Züleyha Gülüm: Hasta tutsakların ölümünden siz sorumlusunuz

  • 15:47 16 Aralık 2021
  • Siyaset
ANKARA - Meclis Genel Kurul’unda konuşan HDP’li Züleyha Gülüm, yaşamını yitiren hasta tutsaklara dikkat çekerek, ölümlerinin sorumlusunun iktidar ve Adalet Bakanlığı olduğunu söyledi. Züleyha, “Bu zulüm düzeniniz sonuna kadar sürmeyecek. Bu halk insanların canına kıyıyor olmanızın hesabını soracak. O günler çok uzak değil” dedi. 
 
Meclis Genel Kurulu’nda 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi’nin görüşmeleri devam ediyor. Kamu kurumlarının bütçe görüşmeleri ardından bütçe teklifinin maddelerinin görüşmelerinde HDP grubu adına İstanbul Milletvekili Züleyha Gülüm söz aldı. 
 
Sağlık emekçilerinin greviyle söze başlayan Züleyha, “Sağlık emekçileri Meclis’e getirilen eksik tasarının geri çekilmesini protesto etti. Salgın döneminde canla başla çalışırken, işten atılmalar, yoksullukla karşı karşıya bırakıldıklarını, kölelik koşullarında 36 saat çalışıp, ucuz işgücü olarak görülüp, buna tahammülleri kalmadığını söylediler. Sağlık emekçilerinin özlük hakları bir an önce teslim edilsin” dedi.
 
Yaratılan yeni Türkiye
 
Türkiye’de milyonlarca insanın açlıkla yoksullukla boğuşurken, iktidarın sorumsuzluk ve umursamazlık içerisinde olduğunu ifade eden Züleyha, “Derin yoksulluk sizin süslü cümlelerinizde ya da havuz medyanızın yalanları üstü örtülmeyecek kadar büyüdü. Hayat pahalılığı, kredi borçları, iflaslar toplumun üstüne karabasan gibi çöktü.  Yeni Türkiye diyorsunuz ya, bakın yarattığınız yeni Türkiye’de neler var; şimdi insanlar tam simit alamıyor yarım alabiliyor, insanlar ucuz ekmek almak için halk ekmek kuyruklarında ekmek alıyor. Siz oy kaybedeceğiz diye muhalif belediyelerin ekmek satışını engelliyorsunuz.  Çocuk bezini bile tane tane alıyor insanlar. Bir pazarcı şöyle diyor; ‘Az önce bir müşteriye çeyrek lahana sattım hala ekonomi iyi diyenler varsa at gözlüklerini çıkarıp etrafına baksın.’ Emekli bir vatandaş iş aramak için gittiği bir fabrikada, ‘Ekmeği tavuklara vereceğim’ diye alıyor evine getirip kendisi yiyor. Haberiniz var mı?  Yoksulluğu ve sefaleti, din istismarını örtmeye çalışıyorsunuz. İnsanlara ‘sabredin’ diyorsunuz. Peki, bir anlaşma yapalım; gelin mal varlığınızı halka verin o zaman hep birlikte sabredelim. Ne dersiniz?” diye sordu.
 
Züleyha konuşmasının devamında şu ifadelere yer verdi:
 
“Maliye Bakanı sen maaş alıyorsun, neyini kaybedersin enflasyonu ezilsin ama ben bütün mal varlığımı kaybederim’ diyor.  Zaten sorun bu değil mi? Siz sayısız mal varlığına sahip iken halk açlıkla karşı karşıya. Nasıl oluyor da yoksullukla boğuşan halk asgari ücret ile karşı karşıya kalırken siz yattığınız yerde sayısız yerde servete kavuşuyorsunuz. Tam da adaletsizlik bu zaten. TL’yi dövize yatırmak ahlaksızlıktır deyip Katar’a dolar üzerinden Antalya limanını satıyorsunuz. Sadece bugünü değil geleceğimizi de yok ediyorsunuz. Diyanet ‘bir damla hayat kampanyasının’ dolarla karşılanacağını söylüyor. Öyleyse bu nasıl bir durum. Yastık altındakilerini çıkarın diyorsunuz ya bırakın yastık altını vatandaşın yastığı kalmadı. Kocaeli’de bir hafta 7 kişi yaşamına son verdi. Aydın’da bir günde üç kişi yaşamını kaybetti.  Bir buçuk yaşında çocukları olan anne baba eline iş aş yazarak intihar etti. Bütün bunlar sıkça duyduğumuz haberler. Bunlardan utanıyor musunuz?  KHK’lıları sivil ölüme dayattınız. Yandaşlarınız ‘bana ne ağaç kabuğu yesinler’ diyor, sizin yandaşlarınıza ait. 700 bin müzisyen aç kaldı, geçtiğimiz Şubat ayında Hatay Valiliği önünde Adem Yarıcı sizin yeni Türkiye’nizin eseri. İstanbul Fatih’te borçları yüzünden dört kardeşin intiharı yine sizin yeni Türkiye’nizin eseri. İktidar Almanya, Fransa’da kuyruklarda yiyecek bulunamıyor diye söylüyorsunuz.  Türkiye’de sorun yok diyorlar.  Evet, halkın yoksulluğu, açlığı sizin için sorun değil.
 
Neden insanların sesini kesmeye çalışıyorsunuz?
 
Öğrenciler mezun olduktan sonra bir yandan işsizlik sorunu ile karşı karşıya kalırken, KYK borcu olan 4 bin 1 genç hakkında icra takibi başlatılmış durumda. Öğrenciler kalacak, barınacak yurt bulamıyor.  Siz Ankara’ya ‘barınamıyoruz’ diye gelen öğrencileri ve Ankara Üniversitesi’nde, ‘barınamıyoruz forumu’ yapan öğrencileri şiddetle, dayakla gözaltına alıyorsunuz. Madem her şey güllük gülistanlık ortada bir sorun yok, neden insanların seslerini kesmeye çalışıyorsunuz? Sizin derdiniz iktidarınızı korumak. Türkiye’de en zengin 8 milyon kişinin yıllık toplam geliri kalan 75 milyonun gelirinden daha fazla. Siz yarattınız bu düzeni.  Halka ‘kurtuluş savaşındayız’ deyip yoksulluğa katlanın diyorsunuz. Siz lüks hayatlarınızdan zerre ödün vermiyorken, sizin çocuklarınız şatafatlı hayatlar sürmeye devam ediyor. Buyurun iktidarınızın kurtarma savaşını kendiniz verin. Aynı gemide değiliz, hiçbir zaman olmadık. Siz zengin olduğunuz için halk yoksullaşıyor. Kapitalist düzen de sizde yok olmaya mahkumsunuz.  Zulümleriniz arşa vardı yatacak yeriniz yok.
 
Hail Güneş’in ailesinin çığlığını duymadınız
 
Ülkeyi şirket gibi yönettiğiniz yetmiyor. Cezaevlerini de şirket gibi yönetiyorsunuz. Cezaevlerinde görüntülü aramak için mahpuslardan aylık 200 TL istiyorsunuz. Geliri olamayan mahpuslar bunu nasıl karşılayacak. Ucuz emek olarak mahpusları çalıştırdığınız yetmiyor. Cezaevlerinde insanlar tuvalet kenarlarında yatmak zorunda kalıyor. Elektrik, su her şey paralı ama bu da yetmiyor. Görüntülü konuşmak isteyen para verecek diyorsunuz.  Ağır hasta mahpuslara ölüm dayatılmaya devam ediyor. Son iki günde cezaevlerinde ölümler geldi. Diyarbakır Cezaevi’nde Halil Güneş, akciğer ve kemik kanseriydi. Sizin ATK dediğiniz bağımsızlıktan uzak hasta mahpusları ölüme göndermekte kararlı olan ATK cezaevinden kalabilir dediği için infaz erteleme yapılmadı. Halil Güneş’in serbest bırakılması için onlarca başvuru yapıldı. Kız kardeşi İHD’ye yazdığı mektubunda şunları söylüyordu; ‘Sevk adı altında işkence ile yapım aşaması tamamlanmamış olan Diyarbakır F Tipi Cezaevi’ne sevk edilen abim sağlıksız koşullarda kalıyor. Pandemi bahane edilerek abim 6 aydır kontrollere götürülmüyor. Abime ölüm dayatılıyor. Koşulların düzeltilmemesi halinde abimin sağlığında bozulma olacak. Abime dayatılan ölümdür. Bu kabul edilemez.’ Siz bu çığlığı duymadınız.
 
Ölümlerden siz sorumlusunuz
 
Şakran T Tipi Cezaevi’nde Abdurrezak Şuyur, akciğer kanseri hastası yaşama hakkı yok sayıldı, tedavisi engellendi. Mahkeme birçok yönden ihlal kararı vermişti. AİHM kararı adil yargılanmadığını söylemişti. Ama siz geçin ihlali, yaşam hakkını yok sayarak Şuyur’u ölüme terk ettiniz. Binlerce hasta tutsak aynı koşullarda yaşıyor. Bütün cezaevlerinde yaşanan ölümlerden siz sorumlusunuz, Adalet Bakanı sorumlusunuz. Bile bile insanları ölüme gönderiyorsunuz, düşman infaz hukuku ile uyguladığınızı biliyoruz. Bu zulüm düzeniniz sonuna kadar sürmeyecek. Bu halk, insanların canına kıyıyor olmanızın hesabını soracak. O günler çok uzak değil.”