Saliha Aydeniz: Halkla üstesinden gelemeyeceğimiz hiçbir sorun yok

  • 09:05 11 Mart 2020
  • Siyaset
Rengin Azizoğlu
 
DİYARBAKIR - Son siyasal gelişmeleri değerlendiren DBP Eş Genel Başkanı Saliha Aydeniz, “Bir an önce ortak mücadele alanları yaratıp Türkiye’nin kamburu olmuş bu iktidardan kurtulmamız gerekmektedir” dedi.
 
Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanı Saliha Aydeniz siyasal süreci, PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecridi, ulusal birlik çalışmalarını, kadın kazanımlarına saldırıları değerlendirerek, DBP olarak izleyecekleri mücadele hattını anlattı. 
 
‘Krizin ve kaosun Türkiye’ye ciddi yansımaları var’
 
Faşizmin dünyaya hakim olabilmesi için direten bir anlayış olduğunu belirterek değerlendirmelerine başlayan Saliha, bu yapısal sorunun dünyada hakim olan kapitalist sistemin yaratmış olduğu diktatöryal yönetim şekilleriyle bugünkü hegemonik ülkelerin yaşam süresini uzatmaya çalışmalarından kaynaklı olduğunu söyledi. Dünyada yaşanan kriz ve kaosun Türkiye’ye de ciddi yansımaları olduğunu kaydetti. 
 
‘Muazzam bir direnişi var’
 
 Türkiye’de tekçi bir zihniyetle ısrar eden, sadece tüm gücünü saraya bağlandığı, diktatöryal bir sistemin oluşturulmak istendiği bir durumun yaşandığını ifade eden Saliha şöyle konuştu: “Bugün sadece AKP-MHP faşizminin yaratmış olduğu bir durum değildir bu. Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan bugüne inkar, imha ve yok sayan politikasının bir devamıdır. Türkiye Cumhuriyeti’nin kendi kuruluş amacının yarattığı bir sıkışmışlık söz konusu. 1920 Anayasası halkları gören bir Anayasa iken daha sonra Türkçülük üzerinden 1924 Anayasası oluşturuldu. O günden bugüne Türkiye’deki tüm halkların imhası, katliamı, iradelerinin tanınmaması söz konusu. Tekçilik ve milliyetçilik politikası bugün AKP ve MHP ile faşizan bir yönetim şekline dönüştürülmüş ve tamamen savaş politikalarıyla devam ettiriliyor. Buna karşı Kürt Özgürlük Hareketi’nin bu tekçi, inkarcı, faşist zihniyete karşı muazzam bir direnişi var. Bu sistem Türkiye’nin demokratikleşmesinin önünü tıkayan, halkların birlikte yaşamasını engelleyen, Kürt sorununun çözümü için çalışan Kürt hareketinin önüne engeller koyan bir sistem.”
 
‘İmha, işgal ve talan politikası yürütülüyor’
 
PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın 1999’dan bu yana tecrit altında olduğuna dikkat çeken Saliha, tecridin insanlık suçu olmasına ve dünyada hiçbir insana uygulanmamasına rağmen Türkiye’de Abdullah Öcalan’a uygulandığını söyledi. Sorumlu olan uluslararası güçlerin, CPT’nin, insan hakları kurumlarının buna karşı hiçbir tavır sergilemediğini dile getiren Saliha, en çok insan haklarından dem vuran Avrupa ülkelerinin kendi ilkelerine göre hareket etmemelerinin de uluslararası komplonun devam ettiğinin göstergesi olduğunun altını çizdi. Saliha, “Tecrit Sayın Abdullah Öcalan şahsında ekonomik, sosyal ve siyasal krizin tam da sebebi. Geçtiğimiz yıl tecridin kırılması için Sayın Leyla Güven’in şahsında başlayan, tüm cezaevlerine ve dünyanın dört bir yanına yayılan açlık grevleri söz konusuydu. Tecrit kısmen de olsa kırıldı. Birlikte mücadelenin tecridi bir bütün kırabileceğine inanıyoruz. Sayın Abdullah Öcalan’ın ortaya koymuş olduğu Demokratik Modernite paradigması kapitalizmin ortaya koyduğu krizlere bir alternatiftir. Bugün hala uluslararası komplonun devamı olarak süren mutlak tecridi ele aldığımızda Kürtlerin nerede bir kazanımı varsa saldırı altındadır.  Bugün Kuzey Kürdistan’da kayyım politikaları, siyasi operasyonlar, Kürt Halk Önderi Sayın Abdullah Öcalan’ın dünyaya örnek olan, umut oluşturan perspektifinin Kürtlerin yıllarca vermiş olduğu mücadelelerin statüye dönüşmemesi için bir imha, işgal ve talan politikası yürütülüyor” dedi.
 
‘Sonuna kadar ittifakın devam etmesi için çalışacağız’
 
Kürtlerin yıllarca bedeller ödeyerek elde ettiği kazanımları korumak, büyütmek ve kalıcı hale getirmek için olmazsa olmazının ulusal birlik olduğunu vurgulayan Saliha, bunun için DBP olarak ulusal birlik noktasında 8 parti ve oluşumla bir araya gelerek bir çalışma yürüttüklerini söyledi. Her parçanın kendi içerisinde ulusal birliğini sağlaması gerekliliği üzerinden bir kararlılıklarının olduğunu dile getiren Saliha şöyle devam etti: “Bu noktada Ocak ayında bir çalıştay yapıldı. Yol ve yöntemlere ilişkin çalışmalarımız devam ediyor. Önümüzdeki süreçlerde halk, siyasi parti ve sivil toplum ayağını oluşturacağız. Aslında ulusal birliği dört parçada halkımız gerçekleştirmiştir. Kürtlerin ulusal değerlerine bir saldırı olduğunda nasıl Kürt halkı ortak bir refleks gösteriyor. Bu ortak refleks halkın kendi ittifakını oluşturduğunun bir göstergesidir. Bizler de buna ilişkin bir mekanizmanın oluşması gerektiğinin farkındayız. Bu farkındalıkla çalışmalarımızı yürütüyoruz. Bugün Kürtler kendi ulusal birliklerini oluşturabilirse saldırılara karşı birlikte mücadele ve kazanımları koruma alanı oluşacaktır. Saldırıların temelinde Kürtlerin birbirini iten duruşları vardır. Bu zemini bitirmek için Kürtlerin kendi arasındaki çelişkileri kendi içlerinde tüketmelidir. Bizler de halkımızın önümüze koyduğu bu zorunluluğu gerçekleştirebilmek için DBP olarak sonuna kadar ittifakın devam etmesi için çalışacağız.”
 
‘Kadınlar toplumu inşa ediyor’
 
İktidarın meşruiyetinin kalmadığını dile getiren Saliha, toplumlara, halka söyleyecek sözü olmayan bir noktada olduğunu kaydetti. İktidarın kendini var etmeninin tek yolu olarak savaşı gördüğünü söyleyen Saliha, bunun da en çok kadınlar üzerinden yürütüldüğünü sözlerine ekledi. Saliha, “Rojava’da bir tarafta kendini savunan, statüsünü oluşturan bir mücadele verilirken bunun yanında da kendi sistemini oluşturulurken kadın öncülüğünde bir direniş söz konusu. Bu tüm dünyaya da örnek olmaktadır. Bugün Rojava’da kadınlar bir taraftan savaşırken bir taraftan da toplumu inşa ediyor. Bunun için Rojava bir kadın devrimidir diyoruz. Ve bu umudu kırmak için bugün Rojava’ya dönük saldırılar gerçekleşiyor. DAİŞ Şengal’e saldırdığında en önce kadınları köleleştirdi ve tüm dünyada kadın pazarları kurdu. Ancak DAİŞ’in yok oluşu da yine kadınlar eliyle gerçekleşti. Bunun Türkiye’ye yansıması da paraleldir. İstanbul Sözleşmesi’ne, nafaka hakkına saldırılar, kadının kaç çocuk doğurması gerektiğine ilişkin sözlerde bulunulması, kadın katliamlarını gerçekleştirenlerin cezasızlıkla karşı karşıya kalması bugün kadına karşı şiddetin, katliamlarının politik olduğunun bir göstergesi” diye konuştu. 
 
‘Bu halkla üzerinde gelemeyeceğimiz sorun yok’
 
Saliha son olarak şunları kaydetti: “Bugün Türkiye’nin içinde bulunduğu siyasal, ekonomik ve toplumsal krizlerden çıkmasının tek yolunun demokratikleşmesinden geçtiğine inanıyoruz. Biz DBP olarak Kürt Özgürlük Hareketi’nin yaratmış olduğu alternatif yaşamın da örülebilmesi için ideolojik ve politik hatta mücadelemizi yürüteceğiz. Bunun için de programlarımızı oluşturduk. Bir taraftan baskı, siyasi operasyonlar sürerken diğer taraftan da on binlerce insan HDP mitinginde bir araya gelebiliyorsa, yaşanan felaketlerde halkımız bir araya gelip dayanışıyorsa, kadın katliamlarında bir araya gelerek tavır gösterebiliyorsak mücadeleden geri adım atmadığımızın göstergesidir. Asla boyun eğmeyen bir gelenekten geliyoruz. Biz de bu geleceğin devamcıları olarak eksiklerimizle, yetmezliklerimizle, cevap olamadığımız durumlarda da sonuna kadar mücadelemizi sürdüreceğiz. Bu halkla üstesinden gelemeyeceğimiz hiçbir sorun yok. DBP olarak önümüzdeki süreçte hem ulusal ittifak çalışmaları noktasında hem ideolojik, politika hatta eğitim çalışmalarımızı yürütme noktasında hem de HDP’yi güçlü siyaset yapması açısından destek olma noktasında üzerimize düşeni yapmak için plan ve programlarımızı yaptık. Bugün bu faşist iktidarın Türkiye’ye verebileceği hiçbir şey kalmamıştır. Bir an önce ortak mücadele alanları yaratıp Türkiye’nin kamburu olmuş bu iktidardan kurtulmamız gerekmektedir.”