‘Zorla naklin insanlık suçu olduğunu biliyor musunuz?’

  • 09:49 26 Nisan 2020
  • Siyaset
ANKARA - HDP’li Muazzez Orhan, Kuzey Suriye’de Kürtlerin yaşadığı bölgelere Arapların yerleştirilmesine ilişkin Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın yanıtlaması talebiyle verdiği önergede, “Halkın sınır dışı edilmesi veya zorla naklinin, insanlık suçu olarak kabul edildiğini ve uluslararası sözleşmelere aykırı olduğunu biliyor musunuz?” diye sordu.
 
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Van Milletvekili Muazzez Orhan, Kuzey Suriye’ye dönük devam eden saldırılar nedeniyle Arapların, Kürtlerin yoğun olduğu bölgelere yerleştirilmesine ilişkin Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın yanıtlaması üzerine Meclis’e soru önergesi sundu.
 
‘Binlerce insan evlerini terk etmek zorunda kaldı’
 
“Suriye’de 2011 yılında başlayan iç savaşının komşu ve emperyalist devletlerin etkileriyle 2020 yılına kadar sürdüğü, birçok ülkenin Suriye topraklarına ilişkin çeşitli stratejiler uyguladığı” belirtilen önergede, “Yaklaşık yüz yıl önce Fransa ile imzalanan Ankara Anlaşması ile belirlenen Türkiye-Suriye sınırı, sınır hattında Nusaybin, Cizre, Mardin ve Urfa’da yaşayan Kürtleri sınırın güneyinde yaşayan Kürtlerden ayırmak amacıyla çizilmiştir. Efrin’den başlayıp tüm sınır hattı boyunca devam eden Kürtlerin bin yıldan uzun süredir yaşadığı bu bölgede Fransız işgalinin, Baas rejiminin ve Suriye ‘iç’ savaşının nüfus politikalarına etkisi olmuş; dönem dönem göçertilme, tehcir, zorla yerinden etme politikaları uygulanmıştır. Baas rejiminin 1960’da uygulamaya başladığı Arap Kemeri politikası veya iç savaş sonrası komşu ve emperyalist ülkelerin müdahaleleriyle yerinden etme politikası nedeniyle yüzbinlerce insan evlerini terk etmek durumunda bırakılmıştır” denildi.
 
‘Operasyonlar Kürlerin varlığını ve kazanımlarını engellemektedir’
 
Önergede şu ifadeleri yer aldı: “IŞİD ile mücadele tarihsel bir başarı gösteren ve büyük bedeller ödeyen Rojava halkına karşı, 2015'te Şah Fırat, 2016'da Fırat Kalkanı, 2018'de Zeytin Dalı, 2019'da ise Barış Pınarı isimleri verilen operasyonlar kapsamında Kuzey Suriye kentleri abluka ve kontrol altına alınmaya çalışılırken; korunduğu ve saygı duyulduğu söylenen Suriye’nin toprak bütünlüğü defalarca ihlal edilmiştir. Bu ihlalin ötesinde Türkiye’nin Suriye’de bulunmasında temel amaç bir halk olarak Kürtlerin varlığını ve kazanımlarının somutlaşmasını engellemektir. Söz konusu operasyonlar Kürt kentlerinin tarihi, kültürel ve sosyal dokusunu yok etme girişimidir. Yüzbinlerce Kürdün evlerini terk etmesine yol açan süreç bir nüfus mühendisliği girişimi olup Ortadoğu’da kalıcı bir barışın kurulamaması için atılmış adımlardır.”
 
Önergede Fuat Oktay’a şu sorular yöneltildi:
 
“* Son 2 yıl içerisinde Serêkanî ve Girespî kentlerine taşınan Arap sayısı kaçtır?
 
* Afrin’e yapılan Zeytin Dalı operasyonu kapsamında 160 bin Kürd’ün kenti terk etmek zorunda kaldığı, geriye kalan yüzbinlerce Kürdün ise sistematik bir şekilde bazı ÖSO çetelerinin gasp, hırsızlık, taciz ve tecavüz saldırılarına maruz kaldığı iddialarına ilişkin bir araştırma planlıyor musunuz?
 
* Suriye’yi terk eden mültecilerin Suriye’nin Suriyelilerin hangi şehirden, hangi bölgesinden oldukları net olarak bilinmesine rağmen, Suriye’nin Arap yurttaşları neden ısrarla Rojava’da Kürtlerin yoğun olduğu yerlere yerleştirilmek isteniyor?
 
* Suriye’yi terk eden mültecilerin Suriye’nin Suriyelilerin hangi şehirden, hangi bölgesinden oldukları net olarak bilinmesine rağmen, Suriye’nin Arap yurttaşları neden ısrarla Rojava’da Kürtlerin yoğun olduğu yerlere yerleştirilmek isteniyor?
 
* 9 Ekim 2019 tarihinden bugüne Türkiye’den Serêkani ve çevre yerleşim yerlerine Türkiye’den taşınan Suriye’liler önceki dönemlerde Suriye’nin hangi bölgelerinde yaşıyorlardı?
 
* Türkiye eliyle Suriye’nin kuzeyine yeni bir ‘Arap Kemeri’ uygulama girişiminin Türkiye halklarına hangi faydaları olacaktır?
 
* Halkın sınır dışı edilmesi veya zorla naklinin, insanlık suçu olarak kabul edildiğini ve uluslararası sözleşmelere aykırı olduğunu biliyor musunuz?
 
*Kürt nüfusunun yüzbinlerle ifade edilen insanlık dışı mağduriyetlere maruz bırakılmasının Kürt Sorununda çözümü değil çatışmayı teşvik ettiğini bilmiyor musunuz?”