Gülistan Kılıç Koçyiğit: Bizi var eden toplumsallığımızdır

  • 13:41 30 Kasım 2019
  • Siyaset
ANKARA - DBP kongresinde konuşan HDK Eş Sözcüsü Gülistan Kılıç Koçyiğit, “Bizi var eden toplumsallığımızdır. Bizi bugünlere getiren halklarla kitleselleşen, serhildanlarımızdı. Bugün tekrar bunları açığa çıkarmanın tarihi sorumluluğumuz olduğunu göstermek gerekiyor” dedi. 
 
Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Eş Sözcüsü Gülistan Kılıç Koçyiğit, EMEP Genel Başkanı Selma Gürkan ve Devrimci Parti Genel Başkanı Elif Torun Öneren Demokratik Bölgeler Partisi’nin 5’inci Olağan Kongresi’nde konuştu.
 
Bugün kongrede olması gereken ve salona hitap etmesi gereken siyasetçilerin tutsak olduğunu hatırlatan Gülistan Kılıç Koçyiğit, “Sebahat Tuncel bir olağan kongrede daha bize cezaevinden seslendi. Bu neyin göstergesi? Türkiye’deki siyasetin nasıl dönüştürüldüğünün, demokratik siyasetin nasıl tasfiye edildiğini apaçık göstergesidir. 7 Haziran 2015’ten beri tüm kazanımlarımıza dönük ciddi bir saldırı var. Bu saldırılara karşı toplumun bağrında ciddi bir direniş olduğunu söylemek isterim” dedi. 
 
‘Bize düşen milyonları buluşturmak’ 
 
Toplumun aslında bambaşka bir hissiyatla davrandığını ve iradesini ortaya koymanın yol ve yöntemlerini aradığını vurgulayan Gülistan, şöyle konuştu: “Yakın tarihimizdeki 31 Mart ve 23 Haziran seçimleri öfkenin dışavurumuydu. Bize düşen bu milyonları buluşturmak, örgütlemek olmalıdır. Mevcut iktidar kendi varlığını Kürtlerin yokluğuna, demokratik siyasetin tasfiyesine ve bertaraf edilmesine bağlamış durumda. Kayyım atamaları dönüşen rejimin temel taşlarını oluşturuyor. Kürdistan’ı bir laboratuvar olarak kullanıyorlar ama bir yol ayrımında olduğumuzu da görmek zorundayız.” 
 
‘Bizi bugünlere getiren halklarla kitleselleşen serhıldanlarımızdı’
 
Gülistan, “Kürtlerin bugün yaşadıkları tüm coğrafyalarda demokratik toplumun kurulmasında öncü halklar olmalarını AKP- MHP rejimi kabul etmiyor. Kendi tekçi siyasetini sistemleştirmek kalıcılaştırmak istiyor. Bunun için Rojava’ya, Efrin’e, Şengal’e saldırıyor. Evet, dört parça Kürdistan’daki Kürtlerin siyasi statüsünün kendisini yok edeceğini düşünüyor. Bu anlamda teyakkuza geçmiş durumda. Bizi var eden toplumsallığımızdır. Bizi bugünlere getiren halklarla kitleselleşen serhıldanlarımızdı. Bugün tekrar bunları açığa çıkarmanın tarihi sorumluluğumuz olduğunu göstermek gerekiyor” diye aktardı.
 
‘DBP’ye tarihi bir rol düşüyor’
 
“İdeolojik duruşumuzun yeniden tesis edilmesi ve perçinleşmesi gerekiyor” diyen Gülistan, konuşmasını şöyle sonlandırdı:  “Bugün saldırı toplumsallığaysa toplumu korumak zorundayız. Bugün saldırı emeğe ise emeği korumak zorundayız. Bugün saldırı kadın özgürlük çizgimize ise bunu daha kalıcı hale getirmek zorundayız. Sine-i millet diyenlere zaten milletin sinesinde olduğumuzu ve milletin verdiği yetkileri ancak milletin alabileceğini söylemek isterim. Bu konuda da DBP’ye tarihi bir rol düşüyor. Hem Kürt ulusal birliği için hem de Türkiye’de ki demokrasi için daha fazla bizi yan yana getirmesi, buluşturması için kongre zeminlerini güçlendirilmesi gerektiği ve bu çökmüş, çürümüş AKP iktidarını tarihin çöp sepetine göndereceğimize olan inancımızı yinelemek isterim” 
 
'Her politika katmerleşmiş sömürüdür'
 
Ardından söz Selma Gürkan, "Bir yanıyla iktidarın uygulamaları açısından, işçiler, emekçiler için zorlu bir süreç” diye belirtirken, ancak siyasi iktidar tarafından daha zor bir süreç olduğuna dikkat çekti. Selma, “İktidarın bütün uygulamalarına karşı barış ve demokrasi isteyenler, emeğinin haklarına sahip çıkanlar mücadele eğilimi istediği içerisindeler. Bu iktidarın ekonomik alanda uyguladığı her bir politika işçiler ve emekçiler için katmerleşmiş sömürüdür. Uygulanan ekonomik politikalar İş cinayetlerin artması anlamına gelmektedir. Yoksulluğun artması anlamına gelmektedir" ifadelerini kullandı.
 
'Kayyum demek Kürt halkının iradesini tanımamaktadır'
 
İktidarın ekonomik krizden çıkmak için işçi sınıfının kazanılmış haklarına saldırdığının altını çizen Selma, şöyle konuştu: "Kayyum demek, Kürt halkını iradesini tanımamaktır. Kentlerin oluşturduğu kaynaklara peşkeş çekilmesi demektir. Bu siyasi iktidar, AKP iktidarı tek adam yönetimin inşasının da dikkate aldığımızı da daha çok adliye daha çok cezaevi açmaktır. Bu iktidarın uygulamalarını bir yanı da cezaevi emektir. Aslında çıkış yolu çok basit. Burada demokrasi isteyenlerin bütün toplumsal ve siyasal kesimlerin ortak mücadele platformudur. Biz bunun 7 Haziran ve 31 Mart yerel seçimlerinde nasıl olacağını gördük."
 
'Direniş zafere teslimiyet ihanete götürür'
 
Elif Torun Öneren ise cezaevlerinde olan tüm tutsakların en kısa sürede özgürlüğüne kavuşmasını dileyerek konuşmasına başladı. Elif, "Saray iktidarının zulmü karşısında Kürt halkı ile yan yana tek adam diktatörlüğüne karşı direncimizi yükselteceğine burada yoldaşlarımız önünde söz veriyoruz. Tarih bir gün diktatörlüğünü sürdürebilmek için suni savaş gündemi yaratanlarını mutlaka yargılayacaktır. Özellikle kadınların ve işçi hareketinin gösterdiği yükseliş sokakta alanlarda yerimizi almalıyız Mazlum Doğan’ın ediği gibi 'Direniş zafere teslimiyet ihanete götürür.' Aziz Güler’in dediği gibi ‘Ayakkabılarımızı sımsıkı bağladık ve saatimiz de devrime ayarladık.’ ‘Diz çökmeyeceğiz’ şiarımızdır. Göreve gelecek bütün yüreklilere başarılar diliyorum" diye konuştu.