HDP’den yargıdaki cinsiyetçiliğe ilişkin Araştırma Komisyonu talebi

  • 10:57 29 Mayıs 2019
  • Siyaset
ANKARA - HDP’li Filiz Kerestecioğlu, yargıdaki cinsiyetçi etmenlere karşı alınacak önlemlerin saptanması için Araştırma Komisyonu kurulmasını istedi. 
 
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Ankara Milletvekili Filiz Kerestecioğlu,  yargı alanındaki cinsiyetçi ve ayrımcı pratiklere neden olan etmenlerin belirlenerek alınacak önlemlerin saptanması amacıyla Araştırma Komisyonu kurulması için Meclis’e araştırma önergesi verdi. Önergede, “Türkiye’de kadınlara yönelik erkek şiddeti ile sistematik ayrımcılığı önlemekte ve toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamakta yargının hayati sorumluluğu bulunmaktadır. Fakat hayatın her alanına nüfuz etmiş erkek egemenliğinden yargı alanı da azade değildir” diye belirtildi.
 
Kadına yönelik şiddete karşı verilen cezalara dikkat çekilen önergede, “Kadına yönelik şiddete karşı cezasızlık içeren kararlar; etkin bir koruma mekanizmasının yokluğuna rağmen sanıkların tutuksuz yargılanmaları; cezaların birey için olduğu kadar toplum nezdinde de caydırıcılığını ortadan kaldıran ağır tahrik ve iyi hal indirimleri, yargıdaki yaygın cinsiyetçi tutumun yalnızca bir veçhesidir.  Faillerin ceza indirimleriyle ödüllendirilmesi kadar, kadınların şiddete uğradıkları vakalarda beyanlarının esas alınarak kovuşturma süreçlerinin başlatılmasını öngören ‘kadının beyanı esastır’ ilkesinin uygulanmaması da mevcut cezasızlık rejimini besleyen, kadınların şiddet döngüsü içinde kalmasına ve hatta öldürülmesine yol açan cinsiyetçi uygulamalardan biridir” diye kaydedildi. 
 
Araştırma Komisyonu’nun açılması istenilen önergede, gerekçe olarak şunlar belirtildi: 
 
“Türkiye’de kadınlara yönelik erkek şiddeti ile sistematik ayrımcılığı önlemekte ve toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamakta yargının hayati sorumluluğu bulunmaktadır. Fakat hayatın her alanına nüfuz etmiş erkek egemenliğinden yargı alanı da azade değildir. Gerek yargı mensupları arasındaki eşitsiz cinsiyet dağılımı (2018 itibarıyla Türkiye’deki toplam kadın hakim ve savcı sayısı yüzde 33,17 oranındayken, toplam kadın savcı oranı yalnızca yüzde 10,17’dir) gerekse toplumsal cinsiyete dayalı rolleri, hiyerarşileri ve tahakküm biçimlerini sorgulamayıp yeniden üreten mahkeme kararlarıyla yargı, aynı zamanda erkek egemenliğini sürdüren bir işleve sahiptir. Yargıya hakim olan erkek egemen hukuk anlayışı maalesef kadınlara adalet getirmemektedir.
 
‘Hayata tutunma çabaları kayıtsız kalabilmektedir’
 
Kadınların mücadeleleri sonucunda yasalardaki cinsiyetçi öğelerin pek çoğu temizlenmişse de hakimler, savcılar ve avukatların, kadınlar söz konusu olduğunda olayların bağlamlarını olgulara göre değil, erkek egemen değer sistemine göre kurduklarını ve yasaları bu bakışla yorumladıklarını gösteren pek çok örnek bulunmaktadır. Kadına yönelik şiddete karşı cezasızlık içeren kararlar; etkin bir koruma mekanizmasının yokluğuna rağmen sanıkların tutuksuz yargılanmaları; cezaların birey için olduğu kadar toplum nezdinde de caydırıcılığını ortadan kaldıran ağır tahrik ve iyi hal indirimleri, yargıdaki yaygın cinsiyetçi tutumun yalnızca bir veçhesidir. Ancak kadın cinayetlerinde erkeklerin ‘çok seviyordum’, ‘kıskandım’ gibi iddiaları, mahkemede takım elbise giyip kravat takması ceza indirimine gerekçe olabilirken; kadınların öldürülmemek, şiddet uygulayanı durdurmak için faili öldürmek zorunda kaldığı durumlarda aynı yargı kadınların şiddet deneyimlerine, hayata tutunma çabalarına kayıtsız kalabilmektedir. 
 
‘Nevin Yıldırım davası bir örnek’
 
Sistematik tecavüzüne ve baskısına uğradığı adamı öldüren Nevin Yıldırım’ın davası bunun örneklerinden biridir. Yerel mahkeme sistematik tecavüz suçunun varlığını kanıtlayacak delilleri soruşturmaktan kaçınıp, köyde yaşayanların çelişkili dedikoduları çerçevesinde karar vermiş, Nevin’in alternatifsiz kalarak meşru müdafaaya zorlanmış olabileceği tezini araştırmadığı gibi, cezada haksız tahrik indirimi uygulanmasını gerektiren olguları da yok saymıştır. Tutukluluğu esnasında açık öğretimde okumaya başlayıp liseyi bitirmesine rağmen mahkeme Nevin’e iyi hal indirimini de çok görmüştür. Yargıtay ise yerel mahkemenin Nevin Yıldırım’a vermiş olduğu müebbet hapis cezasını onarken, aslında yargıyı şekillendiren bu cinsiyetçi düşünce sistemini bir kez daha tasdik etmiştir.
 
‘Bütüncül bir politikaya ihtiyaç duyulmakta’
 
Erkek egemen toplumsal normlar ve değerler ölçüsünde şekillenen bu yargı sistemi Anayasanın 10. maddesine yani ayrımcılık yasağına ve toplumsal cinsiyet eşitliğinin fiilen sağlanması hedefine de aykırılık teşkil etmektedir. Yine Türkiye’nin taraf olduğu CEDAW’a göre devlet, kadınlara karşı herhangi bir ayrımcılık yapılmasından veya ayrımcı uygulanmalardan kaçınma ve kamu kuruluşlarının da buna uygun davranmasını sağlamakla yükümlüdür. Yargının hukuk kurallarını yorumlarken kadınlar aleyhine işleyen toplumsal güç ilişkilerine duyarlı olması; ayrımcılık yasağı, pozitif ayrımcılık, cinsiyet eşitliği gibi ulusal ve uluslararası normları içselleştirerek kullanması; yargı alanında karşılaşılan cinsiyetçi pratiklerin sonlanması için bütüncül bir politikaya ihtiyaç duyulmaktadır. Yasama organı olan Türkiye Büyük Millet Meclisinin de öncelikle Türkiye’de yargı alanındaki cinsiyetçi pratiklere neden olan etmenlerin belirlenerek, alınacak önlemlerin saptanması amacıyla bir Araştırma Komisyonu kurması aciliyet taşımaktadır.”