'Geri göndermeyle çözüm üretilemez, bakanlık önerisinde bulunacağız'

  • 09:06 13 Ağustos 2019
  • Siyaset
Habibe Eren
 
ANKARA - HDP Göçmen ve Mülteci Komisyonu Sözcüsü Gülsüm Ağaoğlu, sınır dışı edilmek üzere geri gönderme merkezinde bekletilen mültecilerin darp ve işkenceye maruz kaldıklarını, geri gönderme merkezlerinde zorla ‘ben kendim gitmek istiyorum’ diye belge imzalatılmaya çalışıldığını aktardı. Geri göndermeyle çözüm üretilemeyeceğini vurgulayan Gülsüm, önümüzdeki dönem Mülteci Bakanlığı önerisinde bulunacaklarını söyledi. 
 
İçişleri Bakanlığı'nın verilerine göre Türkiye’de 2011'de başlayan iç savaştan kaçıp gelen 3 milyon 622 bin 284 kayıtlı Suriyeli bulunuyor. Uzmanlara göre kayıt dışı Suriyelilerin varlığı ile birlikte bu sayı 5 milyon civarında. 
 
Türkiye’de bugüne dek birçok zorluğa maruz kalan mülteciler, son bir haftadır ise ülkelerine zorla geri gönderiliyor. İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü tarafından tüm birimlerine yollanan yazılı talimata göre suçun niteliğine bakılmaksızın ‘kamu düzeni ve güvenliğini bozan’ Suriyeliler, işlemlerin ardından İl Göç İdaresi Müdürlüğü'ne teslim edilecek. İstanbul Valiliği tarafından geçen hafta yapılan açıklamada Suriyelilere, kayıtlı oldukları illere geri dönüş yapmaları için 20 Ağustos’a kadar süre verildi. 
 
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Göçmen ve Mülteci Komisyonu Sözcüsü Gülsüm Ağaoğlu,  mültecilerin zorla ülkelerine gönderilmesine ilişkin konuştu. 
 
‘Soylu’nun açıklaması ardından cadı avı başladı’
 
Gülsüm, mültecileri geri gönderme sinyallerinin daha önce verildiğini, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun mültecileri sorun yaratan, İstanbul’un huzurunu bozan ve kendi yaşam tarzını dayatan kişiler olarak yorumladığını aktardı. Bakanın medya aracılığıyla nefret söylemini yeniden ürettiğini vurgulayan Gülsüm, “Bunu bir emir telakki eden Valilik ‘Suriyeli kaydı yapmıyoruz’ demişti. İstanbul Valiliği bir yönetmelikle güya ‘suça karışmış olan ve kaydı olmayan’ diye başlayan bir yazı ile aslında böyle olmadığını bildiğimiz bir biçimde mültecilere cadı avı başlatarak toplamaya başladı” dedi. 
 
‘Salgın hastalık patlak verebilir’
 
Arapça levhaları olan işyerlerinin takip edildiğini ve burada bulunan mültecilerin zorla alındığını belirten Gülsüm, mültecilerin yaz sıcağında otobüslerde saatlerce bekletildiğini ve Valiliğin iddialarına göre kayıtlı oldukları şehirlere gönderdiklerini söyledi. “Biz böyle olmadığını biliyoruz. Sınır dışı ediliyor çoğu ve geri gönderme merkezlerinde bekletiliyorlar” diyen Gülsüm,  geri gönderme merkezlerinde de çok ciddi sorunlar olduğunu ve hijyensiz koşullardan kaynaklı salgın hastalığın patlak verebileceğini ifade etti. 
 
‘Geri gönderme merkezinde bir kadının ölüm haberi geldi’
 
Geçen günlerde sıcaklığın çok yüksek olduğu sınır ilinde mülteci bir kadının yaşamını yitirdiğine dair haberin kendilerine ulaştığını söyleyen Gülsüm, sözlerini şöyle sürdürdü: “Geri gönderme merkezlerinde mültecilere zorla ‘ben kendim gitmek istiyorum’ diye belge imzalatılmaya çalışıldığı, darp ve işkenceye maruz kaldıkları bize gelen bilgiler arasında. Hatta kendilerinin ifadeleriyle sayıları 12 bin olan, ancak çok daha fazla olduğunu bildiğimiz kişileri sınır dışı ediyorlar. Halbuki uluslararası yasalar der ki; ‘insanlar savaşın etkisinden, dünya görüşünden, cinsel yönelimden ve göçmek zorunda oldukları yerlere hayati tehlikeleri sürdüğü için tekrar geri dönmeye zorlanamaz.’ Ama Türkiye bunu tanımayıp sınır dışı ettiği mültecileri özellikle El Nusra ve IŞİD’ın eskiden hüküm sürdüğü yerlere geri gönderiyor.”  
 
‘İnsan ticareti ve sorunlar artacak’
 
Ölüm korkusu gibi nedenlerden dolayı ülkelerine dönmek istemeyen mültecilerin Türkiye üzerinden insan ticareti yapan kişiler aracılığıyla Yunanistan’a gitmeye çalışacaklarına dikkat çeken Gülsüm, “İktidarın bu politikalardan vazgeçmesi gerektiğini söylüyoruz. AKP’ye Suriye’deki iç savaşın etkilerinin artmasındaki sorumluluğunu hatırlatıp, HDP olarak bunun takipçisi olacağımızı söyledik” diye belirtti. 
 
‘Koridorun bir amacı da mültecileri yerleştirmek’
 
İktidarın yerel seçim sonuçları sonrası mülteci politikasında değişikliğe gittiğini ifade eden Gülsüm, şunları söyledi: “Okumalardan biri; özellikle İstanbul seçimini kaybetmelerini İstanbul’daki mültecilerden seçmenin hoşnutsuz olduğu şeklinde yorumlanıyor. O yüzden mültecileri bir sorun kaynağı olarak görüyorlar ve bundan bir an önce kurtulmanın yollarını arıyorlar. İkincisi de Avrupa Birliği (AB) ile görüşmeler var bu ara, AB’nin Türkiye uygulayacağı yaptırımları önlemek için. Bu yaptırımlar Doğu Akdeniz’e petrol alımından S400’lerin alımına kadar. Bu müeyyideleri durdurmak için bir baskı ya da pazarlık konusu olarak mültecileri kullanmak istiyorlar. Bir de mültecileri Suriye’ye geri gönderip özellikle iktidarın ‘Barış Koridoru’ diye ifade ettikleri daha önce Kıbrıs’ta yaptıkları gibi koridor boyunca mültecileri yerleştirmeyi planlıyorlar. Efrîn’de daha önce yaptıkları ile paralellik taşıyan bölgeyi Kürtlerden arındırmak ve demografik yapısını bozarak uygulamak gibi bir niyetleri var. Rojava’yı ve Barış Koridoru dedikleri yerlere Arap mültecileri yayarak bu bölgeyi Kürtsüzleştirme politikası ile okuyabiliriz.”
 
‘Savaş koşullarının ortadan kalkması gerekiyor’
 
Mültecileri ya da mülteciliği bir sorun olarak görmediklerini kaydeden Gülsüm,  mülteciliği oluşturan iç savaş gibi nedenlerin ve bunu yaratan koşulların ortadan kalkmasının sorun giderici olabileceğini dile getirdi. Bu yüzden Suriye’nin iç barışının sağlanması, emperyal müdahalelerin ortadan kalkması gerektiğinin altını çizen Gülsüm, “Bir diğer sorun da Türkiye’nin uyguladığı bir coğrafi çekince var. Türkiye diyor ki ‘ülkemin sınırlarının batısından gelenlere mülteci kabul ederim statüyü veririm, doğusundan gelenlere ise Geçici Koruma Statüsü tanımını uygularım.’ Bu coğrafi çekincenin belirtildiği 6458 sayılı kanunun ortadan kalkması ve coğrafi çekince ayrımından vazgeçilmesi gerek” ifadelerini kullandı.
 
‘AFAD kamplarında ne olup bittiği bilinmiyor’
 
Bir diğer sorunun da mülteci kampları olduğunu söyleyen Gülsüm, bu kampların daha önce AFAD  bünyesinde olduğunu  şimdi  ise Göç İdaresi’ne devredildiğini aktardı.  AFAD kamplarının yönetiminin şeffaf olmadığını ve bu kamplarda ne olup bittiği ile ilgili bir bilgisizlik olduğunu kaydeden Gülsüm, konuşmasına şöyle devam etti: “Bir de yurtdışından mültecilere gelen fonların kime, kimin yararına ve ne niyetle kullanıldığının da şeffaflaştırılması gerektiğini düşünüyoruz. Biz öncelikli olarak kanun teklifi ve daha sonra bu konularda sorunlarda muhataplar ile oturup bir dizi görüşmeler yapıp, ortaklaşmaya varıp partilerle görüşmeyi amaçlıyoruz. Birlikte yaşama iradesi gösterecek olan, Suriye’deki savaşın sürdürülemeyeceğini düşünen, nefret söylemine itirazları olan kişi ve kurumlarla herkesle bunu konuşmaya dillendirmeye varız. Öncelikli olan geri gönderme ve sınır dışı etmeleri durdurmanın gerektiğini söylüyoruz.” 
 
‘Mülteci Bakanlığı oluşması için kanun teklifi vereceğiz’
 
Bununla birlikte Göçmen Mülteci Bakanlığı gibi bir bakanlığın kurulmasını önerdiklerini kaydeden Gülsüm, “Bununla ilgili bir kanun teklifi hazırlıyoruz. Yeni dönem de bunları Meclis’e sunacağız. Bunun için fon yaratabilir. Milli Piyango İdaresi’nden bile bu fon sağlanabilir” diye konuştu.