Ebru Günay: Kuzey ve Doğu Suriye’ye dönük savaşa son verin

  • 12:18 6 Ocak 2022
  • Siyaset
ANKARA - HDP Sözcüsü Ebru Günay, ABD Suriye eski temsilcisi James Jeffrey'in Kuzey ve Doğu Suriye’de Türkiye’nin savaş suçu işlediğine dair itirafına dikkat çekerek, “Türkiye yöneticilerine sesleniyoruz; Kuzey Doğu halklarına karşı savaşa son verin ve Kuzeydoğu Suriye halkının taleplerine kulak verin” çağrısında bulundu. 
 
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Sözcüsü Ebru Günay, gündemdeki gelişmeleri partisinin genel merkez binasında düzenlediği basın toplantısıyla değerlendirdi.
 
Ocak ayında katledilen kadınlar
 
Kadın özgürlük mücadelesinin önemli temsilcileri ve öncülerinin katledişlerinin yıldönümlerine dikkat çekerek sözlerine başlayan Ebru, "Kürt siyasetçiler Sakine Cansız, Leyla Şaylemez, Pakize Nayır, Sêvê Demir, Fatma Uyar ve Fidan Doğan’ın katledilişlerinin yıldönümündeyiz. Bir kez daha yürüttükleri kadın mücadelesi ve anıları önünde bir kez daha saygıyla eğiliyorum. Katledilişlerinin yıldönümünde her birini minnetle anıyoruz. Bizlere büyük bir direniş mirası bıraktılar ama maalesef bütün kadın cinayetlerinde olduğu gibi dosyaları cezasızlıkla yüz yüze bırakıldı, failler korundu. Ama bizler her bir fail ortaya çıkıncaya, her bir kadın cinayeti aydınlatılıncaya kadar mücadelemizi sürdüreceğimizin bir kez daha sözünü veriyoruz” dedi.
 
İlçe binalarına dönük saldırı
 
2022'ye, partilerine dönük saldırılarla girdiklerini kaydeden Ebru, devamında Deniz Poyraz davasının görüleceği günden bir gün önce HDP İstanbul Bahçelievler İlçe binalarına yönelik bir saldırı gerçekleştiğini hatırlattı. Ebru, “Bir kez daha fail korundu ve daha sonra serbest bırakıldı. Partimize yönelik yapılan bütün saldırılarda saldırganlar eğitilmiş, azmettirilmiş saldırganlardır. Biz hiçbir saldırıyı, tekil, serserinin tekini asla kabul etmiyoruz, bütün saldırılar örgütlü, planlanmış ve taammüden hazırlanmış saldırılardır. Partimize yönelik düşman politikaları, yapılan saldırılar ve iktidarın sürekli partimizi hedef göstermesi partimizi hedef haline getiriyor. Bu saldırılar azmettirici olarak iktidarı ve ortağını gösteriyor. Bir tweet attığı için insanlar günlerce gözaltına alınan yargı, partimize silahla girenlere ve arkadaşlarımızı katletme girişimine rağmen herhangi bir etkin soruşturma yürütmeden, arkalarındaki gizli güçleri ortaya çıkarmadan onları serbest bırakıyorlar. Bu yargının da failleri koruduğu ve cezasızlık politikası uyguladığının göstergesi” diye belirtti. 
 
Ebru’nun konuşmasından satır başlıkları şöyle:
 
“Bizler Deniz Poyraz dosyasında da katilin ne kadar profesyonel ve eğitilmiş olduğunu duruşma salonundaki aymazlığı, pişkinliği ve soğukkanlılığı ile gördük. Her bir saldırı örgütlüdür, partimizi güçlendirerek o katillerin arkasındaki karanlık güçleri açığa çıkaracağız. Bizler o karanlık güçleri tanıyoruz, Hrant Dink cinayetinden tanıyoruz, Hatun Tuğluk’un cenazesine yönelik saldırılardan tanıyoruz. Bizler onlara karşı mücadele etmeye, kirli yüzlerini her yerde Türkiye toplumuna anlatmaya devam edeceğiz. HDP geleneği direnişten gücünü alır, asla korkularla yılmaz ve geri atmaz, mücadele etmeye ve dimdik ayakta durmaya devam eder.
 
Çözüm önerisi olmayanlar partimize saldırıyor
 
İktidarın küçük ortağı bir kez daha partimizi hedef gösterdi. Bir kez daha sağa sola talimatlar buyurdu. Türkiye’deki sorunlarına dair Türkiye toplumunun yaşadığı sorunlara dair söyleyecek tek bir sözü olmayanlar partimize saldırıyor. Sorunlara çözüm önerisi olmayanlar, halkın taleplerine kulak tıkayanlar çözümü olmayanlar partimize saldırmaya çalışıyor. HDP sizin geliştirmeye çalıştığınız faşizminiz önündeki en büyük engeldir. HDP bu topraklarda direniş ve hakikattir, demokrasinin teminatı, kadınların ve gençlerin teminatıdır, işçinin yoksulun geleceğidir. Bu nedenledir HDP ayakta ve siz HDP’den korkuyorsunuz. HDP hakikatleri yüzünüze söylemeye devam edecek. HDP’nin haykırdığı hakikatler Türkiye toplumunda karşılık buluyor. Halkımız cevabını size sandıkta verecektir. Bunun korkusuyla partimize saldırıyorlar gittiklerinin ve gideceklerinin farkındalar. Türkiye toplumuna söyleyecek sözü olmayanlar nefret dilinden başka söyleyecek sözü olmayanlar çareyi HDP’ye saldırmakta, HDP kapatılsın demekte buluyorlar. Bu yüzden HDP her gün büyüyerek bugüne geldi. Türkiye’nin demokratikleşmesi için mücadele etmeye edecek, bizler gücümüzü hakikatten bize miras kalan direnişten alıyoruz. Biz bu mirasını asla yere bırakmayacağız. Bu ülkeye barış kardeşlik ve demokrasi gelene kadar mücadele etmeye devam edeceğiz. Bizler HDP olarak sizlerin korkulu rüyanız olmaya devam edeceğiz. Sizlerin önünde engel olmaya devam edeceğiz. Bunu bu ülkenin haklarına sözümüz olarak yenileyelim.
 
Cezaevlerindeki sorunlar
 
Türkiye’nin kangrenleşmiş sorunları devam ediyor. Cezaevleri Türkiye’nin aynası olarak can yakıcı biçimde çözüm bekliyoruz. Önceki gün grup toplantımıza çocukları cezaevinde olan anneler Türkiye'nin dört bir tarafından geldiler taleplerini dile getirdiler. Cezaevlerinin ölüm evlerine dönmesinden kaynaklı kaygılarına çözüm bulmanın muhatabını arayıp durdular ama Adalet Bakanı ve iktidar anneleri dinleme gereği bile duymadılar. Ama anneler buna rağmen STK’larla siyasi partilerle görüştüler. Bu ülkenin vicdanı olan kesimlerle görüştüler ve seslerini duyurdular. Anneler çocuklarının infazlarının ertelenmesini istemiyor, hasta çocuklarının tahliye edilmesini, cezaevlerinin ölüm evlerine dönüşmesini istemiyor. Bu konuda bir açıklama dahi yapmayan Adalet Bakanı kaygılı anneleri dinlemedi, anneleri polisin şiddeti ile karşı karşıya bıraktı. Bu aynı zamanda sorunlara yaklaşımın göstergesiydi. Ama cezaevlerinde yaşananlar ve annelerin haykırışları bir hakikat iktidarı rahatsız etmeye devam edecek.
 
Zam dolu bir gelecek
 
Bütün bunlar yaşanırken Türkiye’de yönetememe krizinin sonucu olarak ekonomik kriz can yakıyor. Yeni yıla zamlarla girdik. 'Asgari ücrete yüzde 50 zam yaptık' diye övünenler elektriğe bir gecede yüzde 50-127 arasında zam yaptı. Doğalgaza, akaryakıta yaptıkları zamlarla asgari ücrete yapılan zammı anlamsızlaştırdılar. Türkiye halklarına açlıkla, sefaletle ve yoksullukla yüz yüze bıraktılar. Kendileri saraylarda ışıltılar içinde yaşamaya devam ederken, Türkiye halklarına karanlık bir gelecek, ödenemeyen faturalar, zam dolu bir gelecek bıraktılar. TMMOB’u verilerine göre temel ihtiyaç fatura bedelleri 997 TL, Ankara’da ise bin 25 TL. Bu birçok şeyi ifade ediyor. Bu yoksulun, işçinin cebine, sofrasına yansıması ve açlıkla yüz yüze kalmasını ifade ediyor. Bu konuda çözüm önerilerimizi defalarca ifade etmiştik, bir kez daha ifade edelim. Temel ihtiyaç faturalarının hane başına düşen ihtiyaç sınırına kadar ücretsiz karşılanması, en düşük emekli maaşının asgari ücret sınırına getirilmesi, öğrenci burslarına zam yapılması gibi temel, toplumu rahatlatacak ihtiyaçlar söz konusu. Ekonomik kriz, yönetememe sorununun sonucu olduğu için iktidarın istifa etmesi ve erken seçime gitmesi gerekiyor. Muhalefetin bu konuda bu ortak önerge ile tavrını ortaya koyması gerekiyor. Bu konuda üzerimize düşeni yapacağımızı söylemiştik. 
 
Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik savaş suçu
 
Bizler HDP olarak Türkiye’nin içerde ve dışarıda bir savaş hükümetine dönüştüğünü, buradan beslenerek güç yaratmaya çalıştığını birçok kez ifade ettik. Bu politikalara karşı bulunduğumuz her zeminde tavır aldık. Barış siyasetinden yana tavrımızı ortaya koyduk. Hükümetin Meclis'e getirdiği savaş tezkerelerine hayır dedik. Kuzey ve Doğru Suriye’de işlenen savaş suçlarını yüksek sesle ifade ettik. Bu konudaki en çarpıcı gelişme James Jeffrey’in yaptığı itiraftı. 2019 yılında Türkiye ile Girê Spî ve Serêkaniyê’de düzenlediği askeri operasyonlarda Türkiye ile birlikte hareket ettiği silahlı grupların savaş suçu işlediğini itiraf etti. 
 
Kuzey ve Doğu Suriye halkının taleplerine kulak verin
 
Bunu defalarca söylemiştik. Türkiye dış politika siyaseti ile savaş suçu işliyor, halklar lehine sonuçlar yaratmıyor. Bunun NATO üyesi bir ülkenin yetkilisi tarafından itiraf edilmesi önemlidir, hakikati dile getiriyor. Türkiye yöneticilerine sesleniyoruz; Kuzey ve Doğu halklarına karşı savaşa son verin ve Kuzey ve Doğu Suriye halklarının taleplerine kulak verin, barışçıl bir politika yürütün. Aksi halde yürüteceğiniz çetelere, IŞİD’e, ÖSO’ya yarayacak, kadınlar, gençler ve çocuklar ölüm ve gözyaşından başka bir şey ifade etmiyor.”