Kararsızlık en kötü karardır

  • 09:05 8 Mayıs 2021
  • Kadının Kaleminden
“Karar verdik ama ‘hedef’ ne? Biz bunu bir hedef haline getirdik mi? Bir hedef cümlesi oluşturduk mu? Öncelikle burada buna karar vermemiz gerekiyor. Karar vermek aslında, hedef koymak demektir. Ve bu hedef ne kadar ulaşılabilir olursa, o kadar gerçekleştirilebilir oluyor.”
 
Ayşe Kısmet
 
Bir öğrencinin ne olacağına karar vermeye niyet etmeye başlamasıyla, karar vermeye başlamasıyla, karar süreçleri başlıyor. O, kararın alındığı an...Önemli olan süreci yönetebilmek. Bu süreci ne kadar iyi yönetebilirsek, sorun yaşamayız. Kararsızlık en kötü karardır, denildiğine göre, mutlak surette bir karar vermemiz gerekiyor. Ve sürece de aynı kararlılıkla devam etmemiz gerekiyor. Bunun çeşitli basamakları var. 
 
*Karar verdik ama ‘hedef’ ne? Biz bunu bir hedef haline getirdik mi? Bir hedef cümlesi oluşturduk mu? Öncelikle burada buna karar vermemiz gerekiyor. Karar vermek aslında, hedef koymak demektir. Ve bu hedef ne kadar ulaşılabilir olursa, o kadar gerçekleştirilebilir oluyor. 
 
*O zaman ikinci basamak bu: ‘gerçekleştirilebilir hedef’ koymak. 
 
*Karar verdiğimiz gerçekleştirilebilir hedef, acaba bizim ihtiyacımızı karşılıyor mu? Bu hedefi yaparak, neyi başarmış olacak veya neye hizmet edecek? Karşılanmayan bir hedefse, zaten gerçekleştirilemez. Bu basamaktaki sorunun mutlak surette sorulması gerekiyor. Bu bir farkındalık ve yolculuk böyle başlıyor. Zihinsel hazırlık olarak başlayan süreç, duygusal süreç olarak destekleniyor. Ve bunun da eylemsel süreç olarak devam etmesi gerekiyor. 
 
Eylemsel süreçte nasıl yol alacağız? Bu hedefin, hedefçiklere bölünmesi gerekiyor ve eylem planını da buna göre aktarmamız gerekiyor. Bu hedefçikleri, küçük mihenk taşları olarak görelim. Her bir hedefçiği, her bir mihenk taşını yaptığımızdan emin olalım ki, yaptıkça yapasımız gelsin. Bir zincirin halkaları gibi düşünelim… tümegidiş. Biz nihai gelmek istediğimiz yerden, öncelikle oraya giden yolculuğu planlamamız gerekir. Ve mutlak surette bunların uçlarında zamanlar olması gerekiyor. 
 
*Zaman planlama. Yani hangi zamanda nerede olacağım. Şimdi bu süreç ömür boyu mu, bir aylık mı, 5 aylık mı, 10 aylık mı? Yani nedir bunun ucu? Beynimizin böyle hedefsel gidebilmesi için neyin ne zaman sona ereceğini bilmesi gerekiyor. 
 
Birşeyin gerçekçi olabilmesi için, sürdürülebilir olması da gerekiyor
 
O yüzden mutlak surette, başı sonu belli olan bir sistemin içerisinde ve nereden nereye kadar gideceğini öğrencinin bilmesi gerekiyor. Bunu izlemek için bir tabloya ihtiyacı vardır. Eylem planı yapıldı, ama bununla birlikte bunu sürdürülmesi lazım. Yani birşeyin gerçekçi olabilmesi için, sürdürülebilir olması da gerekiyor. Sürdürebilmek için de o hedefe açıkçası, tabir yerindeyse, yapışılması lazım,  sıkısıkıya bağlanması lazım. Genç, bu hedefe bağlanamazsa, sürdüremiyor. Burda ne devreye girdi? 
 
*Hedefle mutlak surette ‘duygusal bir yakınlık’ kurulması lazım. Yani bu mutluluk, coşku, heyecan… Çünkü mutlu oldukça, beyin endorfin salgılayacaktır ve haz merkezi devreye girip, bunun devamını sağlayacaktır. Haz merkezi devreye girip, onun devamını sağlayacaktır. 
 
Şimdi ne oldu? Zihinsel bir süreçken, ben bunu duygusal bir süreç ve üzerine de eylemsel yani davranışsal bir süreç ekledim. Mutlak surette duygulanım yaratmak zorundayız. Çünkü duygulanım yaratırsak, hedefle birlikte hareket ediyoruz. Şimdi düşünün ki, duygulara mesafeli bir insan olduğunu farzedelim. Sürekli laboratuvarda, sürekli insanlarla çok vakit geçirmekten hoşlanmıyor, sürekli okumak istiyor. O da hedefine coşkuyla, aşkla bağlıdır. Hedefine duygusal yakınlık kurmuştur. Zihinsel bir süreç olabilir, ama duygusal bir bağ kurmak zorundasınız. Ve o şekilde hareket edeceksiniz. Sürdürülebilirlik burada. Sürdürülebilirlikte, hedeften koptuğunuz anlar olabilir, o zaman hemen demeliyiz ki, odağın nereye kaydı? Hedefte mi odağım, yoksa başka bir yere mi kaydı? Belki burda kendimize ufak pencereler açmamız, hava delikleri açmamız gerekebilir. O zaman eylem planını yeniden gözden geçirebiliriz. 
 
Plan güncellenip revize edilebilir
 
Bir eylem planı yapıldığında, sürecin sonuna kadar böyle gidilmek zorunda hissedilmemeli. Bu plan güncellenip revize edilebilir. 
Bütün bunların bir başlangıç noktası var. Bunun başlangıç noktası, ben kimim, potansiyellerim ne? Çünkü hedefimizin bizim potansiyellerimizle doğru orantılı olması lazım. Zaten doğru orantılı değilse, hedef baştan doğru kurulamamış demektir. Zira o gerçekçi olmayacak. Bizim potansiyelimize uymayan bir hedef koyuyorsak, bunu sağlamamız lazım. Bu yolda yürümemize, coşkulanmamıza, bir duyguyla kodlamamıza, aslında her bir ihtimal gidiyor ve sürecin içerisinde zorlanmaya başlıyor. Zaten hedefe doğru giderken, o hedefe giden yolun akmadığını farkediyor. İşte bu yüzden, hepsinden önce biraz farkındalık önemli, potansiyellerimizi bilmemiz önemli. 
Ama sonuç itibarıyla daha çok bireysel hızda giden, tek ve biricikliğimizi ortaya çıkarabilmemiz için, bizim için ‘ bilişsel tuzaklar nerede kuruluyor’ u bilebilmemiz için, potansiyel riskleri bilmemiz, sürdürülebilir ve doğru bir hedef koyup, doğru bir eylem planı yapabilmemiz için de potansiyellerini bilmemiz lazım. 
 
Hedeflerimiz, potansiyellerinizle örtüştükçe, zaten hedefleriniz ve nihayetinde o küçük parçalara bölünüp, hedefçiklerinizi yapabilir olduğunuzu gördükçe, zaten çok zevk alacaksınız ve sürdürmekle ilgili sıkıntınız olmayacak. Ve bu kocaman ve karmaşık bir şeyden çıkacak, ulaşılabilir ve çok basit bir şey haline gelecek. Burda, ne kadar farkındalık ve ne kadar doğru bilgi, o kadar doğru hedef, doğru eylem, doğru sürdürülebilirlik ve doğru sonuçlar. Bunun için de aslında çok, öğrencilerin bildiği, öğretmenlerimizin kullandığı, kişiyi harekete geçirici bir soru var? Kendini 5 yıl sonra nerde görüyorsun? Bu aslında güzel bir karar vermeye başlatma sorusudur. Nerde görüyorsun? 
 
Ordaki keyfin nasıl? Mutlu musun, keyifli misin? Ne durumdasın? Bu bile, ordaki mutluluğu hissedebiliyorsak, o hedefe bağlanmamızı sağlıyor. Orda neler yapıyor, neleri yapmıyor? Tamamen imajinasyon. Hayal et, gör, nasıl hissediyorsun. Bugünküyse, potansiyeller. Potansiyeline uygun bir imajinasyondaysa, hedefi, kendine uygun, biricikliğine uygunsa, orda akıyo zaten. Burada püf nokta, kendisiyle ilgili gerçekçi bilgiler. Yoksa hevessel şeyler çabuk geçiyor, çabuk kayboluyor. Sürdürülebilirliği kalmıyor.. Hangi ihtiyacını karşıladığını bilirse kişi ve asıl amacınız ne? 
Buradaki mesele, bir kariyer kimliği oluşturmadır. Dolayısıyla ihtiyaçlarını karşıladığı, kendisiyle ilgili farkındalığı koyduğu ve çok güzel yol alabileceğiniz bir şey. Bu yolculukta öngörülemeyen şeyler olabilir. Olacaktır. Keza bu sene covidi kimse düşünmemişti. Öyle bir şey yoktu. Ona göre bir planlama yapılmamıştı. Bunlar olabilir. O zaman eylem planımızı revize edebiliriz. Hedefimizden vazgeçelim demiyorum. Revize edebiliriz. Hangi parçasını da revize edeceğimize de bakmamız gerekiyor. 
 
Orada da yine farkındalık önemli bir nokta. Ben farkındalığı dışında, mevcut durum farkındalığı da önemli. Ben farkındayım, ben potansiyelime uygun bir hedef koydum. Başladım, hedefimi küçük adımlarını koydum ve yola koyuldum. Ama covid geldi, önümü tıkadı. Ben farkındalığındayım ben. Hem değişimi yönetmeyi becermem lazım, hem de hedefimle ilgili küçük hedefçiklerimde neleri revize edicem. 
 
Süremi mi uzatacağım, yolumu mu çevireceğim, çalışma metodunu mu değiştireceğim. Yüzyüze seansa devam mı edeceğim. Online mı geçeceğim. Yüzyüze etüde gidiyordu öğrencimiz, online mı yapacağım? Daha çok kaynak mı okuyacağım? Bu da bir farkındalık gerektiriyor. 
 
'Motive oldukça devam ederiz'
 
Motivasyon bunun yakıtıdır, devam etmeyi sağlar.  Motive oldukça devam ederiz. Burası aslında o yolculuğu devam ettirebilmemiz için - bunun için yakıta ihtiyacımız Bu işin bir de ebeveyn ayağı var. Çünkü öğrencilerin meslek tercihinde, kimin hayali, kimin hedefi olduğunun da biraz araştırılması lazım. Öğrenci birşey hayal edebilir, isteyebilir, hedef koyabilir ama velinin de kendi hayal ve hedefleri oluyor. Çocuğa elektrik - elektronik mühendisi olabilirsin sen, sen bu hedefin üzerinden gidecek olursan, böyle bir eylem planı yapalım, böyle sürdürelim, veliye evet iletişiminizi böyle götürün. Öğrenciyle bu şekilde iletişim kurarak onu motive edebilirsiniz. Çünkü çocuğunuzun motivasyon kaynağı bu ve onun konuşma dili bu şeklinde söylüyoruz. Çünkü bu süreçte gerçekten öğrencilerin iyi ve etkili iletişime ihtiyacı var. Bir sınava hazırlanıyor ve bu sınavı 12 senedir aslında bekliyor. Birşey bekleniyor ondan. Yükü ağır. Aslında envanterle birlikte başlandığında bu sürece harika gidiyor. Hedeflerim bunlar.. potansiyellerim bunlar. Sen hangisini almak istiyorsun hedef olarak. 
 
Veyahut hedefi olmayıp, tercih döneminde geldiğinde de yine gencin potansiyellerine bakılmalı. Ne yapıyoruz? Benim hedefim A idi, ama aslında senin potansiyeline uygun b var, c var, d var dediğimizde; a nın da uygun olup olmadığını tabi öngörüyoruz. Öğrenciler bir sene daha mezuna gerçekten kalmak istiyorsa, hedefi başka bir alandaysa, kalıyor. Ama kimi öğrenci içinse, potansiyeli dahilinde ona çok uyan ve orda keşfettiği bir mesleği başlama fırsatı sunmuş oluyoruz. O zaman hedef revizasyonu yapıyor. 
 
Ben bu kadar puan almışım. Zaten bu puan aralığında birşey yapıyosun. Ama, o puan aralığında, kendine uygun birşeyi yapma şansı yakalıyorsun. Yani kendine uygun olanı yakalama şansın oluyor. Sadece bölümlerden de bakılabilir. Çünkü tercih dönemi olacak, sınav çok yakın ve onun akabinde bir tercih dönemi olacak. Burdan bakılabilir. Bu sürece yeni başlayacak olanlar ise, baştan o taraftan gidebilir. Yani potansiyeller, potansiyel riskler, ebeveyn ayağı ve rehberlik birimleri ve kariyer danışmanlığıyla eşgüdümlü bir süreç olmalı. Bu saç ayaklarıyla birlikte başlanırsa, istenilen sonuca ulaşmak kaçınılmaz.
 
Hedefiniz; o ihtiyaçlarınızı da belirleyecek. Neye ihtiyacınız olduğunu söyleyecek.
 
Bunu hareket planına çevirmelisiniz. Burda hemen  5 yıl sonra kendini nerede görüyorsun sorulabilir. Çünkü aktive edici bir şey. Duygulanımı da yaratacak bir şey. 
 
Hedefini sevmesi. Hedefini sevecek. Korkmayacak, ürkmeyecek, nefret etmeyecek. Nefret ediyorum şeklinde yaklaşıyorsa, bu süreci götürmek zordur. Doğru duygulanım yaratacak. 
 
Sürdürülebilirliği kısmında adayacak kendini. Ve bir takvim yapacak. Bir zaman çizelgesi oluşturacak. Hedefçikleri takip edecek. Sonuçlandırdığı hedefçikleri sürekli hayalleyecek ve sonuçta o noktaya gelecek. Yaptığımız şey bu. Sene başında böyle.
 
Gençler bu sürece minimum 16 yaşından itibaren başlıyorlar. Oysa bu danışmanlığa 12-13 yaşından itibaren başladığımızda, sürecin sonunda çok daha etkili sonuçlar alınıyor. Gençler, 12-13 yaşında hedeflerini koyabilir ve imajinasyon yapabilirler. Ki bu yaşlarda yaptığımızda çok güzel yaratımlar ortaya çıktığını görüyoruz.