Selma Gürkan: ABD ve Rusya’nın bölgeden elini çekmesi gerekiyor

  • 09:11 24 Ekim 2019
  • Siyaset
Habibe Eren
 
ANKARA - “ABD’nin ve Rusya’nın da ipiyle kuyuya inilmez” diyen EMEP Genel Başkanı Selma Gürkan, “ABD ve Rusya başta olmak üzere tüm yabancı güçlerin bölgeden elini çekmesi, Türkiye’nin Suriye işgaline ortak olmaması, askeri güçlerini geri çekmesi, gericiliklerle işbirliğini sonlandırması için kararlılıkla mücadele etmek gerekmektedir” dedi. 
 
Türkiye’nin Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik başlattığı operasyonun ardından ABD arabuculuğuyla ilan edilen ateşkesin son gününde Rusya ve Türkiye arasında 10 maddelik bir mutabakat imzalandı.  Rusya ve Türkiye arasında varılan 10 maddelik mutabakata göre Girê Spî ve Serêkaniyê’yi içine alan bölgede 32 kilometre derinliğin muhafaza edileceği ve bölgenin doğu ile batı arasındaki 10 kilometrelik bir bölgede Rusya-Türkiye devriyesinin 150 saat sonunda başlayacağı belirtildi. Suriye’de yaşanan gelişmelerin yanı sıra Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) belediyelerine de kayyım atanmaya devam ediliyor. En son operasyonda 4 HDP’li belediye eşbaşkanı da tutuklandı. 
 
Emek Partisi (EMEP) Genel Başkanı Selma Gürkan, Türkiye’nin Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik saldırıları, Amerika ve Rusya’nın Kuzey ve Doğu Suriye’ye dönük politikaları ve son süreçte HDP belediyelerine atanan kayyımlara ilişkin değerlendirmelerde bulundu. 
 
‘ABD ve Rusya ile mutabakat sonucu operasyon kararı verildi’
 
Operasyon kararı verildiğinden itibaren EMEP olarak bu operasyonun doğru bir karar olmadığını söylediklerini ve yanlışlarına işaret ettiklerini vurgulayan Selma, Türkiye’nin operasyon kararının da ateşkesin de aslında ABD ve Rusya ile vardıkları mutabakat çerçevesinde gerçekleştiğini söyledi. 
 
‘Hükümetin politikaları uzun ömürlü değil’ 
 
Türkiye’nin ABD ve ardından Rusya ile mutabakata vardığı 10’ar maddelik anlaşmaların aslında Suriye’nin yakın geleceğine dair ABD ve Rusya’nın vardığı ve Türkiye’nin zorunlu olarak kabul ettiği mutabakatlar olduğunu söyleyen Selma,  işin esasının en başından beri Türkiye’nin resmi politikasının yayılmacı amaçlar etrafında oluşmakla birlikte ABD ve Rusya çizgisinden daha öte olmadığını vurguladı. Selma, “Emperyalizme bu kadar bağımlı ilişkilerle olması da beklenmezdi zaten. AKP iktidarı bu mutabakat metinlerini Erdoğan ‘Başkomutanlığı’nda kazanılmış bir zafer olarak sunsa da bölgede güç olan iki devletin, ABD ve Rusya’nın Suriye için öngördükleri çözümün bir ön adımıdır. Ancak, bu başarı algısının ülkenin içinde bulunduğu ekonomik koşulları ve hükümetin politikalarının halkta yarattığı sorgulama ve zayıf olsa da gelişen tepkileri dikkate aldığımızda uzun ömürlü olması da mümkün görünmemektedir” dedi.
 
‘Denklemleri değiştirecek yegane güç bölgede barış’
 
Gelinen nokta bölge halklarının ve ülkedeki emekçi sınıfların ve halkların lehine gelişmeler olarak ele alınmayacağına dikkat çeken Selma, Türkiye-Rusya anlaşmasını şu sözlerle değerlendirdi: “Emperyalistler ve yereldeki işbirliği yaptığı devletlerin güç ve rekabet kavgalarıyla oturdukları pazarlık masalarında denklemi değiştirecek yegane güç ve bölgede barışın, ülkede demokrasinin tek seçeneği halkların kardeşliği temelinde halk güçlerinin ve demokrasi güçlerinin anlayışıyla mücadelesini büyütmesidir.”
 
‘ABD ve Rusya’nın bölgeden elini çekmesi gerekiyor’
 
AKP iktidarının politikalarının hem ABD hem de Rusya’ya ekonomik ve politik olarak bağımlılığın arttığı sonucunu bir kez daha ortaya çıkardığını dile getiren Selma, sözlerini şöyle sürdürdü: “Hareket alanının gittikçe daraldığı bir gerçekliktir. Mutabakat masalarında ABD'ye ve Rusya'ya F35, S400, nükleer santral vb. ne gibi taahhütlerin verildiğini henüz bilmiyoruz, ilerleyen aşamalarda pazarlık masalarının ayrıntıları ortaya çıkacaktır. Ancak, sağlanan bu mutabakatlar nihai sonuçlar değildir. Karşılıklı güç denemeleri, pazarlık kavgaları sona erdi anlamı taşımamaktadır. ABD ve Rusya başta olmak üzere tüm yabancı güçlerin bölgeden elini çekmesi, Türkiye’nin Suriye işgaline ortak olmaması, askeri güçlerini geri çekmesi, gericiliklerle işbirliğini sonlandırması için kararlılıkla mücadele etmek gerekmektedir.”
 
‘Hepimizin bu tarihsel sorumluluk ile hareket etmesi gerekir’
 
“İşçilere, emekçilere, halka hâkim medyadan pompalanan yalanların dışında kalan gerçekleri bıkmadan usanmadan anlatmak, emperyalistlere ve işbirlikçi politikalara karşı ısrarla halkların kardeşliğini savunmak, barış ve demokrasi mücadelesinde ısrar etmek gerekiyor” diyen Selma, “Her siyasal kesime, her toplumsal kesime bu çerçevede görev ve sorumluluk düşmektedir, hepimizin bunun tarihsel sorumluluğuyla hareket etmesi gerekir” diye ekledi. 
 
‘Türkiye bağımlı politikayı hayata geçirmektedir’
 
ABD’nin bir adım geriye çekilip sahada Rusya ile Türkiye’nin ve Suriye rejimi ile Türkiye’nin dalaşmasını istediğini vurgulayan Selma, “Çünkü; Türkiye’nin Rusya ile girdiği ilişki dolaylı da olsa rejim ile girme ihtimali olduğu ilişkilerin bozulmasını ister. Hakeza Rusya da benzer bir süreç içerisinde. Türkiye ile ABD’nin ilişkisinin bozulmasını ve Türkiye’nin daha çok Rusya çizgisinde bir politika yürütmesini istiyor. Maalesef Erdoğan ve Türkiye emperyalistlere karşı bir politika izliyormuş görüntüsüyle aslında tam da Rusya’nın ve ABD’nin çizdiği sınırlar içinde bir politikayı, emperyalist ülkelere bağımlı bir politikayı hayata geçirmektedir” ifadelerini kullandı. 
 
‘Emperyalistlerin çıkarından bağımsız bir politika uygulanmalı’
 
Selma, “ABD’nin de ipiyle kuyuya inilmez Rusya’nın da ipiyle kuyuya inilmez” diyerek Türkiye için olması gerekenin bölge halkları ile daha kardeşçe ve dayanışma içerisinde bir dış politikanın uygulanması olduğunu dile getirdi. Türkiye’nin savaşçı politikalarla ve Kürtlerin statüsünü kendisine tehdit olarak gördüğü bir dış politikayla istikrarın sürdürülemeyeceğine dikkat çeken Selma, “Tam tersine bölge halkları ile dayanışmayı güçlendirecek bir ilişki, emperyalistlerinden çıkarından bağımsız halkların çıkarı doğrultusunda bir politikanın uygulanması gerekiyor” dedi.
 
‘Kayyumlara ses çıkarmaya da görev olarak bakıyoruz’
 
Suriye politikasının aynı zamanda bir iç politika olduğunu da vurgulayan Selma, son dönemde Nusaybin ve Yüksekova’nın yanı sıra 12 belediyeye kayyım atandığını hatırlattı. HDP’li belediyeler üzerinden uygulanan kayyım politikasının AKP iktidarının bir iç politikası olmasının yanı sıra Suriye politikası ile eş zamanlı bir uygulama olduğunu vurgulayan Selma, “Diyarbakır dâhil olmak üzere çok sayıda belediye başkanı operasyonla gözaltına alındı. Ve sayın Mızraklı’nın tutuklanması bundan bağımsız bir uygulama değil. Bölgede barışı savunmak aynı zamanda Türkiye’de demokrasiyi savunmak anlamına gelmektedir. Hükümetin bölgeye dair bir iç politika haline getirdiği  kayyum kararlarının arkasından gelen tutuklamaların anti demokratik buluyoruz. Bir halkın iradesinin gasp edilmesi olarak değerlendiriyoruz. Buna karşı ses çıkarmayı da bir görev olarak bakıyoruz” diye konuştu. 
 
‘Dış politikada savaşçı iç politikada yasakçı ve baskıcı bir rejim’
 
Türkiye’nin birleşik demokrasi mücadelesine ihtiyacı olduğunu dile getiren Selma, demokrasi güçlerinin, halk güçlerinin ve emek güçlerinin ortak bir platformda buluşması gerektiğine dikkat çekti. Bunun tarihsel bir zorunluluk olduğunu vurgulayan Selma, devamında CHP’nin Suriye’ye yönelik tutumunu ve savaş tezkeresine ‘evet’ demesini eleştirdi. Geniş siyasal ve toplumsal kesimlerin barış talebi ile bir araya gelme zeminin güçlendirilmesi gerektiğini belirten Selma, “Yanlış olan politikaları ifade edeceğiz. Ama ortak demokrasi taleplerinde bu ülkenin halklarının geleceği için ortak talepler etrafından yol yürümenin yollarını bulmamız gerekiyor. Aksi takdirde tek adam ve tek partinin her alanda egemen olduğu bir Türkiye’nin nasıl olacağının ipuçların bugünden görebiliyoruz. Yani dış politikada savaşçı, iç politika da baskıcı yasakçı bir iktidar olacaktır bu siyasal rejim. Bu siyasal rejimin ve gericiliğin geriletilmesi için bütün toplumsal kesimlere görev düşmektedir” ifadelerini kullandı.