Medyada kadına yönelik şiddeti teşvik eden dil Meclis gündeminde

  • 11:51 25 Kasım 2019
  • Siyaset
ANKARA - HDP’li Şevin Coşkun, 25 Kasım dolayısıyla medyada kadına yönelik şiddeti teşvik eden dili Meclis gündemine taşıdı. 
 
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Muş Milletvekili Şevin Coşkun, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü dolayısıyla medyada kadına yönelik şiddeti teşvik eden dili Meclis gündemine taşıdı. Şevin konuya ilişkin Meclis Başkanlığı’na Meclis Araştırma Komisyonu kurulması için önerge verdi. 
 
Önergede, ulusal ve uluslararası gelişmelere rağmen, Türkiye’nin en önemli sorunu haline gelen kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetleri her geçen artarak devam ettiği belirtildi. Kadına yönelik şiddet ve toplumsal cinsiyet algısı konusunda medyanın toplum üzerindeki etkisi büyük olduğuna, medyada yer alan ayrımcılık ve şiddet içeren öğeler tüm topluma nüfuz etmekte ve şiddetin yaygınlaşmasına neden olduğu ifade edildi. 
 
‘Türkiye taahhütlerini uyma yükümlülüğü altındadır’
 
Kadına yönelik şiddeti önlemek amacıyla Türkiye’nin Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi’ni (CEDAW) 1985 yılında imzalamasıyla birlikte, kadına karşı şiddetin özel alanın ve sadece kadınların problemi olmadığı, şiddetin bir suç olması nedeniyle faillerin cezalandırılması gerektiği düşüncesi resmen kabul edildiği belirtilen önergede,”1995 Pekin Deklarasyonu ve 2011 yılında imzalanan İstanbul Sözleşmesi gibi uluslararası sözleşmeleri imzalayan Türkiye, taahhütlerine uyma yükümlülüğü altındadır. CEDAW sözleşmesiyle, medyadaki kadın temsillerinin ayrımcı nitelikte olamayacağı ve bunun önlenmesinin de devletin bir sorumluğu olduğu ilkesi benimsenmiştir” denildi. 
 
‘Medya şiddetin pekiştiricisi olmaktadır’
 
Önergenin devamında şunlar kaydedildi: “Türkiye’de medya, kadına yönelik şiddet konusunda söylem bakımından problemli bir dil kullanmaktadır. Basında kadına yönelik şiddet haberleri üçüncü sayfada verilmekte ve kadına yönelik şiddet konusunun çoğunlukla adli vaka ya da magazinsel  (tabloid ) haber olarak yer almaktadır. Yazılı ve görsel basında; ‘Eski koca vahşeti, namus cinayeti, kurban, aldatılan koca boşanmak istediği için öldürdü, aldatıldığını öne sürdü’ şeklinde ifadeler hem şiddeti meşrulaştırmakta hem de şiddeti yaygınlaştırmaktadır. Ayrıca, şiddet haberinde; bıçak gibi unsurlar ile ölü beden ve/veya kan içeren video ve fotoğraf görseller kullanılmaktadır. Medya şiddete maruz kalan kadını 'mağdur, kurban, öldürülen, dövülen, taciz edilen, tecavüze uğrayan' kendisini savunamayan üzerinden temsil ederek, şiddetin bir uzantısı hatta pekiştiricisi olmaktadır.  Şiddete uğrayan kadının hayatının detaylarıyla dramatize edilerek anlatılması olayı gerçek bağlamından uzaklaştırarak magazinel bir yapıya sokmaktadır. Medyanın kendine özgü eril dili bunu daha çok haberi okutturmak-izlettirmek adına sansasyonel hale getirerek, suçu ve faili meşrulaştırmaktadır. Kamuoyunun aydınlatılması amacıyla yapılan haberler şiddeti önleme veya azaltmaktan çok, şiddetin normalleştirilmesine yol açmakta, hatta kadının durumunu şiddeti hak ettiği biçimde yorumlanmasına neden olmaktadır. Şiddetin önlenmesi çerçevesinde yapılan etkinliklere ilişkin haberlere de pek rastlanılmamaktadır.
 
‘Şiddeti teşvik eden dilin kullanılmasının önlenmesi için’
 
Tüm bunlardan hareketle, medyada kadına yönelik şiddeti teşvik eden dilin toplum üzerindeki etkisinin araştırılması, medyada cinsiyetçi tutum ve şiddeti teşvik eden dilin kullanılmasının önlenmesi, hükümetin ve medya kurumlarının bu konudaki sorumluluklarını yerine getirmesi, kadına yönelik şiddetin son bulması için kullanılacak dilin toplumsal cinsiyete duyarlı olmasının sağlanması ve buna yönelik gerekli yasal düzenlemelerin yapılması amacıyla meclis araştırma komisyonu kurulmasını talep ederiz."