Pervin Buldan: 15 Temmuz’da Meclis’e bomba yağdıranlarla farkları kalmamıştır

  • 14:01 18 Mart 2021
  • Siyaset
 
ANKARA - HDP Eş Genel Başkanları, partilerinin kapatılması davası ve Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun vekilliğinin düşürülmesine ilişkin parti binalarında açıklama yaptı. Açıklamada konuşan Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, “Bu tam bir darbe anlayışıdır. Bugünkü iktidarın, AKP hükümetinin, küçük ortağı ile birlikte 15 Temmuz’da Meclis’in çatısına bomba yağdıranlarla hiçbir farkları kalmamıştır” dedi. 
 
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Bekir Şahin’in Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) kapatılması istemiyle Anayasa Mahkemesi’nde (AYM) dava açması ve Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun vekilliğinin düşürülmesine ilişkin HDP Merkez Yürütme Kurulu (MYK) olağanüstü toplandı. Toplantı arasında HDP Eş Genel Başkanları Pervin Buldan ve Mithat Sancar, genel merkez binalarında basın toplantısı düzenledi. 
 
'Partimiz her türlü engelle karşı karşıya kaldı'
 
Toplantıda ilk olarak konuşan Pervin Buldan, özellikle son 5 yıldır HDP’nin üzerinde büyük bir şiddet ve engelleme politikaları söz konusu olduğunu söyleyen Pervin, son beş yıl içerisinde her türlü baskıya ve engellemelere karşı her zaman olduğu gibi demokrasi mücadelesi dışında Türkiye’nin barışı olan ihtiyacından kaynaklı Türkiye’nin ülkeyi yöneten iktidar tarafından bir zulümle karşı karşıya olduğunu belirtti.  Pervin, “Bizler HDP olarak her bir ferdi yaşadığımızda bu coğrafyada yıllardır her türlü bedeli ödeyen her türlü zulümle karşı karşıya kalan ama hiçbir zaman halkın yanında siyasetten vazgeçmeyen demokratik siyasette ısrar eden ve bu zulmü yapanlara karşı asla diz çökmeyen bir pozisyonda olduk.  Partimizin milletvekilleri tutuklandı, belediye başkanları görevden alındı, tutuklandı yerlerine kayyımlar atandı. Partimiz her türlü engelle karşı karşıya kaldı. Seçimlerde bile demokratik bir ortamda yapılmamasına rağmen partimiz hem belediye başkanlıklarını kazandı hem de parlamentoya güçlü bir şekilde girmeyi kazandı. Bunun intikamını, bunun hırsını milletvekillerimizi tutuklayarak almaya çalışıyorlar. Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ başta olmak üzere bugün cezaevlerinde çok sayıda milletvekili arkadaşımız ve aynı zamanda belediye başkanı arkadaşlarımız yöneticilerimiz var bize selam veren yanımızdan geçen insanlar var” dedi.
 
‘Tam bir darbe anlayışı’
 
Türkiye’de cezaevlerinin sadece HDP ile sınırlı kalmadığını ve cezaevlerinde yazarların, gazetecilerin, aydınların ve insan hakları savunucuların, ülkede barışı ve demokrasiyi isteyen binlerce insanın olduğunu ifade eden Pervin, “Türkiye cezaevlerinde bu ülkenin çocukları var, bu ülkenin gençleri var. Attıkları tweetler sebebiyle, bir basın toplantısına katılma sebebiyle bugün cezaevlerinde binlerce insan var. Dün bir kez daha Türkiye tarihine kara bir leke olarak geçecek olan iki gelişmeyi birlikte yaşadık. Daha önce de milletvekili arkadaşlarımızın vekillikleri düşürüldü. Tıpkı Musa Farisoğulları, Leyla Güven, Ahmet Yıldırım, Leyla Zana gibi geçmişte yapılan yöntemin bir kez daha dün parlamentoda yaşandığını ve bu anlayışın devam ettiğini gördük. Bir tweeti rt etmekten kaynaklı Kocaeli vekilimiz Sayın Ömer Faruk Gergerlioğlu bu nedenle bir cezaya çarptırıldı ve bundan dolayı da dün milletvekilliği düşürüldü. Bu tam bir darbe anlayışıdır. Bugünkü iktidarın AKP hükümetinin küçük ortağı ile birlikte 15 Temmuz’da Meclis’in çatısına bomba yağdıranlarla hiçbir farkları kalmamıştır. Çünkü bunun da adı darbedir, halkın iradesini gasp etme darbesidir” şeklinde konuştu.
 
‘Bize oy verenlerin sayısı 12 milyona ulaştı’
 
Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun ve diğer vekillerin halkın oyları ile seçildiklerini hatırlatan Pervin, AKP’nin iki dudağı arasında çıkan bir sözle HDP’li vekillerin vekilliğinin düşürüldüğüne bir kez daha tanıklık ettiklerini kaydetti. Ömer Faruk Gergerlioğlu ve HDP’li vekillerin halkın iradesi olarak kalmaya ve milletvekili olmaya devam edeceğine vurgu yapan Pervin, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının partilerinin kapatılmasına yönelik Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) başvurmasına ilişkin şunlara dikkat çekti: “Partimize dair kapatılma davasının açılması yine bir darbe hukukunun, darbe anlayışının ortaya konulmasıdır. HDP şimdiye kadar Türkiye halklarının Türkiye toplumunun geleceği açısından ne gerekiyorsa onu yapmıştır. Bu ülkenin toplumsal barışa, demokrasiye, adalete olan ihtiyacı bu ülkenin AKP hükümetinin zulmünden kaynaklı Türkiye halklarının götürülmek istendiği sefalete dur demek HDP’nin birincil görevidir ve bu görev devam ediyor. Şuna inanabilirsiniz dün akşamdan itibaren bize oy verenlerin sayısı 6 milyondu, dün akşamdan itibaren 12 milyona yükseldi. Bizim oy oranımız yüzde 11,5-12 idi, dün akşam itibariyle bizim oy oranımız yüzde 20’lere yükseldi, bundan hiç kimsenin kuşkusu olmasın. Biz Türkiye halklarının Türkiye toplumunun gerçek gündemiyle ilgilenen bir partiyiz. Bugün halkın gündemi açlıktır, halkın gündemi sefalettir, yoksulluktur, işçinin, esnafın, kadının yaşadığı zulümdür. AKP’nin bu gündemi değiştirmek ve bu gündem üzerinden partimizi kriminalize etme çabalarından öteye gitmeyeceğini ifade etmek isterim.”
 
‘Bu mesele HDP meselesi olmaktan çıkmak zorunda’
 
Bunların yanı sıra halkın gündeminde PKK Lideri Abdullah Öcalan’a dönük ağırlaştırılmış tecrit meselesinin de olduğuna vurgu yapan Pervin, mevcut iktidarın dayattığı çözümsüzlükten kaynaklı bugün sadece Abdullah Öcalan’ın değil bütün Türkiye’nin tecrit altında tutulduğunu kaydetti. Pervin, “Partimize açılan dava da bu amaçla açılmıştır. Tecrit bir insanlık suçudur. Sayın Öcalan’a uygulanan tecridin, aile ve avukat görüşlerinin yaptırılmaması, tecridin daha da derinleştirilmesi bu ülkenin sorunlarına katkı sağlamayacaktır. Ülkenin gerçek anlamda bir barışa, demokrasiye ve özgürlüklere ihtiyacı vardır. Bu yüzden diyoruz ki; ne yaparsanız yapın biz inandığımız yolda yürümeye devam edeceğiz. Yani halkımızın gerçek gündemleri ile ilgilenmeyi kendimize yol olarak seçtik ve bu yolda yürümeye devam edeceğiz. Bu mesele sadece HDP’nin meselesi olmaktan çıkmak zorundadır. Hem HDP’yi kapatma konusu hem de vekilliklerin düşürülmesi meselesi sadece HDP’yi ilgilendiren bir mesele olmamalıdır Türkiye’de” ifadelerinde bulundu.
 
‘Yan yana gelerek AKP hükümetine bu fotoğrafı vermenin zamanı gelmiştir’
 
Tüm demokrasi güçlerine çağrıda bulunan Pervin, “Bugün bize yapılan yarın mutlaka size yapılacaktır. İşte şimdi hep birlikte bu haksızlıklara, bu hukuksuzluklara hep birlikte karşı durmak hepimizin görev ve sorumluluğudur. Biz AKP hükümetine seçimlerde önümüze konulacak olan ilk sandıkta elbette derslerini vereceğiz ancak şimdiden demokrasi güçlerinin bir araya gelerek birlikte AKP hükümetine bu fotoğrafı verme zamanı gelmiştir geçmiştir ve geçiyor. Evet, bu ülkede hiç kimsenin artık haksızlığa uğramayacağı, yok sayılmayacağı ve cezaevlerinde haksız ve hukuksuz bir şekilde tutuklu kalmayacağı bir ortamı hep birlikte yaratmak bizlerin görevidir. Şimdi halkımıza parti çalışanlarımıza il ve ilçe örgütlerimize buradan çağrı yapmak isterim hiç kimse enseyi karartmasın hiç kimse moralsiz olmasın herhangi bir kaygı ve herhangi bir şüpheye kapılmasın, HDP var olduğu sürece halkın yanında halklarımızın yanında olmaya ve demokratik siyaseti yürütmeye devam edecektir” diye konuştu. 
 
Son olarak 21 Mart Newroz kutlamalarına değinen Pervin, tüm Türkiye halklarını ve Kürtleri Newroz alanlarında birlikte halay çekmeye, omuz omuza birlikte demokrasi mücadelesi vermeye çağırdı, “Newroz Pîroz be” dedi.
 
‘İddianame hukuk tarihine çok ayıp olarak geçecek’
 
Ardından konuşan HDP EŞ Genel Başkanı Mithat Sancar, kapatma davasına aldırış etmeden, partilerinin kararlı bir şekilde yürüyüşlerine devam edeceğini kaydetti. Son olarak Anadolu Ajansı tarafından dün akşam servis edilen iddianameye de değinen Mithat, şu değerlendirmelerde bulundu: “İddianame ortalıkta dolaşıyor. Bize resmen tebliğ edilmedi henüz. İddianameye şöyle hızla göz atarsanız eğer gerçek iddianame ise bu göreceksiniz, saçmalıktan öte gerçekten hukuk tarihine çok büyük bir ayıp olarak geçecek bir belge ile karşı karşıya olduğunu görürsünüz. Hangi birini saysak bilemiyorum. Mesela bize isnat edilen, bazı arkadaşlarımız için siyaset yasağı gerekçesi yapılan yargılamalar beraatla sonuçlanmış ama iddianameye delil olarak konulmuş meclis konuşmalarımız dosyaya konulmuş ama bunlar kapatma davasının gerekçesi olamaz Anayasaya göre. Bu mevcut Anayasa bile böyle bir kapatma davasına cevaz vermiyor. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı Anayasa kanunlara ve uluslararası sözleşmelere aykırı davranmıştır, bunları bir kenara koymuştur. Başsavcılığının esas aldığı tek şey var, sarayın iradesi. Yargıtay Başsavcılığı bu davayı sarayın iradesinin gereği olarak açmıştır, hukukun gereği olarak değil. Bu nedenle tartışılacak olan hukukilik hukuka uygunluk meselesi değil siyasi operasyonun niteliğidir.”
 
Açıklama gazetecilerin soruları ile sona erdi.