HDP’li vekiller: Fezlekeler bizim için yok hükmündedir

  • 09:07 21 Ekim 2020
  • Siyaset
ŞIRNAK/DİYARBAKIR - HDP ve seçilmişlerine yönelik uygulanan baskı politikalarını değerlendiren HDP’li milletvekili Nuran İmir, “Halkın takdiri bizim için talimat düzeyindedir” derken, Remziye Tosun ise, “Fezlekeler bizim için yok hükmündedir” dedi.
 
Halkların Demokratik Partisi’ne (HDP) dönük saldırı ve karalama politikaları hız kesmeden devam ediyor. İktidarın HDP’ye yönelik uyguladığı bu politika, Meclis’te HDP milletvekillerine hazırlanan fezlekelerle görünürken, bölge kentlerinde de kayyımla yönetilen belediyelerin Kürt halkı ve HDP’ye yönelik uyguladığı baskı iklimiyle kendini açığa çıkarıyor.
 
Son bir ayda İstanbul Milletvekili ve HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, Diyarbakır Milletvekili Remziye Tosun, Adana Milletvekili Tülay Hatimoğulları, Mersin Milletvekili Fatma Kurtalan, Diyarbakır Milletvekili Saliha Aydeniz ve Mardin Milletvekili Pero Dündar başta olmak üzere çok sayıda HDP’li kadın milletvekili hakkında dokunulmazlıklarının kaldırılmasına ilişkin onlarca fezleke hazırlandı.
 
Son olarak ise HDP’li 5 milletvekili hakkında 9 ayrı dokunulmazlık dosyası 14 Ekim’de Meclis Başkanlığı’na sunuldu.
 
‘Attığımız her adım bize bir fezleke olarak geri dönüyor’
 
Hakkında hazırlanmış 13 fezleke olan Şırnak Milletvekili Nuran İmir, Halkın Emek Partisi’nden (HEP) HDP’ye kadar yaklaşık 30 yıldır Kürt siyasetinin Türkiye’de sürekli ötekileştirildiğini, yok sayıldığını ve iradesiz bırakılmak istendiğini ifade etti. Nuran, milyonların temsiliyeti olan vekiller üzerinden yargının bir tehdit aracı olarak kullanıldığını kaydetti. Seçmen ve seçilenlerine yönelik yıllardır devam eden bir darbe politikası olduğunu belirten Nuran, “Tutuklamalar ve katletmelere kadar giden boyutlar oluyor. Seçmenleri tutuklamalarla baskı altında tutan iktidar, vekilleri ise dokunulmazlık zırhından kaynaklı fezlekelerle baskı altında tutmaya çalışıyor. Attığımız her adım bize bir fezleke olarak geri dönüyor. Bunlar da inkar ve tahammülsüzlük kodlarıdır. HEP sürecinde de Leyla Zanalar, Orhan Doğanlar, Hatip Diclelerin dokunulmazlıkları kaldırılarak Meclis’ten yaka paça çıkarılmışlardı. Ardından ise yıllarca hapis cezaları verilmişti. Kürt siyasetinin yaşadığı bu antidemokratik uygulamalar ne bir kaderdir ne de kabul edilecek bir durumdur” diye ifade etti.
 
‘Siyasi alanı bitirerek halkın sesini kısmak istiyorlar’
 
Geçmişten bugüne devletin istediği vekillik profilinin dışında bir profille halkın karşısına çıktıklarını söyleyen Nuran, “İstenilen, Kürt sorununun çözümü ve bununla birlikte Türkiye’nin demokratik bir süreye evrilmesiydi” dedi. Nuran, birlikte yaşamanın mümkün olduğuna inananların HDP ile yeni bir sürece girdiğinin altını çizdi. 2016 yılında da inkar ve imha tarihinin tekerrür ettiğini vurgulayan Nuran, “Kentlerde var olan tüm siyasi aktörler bertaraf edildi. Siyaset alanında çalışan sayısızca insanımız katledildi. Faşizan duygularla imha ve inkar geleneğine devam eden statükocu bir devletle karşı karşıyayız. Geçmiş geleneğimizden ders almayan AKP ve küçük ortağı var karşımızda” diye belirtti.
 
‘Kaostan HDP’ye saldırarak çıkmayı hedefliyor’
 
Partilerinin büyük bir saldırıyla karşı karşıya olduğunun altını çizen Nuran, tüm parti organlarının işlevsiz hale getirilmeye çalışıldığına işaret etti. Nuran, siyasi alanı bitirerek halkın sesinin kısılmak istendiğini dile getirerek, “AKP iktidarı yürüttüğü bu politikalarla bir tükenme yaşadığını gösteriyor. Siyasi intiharın eşiğindedir. İçinde bulunduğu kaos durumundan HDP’ye saldırarak çıkmayı hedefliyor” dedi. HDP’ye yönelik açılan fezlekelere de değinen Nuran, bu fezlekelerin kimi zaman çok trajik bir şekilde karşılarına çıktığına dikkat çekerek şöyle devam etti: “Vekil olarak eşbaşkanlarımızın düzenlediği basın açıklamalarına katıldığımızda, eşbaşkanlarımızın sözlerine tepki göstermediğimiz için bize fezleke hazırlanıyor. HDP genel merkezimizin bir paylaşımını beğendiğimiz için fezleke hazırlanıyor. Bunlar gibi trajikomik durumlar var. Ne olursa olsun biz halkın sesi olmaya devam edeceğiz. Bizim için esas olan halkın takdiridir. Halkın takdiri bizim için talimat düzeyindedir. Türkiye siyasetinin kilit noktası olan 3’üncü büyük partiyiz. Kadının, gencin, emekçinin, ötekileştirilen herkesin sesiyiz. Fezlekeler de nasıl ki halkımız nazarında yok hükmündeyse bizim için de yok hükmündedir.”
 
‘AKP siyaseti Musa Orhan şahsıyla bütünleşmiştir’
 
Kendisine yönelik cinsiyetçi söylemlerde bulunan kişiler hakkında açtığı davaya takipsizlik kararının verilmesini değerlendiren Nuran, AKP’nin, yargısıyla, polisiyle fütursuzca saldırdığını dile getirdi. Nuran, “Ankara Cumhuriyet Başsavcısı’nın düğünden sonra sarayda görülmesi, yargının bağımsız olmadığının bir göstergesidir. Özellikle bölgede asker üniformalarıyla, kadınlara yönelik taciz ve tecavüz olaylarının gerçekleşmesi uygulanan politikaları açığa çıkarıyor. AKP siyaseti Musa Orhan şahsıyla bütünleşmiştir" sözlerine vurgu yaptı.
 
‘Fezlekeler yok hükmündedir’
 
Hakkında hazırlanmış 43 fezleke olan HDP Diyarbakır Milletvekili Remziye Tosun ise, HDP’ye yönelik baskıların gün geçtikçe daha çok arttığını ve bu baskıların ölümle, tutuklamayla, gözaltılar ile sonuçlandığına dikkat çekti. Remziye, “Bize ne kadar saldırırlarsa saldırsınlar, biz verdiğimiz mücadeleden vazgeçmeyeceğiz. Gün geçtikçe daha çok büyümeye devam edeceğiz. Bu saldırılar bizi haklı davamızdan vazgeçiremez” diye ifade etti. AKP ve MHP iktidarının Kürt düşmanlığı üzerinden siyaset yaptığına işaret eden Remziye, “Hazırlanan fezlekeler demokrasi şehitlerinin cenazelerine katıldığım gerekçesiyle hazırlanmış. Bu fezlekeler benim için yok hükmündedir, kabul de etmiyorum. Cenazelerine katıldığım kişiler bu ülkenin evlatlarıdır ve bu topraklarda yaşamışlardır. Faşizme karşı başkaldırdıkları için yaşamını yitirmişlerdir” diye konuştu.
 
‘Sürecin öncüsü kadınlardır’
 
Tevgera Jinên Azad’ın (TJA) başlatmış olduğu “Em Xwe Diparêzin” kampanyasından sonra da kendisine yönelik fezlekelerin hazırlandığını dile getiren Remziye, bunun bir tesadüf olmadığını belirtti. Kürt kadınlarından korkan bir iktidarın söz konusu olduğunun altını çizen Remziye, “Bu sürecin öncüleri de kadınlardır, bunu hükümetin kendisi de biliyor. Felsefesi ile kendi öz kimliğimizi ortaya çıkarmamızı sağlayan Sayın Abdullah Öcalan’ın tecrit edilmesinin nedeni de budur. Tüm bu politikalara karşı mücadelemiz sürecek. Ne fezlekeleri ne saldırı bizi bu mücadeleden alıkoyamaz” dedi.