HDP’li vekilden 2020 yılı bütçe yorumu: Yağma, talan, hırsızlık, sömürü

  • 09:04 14 Kasım 2019
  • Siyaset
Dilan Babat
 
ANKARA - 2020 yılı bütçesinin sermaye gruplarını, savaş ve şiddet politikasını merkeze aldığını ve bunları finanse etmek için halkın iliklerine kadar sömürüleceğini belirten HDP'li Serpil Kemalbay, “Kaynakları bir avuç ‘para babası’na aktaran bir bütçeden söz ediyoruz. Yağma, talan, hırsızlık bütçesi ile karşı karşıyayız” dedi.
 
Meclis Plan ve Bütçe Komisyonu’ndaki 2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi’nin görüşmeleri 6 Kasım tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) görüşülmeye başlandı.  Meclis bütçesine 2020 yılı için ayrılan pay 1. 747 milyon TL, 2021 yılı için 1 milyar 785 milyon TL, 2022 yılı için ise 1 milyar 910 milyon TL ayrılması öngörülüyor.  Meclis bütçesinin 2020 yılı personel giderleri için ayrılan pay, 941 milyon 107 bin TL. Mal ve Hizmet Alım giderleri için ise 226 milyon 951 bin TL. Meclis bütçe görüşmelerinde diğer dönemlerde olduğu gibi yine kadına yer yok.
 
Halkların Demokratik Partisi (HDP) İzmir Milletvekili Serpil Kemalbay, 2020 yılı Meclis Plan Bütçe Komisyonu’na ilişkin değerlendirmelerde bulundu. 
 
‘Kadınların, işçilerin ve emekçilerin ihmal edildiği bir bütçe’
 
Her sene olduğu gibi 2020 yılı bütçesinin de kadınlardan, toplumdan ve halktan kaçırılarak hazırlandığını belirten Serpil, bütçenin “tek adam rejimine” uygun bir şekilde yapıldığını ifade etti. “Toplumcu ve toplumsal cinsiyet eşitliğini gözeten, bunun üzerine dayalı bir bütçe olma özelliğinden fersah fersah uzak” diyen Serpil, şunları söyledi: “Kadın haklarını koruyan bir bakanlıktan söz edemiyoruz. Bakanlık aileye indirgendi ve ailenin altında tanımlanan bir konumdan söz etmiş oluyoruz. Bütçelemede de muhafazakârlaştırıcı etkiler tamamen kendini gösteriyor. Cumhurbaşkanlığının ve Sarayın bir kaynağa ihtiyacı var. Çünkü büyük bir savaş politikası sürdürülüyor ve savaşın da ciddi bir faturası var. Bu bütçelemede de savaşın faturasının halka yayıldığını görüyoruz. Sermayeyi kollayan, sermaye birikimi üzerine onların muafiyetlerini getiren, onlara çeşitli teşvikler vererek milyarlarca lira kollandığı ama öte taraftan sosyal politikaların aşağıya düştüğü, Diyanet’in kollandığı ama kadınların, işçilerin ve emekçilerin ihmal edildiği bir bütçeden söz edebiliriz.” 
 
‘Şiddet politikasını finanse edecek bir bütçe peşindeler’
 
Bütçe görüşmelerinde savaş politikalarının etkilerinin olduğunu, sadece Savunma Bakanlığı’na ayrılan bütçeden değil, diğer bakanlık kalemlerine yayılan paydan da anlaşıldığını vurgulayan Serpil, savaş hedefli, militarizme dayalı bir bütçe olduğunu kaydetti. Söz konusu bütçenin “savaş ve sermaye bütçesi” olduğunun rahatlıkla görüldüğünü belirten Serpil, “Kadın erkek fırsat eşitliği açısından biz bütçelemeyi ele alıyoruz, bunun ölçüsünü kollayacağız’ diyorlar. ‘Göstergeleri olacak ve bu göstergeleri takip edeceğiz diyorlar’, fakat bakanlıkların bu anlamda kamuoyunda bir saygınlığı olduğunu düşünmüyorum. Örneğin Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı işçilere karşı şimdiye kadar sorumluklarını yerine getirmedi. 2019 bitiyor iş güvenliği ile ilgili müfettişlerin teftişleri yeni başlıyor. Bir güvenirlilikleri yok, TÜİK’te nasıl göstergelerle oynuyorlarsa aynı şekilde ‘göstergeleri nasıl yükseltebilirim’ anlamında kağıt üzerinde bazı işlemler yapılıyor. Esasına baktığımız zaman kadınları şiddetten koruyan, kadınları çalışma hayatının içerisine alan, kadınların eğitime erişimi sağlayan, çocukları cinsel tacize ve istismara karşı koruyan bir politika izlediklerini görmek mümkün değil. Sadece kendi iktidarları nasıl sürdürülebilir diye algı yönetimi olarak baktıklarını görüyoruz.  Yayılmacı yeni Osmanlıcı hayalleri doğrultusunda sürdürdüğü, aynı zamanda Kürtleri yok sayan Kürtlerin statüko kazanımlarını önleme üzerine dışarıda yürüttükleri savaş, içeride yürüttükleri çatışma, şiddet politikasını finanse edecek bir bütçe peşindeler” diye ekledi. 
 
‘Yandaş zengin yaratan bir mekanizma kuruldu’
 
Meclis’te yapılan bütçe görüşmeleri devam ederken ekonomik krizin yoğun bir şekilde devam ettiğine dikkat çeken Serpil, sözlerini şöyle sürdürdü: “Şu anda dünyada neo-liberal politikalar büyük bir iflas yaşıyor. Ekonomik bir bunalım, artan eşitsizlikler ve ezilen sınıfların büyük bir bunalımı var.  Dünyanın her yerinde ezilen sınıflar şuan sokaklarda.  İş için, pahalılığa karşı özgürlük ve eşitlik için elektrik ve su paralarını ödeyemedikleri için ayaktalar. Dünyada şuan bu politikaların ağır bedelleri sosyal mücadeleyi artırmış durumda. Türkiye’de ise AKP iktidarının son 17 yıldır uyguladığı politikalar belki de tarihimizde uygulanmış en neo-liberal politikalardır. Kamusal alanı tamamen özelleştiren, öte taraftan sermayeye kaynak aktaran bir politika. Özellikle kamu ihaleleri yoluyla bir avuç yandaş zengin yaratan, böyle bir mekanizma kuruldu. Bu mekanizma büyük bir uçurum yarattı ve bu uçurum milyonlarca işsiz, ağır yoksulluk koşulları, güvencesizlik yarattı.”
 
‘Sermaye değil, kadınlar ve toplum merkeze alınmalı’
 
HDP olarak, bütçenin iyileştirilmesi gerektiğinin altını çizdiklerini belirten Serpil, şu önerilerde bulundu: “Su bir insan hakkıdır, yaşam hakkıdır dolayısıyla her insanın belirli bir ölçüde suya ücretsiz erişebilmesini bir hak olarak görüyoruz. Su, elektrik, doğalgaz,  barınma ve iletişimin belirli bir seviyede ücretsiz olarak toplumda herkesin gelirine bakılmaksızın erişebileceği şekilde düzenlenmesini savunuyoruz. Fatih’te intihar eden dört kardeş, elektrik borçlarını ödeyememişti ve cenazenin çıkarılması ardından BEDAŞ gelip elektriklerini kesti.  BEDAŞ kimdir diye baktığımız zaman, AKP iktidarının dörtlü çetesinden bir tanesinin şirketi. ‘Bu bir cinayet’ diyoruz, insanlar elektrik parasını, ev kirasını veremiyor. Nefes alamıyor ama ‘ben yoksulum garibanım’ diye yardım da istemiyor. İnsanların yaşamlarını sürdürebileceği, temel ihtiyaçların sağlanabildiği bir sosyal politikanın en derin sorunlara çözüm olabileceğini düşünüyoruz. İstihdamdaki bu gerileme, herkesin işe erişiminin sağlanamaması, yoksulluğun artması sorunlarına da farklı perspektiflerden bakılması gerekir.  Sermayeyi merkezine alan değil de insanı, toplumu ve kadını merkeze alan bir bütçe olması gerektiğini ifade ediyoruz.”
 
‘Bu bütçe sömürü bütçesidir’
 
AKP ve MHP’nin kadınları ve toplumu merkeze almadığını, bunun yerine sermaye ve kârı merkeze aldığına işaret eden Serpil, “Bir sermaye ve çıkar grubunun, finans kapitalin çıkarları ile iktidarda kalabilmek için girdikleri bu savaş politikaları, bütün bütçenin nasıl kullanılacağını gösteriyor. Tercihler toplumun, kadınların merkeze alındığı ve karın ötelendiği bir şekilde yapılmalı. Bu bütçede vicdan ve ahlakın olmadığı bir bütçe. Bu bütçede alınan kararlar, yapılan tercihleri sokağa indiğimiz zaman karşılığı intiharlardır, kadın cinayetleridir, açlıktır. Bu bir sömürü bütçesidir, halkı iliklerine kadar sömüren, kaynaklarını oradan alan bir avuç para babasına aktaran bir bütçeden söz ediyoruz. Yağma, talan hırsızlık bütçesi ile karşı karşıyayız” diye konuştu. 
 
‘Kadınları erkeğe mahkum edecek bir bütçe planlanıyor’
 
Bütçe görüşmelerinde kadınlara ayrılan bütçenin kırıntılarının dahi bulunamadığını vurgulayan Serpil, şunları dile getirdi: “Biz kadın cinayetlerini önlemek istiyorsak, bu bütçeden ona dair bir pay ayırmamız gerekiyor ama baktığımız zaman, bütçe kalemlerinde kırıntılarının ayrıldığını görüyoruz ve fiili olarak hayata geçirilmediğini görüyoruz. Her büyükşehirde kadın konuk evi ya da sığınakların açılması gerekiyor.  Yüz binin üstünde nüfusu olan belediyelerde de aynı şekilde açılması gerekiyor.  Buralara kaynak aktarıldığını göremiyoruz. Toplumsal cinsiyete duyarlı olabilmek için bir politikaya sahip olmak gerekiyor.  AKP’nin öyle bir fikriyatı yok. Onun bu bakışının yansımalarını görüyoruz, ‘makbul’ kadın yaratma politikası izliyorlar ve bu ‘makbul kadın’ politikaları toplumsal cinsiyet eşitsizliklerini daha fazla ayıran bir durumdur. Ancak kocası ölen bir kadına yardım yapılıyor, boşanan tek başına yaşayan bir kadına bu yardım yapılmıyor. Burada bile bu ayrımcılığı ve kadını erkeğe mahkum eden politikayı görebiliyoruz. Burada kâr odaklı bir anlayış var. Kendi kadrolarını yaratan bir anlayışla kadınların erkeğe bağımlı olduğu, kadınları muhafazakârlaştıracak bir bütçe planlanıyor.”
 
‘2020 yılı bütçesi fakirden alıp zengine verme bütçesi ‘
 
Bütçe görüşmelerinde toplumsal cinsiyete dayalı görüşmelerin de yapılması ve ev içi kadın emekçilere de bir bütçenin ayrılması gerektiğini ifade eden Serpil, “Bütün ev hizmetlerinde çalışan kadınların sigortalanmalarının önündeki engelin kaldırılması gerekiyor. Bir yasa çıkarılıyor ‘yaptık’ diyorlar ama hayatta bir karşılığı yok. Bütçelemede yapılan bu tasarruflar kadınların yaşamların içindeki noktalara evirilmiyor. Amaç göstergelerde algı yaratmak. İktidarlarını geleceğe taşıma dışında sermayeyi zengine aktarma bütçesi uyguluyorlar. 2020 bütçesi fakirden alıp zengine verme bütçesi olarak kendini gösteriyor. İçtiğimiz sudan, elektriğe kadar her türlü tüketim, vergilerle kaynak oluşturulup sermaye ve sisteme aktarılıyor. Fakirden alıp zengine vermesini çok çıplak olarak görüyoruz. Savaş bütçesinden çıkan açıklardan yeni kalemler kurularak finanse edilmeye çalışılıyor” diye konuştu.