Uluslararası komplo 23’üncü yılına girdi: Özgürlük yakındır

  • 09:02 15 Şubat 2021
  • Siyaset
 
Gülistan Azak - Safiye Alağaş
 
DİYARBAKIR - PKK Lideri Abdullah Öcalan’a yönelik uluslararası komployu değerlendiren DBP Eş Genel Başkanı Saliha Aydeniz, “Özgürlük yakındır. Mücadele bir noktaya evrildi. Bu noktanın özgürlükle taçlandırılacağına inanıyorum” derken, HDP’li Remziye Tosun ise “Halkın öncelikli talebi İmralı kapılarının kırılması” ifadelerini kullandı.
 
PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın, 15 Şubat 1999’da uluslararası komplo ile Türkiye’ye teslim edilmesinin üzerinden 22 yıl geçti. Tutulduğu İmralı Cezaevi’nde ağır tecrit koşullarına rağmen çözüm üretmeye devam eden Abdullah Öcalan’ın özgürlüğü için halkların direnişi de tüm dünyada sürüyor. Komployu, 22’nci yıldönümünde Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanı ve Milletvekili Saliha Aydeniz ile Halkların Demokratik Partisi (HDP) Diyarbakır Milletvekili Remziye Tosun değerlendirdi.
 
‘Komplo kadınlar tarafından kırıldı’
 
Komplonun startının 9 Ekim 1998’de PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın Suriye’den çıkışı ile verildiğini anımsatan Saliha, dünya halklarının komployu büyük bir öfkeyle karşıladığını ve kara bir gün olarak gördüğünü vurguladı. Komplonun dünyanın birçok yerinde büyük protestolara yol açtığını ve bu protestoların hala devam ettiğini dile getiren Saliha,  protestoların öncülüğünü kadınların yaptığını ifade etti. Saliha, “Komplo ile amaçlanan kadınların özgürlük mücadelesini yıkmaktı. Ancak başaramadılar. Komplo kadınların öncülük ettiği protestolarla kırıldı. Dünden bugüne kadınlar, Abdullah Öcalan’ın özgürlük perspektifi ile yaşamın her alanında yer alarak ses olmaya devam ediyor” dedi.
 
‘Her diyalog sonrası umut da büyüyor’
 
Komplonun, demokrasinin gelişmesini istemeyen hegemonik güçler tarafından gerçekleştirildiğini ifade eden Saliha, komplo sürecinin ağırlaştırılmış tecrit politikalarıyla sürdürüldüğüne dikkat çekti. Abdullah Öcalan’ın kendisiyle yapılan her görüşmede barış mesajı verdiğini hatırlatan Saliha, “Sayın Abdullah Öcalan demokratikleşme ve özgürlüğün önünü açan perspektifler sunarken, devletler ise kapitalist sistem anlayışlarında ısrar ederek komplo gerçekleştirdi. Ancak kurumların bu sessizliğine karşı bugün demokratik moderniteyi benimseyen dünya halklarının sesi açlık grevleri ve çeşitli protestolarla yükseliyor. Abdullah Öcalan ile kurulan her diyalog sonrası bu umudun ve inancın etkileri görülüyor” ifadelerini kullandı.
 
‘Abdullah Öcalan’ın özgürlüğü evrensel bir taleptir’
 
Kürtlere dayatılan tüm antidemokratik politikaların bugün Türkiye’nin her yerine yayıldığını belirten Saliha, Kürtler üzerinden dizayn edilmeye çalışılan halkların tecrit politikalarıyla da hapsedilmeye çalışıldığını söyledi. Saliha, şunları kaydetti: “Toplumun her hücresi şiddet, vesayet ve tecrit ile yüz yüze. Abdullah Öcalan’ın özgürlüğü evrensel bir taleptir. Dünyanın her yerinde bu talep için çağrılar yapılıyor. Yürütülen sistemin artık çürüme noktasına geldiği açık. Bu sistemle daha fazla yaşanamayacağını içinde bulunduğumuz pandemi sürecinde dahi yeniden deneyimledik. Bugünkü iktidarlar da bunun farkında. Bu nedenle evet özgürlük yakındır. Verilen mücadele bir noktaya evirildi. Bu noktanın özgürlükle sonuçlanacağına, taçlandırılacağına inanıyorum. Ancak birlikte mücadele ile… Kürtlerin ve kadınların yılı olan 2021’de  İmralı sisteminin  yerle bir edileceğini düşünüyorum.”
 
'Sayın Öcalan tamamen özgür olmadığı sürece barış gelmez'
 
Abdullah Öcalan'ın 22 yıldır İmralı'da tutulduğunu hatırlatan HDP Diyarbakır Milletvekili Remziye Tosun da "22 yıllık süreç Kürtler açısından ağır geçti. İmralı kapılarına kilit vuruldu. Kapılar kapatıldı. Sayın Öcalan'ı İmralı'da boğmak istediler. Fakat anlaşıldı ki İmralı kapıları açılmadığı sürece, İmralı'daki tecrit kalkmadığı sürece, Sayın Öcalan fiziki olarak da özgür olmadığı sürece barış ve demokrasi gelmez. Sayın Öcalan tamamen özgür olduğunda barış ve huzur gelecektir. İktidar İmralı kapılarını kilitli tutmak istiyor. Bu durum halkları boğuyor. Bütün dünya biliyor ki İmralı kapıları açılmadığı sürece, zulüm, zorbalık, işkence devam eder. Tecrit hem Ortadoğu hem de Türkiye halkları üzerinde daha da ağırlaşır. Öcalan'ın esareti 23'üncü yılında giriyor ve tecrit gün geçtikçe ağırlaşıyor" şeklinde konuştu.
 
'Öcalan'ın fikirlerinin halklara ulaşması engelleniyor’verilmiyor'
 
İktidarın tecrit uygulayarak Abdullah Öcalan'ın fikirlerinin halklara ulaşmasını engellediğini ifade eden Remziye, Abdullah Öcalan'ın halklar için önemine dikkat çeken Remziye, “Halklar arasındaki birlikteliğin sağlanması için ciddi bir role ve misyona sahip. Halklar 1999 yılından bugüne 'Güneşimizi karartamazsınız' diyor. Bu kapsamda çok ciddi eylemler gerçekleştirildi. Binlerce insan bedenini ateşe verdi. Zaman zaman açlık grevleri eylemleri yapıldı. Sadece diyalog sürecinde İmralı kapıları kısmi açıldı. Kapıların biraz da olsa açılması huzur getirmişti, halkları rahatlatmıştı. Ancak diyalog sürecinin bitirilmesi ile birlikte tecrit ağırlaştı. Tecrit kadınlar üzerinde, halklar üzerinde uygulanmaya başlandı, yayıldı. Dört tarafımız tecritle sarılı. Çünkü iktidar halkları eve kapatmak istiyor. İtaat etmeyenleri cezaevlerine tıkmak ya da ülkeyi terk etmelerini istiyor. Büyük bir zorbalık var” sözlerine yer verdi.
 
'Her yere kayyım atanıyor'
 
Bölgede sürekli askeri operasyonların yapıldığına ve köylülerin gözaltına alındığına işaret eden Remziye, Türkiye'de ise demokratik haklarını kullananlara saldırı yapıldığını belirtti. Boğaziçi Üniversitesi’ne atanan kayyımı hatırlatarak, öğrenci ve akademisyenlerin kayyım istemediğini, bu nedenle de saldırıya uğradıklarını dile getiren Remziye, bunun tecrit olduğunun altını çizdi. Belediyelere, kadın kurumlarına hatta evlere kadar kayyım atandığını vurgulayan Remziye, şöyle dedi: "Şimdi ise bütün STK'lara kayyım atanmak isteniyor. Tecrit ağırlaştıkça halkların yaşam alanı daralıyor. İmralı'daki tecrit kırılmazsa baskı ve zulüm gün gün artar. Halkın öncelikli talebi İmralı kapılarının kırılması, Sayın Öcalan'ın serbest bırakılmasıdır. Eğer İmralı kapıları açılırsa Türkiye'deki bütün sorunlar peyderpey çözülür. Türkiye büyümeye doğru gider. Sayın Öcalan fikirleri düşünceleri halka ulaşırsa, halk özgürlüğüne kavuşur. Bu nedenle halklar tecridin kaldırılmasını istiyor. Şimdi cezaevlerinde açlık grevi eylemleri devam ediyor. Tek talepleri Sayın Öcalan üzerindeki tecridin kalkmasıdır. Biz de mücadelemizi bu temelde sürdüreceğiz. 2021 yılının Sayın Öcalan'ın özgürlüğüne vesile olmasını diliyoruz."