Tozun rüzgarla dans ettiği topraklar…

  • 09:31 19 Mart 2019
  • Kadının Kaleminden
“Faraşin'in  gülen gözlerinde buluyoruz anlamın kendisini. Umut ve inançla doldurduğu yüreğinde buluyoruz yaşamı.  Anın kendiyle  anlam doğurduğu, anlamın ise en ana gebe olduğu yerde Dêrezor'da Faraşin'in anlamıyla yol olmaya devam ediyoruz.”  
 
Ruhenda Amed
 
Tozun rüzgarla dans ettiği topraklarda Dêrezordayız. Rüzgâr ve tozun bir bütün olduğu sahrada günlerdir takip ettiğimiz Dêrezor hamlesinin son demlerindeyiz. Anın kendi içinde anlam bulduğu, zaman kavramının biçimsellikten öte kendi içinde bir döngüyü doğurduğu demin şahitleri oluyoruz.  Yol aldığımız her adım bizi kendinde doğuruyor. 
 
Gündüz saatlerinde gittiğimiz cepheden 1 km gerideki bir noktaya gidiyoruz. Gün kendini gecenin koynuna bırakmak üzere. Kızıllaşan sema, pastelin bütün tonlarını içinde barındıran bir tablo gibi duruyor. İçeriye doğru ilerlediğimiz bir noktada, bir grup YPJ savaşçısını yıkık dökük bir evin bahçesinde  yanan ateşin  etrafında görüyoruz. Bir kaç kırık sandalye  ve tozdan rengini seçemediğimiz yırtık bir kaç minderin üzerinde oturan savaşçılar, ateşin kızıllığında sohbet ediyorlar. Cepheden gelen savaşçılar yanan ateşin etrafında halka oluşturup hem dinlenip hem sohbet ediyor. Kadın savaşçıları görmenin sevinci yanı sıra onla  eş değer olan bir şey de var o da şüphesiz  ateşin üstündeki  kara çaydan. İstemsiz bir tebessüm konuveriyor yorgunluktan benzi solan yüzümüze. Kara çaydan  ile  savasçıların arasındaki organik bağ her sohbetin migfer taşı . 
 
Kadın savaşçılar en yaman savaşın ortasında yaşamın her anında, her alanında  yüzlerinde tebessümü eksik etmiyorlar. Yanı başımda oturan YPJ savaşçısı Faraşin ile yanan ateşin sıcaklığı ile sohbete başlıyoruz. Yorgun olmasına rağmen sohbeti bizden esirgemeyen Faraşin'in Efrînli olduğunu öğreniyorum. Bugünün Türk devleti tarafından Efrîn'e saldırı yıl dönümü olduğunu hatırladığımızda yanan ateş bir kor oluyor birden ikimizin yüreğinde.  Faraşin, ateşe bakarak  ‘bir yanım eksik  bugün’ diyor. Efrîn'in Cindirês'e ilçesinden olan Faraşin, Efrîn saldırısından sonra YPJ 'ye katılmış. YPJ'ye katılmadan önce öğretmenlik yapan Faraşin ile sohbetimize ortak olan hüzün, kaynayan çay ile dağılıyor.
 
Aramızdaki hüznü kenara bıraktığımız Faraşin ile sohbetimiz yudumladığımız çay ile devam ediyor. Efrîn'den Dêrezor'a gelişini soruyorum Faraşin' e. Başlıyor anlatmaya. ‘Efrîn'den çıkmak bana çok ağır geldi. Efrîn'den sonra 5 ay Helep'te belediye işlerinde çalıştım. Efrîn'den  gelen halkıma yardım ettim. 5 ay aydan sonra YPJ'ye katılım kararı aldım’ diyor. Bu kararı neden aldın diye soruyorum: ‘Daha fazlasını istiyordum. Fazlası neydi bilmiyordum. Ruhumda eksik bir şey vardı onu hissediyordum. Eksik yanım ruhumu rahatlatmıyordu. Aradığım şeyi   YPJ'de buldum’ diyor. Sende ne değişimler oldu diye soruyorum Faraşin'e. ‘Kendimi buldum’ diyor kısa ve öz  bir sözle. Konuşmasına devam eden Faraşin, ‘Özgürlüğün sözden öte ruhta  nasıl hissedildiğini ve bu canlılığın, enerjinin yaşamın özüyle bir olduğunu gördüm’ diyor.  
 
Maneviyatin insanı nasıl ayakta tuttuğunu ve güç ile birlik oluşturduğunu anlatıyor Faraşin.  Toplumda her şeyin maddiyatla donatıldığı ve onla yürüdüğünü  düşünüyorsun. Aslında bunların birer öğreti olduğunu, maneviyatın iyileştirici gücünü gördüğünde farkediyorsun. Işte ben bunu YPJ 'de gördüm diye ekliyor . ‘Ne sorun  olursa olsun birbimize sarılıp birlik olup çözebiliyoruz. Bu iyileştirici gücün birlikten geldiğini görüyoruz’ diyen Faraşin'le sözlerin nağmelere döküldüğü anları  yaşıyoruz.
 
Anın mistik havası yanı başımızdaki cepheyi unutturuveriyor birden. Dedim ya her anın kendi içinde anlam bulduğu yerdeyiz. Faraşin'in  gülen gözlerinde buluyoruz anlamın kendisini. Umut ve inançla doldurduğu yüreğinde buluyoruz yaşamı.  Anın kendiyle  anlam doğurduğu, anlamın ise en ana gebe olduğu yerde Dêrezor'da Faraşin'in anlamıyla yol olmaya devam ediyoruz.