Tülay Hatimoğulları: Asıl hedefleri demokratik yönetim modelidir

  • 10:41 24 Ekim 2019
  • Siyaset
Filiz Zeyrek
 
ADANA - Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik saldırıların altında, tek adam rejimlerinin en fazla rahatsız olduğu meselenin “kadın kazanımları” ve birlikte eşit yaşam olduğunu ifade eden HDP Milletvekili Tülay Hatimoğulları, “Bütün dünya biliyor, asıl hedefleri demokratik yönetim modeli ve demografik yapıyı değiştirmektir ve bu da insanlık suçudur” dedi.
 
Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) ve “Suriye Milli Ordusu” adı altında toplanan unsurların, 9 Ekim’de Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik başlattıkları saldırılara karşı, başta Kürtler olmak üzere çok sayıda ülkeden büyük tepkiler yükseldi. Son olarak 18 Ekim gecesi, bir ateşkes yapıldığı belirtildi. Demokratik Suriye Güçleri (DSG), direniş sonucunda Türkiye’nin ateşkes yapmak zorunda kaldığını ve kazanımları için Kuzey-Doğu Suriye halkları için direnişi sürdüreceklerini ifade etti. 
 
Gelinen aşamayı ve Türkiye’nin saldırılarının asıl amacını değerlendiren Halkların Demokratik Partisi (HDP) Adana Milletvekili Tülay Hatimoğulları, “Türkiye ve emperyalist güçlerin asıl hedefinin Rojava devriminin kazanımları” olduğunu vurguladı.
 
‘IŞİD sadece Suriye için değil, tüm dünya için tehlikedir’
 
Başta Kürtler olmak üzere Kuzey ve Doğu Suriye’deki bütün halkların DAİŞ’e karşı mücadele vererek, ortak ve yeni bir yaşam kurduklarını ifade eden Tülay, bu yaşamın ve yönetim biçiminin Ortadoğu için bir model olduğunu vurguladı. “Bu yeni modelin tüm dünyanın takdirini kazandığını hepimiz görmüş olduk” diyen Tülay, Türkiye’nin saldırıları nedeniyle DAİŞ’in yeniden bir tehlike haline geleceğini söyledi. Çetelerin sadece Suriye için değil Türkiye ve dünya için büyük bir tehlike arz ettiğinin altını çizen Tülay, “Özelikle batıda çok fazla katliamlar yaptı. Amerika’da, Paris’te ve diğer ülkelerde onlarca bombalı katliam düzenledi. Türkiye’de özelikle HDP’ye dönük bombalı saldırıları unutamayız. Rojava'da Kürt, Arap ve diğer halkların IŞİD'e karşı verdiği mücadele tüm dünyanın yararına, çıkarına olan bir mücadeledir" diye konuştu.
 
‘Asıl mesele demografik yapıyı değiştirmek’
 
AKP iktidarının tüm bunlara rağmen selefi çetelerle bölge siyaseti yürütme konusunda ısrarcı olduğunun altını çizen Tülay, "Çok uzun süreden beri AKP iktidarının projelerinden biri olan ‘tampon bölge’ şimdi de ‘güvenli bölge’ olarak hayata geçirilmek isteniyor. Bu bölgeye Türkiye’ye gelen Suriyeli mültecileri yerleştirmek istediğini söylüyor. Buradaki asıl meselenin demografik yapıyı değiştirmek olduğunu tüm dünya biliyor. Burada bizim temel eleştirilerimiz şunlar? Demografik yapıyı değiştirmeye kalkışmak tarihsel bir suçtur, uluslararası hukuka aykırıdır. Diğer bir sorun da mültecileri araçsal bir konuma alarak onları yeniden savaşın kucağına atmak da insani bir suçtur” dedi.
 
ÖSO'nun bir başka versiyonu olan “Suriye Milli Ordusu” adı altında 100 bin kişilik bir ordu oluşturulduğunu bunun da açıkça Urfa’da ilan edildiğini hatırlatan Tülay, “Kim bunlar, kimlerden oluşturuldu” diye sordu. 
 
‘Emperyalizmin saldırmasının nedeni kadın kazanımları’ 
 
Rojava’daki yaşam biçiminin ve mücadelenin en önemli özelliğinin de kadın devrimi olduğunu vurgulayan Tülay, “Rojava anayasasının olumlu yönleriyle halklar orada çok huzurlu, kaygısızca yaşamaya başlamıştı. Özelikle kadın hakları açısından tarihsel bir durum söz konusu. Kadınlar komün köyü, kooperatifleşme, komün yaşam modeli gibi tarihsel bir yapı kurdu. Bu model bir yandan barışçıl bir yanıyla da ekonomik adaleti savunan bir model. Bugün emperyalist güçlerin Rojava’yı ‘ehlileştirmeye’ çalışmasının altındaki en önemli neden bu kazanımlar” diye konuştu.
 
‘Kazanımlar Ortadoğu’daki kadınlar için yaşamsal’
 
Bu kazanımların Ortadoğu coğrafyasındaki kadınlar açısından yaşamsal önemde olduğunun altını çizen Tülay, bu yeni modelin, parça parça yayılacağını söyledi. Tek adam rejimlerinin ise buna tahammül edemeyeceğini söyleyen Tülay, “Rojava’da dört bir yandan bir basınç uygulanıyorsa ve bugün emperyalist güçler Türkiye’nin bu müdahalesine izin veriyorlarsa altında yatan neden budur” dedi.
 
Kadınların talebi nettir: Savaş istemiyoruz
 
Kadınların talebinin net olduğunu, savaş istemediğini vurgulayan Tülay, “İktidar samimiyse ‘Suriye'nin sınır bütünlüğünü biz koruyoruz’ diyorsa o zaman o topraklarda yaşayan halklar kendi kaderlerini belirlesin. Hiçbir ülke başka bir ülkenin toprakları üzerinde bir hakka sahip değildir” diye ekledi.