Tülay Hatimoğulları: Üçüncü yol ve demokratik cephe birbirini beslemeli

  • 09:03 18 Mart 2020
  • Siyaset
Dilan Babat
 
ANKARA - Birleşik demokratik cephe ve üçüncü yolun birbirini beslemesi ile toplumsal muhalefetin büyütülmesi gerektiğini söyleyen HDP’li Tülay Hatimoğulları, “Bu ülkede faşizmin ağır koşulları olmadığı zamanlarda üçüncü yol çizgisi çok belirgin ortaya çıkar. Bize düşen görev, gerek ülke içinde gerek Ortadoğu’da barışın sesini yükseltmek” dedi. 
 
Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) 23 Şubat’ta gerçekleştirdiği Büyük Olağan Kongre ardından yeni dönem görevlendirmeleri yapıldı. Yeni yol ve yöntemlerin yanı sıra, halklar ve inançlarla nasıl temas kurulacağı tartışma başlıkları arasında yer alırken, bu sürede kardeşi Mehmet Öcalan ile görüşme gerçekleştiren PKK Lideri Abdullah Öcalan, Türkiye ve Ortadoğu’daki sorunlara çözüm gücü olunması mesajını verdi.  HDP Halklar ve İnançlar Komisyonu üyesi Adana Milletvekili Tülay Hatimoğulları, Abdullah Öcalan’ın “Türkiye’de iki ayaklı bir masa var. Sizin oluşumlarınızın içerisinde sol hareketler de var. Ağırlıklı olarak Kürtler var. Diğer halklar da var. Siz de bir ayak olmak zorundasınız. Orada güç olacaksınız. Masa üç ayaklı olursa düşmez” mesajını ve yeni yol haritalarını değerlendirdi. 
 
‘Demokratikleşmenin önündeki engelleri tespit edilmeli’
 
Türkiye’nin demokratikleşmesinin HDP’nin programlarının temelini oluşturan yaklaşımlardan biri olduğunu belirten Tülay, “Bu ülkenin demokratikleşmesinin önündeki engelleri tespit etmek, bunları ana başlık haline getirmek lazım. Türkiye’nin kadim problemlerinden biri olan Kürt sorununun barışçıl ve demokratik yöntemlerle çözülmesi ana başlıklarımızdan biri. Bu süreçte çözüme dair adım atılması bir yana Dolmabahçe Mutabakatı’ndan sonra tam tersi Kürt halkına yönelik gerek Türkiye’de gerek Kuzey Suriye’de ve Rojava topraklarında çok daha fazla baskı ortamının arttığını görüyoruz” dedi. 
 
‘Sorunlar üzerinden siyaset geliştirilmeli’
 
Türkiye’de uzun süredir devam eden ekonomik kriz ve bu krizden dolayı intihara sürüklenmelere işaret eden Tülay, ayrıca ekolojik dengenin bozulması ve doğanın tahribatına neden olan projelere dikkat çekti. Yaşanan bir diğer önemli sorunun ise kadına yönelik şiddet ve işsizlik olduğunu kaydeden Tülay, HDP’nin tüm bu sorunlar üzerinden siyaset geliştirmesi gerekliliği üzerinde durdu. 
 
‘Demokrasi cephesinde buluşma çok önemli’
 
Bütün ezilen ve sömürülenlerin ortak bir hatta birleşmesi, herkesin kendini örgütlemesinin önemini vurgulayan Tülay, “Bir demokrasi cephesinde buluşma çok önemli. Burada HDP’ye çok önemli bir görev düşüyor. HDP bütün bunları yapabildi mi? Yapamadığına dair eleştiriler geliyor. Bu eleştiriler doğru ve haklı eleştiriler. Bu konuda mücadeleyi ileri taşımak, her bir alanın her bir mücadele dinamiğinin kendi içinde yürüttüğü çalışmalar, ortak üretim ile mümkündür” ifadesini kullandı. 
 
‘Kadınların başardığı gibi bunu başarmak mümkün’
 
Demokrasi ittifakının nasıl olacağına dair sorularla karşılaştığını söyleyen Tülay, bu sorulara kadın hareketinin tarihinden örneklerle yanıt verilebileceğini kaydetti. Türkiye’de kadınların sömürüye karşı ortak bir tavır sergilediğini, hangi ideolojiden olursa olsun, bir araya geldiklerini dile getiren Tülay,  “Tecavüz yasasına karşı Türkiye’nin dört bir yanında kadınlar bir araya geliyor. Doğru bir alanda ortak çözüm üretme tahlili yapılırsa tıpkı kadınların başardığı gibi bunu başarmak mümkün. HDP’nin üçüncü yol olma hali, bahsettiğimiz örgütlerin kendi hallerinde örgütlenme dinamiklerinin bir bileşke yaratması ile mümkün olacaktır. Merkezi olarak aldığımız bu kararların hayatın her yerine sirayet etmesini sağlayacağız” sözlerine yer verdi. 
 
‘Yerellerden merkeze doğru hareket sağlamalıyız’
 
Yerellerde örgütlenmeye ve örgütlenmenin önündeki engellere karşı yapılması gerekenlere değinen Tülay, “HDP tek başına merkezden siyaset yapan bir parti değil, işçiler, ezilenler, halklar, yoksullar partisidir. Dolayısıyla bizim bu paradigmayı hayata geçirebilmemiz için yerel örgütlemelerin gerçekleşmesi, toplumsal alanların siyasallaşması lazım. Bize de bu konuda büyük görevler düşüyor. Kongremizde aldığımız umut ve feyizle, gördüğümüz eksiklerle yeni yol haritamızı kurguladık” ifadelerini kullandı. 
 
‘Seküler yaşamı garanti altına almak gerekir’
 
HDP’nin faşizme karşı ortaklaştırılacak bir demokrasi cephesini önemsediğini söyleyen Tülay, “Bir parti ve siyasi ayrım, ideolojik ayrımlar, siyasal partilerin arasındaki ayrımlara çok bakmıyoruz.  Esas baktığımız nokta faşizme karşı birleşik demokratik cephenin hangi ayaklar üzerinde oturtulması gerektiğidir. Ortak bir paydada birleştiğimiz zaman faşizmi geriletmek ve rejimi tasfiye etmek gibi bir mücadelemiz var. Faşizme karşı yürüttüğümüz demokratik cephede taleplerimiz nelerdir? Hangi ortak payda da buluşacağız? Bazı siyasi partiler ‘parlamenter sistem’ diyor, HDP ‘demokratik parlamenter sistem’ diyor. Tek adama karşı bir parlamenter sistemi inşa etmek, iktidarın koltuk değneği haline gelen yargı sistemine karşı yargının bağımsızlığını savunmak, bu ülkede seküler yaşamı garanti altına almak gerekir” diye belirtti. 
 
‘Bize düşen görev barışın sesini yükseltmek’
 
‘Üçüncü yol’un HDP’nin kuruluş paradigmasının kendisi olduğunu kaydeden Tülay, şunları dile getirdi:  “Üçüncü yoldan kasıt iktidarın kendi iç çatışmalarının dışında kalmaktır. Bu ülkede faşizmin ağır koşulları olmadığı zamanlarda üçüncü yol çizgisi çok belirgin ortaya çıkar. Bize düşen görev bunu iç içe götürebilmek. Birbirini beslemesi lazım. Faşizme karşı birleşik demokratik cepheyi ve üçüncü yolun birbirini beslemesi ve buradan doğru bir toplumsal muhalefetin büyümesi ve güç kazanması gerekir. Sayın Öcalan’ın da ifade ettiği gibi yanı başımızda Suriye’de yoğun bir savaş devam ediyor. Bir yerde biterken, başka bir yerde başlıyor. Burada bize düşen görev, gerek ülke içinde gerek Ortadoğu’da barışın sesini yükseltmek.” 
 
‘HDP’nin paradigmasını ve programının yansımasını görüyoruz’
 
Yeni dönemde halklar ve inançlar konusunda çalışmalarına hız vereceklerini belirten Tülay son olarak şöyle konuştu: “Türkiye’de neredeyse bütün halkların temsil edildiği bir Meclis grubumuz var. HDP’nin kendi paradigması, sözü ve programının fiili yansımasını görüyoruz. Bu temsiliyet, elbette yeterli değil ve esas olarak sadece bir temsiliyet üzerinde de bu işi götürmüyoruz. Halklarla bu ülkenin demokratikleşmesi için ihtiyacımız olan bir zeminde buluşmak lazım. Demokrasi bu ülkede inşa edildikçe halklar arasındaki ayrıştırıcı politika, sistem ve özellikle ulus-devlet anlayışı, tekçi anlayış ortadan kalkar. Tekçi anlayışa karşı bu ülkede yaşayan tüm kesimlerin ‘ben de varım ben de bu ülkenin vatandaşıyım ve ben de herkes gibi bu ülkede eşit yaşam koşullarına sahip olmak istiyorum’ talebiyle ortaya çıkması, demokrasi kültürünü genişletecek, demokrasi zeminini oldukça güçlendirecektir. HDP bu çerçevede ağını oluşturmak istiyor. ‘Hepsi gelsin HDP’nin içerisinde siyaset yürütsün’ darlığı ile söylemiyoruz. Elbette yanımızda olmaları bizleri güçlendirir. Halklarla, farklı inançlarla bir arada yaşama kültürünü inşa etmek, bu ülkenin demokratikleşmesi için ve geleceğinin inşası için oldukça kıymetli olacaktır.”