Meral Danış Beştaş'tan Adalet Bakanı’na: İşkenceye sıfır tolerans bu mu?

  • 15:35 2 Aralık 2019
  • Siyaset
ANKARA - HDP’li Meral Danış Beştaş, tutuklu bulunduğu cezaevinde zorla DNA testi alınan Esin Kavrut’a ilişkin verdiği soru önergesinde Adalet Bakanı Abdülhamit Gül’e “İşkenceye sıfır tolerans bu mudur?" diye sordu.
 
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş, Bakırköy Kadın Kapalı Cezaevi’nde tutulan Esin Kavruk’tan zorla DNA alınması ve bulunduğu 28 Kasım’da B/6 Koğuşu’na yapılan baskında yaşanan saldırıları Meclis gündemine taşıdı. Meral, konuya ilişkin Adalet Bakanı Abdülhamit Gül’ün yanıtlaması istemiyle Meclis Başkanlığı'na soru önergesi verdi. 
 
Önergede Esin’in 11 Ekim’de tutuklandığı, mahkeme tarafından DNA örneği alınması için karar çıkarıldığı hatırlatılarak şu ifadelere yer verildi: “Karar üzerine avukatlar İstanbul 1. Sulh Ceza Hâkimliği’ne izin kararının iptal edilmesi için başvurmuş;  ayrıca acil tedbir karar çıkartılması için de Anayasa Mahkemesi’ne başvurmuşlardır. Bu başvurular üzerine anılan karar uygulanmamıştır. Daha sonra ise cezaevi müdürünün görüştüğü Kavruk’a ‘Savcılığın talimatı var. Kendi isteğinle bunu yapmazsan TEM polisi tarafından gözaltına alınıp zorla bu uygulamayı yapacaklar' dediği aktarılmıştır. Bakırköy Kadın Kapalı Cezaevi’nde polisler, 28 Kasım Perşembe sabah saat 08.30 sıralarında B/6 Koğuşu’na baskın düzenlemiş; tüm tutukluları darp ederek Esin Kavruk’u da DNA örneği alma gerekçesiyle zorla koğuştan almışlardır. Tutukların avukatlarına, yapılan saldırı sırasında Cezaevi 1. Müdürünün, kadınların saçını çekip 'müdahale böyle olur' dediği aktarılmıştır. Yine Esin Kavruk’un da Haseki Hastanesi’nde Tem polislerine işkenceyle DNA örneğinin alındığı belirtilmiştir. Ayrıca koğuşta yapılan arama sırasında tutukluların kitapları, defterleri, dava dosyaları ve battaniyelerinin alındığı da ifade edilmektedir. Diğer yandan polis baskını sırasında 19 kadın mahpus darp edilmiş; 16 mahpus hücreye konulmuş olup içlerinde ağır yaralılar olmasına rağmen hastane sevkleri de yapılmamıştır.” 
 
Önergede, Adalet Bakanı Abdülhamit Gül’den şu soruların cevabı istendi:
 
“*Bakırköy Kadın Kapalı Cezaevine yapılan kolluk müdahalesinin talimatını kim vermiştir?
 
*Sosyal medya paylaşımları nedeniyle tutuklanan bir mahpustan DNA örneği alınması talebi yasa dışı değil midir? Sosyal medya paylaşımı ile doku örneğinin bir arada değerlendirilmeye alınması suç konusu bakımından değerlendirildiğinde hukuka aykırı değil mi?
 
*Esin Kavruk’a DNA örneğinin alınmasını gerektirecek bir suç isnadı olmamasına rağmen yapılan uygulama nedir?
 
*Bu yöntemle tüm yurttaşların kişisel verileri kayıt altına mı alınmaktadır? Bu kararı Bakanlığınız mı verdi? Bu bir nevi fişleme yöntemi midir? Bu uygulama ile yurttaşların cezalandırılmaları yahut kriminalize edilmesine zemin mi hazırlanmaktadır?
 
*Esin Kavruk’un DNA örneği alınması için zorla iç muayene ve tükürük örneği alınma gerekçesi nedir? Mahkemenin öncesinde böyle bir talebi olmamasına rağmen, cezaevi idaresinin bu girişiminin akabinde karar çıkarılmasının izahı nedir? Mahkemelerin görevi kolluk ve cezaevi yönetimlerinin hukuka aykırı uygulamalarına yasal zemin hazırlama sorumluluğu mu var?
 
*Kişinin iradesi hilafına kan ve doku örneği alınması hakeza iç muayeneye tabi tutulması işkence değil mi?
 
*İşkence yasak değil mi?
 
*İşkenceye sıfır tolerans bu mudur?
 
*İşkence artık cezaevlerinde meşru mu sayılmaktadır?
 
*Koğuşa yapılan baskın sırasında Cezaevi 1. Müdürünün, kadınların saçını çekip 'müdahale böyle olur' dediğine dair iddia doğru mudur? Bu konuda Bakanlığınız tarafından bir araştırma yapılmış ve soruşturma başlatmış mıdır? Başlatılmadıysa neden?
 
*Koğuşa neden baskın düzenlenmiş ve tüm mahpuslar darp edilmiştir?
 
*Baskın neticesinde ağır yaralanan mahpusların hastane sevkleri neden yapılmamıştır?
 
*Baskın sonrasından neden mahpuslar hücreye konulmuştur? Hücrelerde olan mahpuslara işkence mi yapılmaktadır?
 
*Esin Kavruk’un maruz kaldığı müdahale insan haklarına ve onuruna aykırı değil mi? Cezaevinde olanların hak ihlallerine maruz kalmaması ve beden bütünlüklerinin korunması devletin sorumluluğunda değil midir? Neden sorumluluklarınızı yerine getirmiyorsunuz?
 
*Esin Kavruk’un ve diğer mahpusların maruz kaldığı insanlık dışı muameleler karşısında sorumluların ortaya çıkarılması ve uygun yaptırımlarda bulunulması yönünde bir çalışmanız olacak mı?
 
*Cezaevlerinde süregiden işkence hadiselerinin sona ermesine ilişkin bir önlem alacak ve bu yönde çalışmalar yapacak mısınız?”
 
Meclis Araştırma Komisyonu kurulmasını istedi
 
Meral, ayrıca konuya ilişkin Meclis Başkanlığı’na verdiği önerge ile Meclis Araştırma Komisyonu kurumasını istedi.
 
Önergede şunlar kaydedildi: 
 
“Cezaevlerinde sürekli surette meydana gelen ağır hak ihlalleri çok sayıda mahpus açısından işkenceye tekabül etmektedir.  Cezaevlerindeki işkence uygulamalarına mahkeme kararlarının da eşlik etmesi hakeza kolluk görevlilerinin mahpusları ağır yaralayacak denli fiziki şiddete başvurması ise kabul edilemezdir. 
 
Esin Kavruk, sosyal medya paylaşımı nedeniyle cezaevinde olup isnat edilen suç, kendisinden doku örneği alınmasını gerektirmeyecek vasıftadır. Herhangi bir sosyal paylaşım sitesinde aktarılan bir ifade nedeniyle kişinin doku örneğinin alınması abesle iştigaldir. Öte yandan da suçtur, yasaya aykırıdır. Nitekim konu hakkında avukatların itirazları ve Anayasa Mahkemesi’ne başvuruları mevcuttur. Cezaevi yönetiminin Esin Kavruk’a iç muayene yapılması ve doku örneği alınması yönündeki istemine Kavruk’un karşı çıkması karşısında mahkeme bu kararı vermiş olup Kavruk’a uygulanan işkenceye ortak olmuştur. Meselenin bir diğer önemli boyutu da kişiye ait bilgilerin rızası hilafına alınmasıdır. Bu durum, kişisel verilerin korunması kapsamında da suçtur. Kişilere ait doku örnekleri alınarak bir veri tabanı oluşturulması, ülkedeki tüm yurttaşları potansiyel suçlu kılacak girişimlerdir. Yöntem, bir nevi fişleme vakası olup, temel haklara aykırıdır. Bu tür uygulamalar, aynı zamanda kişilerin kriminalize edilmesine de olanak sağlaması itibariyle kişi hakları yönünden de son derece sakıncalıdır. 
 
Bakırköy Kadın Kapalı Cezaevi’nde kadın mahpuslara dayatılan cinsel işkence yöntemleri kabul edilemezdir. Bu bahisle konunun derhal Komisyon gündemine alınması, cinsel işkence ve kişilerin doku örneklerinin zorla elde edilmesine yönelik uygulamaların kimler tarafından yapıldığının tespit edilmesi, cezaevi yönetimi ile bu hususta görüşülmesi ve bilgi alınması zaruridir.”