HDP’li kadınlar erkek şiddetine karşı harekete geçiyor: Bir mücadele hattı çizeceğiz

  • 09:05 18 Temmuz 2019
  • Siyaset
Dilan Babat
 
ANKARA - Kadına yönelik şiddetin erkek iktidarını besleyen politikalar nedeniyle arttığını belirten HDP’li Dirayet Dilan Taşdemir, kadınların ciddi bir erkek ittifakı ile karşı karşıya olduğunu kaydetti. HDP Kadın Meclisi’nin ayın 21’inde bir araya geleceğini aktaran Dirayet, “Hem kadına yönelik şiddet hem de kadın örgütlülüğü üzerinden bir mücadele hattı çizeceğiz” dedi.
 
Kadına yönelik şiddetin dur durak bilmeden arttığı Türkiye’de sadece Haziran ayında 19 kadın en yakını tarafından katledildi. Sokakta ve toplu taşıma araçlarında kadınlar erkekler tarafından taciz ve tecavüze maruz kalırken, kamuoyuna yansıyan veriler vahameti gözler önüne seriyor. Halkların Demokratik Partisi (HDP) Ağrı Milletvekili ve Kadın Sözcüsü Dirayet Dilan Taşdemir, ülkedeki tabloya ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
 
‘Kadına yönelik şiddeti araştıracak merkezler yok’
 
Dirayet, istatistiklerin olmadığı Türkiye’de kadına yönelik şiddeti araştıracak ciddi bir araştırma merkezinin olmadığını aktardı. Bugün katledilen kadınların resmi oranları ile ilgili hala bilgi olmadığını kaydeden Dirayet, “Medyaya yansıdığı kadarıyla ya da kadın örgütlerinin yürüttüğü farkındalık çalışması ile toplum, kadına yönelik şiddetten haberdar olabiliyor. 4-5 yıl önce Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı’nın yaptığı bir araştırma vardı. O dönem vekillerimizin olduğu bir araştırma önergesi vardı. Bu önerge karşılığında kadına yönelik şiddettin binde 400 artığına dair bir cevap verildi. Şiddet oranına ilişkin bilgi edinmek amacıyla yaptığımız başvurulara herhangi bir cevap verilmiyor, bu konu da yapılan bir araştırma söz konusu değil. Dolayısıyla alandaki gözlemlerimiz, deneyimlerimiz ve kadın örgütlerinin yaptıkları çalışmalar sonucu şiddetin artık çok ciddi boyutlara ulaştığını biliyoruz. Sadece Haziran ayında medyaya yansıyan verilerde 19 kadının katledildiğini biliyoruz. Ama arka perdesine baktığımız zaman bu oranın çok daha fazla olduğunu biliyoruz” dedi.  
 
‘Faşizmi aşan politikaları yaşıyoruz’
 
Kadınların bugün evde, otobüste, sokakta, kamusal alanda ve Meclis’te erkek şiddeti ile karşı karşıya kaldığını ifade eden Dirayet, bu şiddetin tesadüf olmadığını belirtti. Dirayet, değerlendirmesinde “Kadına yönelik şiddet, kadın köleliği tarihsel arka perdesi olan, binlerce yılın birikimi ve zihniyetin yansımasıdır. Ama son 10 yıldır kadına dönük şiddetin bu kadar pervasızlaşmasını AKP politikası olarak tanımlamak gerekiyor. Dönüp baktığımız zaman AKP’nin kadınların örgütlü mücadelesine yönelik ciddi bir müdahalesi olduğunu görüyoruz. Kürdistan’da kadın kurumları, farkındalık çalışmaları, kadın örgütlülüğü ve kadın öncüleri bir şekilde siyasi soykırım ve kayyımlarla tasfiye edilmeye çalışıldı. Kadının örgütlü gücü hedef haline getirildi. Erkek egemen anlayışı ile bir anlamda erkeklere o gücü vererek kadınlar savunmasız bırakıldı. Son dönemlerde de İstanbul Sözleşmesi’nde geri adım atılması üzerine ciddi bir baskı yapılıyor. Diğer anlamda ciddi bir erkek ittifakı ve erkek egemen muhafazakâr ile kadınlar karşı karşıya. Dönem dönem faşizmi aşan politikaları yaşıyoruz” ifadelerini kullandı.
 
‘Erkek iktidarını esas alan bir politikayla karşı karşıyayız’
 
Kadına yönelik şiddeti durdurmaktan ziyade haklarını ellerinden alan, danışma ağları ve kadın örgütlülüğünü hedef alan politikaların olduğuna dikkat çeken Dirayet, “Kadınlar, hayatı değiştirip dönüştürmek ve kendi hayatlarının öznesi olmak için bir mücadele yürütüyor. Bunun karşısında daha çok cinsiyetçiliği besleyen ve erkek iktidarını esas alan bir politika ile karşı karşıyayız. Buda kadına şiddet olarak dönüyor. Militarizm ve savaş politikaları kadına yönelik şiddet olarak geri dönüyor. Bu kadar toplumsal çürüme, ve yozlaşma bir çok yerde mesela Mardin’de, Dersimde, üniversitelerde özellikle kamuda görev alan erkeklerin, bu güç hiyerarşisi içerisinde olan erkeklerin daha savunmasız gördükleri kadınları para karşılığında cinsel ilişkiye zorlaması, taciz, tecavüz gibi çok örgütlü ve sistematik bir anlayışı kendisiyle beraber açığa çıkarttı. Bu anlayış her yere sirayet etti. Gece bir durukta otobüs beklediğinizde bu tür durumlarla karşılaşıyorsunuz. Gündüz alenen bir şekilde her yerde erkek şiddeti ile karşılaşıyoruz” diye konuştu. 
 
‘Kadın örgütlülüğüne tahammül edemeyen bir siyasi anlayış mevcut’
 
Bugün sadece ev emekçisi kadının katledilmediğini belirten Dirayet, yargının da erkek egemen zihniyetin bir parçası olduğunu söyledi. Dirayet, şöyle devam etti: “Türkiye’nin siyasi mekanizması içerisinde olan Meclis’te kürsüde cinsiyetçi, küfürlü sözler söyleniyor. Aynı şekilde kadın vekiller alanlarda şiddete maruz kalıyor. Bunlar üzerinden politik cevaplarda veriliyor; ‘Sizin statünüz, kimliğiniz ve konumunuz ne olursa olsun erkek şiddetine ve devlet şiddetine maruz kalırsınız’ mesajıdır. Son dönemde katledilen kadınların profillerine baktığımız zaman bu çok açık kendini belli ediyor. Doktor, avukat, öğrenci katlediliyor. Bir bütün kadınları hedef alan, kadın düşmanı, kadın özgürlük çizgisine tahammül edemeyen bir siyasi anlayışın sonuçları olarak bu toplumsal şiddet ve erkekliği büyüten, erkek siyasetini öne çıkaran politik yaklaşım, kadına yönelik şiddeti besleyerek, önünü açıyor. Cinsiyetçi politikalar her yere sirayet etmiş durumda. Hukuk kendini normatif olarak cinsiyetsiz olarak tanımlar. Bir hukuk, bütün toplumsal deneyimlerden ve politik ortamdan bağımsız lanse etme biçimi var. Biz bunun öyle olmadığını biliyoruz. Bir erkek adalet yaklaşımı söz konusu. Karar mercilerin pozisyonları, oradaki tutumu eril ve cinsiyetçi söylemlerden çok uzak olmadığını biliyoruz.”
 
‘Hukuk kararları erkek anlayış ile şekilleniyor’
 
Öz savunmasını yaparak ölmek istemeyen birçok kadının erkek yargı ile hayattan koparıldığını kaydeden Dirayet, hukuk kararlarının erkek anlayış ile şekillendiğini söyledi. Dirayet, “Bir şekilde buna törele göstermesi. Ama erkeklerden bunu beklemiyor, kadınları katledenlere baktığımız zaman bilindik ‘kıskandım, tahrik oldum’  genelde daha çok kültürel olarak benimsenecek, toplumun kabul edilebilir yönlerine doğru götüren bir süreç yürütülüyor. Kadına daha çok iftira atan argümanlarla kadın cinayetlerinde indirim alan erkekler var. Hatta buna ihtiyaç duymayan sadece kravat taktığı için oradaki yargıçlara saygılı bir pozisyon uygulayarak indirim alan erkek var. Bu tutum da var olan politikadan, tarihten, cinsiyetçilikten ayrı değil. Bu anlamda kadınların mücadele ederek kazanacağını biliyoruz. Ne yazık ki bu kadar çok büyüten, kadın karşıtlığı haline getiren bir ideolojik ve yönelim var” dedi.
 
‘Kadın örgütlülüğünün bütün alanlarda güçlenmesi lazım’
 
Kadına yönelik şiddetin ancak toplumsal zihniyet değişimi ile önlenebileceğini belirten Dirayet, “Diğer bir noktada ise kadın örgütlülüğü bu şiddeti durdurabilir. Kadınlar, yaşadıkları her yerde, sokakta, evde, iş yerinde, emek alanında ve kamusal alanda güçlü bir kadın örgütlülüğünü mahallerden başlayarak merkeze kadar örgütleyebilirsek toplumsal örgütlülüğü de kendisiyle beraber getirir. Bir kadının sokakta şiddete uğramasına karşı herkes tavır alırsa, örgütlü bir tavır geliştirilirse ciddi bir değişim olur. Mesele sadece bir eğitim durumu değil. Şiddet rakamları eğitimli erkeklerin de şiddet uyguladığını gösteriyor. Ekonomik durum, eğitim şiddeti besleyen büyüten şeyler. Şiddetin asıl nedeni erkek egemen zihniyettir. Bunun sebebi de politik olarak beslenilmesidir.  Çözüm kadınların örgütlü gücüdür. Bu anlamda toplumun demokratikleşmesidir. Türkiye toplumunda gittikçe savaş politikaları ile beslenen, bunun üzerinden erkekliği öven, erkek bakış açısını bütün topluma yayan bir ülke gerçekliği yaşanıyor. Yine ekonomik kriz hem kadın hem de emek üzerinden yaşanılıyor.   Bütün bu sorunlar, dönüp dolaşıp kadına yönelik şiddet olarak geri dönüyor. Çünkü herkes bir anlamda zayıf olduğu ve örgütsüz olduğu alana yöneltiyor. Genelde evde kadına dönüyor, sokakta kadına dönüyor. Politik süreçlerde müdahale biçimlerine dönüşüyor.   Bütün bu süreç, hem demokratikleşen toplum hem de gelişimi tamamlayan hem barış ortamı aynı zamanda kadın örgütlülüğü toplumsal dönüşüm ve mücadelede ciddi kazanımları kendiyle beraber getirir. Bugün dünyanın her yerinde kadına yönelik şiddet devam ediyor. Bu anlamda kadın örgütlerinin ve kamu alanlarında kadın örgütlülüğünün güçlenmesi gerekiyor” ifadelerini kullandı.
 
‘Kadın örgütlülüğü üzerinden bir mücadele hattı öreceğiz’
 
“Özgürlüğümüz için örgütleniyoruz” şiarıyla Ankara’da yaptıkları iki günlük konferansta öne çıkan konulardan birinin de kadına yönelik şiddet, kadın katliamları ve politikaları olduğunu ifade eden Dirayet, buna ilişkin yeni dönem ile birlikte 6 aylık süreçte hem örgütlenme hem de kadına yönelik şiddete karşı ciddi bir mücadele içerisinde olacaklarını kaydetti. Dirayet, şöyle devam etti: “Ayın 21’inde kadın meclisimiz bir araya gelerek konferans sonuçlarını değerlendirecek. Daha güçlü dönemsel kampanyayı da içerisinde barındıracak kampanya birlikte hem kadına yönelik şiddet hem de kadın örgütlülüğü üzerinden bir mücadele hattı çizeceğiz. Açığa çıkan sonuçta vahametin ötesinde bir tablo ortaya çıkıyor. Kadınların bir an önce hem güçlenerek hem de örgütlenerek bir kampanya yürüterek, kadınları içine dahil ederek bir toplumsal dönüşme önceliğinde bir çalışma yürüteceğiz.”