Pervin Buldan: Kadına yönelik şiddetin karşısında hep beraber duralım

  • 13:55 19 Kasım 2019
  • Siyaset
ANKARA - 25 Kasım haftası nedeniyle kadınlara ayrılan haftalık grup toplantısında konuşan HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, “Özgürlük mücadelesi yürüten kadınları hedef alan iki güç var; biri IŞİD, diğeri AKP iktidarıdır. Buradan ülkenin dört bir yanındaki bütün kadınlara sesleniyorum: Kadınlara yöneltilen şiddetin karşısında hep beraber duralım” dedi.
 
Halkların Demokratik Partisi (HDP) haftalık Grup toplantısı 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü kapsamında kadınlara ayrıldı. İstanbul ve Adana’dan çok sayıda kadının katıldığı grup toplantısına, Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı Leyla Güven’in yanı sıra Nafaka Hakkı Kadın Platformu, Roza Derneği, Sosyalist Kadın Meclisleri (SKM), HDP Kadın Meclisi, Devrimci Parti Genel Başkanı ve PM Üyeleri, Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi (SYKP) Eş Genel Başkanı Canan Yüceer, Halkevleri Kadın Sekreteri Nebiye Merttürk,  Figen Yüksekdağ’ın annesi, tutuklu bulundukları cezaevinde açlık grevinde olan Grup Yorum üyelerinin anneleri, Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Eş Genel Başkanı Gönül Erden ve İnsan Hakları Derneği (İHD) üyesi kadınlar katıldı.  
 
Pervin konuşmasına, yaşamını yitiren tiyatronun usta isimlerinden Yıldız Kenter için başsağlığı dileyerek başladı. 
 
Pervin, “Artvin’den Antep’e, Van’dan İzmir’e, Hakkâri’den Edirne’ye, Amed’den Ankara’ya ülkenin dört bir yanındaki bütün kadınları ve sesimizin ulaştığı tüm dünya kadınlarını HDP adına mücadele ve dayanışma duygularımla selamlıyorum” diyerek kadınları selamladı. 
 
Katledilen kadınları andı
 
Mirabal kardeşlerin diktatörlüğe karşı verdikleri mücadelesinden bahseden Pervin, “Kadın özgürlüğüne mücadelesiyle, direnişiyle, yaşamıyla güç katmış Mirabal kardeşlerden Behice Boran’lara, Sakine’lerden Seve’lere, Türkiye feminist hareketi içerisinde büyük emekler ve bedeller ödeyen kadınlara, AKP iktidarının desteklediği çetelerce katledilen Hevrin Xelef’e, onurlu mücadeleleri uğrunda yaşamını yitiren bütün dünya kadınlarının anısı önünde saygıyla eğiliyorum. Ayrıca kadın cinayetlerinde katledilen tüm kadınları buradan saygıyla anıyorum” ifadelerini kullandı.
 
Tutuklu siyasetçi kadınları selamladı
 
Tutuklu bulunan Kürt kadın siyasetçileri de selamlayan Pervin, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Zindanların karanlığını özgür bilincin, özgür siyasetin, cesur yoldaşlığın ışığıyla aydınlatan, o esaret ortamından dahi dışarıya mücadele azmi, zafer inancı gönderen sevgili Figen Yüksekdağ’ı, Gültan Kışanak’ı, Sebahat Tuncel’i, Selma Irmak’ı, Gülser Yıldırım’ı, Çağlar Demirel’i ve burada adını sayamayacağım bütün HDP emektarlarını ve özgürlük tutsağı bütün kadın yoldaşlarımı sevgi ve saygılarımla selamlıyorum.”
 
‘AKP-MHP iktidarı şiddeti beslemektedir’
 
Kadına yönelik şiddetle mücadele haftası gelirken,  kadına yönelik şiddetin dünya ölçeğinde en yüksek düzeylerde yaşandığı bir ülke gerçekliği olduğunu söyleyen Pervin şunları dile getirdi: “ Toplumsal cinsiyet eşitliği, toplumsal adalet, şeffaflık, demokrasi ve hukuk devleti hedefi olmayan AKP-MHP iktidarı yaşamın her alanında şiddet üretmekte, şiddeti beslemektedir. Bakınız, 2016’da 304, 2017’de 353, 2018’de 280,  2019’da 299 kadın öldürüldü.  Son 3 yılda bin 236 kadın katledildi. Kadınlar, depremde, kazada, savaşta ölmedi. Göz göre göre sokak ortasında devletin, polisin, yargının siyasetin, Meclis’in gözleri önünde işlenen cinayette katledildi. Ne yazık ki artık tekil cinayetleri aşan toplu bir kadın katliamıyla karşı karşıyayız.  Hal böyleyken AKP hükümeti, şiddeti önleyeceğine kadınları şiddete karşı koruyan yaptırım ve tedbirleri kapsayan İstanbul Sözleşmesi’ni ortadan kaldırmanın yolunu aramaktadır.  Yani istiyorlar ki daha fazla şiddet olsun, kadınlar korumasız kalsın.
 
‘HDP oldukça kadınlar asla korumasız ve yalnız kalmayacaktır’
 
Benzer şekilde kadın yoksulluğunun korkunç boyutlarda olduğunu,  kadın işsizliğinin yüzde 40’lardayken kadınların nafaka hakkına da göz dikildiğini vurgulayan Pervin, “Onlara şunu söylemek istiyorum: Kadınların hiçbir kazanımını sizin insafınıza teslim etmeyeceğiz! Bu kazanımlar kadınların ağır bedel ödeyerek elde ettiği kazanımlardır. Bunlara gözümüz gibi bakmaya ve korumaya devam edeceğiz.  Bütün kadınların Meclis’teki sesi ve itirazı olmaya devam edeceğiz. HDP oldukça kadınlar asla korumasız ve yalnız kalmayacaktır.” 
 
‘Taciz, tecavüz ve şiddet failleri yargı tarafından açıkça korunmaktadır’
 
Bir suçun önlenmesinde, caydırılmasında yargının hayati öneme sahip olduğunu ifade eden Pervin, “Ancak biliyoruz ki taciz, tecavüz ve şiddet Türkiye’de yargı tarafından görmezden gelinmekte, failler açıkça korunmaktadır.  Nadira Kadirova, Şule Çet başta olmak üzere birçok kadın cinayeti davasında yargının faili koruyan tutumu açıkça görülmektedir. Rabia Naz davasında da aynı şekilde gerçekler karartılmaya çalışılmaktadır. Hele bir de fail polis, asker, özel tim, korucuysa… Devletin gücünü arkasına alan, devletin silahını beline takan erkek; kadına yönelik her türlü suçu işlemeyi kendisinde hak görüyor. Çünkü Ceza almayacağını biliyor, sırtını erkek yargıya dayadığını biliyor Çünkü kendisinden öncekiler hiç ceza almamış, bunun rahatlığıyla kadına yönelik her türlü suçu işliyor. En son Bingöl, Mardin ve Dersim’de kamu görevlileri tarafından kadınlara yönelik olarak işlenen suçlarda görüldüğü gibi. Fail öldürüyor, cinsel istismarda bulunuyor, yargı koruyor, iktidar şiddet kültürüne sahip çıkıyor. Kadınlara karşı adeta faillerin korunduğu bir adaletsizlik üçgeni kurulmuştur” sözlerini kullandı. 
 
‘Çocukların cezaevinde kaldığı bir ülke geleceksizdir’
 
Kadınların karşı karşıya kaldığı önemli bir başka sorunun da cezaevinde anneleriyle birlikte kalmak zorunda olan çocuklar olduğunu söyleyen Pervin, 800’e yakın çocuğun anneleriyle dört duvar arasında kaldığını aktardı. Pervin, “Çocukların cezaevinde kaldığı bir ülke geleceksizdir! Bu iktidar geleceği karartmaktadır. Ama kadınlar mücadelesiyle buna izin vermeyecektir. Erkek adalet değil, kadınlar lehine gerçek adalet tecelli edinceye kadar bu davaların takipçisi olmaya devam edeceğiz. Unutmayacağız, unutturmayacağız. Kadın cinayetlerinin hesabını mutlaka soracağız” diye belirtti. 
 
Pervin konuşmasının devamında şunları kaydetti: 
 
“Kadına yönelik şiddetin bir diğer ayağı da ekonomik şiddettir. Biliyorsunuz Meclis’te bütçe görüşmeleri devam ediyor. Erkekler oturmuş bütçe yapıyor. Bu bütçe planlamasından, hazırlanmasına ve içeriğine kadar tamamı savaş bütçesidir, erkek bütçesidir. Ne yaşama, ne refaha, ne de kadına ayrılan bir pay yoktur. Tam tersine cinsiyetler arası eşitsizliği derinleştirecek faaliyetlere bütçe ayrıldığına tanık olmaktayız. Bu bütçe Saray’ın, AKP yandaşlarının ve ailelerinin bütçesidir. Halkın bütçesi değildir. 
 
‘Kadınların bütçede devre dışı bırakılması ekonomik şiddettir’
 
Oysa bu bütçede en çok kadınların emeği, kadınların hakkı, kadınların payının olması gerekir. Kayıt altında olan emeğinin kat be kat üzerinde de kayıt dışı çalışarak bu ülkenin ekonomisine büyük katkıda bulunan, evin içinde mutfakta, çocuk bakımında toplumun neredeyse bütün yükünü üstlenen kadınların bütçede devre dışı bırakılması kadınlara uygulanan bir ekonomik şiddettir ve yine aynı zamanda kadın düşmanlığıdır. Kadınları sembolik olarak Bakan yapan; her iki lafından birinde kadını evinin hizmetkârı, erkeği de eve para, ekmek getiren kişi olarak tarifleyen bu iktidardır. ‘Kadınlar çalıştığı için işsizlik var’ diyen bu iktidardır! ‘Ben zaten kadın erkek eşitliğine inanmıyorum’ diyen bu iktidardır!  ‘Tecavüze uğrayan doğursun, gerekirse devlet bakar’ diyen bu iktidardır! ‘Medya olayları abartıyor. Kadına yönelik şiddet algıda seçicilik.’ diyen yine bu iktidardır! ‘Kızlar okuyunca erkekler evlenecek kız bulamıyor.’  diyen bu zihniyettir! ‘İş istiyoruz’  diyen kadınlara küstahça alaylı bir şekilde ‘Evdeki işler yetmiyor mu?’ diyen bu iktidardır! 
 
‘Diyanet erkeğe hizmet eden bir imaj çizdi’
 
Biliyorsunuz Diyanet Vakfı hazırladığı kamu spotunda kadını eve hapseden basmakalıp yargıları pekiştiren, erkeğe hizmet eden ve erkekten ilgi dilenen bir kadın imajı çizdi. Halkın vergilerini, kadınların vergilerini kadınları aşağılamak için kullanıyorlar. Kadınlara uygulanan cinayetle, kadını aşağılayan diyanet birbirini beslemektedir. Biz de diyoruz ki; alın o kamu spotunuzu başınıza çalın! Kadınlar erkeklerin hizmetçisi değildir olmayacak da! AKP iktidarı her şeyi yasakladığı gibi ekonomiyle ilgili gerçekleri de yasaklamanın yollarını aramaktadır. İşsizlik, kriz, yoksulluk, yolsuzluk konuşulmasın istiyorlar. Bakın ben size kadın işsizliği ve yoksulluğuyla ilgili gerçek tabloyu vermek istiyorum. Kadın işsiz sayısındaki artış, erkeklere kıyasla çok daha fazladır. Okuryazar olmayanlar dışında (okuryazar olmayan her 100 kadından 70’i tarımda çalışmaktadır) kalan tüm eğitim seviyelerinde kadın işsizliği erkek işsizliğinden daha yüksektir. Lise ve üzeri eğitimli her beş kadından biri işsizken bu oran lise ve üstü eğitimli erkekler için onda birdir.
 
‘AKP iktidarı ocakları söndürmeye devam ediyor’
 
İşsizliğin yanı sıra güvencesiz ve kayıt dışı çalışma çok daha yaygın bir hal almaktadır. Özellikle ülkemizde bulunan göçmen kadınların güvencesiz ve zor şartlarda çalıştığı bir gerçektir. Kadın istihdamını artırmak ve kadın yoksulluğuna karşı politikalar geliştirmek, kadınların bağımsız biçimde yaşamlarını sürdürebilmeleri ve kadına yönelik şiddetin önlenmesi için büyük önem taşımaktadır. Ancak AKP iktidarı kadını eve hapsederek kadın istihdamını, kadını işsiz bırakarak kadın yoksulluğunu derinleştirmektedir. Bunun yarattığı toplumsal yıkım da ağır olmaktadır. Önce İstanbul, sonra Antalya ve sonra yine İstanbul’da ve en sonda Diyarbakır’da AKP iktidarı ocakları söndürmeye devam ediyor. Yaşama umudu tüketilmiş, geçim zorluğu içinde olan, ekonomik iflasın içinde olan insanlar cinayet ve intiharın birlikte gerçekleştiği son derece trajik bir şekilde canlara ve canlarına kıyıyorlar. Güvencesiz çalıştığı işyerinde mobbinge uğrayan genç bir kadın öğretmen yaşamına kıyıyor. Böylesi bir özkıyım salgınının ortaya çıkmasının tek sebebi çürümüş iktidar politikalarıdır. Bu intiharların sorumlusu, zenginlik ve şatafat içinde yaşayan iktidardır. İtibardan tasarruf olmaz deyip Saray için günlük 4.5 milyon TL harcayanlardır.
 
‘Saray’ın duvarlarından halkı görmüyorlar’
 
Halk, ekmek parası bulamazken saraylarda saltanat sürenlerdir. Kendisi 46 yaşında emekli olurken  Emeklilikte Yaşa Takılanlar (EYT) mezarda emekliliği reva görendir! Ülkenin kaynaklarını S400’lere harcarken emeklilikte yaşa takılan vatandaşların talepleri karşısında “İskandinav ülkeleri bu şekilde battı”  diyebiliyor. Batırmışsınız batıracağınız kadar! Savaş ve silah harcamalarınız, yolsuzluklarınız ülkeyi batırmıyor da EYT’lilerin haklı, meşru talebi mi batıracak? Ahmed Arif’in dediği gibi, ‘Bunlar engerekler ve çiyanlardır, bunlar aşımıza ekmeğimize göz koyanlardır’. İktidarların asli görevi insanları yaşatmak, toplumu ayakta tutmaktır. Ama bunlar sadece kendilerini, ailelerini ve yandaşlarını yaşatıyorlar. Halkı bir kenara atmışlar! Sarayın duvarlarından perişan içindeki halkı görmüyorlar.
 
‘Berbat sistem sonlanmaya mahkûmdur’
 
Yaşama dair tek bir cümle duyabiliyor muyuz Cumhurbaşkanından? Yaşama dair tek bir programı var mı bu iktidarın? Ne zaman ağızlarını açsalar ölüm, savaş, mermi, kurşun! Neyi çözeceksiniz savaş politikalarıyla? Ekonomik kriz mi çözülecek? Kredi kartı borçları mı silinecek? Halkımız iş, aş mı bulacak? Emekçiye düşman, kadına düşman Kürde düşman, hak arayana düşman bir iktidarın topluma vereceği bir şey yoktur. Tek yaptıkları toplumu kutuplaştırmak, ayrıştırmaktır! Buradan yurttaşlarımıza bir çağrı yapmak istiyorum: İçine düşürüldüğünüz şartlar ne kadar zor olursa olsun, asla ve asla kendinize, yaşamınıza yönelmeyin! Yok oluşu bir tercih olarak görmeyin. Bu berbat sistem nasıl yaratıldıysa aynı şekilde sonlanmaya da mahkûmdur.
 
‘Kadınlar karanlığa izin vermeyecekler’
 
Şunu çok iyi bilsinler ki; Kadınlar mücadelesiyle bütün dünyayı tehdit eden İŞİD karanlığını yenmiş, aydınlık geleceğin yolunu açmıştır. Dünya halklarına ve tüm dünya kadınlarına böylesi kıymetli bir kazanım hediye etmiştir. Kadınlar dünyanın neresinde olursa olsun, karanlığa asla izin vermeyecektir. Kadınların olduğu her yer aydınlıktır, özgürlüktür. İşte bundan dolayı panikleyen AKP iktidarı ve Erdoğan, halkları dinlemek, diyalog kurmak yerine soluğu Amerika’da alıyor, Moskova’da alıyor. Geçen hafta Erdoğan Amerika’da Trump’la bir görüşme yaptı. İki erkek zihniyet kafa kafaya vermiş halklar, ülkeler adına karar vermeye çalışıyorlar! Dünya barışı mı gündemlerinde? Hayır. Halkların huzur ve refahı mı gündemlerinde hayır!
 
Erdoğan ne pahasına olursa olsun bir şekilde Kürtleri yurdundan etmenin derdinde. Trump da fırsat bu fırsat f-35 ve silah satmanın peşinde! Diğer taraftan üçüncü erkek Putin ise silahı benden alacaksın diye bekliyor. Bunlar silah tüccarıdırlar. Dünyaya savaş ve yıkımdan başka bir şey getirmiyorlar. Ülkede her gün kadın cinayetleri, çocuk istismarları, ekonomik kriz intiharları yaşanıyor. Hiçbir insanın bir saatlik güvenliği, güvencesi dahi yoktur. O, gitmiş sınır ötesinde milyar dolarlar harcayarak çetelerle beraber bir halkı kıyıma uğratarak güvenlik sağlayacak öyle mi? Peki kimin güvenliğini? Bakınız! Bu ülkede her gün ama her gün ölen kadınların, yurttaşların hiçbirini sınır ötesinden kurşunlar vurmuyor ki! Kurşunlar içeride. Her bir hayat sizin köhnemiş yönetim anlayışınızla sönüyor, söndürülüyor!
 
‘Saldırı aralıksız sürüyor’
 
Bir de çıkmış Suriye’de Güvenli bölge diyorlar. Oysa Türkiye’de kadınlar ve çocuklar başta olmak üzere hiç kimsenin güven içinde yaşayacağı bir alan yok! Sen önce kadınlara bir güvenli yaşam alanı oluştur, oluşturabiliyorsan! İnanın ki bunlar iktidardan gittiğinde bu savaş politikalarız da son bulur,  yaşam umudu da artar, hem kadınlar, hem ülke rahat eder. Aynı zamanda komşu da rahat eder, dünya da rahat eder! Yeter ki gidin! Ve gideceksiniz de…Savaş politikalarıyla, darbe uygulamalarıyla iktidarını ayakta tutan AKP Saray Rejimi, kayyım darbesini başarı ile çıktığımız 31 Mart seçimlerinden sonra kazandığımız tüm belediyelerimize dönük olarak aralıksız sürdürüyor! Üç büyükşehir belediyemizle birlikte toplam 24 belediyemize kayyım atanmış, belediye eş başkanlarımız görevden uzaklaştırılıp tutuklanmıştır. Tutuklanan 8, görevden uzaklaştırılan 10 kadın belediye eş başkanımız bulunmaktadır. Maalesef bu sayı her geçen gün artmaktadır. Bu iktidar darbecidir! İrade hırsızıdır. Gece yarısı hırsız gibi belediyelerimize girip talan ediyorlar. Bileşenimiz olan DBP’nin 102 belediyeyi kazandığı 2014 yerel seçimlerinden sonra 2016 Eylül Ayında 96 belediyemize kayyım atanmıştı. Kayyım atanan belediyelerimizdeki Eş başkanlarımızdan 39’u tutuklanmış, bu rakamdan 28’nin kadın belediye eş başkanı oluşu dikkat çekicidir.
 
‘Çözüm tek başkanlık değil eşbaşkanlıktır’
 
Kayyımlar atandıkları belediyelerimizde ilk elden kadın kazanımlarımıza saldırmış, kadınların oluşturduğu bütün kadın kurum ve birimlerini kapatmışlardır. Hedeflerinde eşbaşkanlık sistemimiz kadınların kendi kentlerini yönetme iradesi bulunmaktadır. Tek adam rejimini sona erdirecek olan sistem eş başkanlık sistemi olduğu için bunu özellikle hedef alıyorlar. Kayyum darbesi devlet gücünün kadınlar üzerindeki bir siyasal şiddetidir. AKP hükümeti şunu çok iyi bilsin ki yıllardır mücadelesini verdiğimiz kadın kazanımlarımızı bütün tüm bu saldırılara karşı her yerde koruyacağız! Bu gasp politikalarına biz kadınlar asla boyun eğmeyeceğiz. Eşbaşkanlık mor çizgimizdir asla ve kata vazgeçmeyeceğiz! Kadınlar bu iktidarın korkulu rüyası olmaya devam edecektir. Biz kadınlar; bu ülkeyi S400 kafasına, savaş mantığına teslim etmeyeceğiz. Buradan söylüyoruz: Çözüm; tek başkanlık değil, eşbaşkanlıktır!
 
‘İşgal ettiğiniz belediyelerimizi geri alacağız’
 
İşgal ettikleri belediyelerimizi hepsini onlardan tekrar geri alacağız. Zira bizim tarihimiz kadının mücadele tarihidir ve kadın kazanımlarıyla yazılmış bir tarihtir. HDP bir yandan yaklaşık iki asırdır süre giden dünya kadın mücadelesini miras alırken diğer taraftan yarım asırdır Türkiye’de devam eden kadınların yürüttüğü mücadele deneyiminden gelmektedir. HDP bu deneyimleri yerel yönetimlerden siyasi partilere, mahallelerden kentlere ve parlamentoya kadar taşımıştır. HDP bir taraftan kadın mücadelesini büyütürken diğer taraftan kadın kazanımlarını tek tek garanti altına alma mücadelesi yürütmektedir. Kadınların parmak sayısı kadar yer alabildiği parlamento çatısı altında kadın parlamenterlerin sayısını arttıran tek parti HDP’dir.
 
‘Özeleştirimizi veriyoruz’
 
 Kadınlar erkek rejimin kendilerine yasakladığı siyaset alanında HDP ile yer almışlardır! Kadın haklarına dair sayısız yasama faaliyetinin, kadın gündemlerine ilişkin çalışmaların öncülüğünü HDP’li kadınlar yapmıştır. TBMM çatısı altında ilk kez HDP’li kadınlar bir kadın grubu oluşturmuştur. Bizler kadın grubumuzla TBMM’yi toplumsal cinsiyet eşitliğine duyarlı ve sorumlu bir mekanizmaya dönüştürmenin çabası içerisindeyiz. Meclis’teki kadın temsiliyetimiz % 44’tür. Sevgili Kadınlar yüzde 50'ye çok yaklaştık ama yakalayamadık. Bunun için özeleştirimizi veriyoruz. Hedefimiz yüzde 50 hatta daha fazlası. Ama şu da bir gerçek ki Meclis'in kadın milletvekili oranı biz olmasak utanılacak seviyede olacaktı. HDP bu oranı size rağmen yükseltmeye devam edecek. Sevgili Şirin Tekeli'nin dediği gibi ‘Daha yapacak çok şey var. Yılmak yok.’
 
‘Kadın özgürlük mücadelesi yürüten kadınlara saldırıyorlar’
 
Kadınların her demokratik etkinliğine saldırıyorlar, engelliyorlar. 25 Kasım broşürlerine dahi yasak koyuyorlar. Kadınlardan bu denli korkuyorlar! Sanıyorlar ki kadınlar susacak! Taleplerinden vazgeçecek! Ne gazınız, ne jopunuz, ne de polis kalkanınız kadınları durduramaz, durduramayacaktır! Yakın zamanda kadın meclisimize ve TJA’ya yönelik saldırılar gerçekleştirdiler. Çok sayıda kadın meclisi üyemiz aynı zamanda il ilçe başkanlarımız gözaltına alındılar ve bir kısmı tutuklandı. Tek amaçları var o da kadın özgürlük mücadelesini boğmaktır. Kadının değiştiren gücünü kırmaktır! Türkiye’nin birçok kentinde, Antep’te İstanbul’da Ankara’da yanı başımızda Keçiören’de kadın ve insanlık düşmanı İŞİD’liler kadınları zorla alıkoyarken, bombalar patlatırken iktidar da eş zamanlı olarak kadın özgürlük mücadelesi yürüten kadınlara saldırıyor.
 
‘Cinsiyetçi iktidarlara karşı her yerde direnelim’
 
Özgürlük mücadelesi yürüten kadınları hedef alan iki güç var; biri IŞİD, diğeri AKP iktidarıdır. Bunun görülmesi gerekir. Buradan ülkenin dört bir yanındaki bütün kadınlara sesleniyorum. Kadınların mücadelesi partiler üstü bir mücadeledir. Hangi partiden olursanız olun, hangi kadın mücadele geleneğinden olursak olalım; hangi sınıfa, kimliğe, inanca sahip olursak olalım; kadınlara yöneltilen şiddetin karşısında hep beraber duralım! Kadınların kazanımlarına el koymaya çalışan cinsiyetçi iktidarlara karşı her yerde direnelim. Hiçbir baskı politikanız, hiçbir sindirme aracınız bizim özgürlük yürüyüşümüzü durduramayacak, mücadelemizi engelleyemeyecektir. HDP olduğu sürece bu ülkede hiçbir kadın çaresiz, hiçbir kadın seçeneksiz, hiçbir kadın yalnız kalmayacaktır!
 
‘Ne soruşturmalar ne fezlekeler vazgeçirmeyecek’
 
Çok iyi bilinsin ki ne tehdit girişimleri, ne soruşturmalar ne fezlekeler ne tutuklamalar bizi haklı mücadelemizden vazgeçiremeyecektir. Biz kadınlar HDP ile birlikte onların karanlığına, karanlık ve kaostaki ısrarına karşın; inançla, inatla, sabırla, kararlılıkla aydınlığa süreceğiz yelkenlilerimizi. Biz kadınlar HDP’de başardığımızı demokratik siyasal alanda ve yaşamın her tamamında başaracağız. HDP’de mücadele yürüten her bir kadın arkadaşım bu mücadelesiyle aynı zamanda barışın, özgürlüğün, adaletin ve eşitliğin teminatıdır. Aydınlığa yol alacağız ve ülkenin gökyüzünü o aydınlık günlerin mutlak hakimiyetine sunacağız! Nefrete karşı sevgiyi öreceğiz ilmik ilmik, ölüme karşı yaşamı savunacağız yürek yürek,  savaşa karşı barışı haykıracağız gümbür gümbür, sömürüye karşı direnci büyüteceğiz ev ev, şehir şehir, zindan zindan! Biz kadınlara yerel yönetimlerde, parlamentoda, siyasette, sokakta, yaşamda tahammül edemeyen, kayyum atayan tekçi erkek zihniyeti bilsin ki, kadınlar yerel yönetimlerde olduğu gibi ülke yönetiminde de söz sahibi olacaktır. Bunu mutlaka başaracaktır. Kadınları hiç bir güç engelleyemeyecektir. Hep birlikte Jin Jiyan Azadi diyoruz.”