‘Amacımız özgürlük alanlarının yaratılması, şiddetin son bulmasıdır’

  • 09:02 16 Eylül 2019
  • Siyaset
Şehriban Aslan
 
DİYARBAKIR - Katledilen kadınların faillerine yönelik cezasızlık politikaları, İstanbul Sözleşmesi ve nafaka hakkına yönelik saldırılar ile kayyım atamaları ve kadına yönelik şiddetin arttığına işaret eden TJA aktivisti Zelal Bilgin, “Şiddetin tek sebebi hükümetin yetersiz politikaları ve cezasızlık sistemi ile cesaretlendirdiği erkek egemen zihniyettir. Amacımız, değişim kampanyamızla beraber özgürlük alanlarının yaratılması ve bu şiddet politikalarının son bulmasıdır” dedi.
 
Kadın katliamlarında faillere uygulanan cezasızlık politikası ile failler neredeyse koruma altına alınıyor. Birçok kadının ise koruma talebinde bulunduğu halde önlem alınmadığı için katledildiği birçok kez ortaya çıktı. Kadınların katledilmesinde en büyük sorumlunun mevcut iktidar olduğunu dile getiren Tevgera Jinên Azad (TJA) aktivisti Zelal Bilgin, Türkiye’nin, imzacısı olduğu İstanbul Sözleşmesi ve 6284 sayılı kanunu kaldırmaya çalıştığını kaydetti.
 
‘İntihar adı altında kadınlar öldürülüyor’
 
Zelal, devletin kadını koruma üzerinden yarattığı politikasızlığın bir sonucu olarak sadece Ağustos ayında 49 kadının katledildiğini hatırlattı. Zelal, “Resmi kayıtlara ‘intihar’ olarak geçen kadın ölümlerinin büyük bir çoğunluğunun kadın cinayeti olduğunu görebiliyoruz. Çünkü bunlar ev içerisinde yaşamış oldukları baskılar neticesinde intihara zorlanan kadınlar veya bir cinayet adına yargılanmamak için kadınları zorla intihara sürükleyen yaklaşım sonucu ortaya çıkıyor” diyerek, kadın katliamlarına dönük herhangi bir koruyucu önlemin alınmadığını ifade etti.
 
‘Kadın korumasız bırakılıyor’
 
Kayyım protestosu için oldukları yerde polisin ve bariyerlerin yoğunlukta olduğuna dikkat çeken Zelal, en demokratik eylem ve etkinlikte bile böylesi bir yığıntı oluşturan bir sistemin kadını, çocuğu, hayvanı koruma politikalarından çok uzak olduğunu belirtti. Cezasızlık yöntemi ile erkeklerin desteklenip cesaretlendirildiğini dile getiren Zelal, şunları söyledi: “Geçtiğimiz günlerde eşini katletmek üzereyken yakalanan birini gözaltına alıp direk serbest bırakabiliyorsunuz. Kadını korumasız bırakabiliyorsunuz. Kaldı ki kadınların koruma talebi karşılandığı takdirde de cinayetler işlenebiliyor. Korunma altına alınan bir kadına telefon numarası verip risk esnasında aramaları söyleniyor. Tabi o süre zarfında olan oluyor. Şiddet gün geçtikçe tırmanıyor. Mevcut sistem içerisinde yaratılan politikalar tamamen şiddet eğilimli politikalardır. Şiddetin bir cezası yok. Zanlının giymiş olduğu takım elbise, takmış olduğu kravat üzerinden indirimin uygulandığı bir ceza söz konusu oluyor.”
 
‘İstanbul Sözleşmesi kaldırılmak isteniyor’
 
Televizyon programlarının, dizilerin, reklamların ve buna benzer birçok yayın organının şiddeti desteklediğine değinen Zelal, şu ifadeleri kullandı: “Televizyon programlarında yayınlanan şiddetin aynısı toplumun içinde karşımıza çıkabiliyor. Bunlardan başlanıp bir iyileştirme yapılması gerekiyor. Şu anda bir tarafı olduğu ve ilk imzacısı olduğu İstanbul Sözleşmesi’ni dahil hayata geçirme noktasında imtina eden ve kaldırılması noktasında ciddi tartışmaların yürütüldüğü bir dönemden geçiyoruz. İstanbul Sözleşmesi, kadının toplum içerisinde maruz kaldığı bütün şiddete karşılık bir mücadele hakkı ve yasal zeminde bir koruma oluşturuyor. Bunların hepsini ciddi anlamda dikkat etmek ve sahiplenmek gerekir. Eleştirilere maruz bırakmış olduğumuz ve sadece kadının aile içinde maruz kalmış olduğu şiddeti yok saymak adına oluşturulan 6284 sayılı yasanın bile içi boşaltılmaya çalışılıyor.”
 
‘Kanunların içi boşaltılmak isteniyor’
 
“Bugün kadının yanında olan bütün kanunların bir nevi içi boşaltılarak kadın toplum içerisinde savunmasız bırakılmak isteniyor” diyen Zelal, bunların mevcut hükümetin yetersiz politikalarından kaynaklandığının altını çizdi. Zelal, “Tırmandırdığı savaş politikaları üzerinden oluyor. Sürekli bir şekilde kullandığı şiddet dilinden dolayı oluyor. ‘Bir kereden bir şey olmaz’ diyen bir zihniyetle, bugün kadın cinayeti söz konusu olduğunda, ‘O cinayet işlenmez’ yaklaşımında olan bir dil var. Bu dille bir bütünen mücadele etmek gerekiyor” ifadelerini kullandı.
 
‘Tepkilerimiz daha güçlü olacaktır’
 
Eşbaşkanlık sisteminden kadının kendisini ifade etmek için oluşturmuş olduğu bütün alanlara ciddi bir saldırı olduğunu kaydeden Zelal, “Bugünkü kayyım politikaları bir öncekinde uygulanan ve yaratmış olduğu boşluklar tam giderilmek üzereyken tekrar hayata geçirildi. Kayyım döneminde kadın kurumları kapandı ve kadınlara uygulanan şiddet gün geçtikçe tırmandı. Bugün kadına, çocuğa ve doğaya yönelik bütün şiddetin ve katliamın, tacizin, tecavüzün tek sebebi hükümetin yetersiz politikaları ve cezasızlık sistemi ile birlikte cesaretlendirdiği erkek egemen zihniyettir. Bu nedenle biz İstanbul Sözleşmesi’nden de, 6284 sayılı kanundan da vazgeçmeyeceğiz. Bu saatten sonra işlenen bütün kadın cinayetleri ile ilgili tepkilerimiz çok daha güçlü bir şekilde olacaktır. Bizim sorunumuz biyolojik erkeklikle değil. Amacımız, erkek egemen zihniyetin değişmesi ve yaşamda ortaklaştırılarak değişim, dönüşüm kampanyamızla beraber de ciddi bir değişimin ortaya konularak özgürlük alanlarının yaratılması ve bu şiddet politikalarının son bulmasıdır” dedi.