Selma Gürkan'dan seçim kanunu yorumu: Herkesin organize olması gerekir

  • 09:01 9 Nisan 2022
  • Siyaset
ANKARA - EMEP Genel Başkan Yardımcısı Selma Gürkan, seçim kanununun Kürt siyasetçilere meclis yolunun kapatılması için yapıldığını belirterek,“İktidar ittifak yasasını kendisi çıkarmış olsa da karşısında ki müttefik olan güçlerin kendi iktidarlığını tehdit ettiğini gördükçe hem yasal düzenlemelerle oluşabilecek ittifakların önünü kesmek hem de nifak tohumları ekerek fiilen dağıtma yönünde siyaset yapmaya çalışıyor” dedi.
 
AKP ve MHP tarafından hazırlanan Seçim Kanunu Teklifi bütün tartışmalara rağmen Genel Kurul’dan geçti. Teklife göre baraj yüzde 7 olacak. 15 maddelik olan teklifle siyasi partilerin seçime girebilmeleri için Meclis’te grup kurma şartı kaldırılacak. Partilerin seçimden 6 ay önce en az 41 ilde örgütlenmeyi tamamlamaları gerekecek. Bu maddeyle milletvekili transferlerinin önüne geçilmesi planlanıyor. Seçimlere kısa bir süre kala seçmen kütüklerinin yer değiştirilmesi mümkün olmayacak. Bunun için de seçmenin son bir yıl içerisinde sürekli olarak bulunduğu adres dikkate alınacak. İl ve ilçe seçim kurulu başkan ve üyeleri, birinci sınıfa ayrılmış hakimler arasından kurayla belirlenecek ve İl Seçim Kurulu Başkanı bu kura sonucu belirlenecek. Sandık kurulu üyeliğine başka bir parti üyesi gösterilemeyecek.
 
EMEP Genel Başkan Yardımcısı ve Adil Seçim İçin Seçim Güvenliği Platformu üyesi Selma Gürkan, seçim kanuna ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
 
‘Kürt siyasetçilere meclis yolunun kapatılması için düzenlendi’
 
Mevcut seçim sisteminin demokratik bir seçim sistemi olmadığını, siyasi partiler yasasının da demokratik bir siyasi partiler yasası olmadığını belirten Selma, Cumhur ittifakının son dönemde kendi iktidarını güvence altına alabilmek için her türlü yol ve yöntemden kaçmadığını söyledi. Selma, “Seçimlere dönük müdahaleler de bu çabanın bir göstergesi. Daha önce mühürsüz oylar kullanıldı, mühürsüz pusulalar geçersiz sayıldı. Referandumda bunun yolu açılmış oldu, bir önceki seçimlerde seçim yasakları söz konusuydu. Başbakan, bakan, Cumhurbaşkanı bütün bunları kamu görevleri nedeniyle seçim propagandasından uzak kalması ya da kamu kaynaklarından yararlanmaması gerekiyordu. Ama Cumhurbaşkanı’nın makam uçağı dahil bütün kamu kaynaklarını bu seçim döneminde iktidar mensuplarınca seçim yasağı olmasına rağmen yasalara aykırı bir biçimde filen kullanıldığını ve yasağın delindiğini görüyoruz. Oy hesaplamaları adaleti sağlayan bir hesaplama değildi. Pek çok muhalif partiler yönünde engeller ile karşılaşmıştı. Türkiye’nin siyasi hayatı açısından siyasi partiler yasası ve seçim yasasına dönük düzenlemelerin tamamı Kürt siyasetçilere meclis yolunun kapatılması için düzenlendi” dedi.
 
‘Meclise giden yolu kapatıyorlar’
 
Emekçi sınıfların temsiliyetinin sağlanamaması üzerine bir seçim yasasının ve yoksulların mecliste yer almaması için bir sistemin oluşturulduğunu dile getiren Selma, “Seçim yasasına dair her düzenleme toplumsal ve siyasi muhalefetin, emekçi sınıfların meclise giden yolu kapatmak için alınan tedbirler olduğunu biliyoruz. Siyasi partiler yasasından tutalım, seçim yasası barajları, bütçesine kadar böyle bir sistem mevcut iken, bu hükümetin halktan aldığı desteğin gittikçe düştüğünü görüyoruz. Biz bunu fabrikalarda, sanayi hafızalarında yürüttüğümüz çalışmalarda görüyoruz. Hem ülkenin içine girdiği ekonomi de yaşanılan sorunlar, iç siyasete yaşanılan şiddet politikalar, dış politikada yayılmacı politikaların geldiği nokta bütün halkın cendere altına almış durumda. Bugün ekonomik ve siyasal alanda yaşanan sorunların çözümü noktasında bu hükümetin herhangi bir vaadi olmadığı gibi halkın beklentisi yok. Hükümete dair halk desteği azaldıkça hükümet daha çok baskıya ve şiddete başvuruyor. Seçim yasalarıyla oynayarak iktidarını tahkim etmeye çalışıyor. Düzenlenen 15 madde eşitsizliği, hak ihlallerini getirirken,  siyasete temsiliyetin önüne yeni engeller çıkarılacak ve ülkenin siyasetteki gidişatını çok daha kötüye gidecek” diye belirtti.
 
‘Yüzde 7 barajını aşıp milletvekili çıkarmama durumu da söz konusu’
 
Seçim kanunda barajın yüzde 7’ye indirilmesine değinen Selma, seçim barajlarının tamamıyla kaldırılması gerektiğini düşündüklerini ifade etti. Halkın attığı bir oyun boşa gitmemesi ve temsiliyete bu oyların değerlendirilmesi gerektiğinin altını çizdi. Selma, “Yüzde 7 barajının bu iktidarın demokratlığından değil ya da barajın çok düşürülmesi gerektiği inancından değil ittifak ortaklarının durumu üzerine alınmış bir karar. Baraj yüzde 7’ye düşürülmüş gibi görülse de hesaplama sistemi ile il barajları söz konusu olabilecek. İttifaklar yüzde 7 barajını geçmiş olsa bile her parti milletvekili çıkarmak için ayrıca o ilde belirli bir sınırı aşması lazım. Yüzde 7 barajını aşıp hiç milletvekili çıkaramama durumu da söz konusu olabilir. Buradan da iktidarın HDP’yi kapatma planlarının bir parçası olarak da grubu olan siyasi partilerin seçime girebilme yeterliliğini sağladığı yönündeki düzenlemeyi değiştirdiler ve sadece 41 ilde örgütlenme, bu 41 ilde üçte bir oranında ilçelerin örgütlenmesi koşullunu tek ve yeterli koşul olarak getirdiler. Bu koşulun sağlanması içinde bizim gibi muhalif partilere zorluklar çıkardığını biliyoruz. İktidar karşısında herhangi bir siyasi, toplumsal muhalefetin ya da emekçi sınıfların mecliste yer almaması gibi kurgusu var” ifadelerine yer verdi. 
 
İttifaklara dönük düzenleme
 
Seçim Kanunu’nda yapılan düzenlemelerde ittifaklara dönük tartışmalara değinen Selma, şöyle devam etti: “Cumhur İttifakı, tek adam yönetiminin bir siyasi rejim olarak otoriterleştiği bir sistemi inşa etmeye çalışıyor. Millet ittifakı kısmen demokratik söylemlerle aslında sistemi restore ettiği bir ‘güçlendirilmiş parlamenter sistem’ ismiyle siyasi rejim önerisinde bulunuyor. Biz özellikle EMEP partisi olarak; siyasal ve demokratik hak ve özgürlüklerin güvence altına alındığı yeni siyasi rejim üzerine tartışma yürütüyoruz. 3’ncü seçenek dediğimiz şey bir siyasi rejim tartışmasının parçası. Demokratik bir ülkenin koşullarını mücadele ile oluşturacağına, demokratik taleplerin birlikte mücadeleyle kazanılacağına inanıyoruz. Bu iktidar ittifak yasasını kendisi çıkarmış olsa da karşısında ki müttefik olan güçlerin kendi iktidarına tehdit ettiğini gördükçe hem yasal düzenlemelerle bu oluşabilecek ittifakların önünü kesmek hem de aynı zamanda içerisinde nifak tohumları ekerek fiilen buraları dağıtma yönünde siyaset yapmaya çalışıyor. Demokrasi savunma temelinde bir mücadele ortaklığı ile gelen güçlerin bu ülkenin kaderini değiştireceğini düşünüyoruz. Siyasi partiler yasasından, siyasal özgürlüklere kadar geniş bir hak ve özgürlüklerin güvence altına alındığı siyasal demokrasinin kazanılması gerektiğini düşünüyoruz. Bunun başında Kürt sorununun çözümü, inanç özgürlüğüne dayalı laiklik, kadınların hak ve özgürlüklerin sağlanması gibi bir siyasal demokrasiden söz ediyoruz. “
 
Usulsüzlüklere karşı organize olma çağrısı
 
Selma, iktidarın hak hukuk tanımadığı gibi yasaları da tanımadığını kaydetti. Selma, “Ya yasaya uyduruyor ya da yasaya uydurmadığı yerde fiilen usulsüzlük yapıyor. Yerel yönetim seçimlerinde mühürsüz oy pusulalarından tutalım pek çok şey fiilen uygulandı. ‘Atı alan Üsküdar’ı geçti’ mantığı hakim. Yenilenen İstanbul seçimlerinde organize olunduğunda nasıl müdahale edilebileceğini gördük. 7 Haziran seçimlerinde ülkede siyasi atmosferin değişmesi noktasında sürece nasıl dahil edilmesi gerektiğini gösterdi. Kendiliğinden bir halkın yönelimi vardı. Dolayısıyla önümüzdeki dönemi iktidarın keyfiyetine bırakmadan adil ve güvenli bir seçim isteyen tüm toplumsal ve siyasal kesimlerin organize bir şekilde sürece dahil edilmesi önemli olacaktır. İktidarın seçim kurulu aracılığıyla yapacağı usulsüzlüklerin önüne böyle geçilebilir” sözlerini kullandı.
 
‘Güvenli bir seçim sistemi olmazsa kadınların başarılı çıkma şansı olmayacak’
 
Her alanda yaşanılan eşitsizliğin dezavantajlı kesimler için “daha fazla eşitsizlik” anlamına geldiğini belirten Selma, “Adil bir seçim ve güvenli bir seçim sistemi yoksa kadınların burada başarılı çıkma şansı yok. Eşitsizlik derinleştikçe, kutuplaşma arttıkça, siyaset geriledikçe kadınların da bu alandan uzaklaştığını görüyoruz. AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan geçen gün konuşmasında mecliste kadın oranın arttığını ifade etti. Oysa bu temsiliyeti artıran HDP faktörü. Ne kadar demokratik bir ortam sağlanırsa, eşitsizlik düzeyi ne kadar aza indirilse ve güvenli bir seçim atmosferi ne kadar artırılabilirse kadınlar için de yol o kadar genişleyebilir” dedi. 
 
‘Doğru zeminde hareket edilirse iyi yol alabiliriz’
 
Adil Seçim için Seçim Güvenliği Platformu’nun asil görevinin seçtikleri partinin kazanması olmadığını ancak güvenli bir ortamda adaletli bir seçim olmasını önemsediklerini kaydeden Selma, oylar kullandıktan sonra oyların güvenli bir şekilde sağlanması kaygısında olduklarını ifade etti. Selma, “Siyasi partiler, meslek örgütleri, demokratik kitle örgütleri ve sivil toplum inisiyatifleri var. AYM’ye teknik olarak başvuru sınırlılığı var. Doğal olarak biz bu çağrıyı parlamentoda grubu olan siyasi partilere yaptık. Bu yasa bu hali ile geçerli olursa, bu seçimin anti demokratik yanlarına rağmen güvenli bir şekilde yapılmasının olanakları neyse tartışıyoruz. Nasıl örgütlememiz gerektiğini tartışıyoruz. 8 aydır bu çalışmayı yürütüyoruz ve doğru zeminde hareket edilebilirse adil ve güvenli bir seçim fikrinde birleşip buradan müdahil olanakları genişletilebilirse daha iyi yol alabiliriz” şeklinde konuştu.