Ayşe Acar Başaran’dan gözaltı tepkisi: Bütün kadınların ses yükseltmesi gerekiyor

  • 09:17 7 Kasım 2019
  • Siyaset
ANKARA - Ankara’da kadınların KJA faaliyetleri gerekçe gösterilerek gözaltına alınmasına tepki gösteren HDP’li Ayşe Acar Başaran, “Başka siyasi geleneklerden, kültürlerden ve inançlardan gelebiliriz ama en nihayetinde kadın kimliğine bir saldırı varsa tüm kadınların bu saldırıya karşı ortak bir mücadele yürütmesi gerekiyor” dedi. 
 
Ankara’da dün sabah saatlerinde 6 kadın, Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile kapatılan Kongreya Jinen Azad (KJA) faaliyetleri gerekçe gösterilerek ev baskınıyla gözaltına alındı. Yine geçtiğimiz 1 Kasım günü de Van’da 15 kadın siyasetçi benzer gerekçelerle gözaltına alınmıştı.
 
HDP Hukuk ve İnsan Hakları Komisyonu Sözcüsü ve Batman Milletvekili Ayşe Acar Başaran son süreçte özellikle kadın siyasetçilere yönelik gözaltı operasyonlarını değerlendirdi. 
 
‘Muhalefete alan bırakmama politikası uygulanıyor’
 
Uzun bir süredir muhalif siyasete yönelik yoğun bir saldırı olduğuna dikkat çeken Ayşe, “Bir taraftan belediyelerimize kayyım atanırken, savaş siyaseti yürütülürken bir taraftan da siyasetçilere yönelik saldırılar var. Özellikle kadın siyasetçilere yönelik yoğun bir saldırı olduğunu hepimiz görüyoruz. Bugün yapılan operasyonda, geçen gün Van’da yapılan operasyonda aslında iktidarın siyaseten karşısında duran kadınların sindirme, nefessiz bırakma ve muhalefet alanını bırakmama politikası uygulanıyor” diye belirtti. 
 
‘KJA yasal çerçevede faaliyet yürüten bir dernekti’
 
Kadınların KJA faaliyetleri gerekçe gösterilerek gözaltına alınmasına ilişkin Ayşe,  KJA’nın Türkiye’deki anayasa ve dernekler kanuna göre kurulduğunu ve faaliyet yürüttüğünü söyledi. KJA’nın kadın özgürlük mücadelesi, kadın hakları, toplumsal cinsiyet eşitliği üzerine çalışmalar yürüten aleni bir şekilde faaliyet yürüten ve planlamaları, programları belli olan bir dernek olduğunu hatırlattı. Ayşe, şöyle devam etti: “15 Temmuz darbe girişiminden sonra iktidar, özellikle muhalefete yönelik ciddi bir saldırı gerçekleşti. Bu saldırı özellikle kadın kazanımlarını ve kurumlarını hedef aldı. Onlarca kadın kurumu yine KJA ile birlikte kapatıldı. Eşbaşkanlık sistemini benimseyen parti programında uygulayan belediyelerimize kayyım atandı. Kadın kurumlarının yerleri gasp edildi. İlmek ilmek emekle kurulan yerler,  bir gecede çıkan KHK ile kapatıldı.”
 
‘Kadınlar meşru bir mücadele yürütüyor’
 
Bu gerekçelerle kadınların gözaltına alınmasının kabul edilemeyeceğini vurgulayan Ayşe, “Sonuçta kadınlar yasal bir şekilde çalışma yürüttüler. Kaldı ki, kadınlar meşru bir mücadele yürütüyor. Dünyada birçok kadının yürüttüğü eşitlik mücadelesini yürütüyorlar. Eşit bir çoğulculuk kendi hak mücadelesini yürütüyor. Bu aslında son süreçte tartışmaya başlanan nafaka meselesi, kadın erkek eşitsizliğine karşı alınan tavır, kadınlara yüklenen misyon ve kadınların siyasette, çalışma alanında olmaması için yürütülen bir projenin bir parçası” diye kaydetti. 
 
‘Saldırılar iktidarın söylem ve uygulamalarından bağımsız düşünülemez’
 
“İktidar topyekün kadın kazanımlarına savaş açmış durumda. Kadın kazanımlarını yok ederek kendilerini ortaya koyuyorlar. Bugün bu operasyonda böyle değerlendirilebilir. İktidar kendine göre bir kadın çerçevesi ve kadın alanı yaratmak istiyor” diyen Ayşe, mücadele eden kadınların hedef alındığına dikkat çekti. Ayşe, “Biz biliyoruz ki bu ülkede muhalif olduğunuz sürece terörize edilmek çok kolay. İktidarın karşısında durduğunuz her an bu uygulamalarla karşılıyorsunuz. Tüm bu saldırılar iktidarın söylem ve uygulamalarından bağımsız düşünülemez. Kendilerine göre bir sistem faşist bir rejim kurmaya çalışırken bu faşist rejimin karşısında bir mücadele yürüten kadınlar hedef alınarak bastırılmaya çalışılıyor” ifadelerini kullandı. 
 
'Ortak mücadele yürütülmesi gerekiyor'
 
25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Uluslararası Mücadele Günü’ne giderken ve buna karşı eylem ve etkinliklerin planlamaları yapılırken yapılan bu operasyonun kadınlara gözdağı anlamına geldiğine işaret eden Ayşe son olarak şunları dile getirdi:  “Kadınlar can güvenliklerin olmadığı bir şekilde yaşam mücadelesi veriyor. 25 Kasım’a giderken bu şekilde gözaltına alınmaları bütün kadınlara bir saldırıdır. O açıdan Türkiye’deki bütün kadınların bu saldırıya, gözaltı ve sindirme siyasetine karşı ortak bir ses yükseltmeleri gerekiyor. Büyük bedellerle ve emeklerle kazanılmış kazanımları iktidarın alaşağı etmesine izin vermemeliyiz. Biz kadınlarında yürüttüğü politika farklı olabilir başka siyasi geleneklerden, kültürlerden ve inançlardan gelebiliriz ama en nihayetinde kadın kimliğine bir saldırı varsa tüm kadınların bu saldırıya karşı ortak bir mücadelesi yürütmesi gerekiyor.”