‘Kürt sorununda inkar ve imha politikaları ayrıştırır’

  • 09:04 14 Ağustos 2019
  • Siyaset
Zeynep Durgut
 
VAN - HDP’ye yönelik baskıların artmasının nedeninin giderek daha da güçlenmesi ve güven duyulması olduğunu belirten Muazzez Orhan, “Yerel seçimlerden sonraki yönelim de bunun göstergesi. Partimiz ise tüm bunlara karşı gittikçe güçlenen, demokrasiyi, eşitliği isteyen kesimin bir araya geldiği ve büyüdüğü bir parti” dedi. 
 
Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) 31 Mart yerel seçimlerinde elde ettiği başarının ardından gözaltı, tutuklama operasyonları da arttırıldı. Partilerine yönelik baskıları değerlendiren HDP Van Milletvekili Muazzez Orhan,  hükümetin muhaliflere yönelik baskı, Kürt sorununa karşı inkar ve imha politikaları izlemesinin tüm ülkeye kaybettireceğini dile getirdi. 
 
‘HDP bu ülkenin demokrasi anahtarıdır’
 
AKP’nin demokrasi vaadiyle iktidara geldiğini ancak bugün gelinen noktada demokrasiden bahsetmenin mümkün olmadığının altını çizen Muazzez, “İktidar yanında olmayan ve onun düşüncesini tasvip etmeyen tüm muhalif kesimlere, tüm ötekilere farklı baskı yöntemleri ile sindirme politikası uyguluyor. HDP de muhalif kesimi bir araya toplayan bir parti ve özellikle de son seçimlerde de bunu oldukça açık bir şekilde gösterdi. 31 Mart seçimleri bir kez daha HDP ile bu ülkede demokrasinin mümkün olduğunu gösterdi. Seçimlerden sonra iptal edilen İstanbul seçimleri ile de bir kez daha HDP’ye büyük bir sempati, büyük bir ilgi ve büyük bir güven oldu. Çünkü HDP bu ülkede demokrasinin anahtarı olduğunu bir kez daha gösterdi” dedi. 
 
‘Kürt sorununa karşı inkar ve imha politikaları iktidara kaybettiriyor’
 
Bu nedenlerden dolayı yerel seçimlerden sonra partilerine yönelik baskının arttığını ifade eden Muazzez, “Eşbaşkanlarımıza, belediye meclis üyelerine, belediye eşbaşkanlarımıza yönelik her gün bir ilimiz veya bir ilçemizde mutlaka bir yönelim gerçekleşiyor. Şunu söyleyelim baskı politikaları özellikle bu ülkenin temel sorunu olan Kürt sorununa inkar ve imha politikaları ile yaklaşmak bu ülkeye sadece kaybettirir ve bu daha da kutuplaştırır, ayrıştırır” diye vurguladı. 
 
Yerel seçimlerde halkın da bu politikaları kabul etmediği mesajını verdiğini aktaran Muazzez, “Halk artık bir barış ortamının, demokrasi ortamının başlaması gerektiğini çok net göstermiştir. İktidarın hem içte hem dışta yürüttüğü kirli savaş politikalarından vazgeçerek toplumsal barışı, halkların birlikte özgür, eşit yaşadığı bir yaşamın yolunu açması gerekiyor. Toplumsal muhalefet de demokrasi isteğini ve talebini daha güçlü eylemselliklerle dile getirmelidir” ifadelerini kullandı. 
 
‘Kendi vatandaşını katleden bir iktidar söz konusu’
 
Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik “güvenlik koridoru” oluşturulmasına da değinen Muazzez, bunun da Kürtlerin kazanımlarına yönelik olduğunun altını çizdi. Savaş politikaları nedeniyle işsizlik ve yoksulluğun da yaşandığını ifade eden Muazzez konuşmasını şöyle sürdürdü: “Kürt çocukları, Kürt gençleri geçimini sağlayabilmek için sınır ticareti yapıyorlar. Daha önce Roboski’de olduğu gibi maalesef ki Kürt çocuklarının payına düşen ölüm. Yine Hakkari ve Doğubayazıt’ta iki tane çocuk katledildi. Kendi vatandaşını ‘sınır güvenliği’ adı altında katleden bir iktidar ve zihniyet söz konusu. Yine pençe operasyonuyla Kuzey Irak’a yönelik operasyonlar aynı zihniyetin ürünüdür. Savaş politikaları hiçbir zaman kazandırmamıştır. Savaşın kazananı yoktur. Bu ülkenin barışa ve birlikteliğe ihtiyacı vardır.” 
 
‘Valilik yasakları partimizin marjinalleştirmesine dönüktür’
 
Muazzez son olarak, Van’da devam eden Valilik yasaklarını da  hatırlatarak, “Bin günü aşkındır bir yasaklama söz konusu. Valiliğin genelgeleriyle 10-15 günde bir eylem ve etkinlikleri yasaklamaları söz konusu. Bu yasaklar sadece partimize ve sivil toplum örgütlerine yöneliktir. Partimizi marjinalleştirerek daralmasını hedefleyen bir yönelim. Partimiz ise tüm bunlara karşı gittikçe güçlenen, demokrasiyi, eşitliği isteyen kesimin bir araya geldiği ve büyüdüğü bir parti. İktidarın bu politikalardan bir an önce vazgeçmesi gerektiğini ifade ediyoruz” dedi.