Feleknas Uca: AK ve CPT İmralı'ya gitmeli

  • 09:10 8 Aralık 2021
  • Siyaset
ANKARA - Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin İmralı’daki tecride ilişkin aldığı kararı değerlendiren HDP’li Feleknas Uca, daha güçlü karar alınabileceğini belirtti. “Türkiye’nin daha çok kınanması ve AK kararlarının neden uygulanmadığı yönünde hesap sorulması gerekirdi. Ancak İmralı tecridi AK BK’nin gündeminde olacak" diyen Feleknas, AK ve CPT'nin de sorumluluğunu hatırlatarak, "İmralı'ya gitmelerini istemeliyiz" ifadelerini kullandı.
 
PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki ağırlaştırılmış tecrit devam ederken, 8 ayı aşkın süredir de hiçbir haber alınamıyor. En son avukat ve ailelerin görüş başvurusunu 22 Kasım’da karara bağlayan Bursa İnfaz Hakimliği, mahkemenin 12 Ekim’de verdiği 6 aylık görüş yasağını, aile görüşünü ise İmralı Ceza İnfaz Kurumu Müdürlüğü Disiplin Kurulu Başkanlığı'nın 18 Ağustos tarihli 3 ay süreyle “Ziyaretçi kabulünden yoksun bırakılma” kararını gerekçe göstererek reddetti.
 
4 kurumdan Avrupa Konseyi’ne başvuru
 
İmralı’da ağırlaşan tecrit koşullarına karşı Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD), Toplum ve Hukuk Araştırmaları Vakfı (TOHAV), İnsan Hakları Derneği (İHD) ve Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV), 18 Mart 2014’te Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasının Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) işkence ve kötü muameleyi yasaklayan 3’üncü maddesine aykırı olduğuna karar verdiği “Öcalan-2” kararına binaen Abdullah Öcalan,  Hayati Kaytan, Emin Gurban ve Civan Boltan hakkında Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’ne (AK BK) başvuru yaptı.  
 
İmralı tecridi 2022 Eylül’e kadar AK BK gündeminde
 
30 Kasım ile 2 Aralık’ta Fransa’nın Strasbourg kentinde toplanan komite, 3 Aralık’ta “Öcalan-2” kararını açıkladı. Konsey Türkiye’den "halihazırda indirilemez ve inceleme imkanı olmayan müebbet hapis cezasına çarptırılmış olup tutuklu bulunan kişilerin sayısı" hakkında bilgi istedi. Konsey ayrıca Türkiye’deki yetkilileri, “genel tedbirlerin uygulanmasında kaydedilen ilerleme hakkında” en geç 2022 Eylül ayı sonuna kadar bilgi sunmaya davet etti. Bu durum Eylül 2022 tarihine kadar İmralı’nın komite gündemindeki yerini koruyacağına işaret ediyor.
 
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkan Yardımcısı Feleknas Uca, AK BK’nin “Öcalan-2” kararına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
 
‘Tecrit siyasi bir karar’
 
Abdullah Öcalan’ın tek başına bir şahsiyet olmadığının altını çizen Feleknas, milyonlarca insanın iradesi olduğunu vurguladı. Devletin Abdullah Öcalan’ın rol ve misyonunun ve söylemlerinin halk üzerinde yarattığı etkinin farkında olduğuna dikkat çeken Feleknas, 23 yıldır İmralı’da devam eden tecridin artık tecridi aşan bir boyuta evrildiğini söyledi. Tecridin kırılması için cezaevlerinde başlatılan açlık grevi eylemlerini hatırlatan Feleknas, eylemler sonucunda Abdullah Öcalan ile kısa süreli görüşlerin yapılabildiğini ancak sonrasında tekrar görüşmelerin sonlandırıldığını belirtti. Bunun siyasi bir karar olduğunu dile getiren Feleknas, “Bu karar sadece Adalet Bakanı’nın kararı değil Türkiye siyasetinin kararıdır. Türkiye’nin şu an içinde bulunduğu krizin de nedeni budur” sözlerine yer verdi.
 
‘Türkiye’nin demokratikleşmesi açısından çözüm kilididir’
 
2013-2015 yılları arasında iktidar ile Abdullah Öcalan arasında başlatılan çözüm sürecine değinen Feleknas, o dönemde tüm devlet yetkililerinin Öcalan’ın söylemlerini ciddiye aldıklarını ifade etti. Yetkililerin, bu söylemlerin sadece Türkiye demokrasisi açısından değil, Ortadoğu’nun demokratikleşmesi açısından önemli olduğunun farkında olduklarının altını çizen Feleknas, “Sayın Abdullah Öcalan bir güç, Kürt sorununun çözümü noktasında rol ve misyon sahibidir. Yanı sıra Türkiye’nin demokratikleşmesi açısından da çözüm kilididir. Devlet bunu çok iyi biliyor o nedenle de ısrarla tecrit politikalarını öne sürüyor. Disiplin cezalarının verilmesi tamamen siyasi bir karardır” şeklinde konuştu.
 
‘Tecrit sistemi AK kanunları ve CPT’ye göre bir işkencedir’
 
İmralı Cezaevi Sistemi’nin “cezaevi hakları” ve “demokratikleşme” adı altında 2009’da AK’nin kararıyla F Tipi’ne dönüştürüldüğünü anımsatan Feleknas, bununla birlikte tecridin devam ettiğini vurguladı. İmralı’da devam eden teiridin bir “izolasyon” halini aldığını kaydeden Feleknas, “Sayın Öcalan’ın etrafı sarılmış ve tüm hakları elinden alınmış durumda. Bu durum uluslararası hukukta da Türkiye’nin iç hukukunda da hak ihlalidir ve CPT ve AK BK kararları doğrultusunda bu uygulamalar gerçekleşiyor. ‘Sporda konuşmak’ disiplin kararına gerekçe olarak gösterilmiş. Bu büyük bir skandal. Devlet öyle bir duruma gelmiş ki ne kanunu ne de hukuku tanıyor. İmralı’da artık tüm haklar ellerinden alınmış durumda. İmralı farklı bir Cumhuriyet halini almış. Devletin İmralı’ya farklı baktığı gözler önünde. İmralı’daki tecrit sisteminde verilen disiplin cezaları da sıradan değil. Kanunlar dışında İmralı’da, Kürt halkının iradesi üzerinde savaş ve izolasyon siyaseti yürütülüyor. İmralı’nın dışarı ile ilişkisi kesilmek isteniyor. Bu da büyük bir tehlike. Aylardır İmralı’dan hiçbir haber alınamıyor. Orada ne olduğunu, Sayın Öcalan’ın sağlık durumunun nasıl olduğunu kimse bilmiyor. İmralı’da uygulanan tecrit sistemi AK kanunları ve CPT’ye göre bir işkencedir. Bu büyük bir krizdir. Devlet de bu kriz üzerine Sayın Öcalan şahsında tüm Kürt halkını rehin alıyor” ifadelerine yer verdi.  
 
‘AK 23 yıldır Sayın Öcalan’ın durumunu takip ediyor’
 
İmralı’da sürdürülen tecridi denetlemekle yükümlü olan AK ve CPT’nin sorumluluğuna dikkat çeken Feleknas, CPT’nin Türkiye’ye son gelişinde İmralı’yı ziyaret etmemesini hatırlattı. CPT’nin İmralı’yı ziyaret etmeden yalnızca yayımladığı raporda İmralı’ya yer verdiğini dile getiren Feleknas, CPT raporu doğrultusunda AK’de tüm tutsaklara tanınan hakların İmralı’ya da tanınması gerektiğinin belirtildiğini kaydetti. AK’nin, 2019 yılında tecridin kaldırılması için cezaevlerinde başlatılan açlık grevlerinde alınan CPT kararlarının uygulanarak bir an önce görüşlerin gerçekleşmesi gerektiğinin ifade edildiğini anımsatan Feleknas, “2020’de AK raportörü İmralı tecridine dair raporunu bir kez daha dile getirdi ancak bu sorun yine çözülmedi. İmralı tecridi uzun yıllardır AK gündeminde olan bir konu. Sayın Öcalan tutuklandığında AK davayı takip etmek için karar aldı. AK, 23 yıldır Sayın Öcalan’ın durumunu takip ediyor ve hakkında kararlar alıyor. Kararların hiçbiri uygulanmadığı için tecrit sistemi artık izolasyon halini aldı. Bu nedenle İmralı hakkında büyük bir tedirginlik duyuyoruz. İmralı’da neler oluyor? Türkiye İmralı’da neler saklamak istiyor? Sayın Öcalan’a neden disiplin cezaları veriliyor? Sayın Öcalan düşüncesiyle duruşunu yansıttığı için disiplin cezaları veriliyor. İmralı’da büyük bir direniş sergileniyor. Onlar da bu fikriyatı dağıtmak istiyor. Sayın Öcalan’ın İmralı tecrit sisteminde geliştirdiği özgür yaşam fikriyatını ortadan kaldırmak istiyor. Türkiye, İmralı üzerinde kademeli olarak farklı bir siyaset yürütmek istiyor. Bu büyük tehlikeyi görmek ve buna dair çağrıda bulunmak gerekir” diye belirtti.   
 
AK kararları ve yaptırım gücü
 
AK’nin İmralı hakkında aldığı kararın doyurucu bir karar olmadığının altını çizen Feleknas, İmralı tecridinin AK gündeminde olacak bir konu olduğunu belirtti. Bunun önemli bir gelişme olduğunu sözlerine ekleyen Feleknas, AK’nin 2022 Eylül ayına kadar Türkiye’den izah beklediğini aktardı. Feleknas, “AK, müebbet hapis cezasının belli bir bölümünün cezaevinde geçirilmesinin ardından tutsağın dışarı çıkması gerektiğini söylüyor. Ancak Türkiye’de bu sistem uygulanmıyor. Avrupa, 2009’dan bu yana İmralı’daki hukuk sistemini değiştirmek istiyor. AK, Türkiye’ye kaç kişinin uzun yıllar cezaevinde kaldığını sordu. İmralı sistemini değiştirmek için bunu sordular ancak Türkiye bunun karşısında kendi siyasetini yürütmekte ısrarlı. AK de artık İmralı konusundan kaçamıyor. Türkiye’nin BK’nin sorularını yanıtlaması gerekiyor. Türkiye, 46 AK ülkesinden biri olduğu için AK kararlarını uygulamazsa yaptırımlara tabi tutulabilir. Buna dair AK’de ciddi tartışmalar yürütülüyor. AK, ‘Kararlarımızı uygulamayan devletlere yaptırım uygulayacağız ve AK’den atabiliriz’ diyor. Şu anda Osman Kavala’ya dair kararların uygulanması için Türkiye’ye yılbaşına kadar şans tanındı. Türkiye alınan kararları uygulamazsa farklı etaplara geçilecek. Aynı konu Selahattin Demirtaş için de geçerli. Mart’a kadar alınan kararlar uygulanmazsa farklı yaptırımlar uygulanacak. Şu anda da Sayın Abdullah Öcalan’ın durumu aynı şekilde. Bu da çok önemli bir gelişme. Artık Türkiye bu konudan kaçamaz” dedi.
 
‘Avrupa’da özgürlük istenirken Türkiye tecridi konuşuyor’
 
Avrupa’daki sivil toplum örgütleri ve Kürt dostlarının Öcalan’ın özgürlüğünü isterken, Türkiye’de kendilerinin hala tecritten bahsettiğini kaydeden Feleknas, Avrupa’da yayılan Öcalan felsefesinin yanı sıra Türkiye’de devlet yetkileri tarafından yürütülen tecrit siyasetine dikkat çekti. CPT’nin bir an önce İmralı’ya gitmesi gerektiğinin talep edilmesi gerektiğini sözlerine ekleyen Feleknas, “Türkiye’nin İmralı’da yürüttüğü siyaset bir suçtur. Kanun ve Avrupa kurumlarının kararlarını ihlal ediyor. Türkiye Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ni (AİHS) kabul ettiği için kararlarını da uygulamak zorunda” diyerek CPT’nin bir an önce İmralı’ya gitmesi gerektiğinin altını çizdi.
 
‘İmralı’da ‘savaş ve barış’ savaşı yürütülüyor’
 
Feleknas, Tayyip Erdoğan’ın kendini yargı sorumlusu yaptığını kaydederken, siyasi kararlar alındığını söyledi. İmralı tecridinin bu siyasi kararların bir sonucu olduğunu dile getiren Feleknas, Öcalan’ın çözüme dönük misyonuna değindi. İktidarın çözüm noktasında destek sunması gerekirken, savaş siyasetine dönüş yaptıklarını belirtti. Tayyip Erdoğan’ın savaş siyasetini savunduğunu kaydeden Feleknas, “Erdoğan Kürt sorununun çözülmesini istemediği için İmralı kapılarını açmıyor. Erdoğan ve küçük ortağı Bahçeli varlığını Kürt inkarı ve savaş üzerinden sürdürüyor. O nedenle de kriz ve sorunların çözülmesini istemiyorlar. İmralı ise barış ve çözüm dilini sürdürüyor. İmralı’da ‘savaş ve barış’ savaşı yürütülüyor. Erdoğan savaşında ısrar ediyor Sayın Öcalan ise Kürt sorununu bir haftada çözebilir. Herkesin Türkiye’deki ekonomik krizin Kürtler üzerinden yürütülen yok etme siyasetinin bir sonucu olduğunu bilmeli. İmralı kapıları açılırsa Kürt sorunun bir hafta içinde çözüme kavuşacağını biliyorlar. Savaşı savunan Erdoğan ve Bahçeli, Kürt sorununu bir haftada çözebilecek güce sahip olan ise Sayın Öcalan’dır. Çözüm anahtarı İmralı’da” şeklinde konuştu.
 
‘Çözüm sürecini buzdolabına kaldıranlar morg kapılarını açtı’
 
Öcalan’a selam gönderenlerin bugün çözüm sürecini tanımadığını kaydeden Feleknas, “ ‘Çözüm süreci buzdolabına kaldırıldı’ diyenler morg kapılarını açtı. AK kararı daha güçlü bir şekilde sonuçlanabilirdi. Avrupa, Erdoğan’ın içinde bulunduğu durumun sorumlusu. Avrupa, Türkiye’nin demokratikleşmesini ve çözüm yolunu açmak istiyorsa Türkiye’ye adım attırması gerekiyor. Bizler de bu konuyu daha çok gündeme taşıyacağız. İmralı siyasetine karşı sessiz kalmamamız gerekiyor. AK ve CPT’nin sorumluluğunu da göz önünde bulundurmalı ve onların İmralı’ya gitmesini istemeliyiz. CPT, Sayın Öcalan’ın özgürlüğünü isteyenlere Öcalan’ın durumunu izah etmeli” ifadelerini kullandı.
 
‘Türkiye’ye hesap sorulmalıydı’
 
İmralı tecridinin HDP olarak birincil gündemleri olduğuna işaret eden Feleknas, barış isteyen herkesin Öcalan’ın rolünü bildiğini kaydetti. AKBK’nin daha güçlü kararlar almalarını beklediklerini aktaran Feleknas sözlerini şöyle sürdürdü: “Türkiye’nin daha çok kınanması ve AK kararlarının neden uygulanmadığı yönünde hesap sorulması gerekirdi. Bu konuda zayıf geçti. Ancak İmralı tecridi AK BK’nin gündeminde olacak. Bu yönlü çalışmalarımızı daha güçlü kılmalı, diyaloglarımızı güçlendirmeliyiz. Buna dair çalışmalarımızı sürdüreceğiz. Buna karşı sessiz kalmamız gerekiyor. Sessiz kaldıkça Kürtlere yönelik siyaset değişiyor, tecrit derinleşiyor. Öcalan fikriyatını engellemek isteyenlere karşı bu fikriyatı daha çok koruyacağız. İmralı tecridinin kaldırılması ve ‘Öcalan’a özgürlük zamanı’ diyebilmek için çabalarımızı sürdüreceğiz.”