu da hükümetin kadına yönelik politikalarını eleştirdi. İkinci maddenin kasten öldürmeyle ilgili nitelikli hâllere kadına karşı işlenmesi hâlini düzenlediğini ifade eden Nurhayat, “Evet, olması gerekiyor ama yetersiz, uygulamada kaos oluşacak. Bunu defalarca anlattı arkadaşlar. Muhalefet şerlerimiz de var, uzun uzun anlatmayacağım. Bir tanım gerekiyor. Bu suçun toplumsal cinsiyete dayalı sebeplerle işlenmesi hâlinde nitelikli suçlar içerisinde düzenlenmesi gerekiyor ki mutlaka uygulamada bu eksikliğin sorunları yaşanacak; düzenlenmesi, düzeltilmesi gerekiyor. Bir diğer konu, İstanbul Sözleşmesi'nden beri diyoruz ki: Israrlı takibi suç olarak düzenleyin, ısrarlı takibi. Getirdiniz, buna katkıda bulunan hocalar Komisyonda dedi ki: ‘Bu, neticeli suçlardandır, hareket suçu değil.’ Şimdi hareket suçu ne? Kime göre ölçeceksiniz? Ya mağdur kadına, şikâyetçi kadına hâkim ‘Ya, bu kadarcıkla da huzursuz mu olur insan canım?’ derse, beraat verirse nasıl uygulanacak bu ısrarlı takip suçu?” sorularını yöneltti.
‘Tek yol zihniyet değişimi’
Sorunların çözümünün tek yolunun zihniyet değişiminde olduğuna dikkat çeken Nurhayat, “Kadına yönelik şiddet çözülmez. Sizin her türlü strateji belgenizin de, eylem planınızın da 1'inci maddesinde bu var ama bunu yapmıyorsunuz, bu işinize gelmiyor, müfredatı, eğitimi düzeltmiyorsunuz” dedi.