Kandıra Cezaevi'nde tutsaklara 'özel tecrit'

  • 16:37 6 Kasım 2024
  • Güncel
 
ANKARA - Kandıra Cezaevi’nde HDP eski Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ ve Amed önceki dönem Milletvekili Semra Güzel’in de aralarında olduğu kadın tutsaklara yönelik hak ihlalleri, avukatlar aracılığıyla duyuruldu. Tutsakların tecrit içinde özel tecrit, ceza içinde özel ceza uygulamasına tabi tutulduğu kaydedildi. 
 
Kandıra Cezaevi’nde tutsak bulunan Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ ve Amed önceki dönem Milletvekili Semra Güzel’in de bulunduğu kadın tutsaklara yönelik hak ihlalleri ve saldırılar son dönemlerde artmaya başladı. Tutsaklar, artan ihlalleri, avukatları aracılığıyla paylaştı. 
 
Özel operasyon
 
Tutsakların avukatları aracılığıyla gönderdiği bilgilere göre, son iki ayda tecrit ve idari gözlem kurulu uygulamalarından doğan baskı ve saldırılarda artış yaşandığı kaydedildi. Ayda 3-4 kez "arama" adı altında odalara girilerek günlük yaşamsal ihtiyaç kapsamındaki eşyalara el konulduğu belirtilirken, tamamı idarenin izniyle içeri alınan mont, battaniye ve temizlik malzemeleri gibi kritik ihtiyaçlara el konulmasının yanı sıra süreli yayınlar ve dergiler de keyfi bir biçimde toplandığı kaydedildi. Tutsakların yaşadıkları sorunlar şu şekildedir: “Kullanılan el işi malzemeleri de toplanarak soruşturma ve ceza konusu haline getiriliyor. Her aramada tutsakların zaten çok dar ve tecrit altındaki yaşam alanlarına müdahale edilerek bu alanlar yaşanmaz hale getiriliyor. Tutsaklar, üst üste ve keyfi biçimde yapılan aramalarda, idareyle geliştirilen tüm diyaloglara ve şikayetlere rağmen provokasyon zemini yaratıldığını ve her seferinde hücrelerin ve odaların dağıtılıp alt üst edildiğini paylaşıyor. Eşyalara el koyma uygulamasına, Hapishane İkinci Müdürü B.Y. doğrudan katılıyor ve aramalar, genel rutin işleyişin ötesinde özel bir operasyona dönüştürülüyor."
 
Kamuoyuna duyarlılık çağrısında bulunan tutsakların aktardığı diğer bilgiler ise şöyle:
 
“Cezaevinde olağanüstü hiçbir sorun ve güvenlik ihtiyacı yokken, bu operasyonlarla tahrik ve provokasyon tavrı sergileniyor. Kadın tutsaklar, gardiyanların aramalara mutlaka herhangi bir eşyaya el koyma hedefiyle geldiklerini ve gerilim çıkarmakla görevlendirildiklerini belirtiyor; cezaevinde daha büyük saldırılara zemin hazırlandığını aktarıyor. 23 Ekim’de, üç kadın tutsak (Dilber Tanrıkulu, Gülşen Bahadır, Zozan Kutum) ağırlaştırılmış müebbet cezaları kesinleştiği gerekçesiyle tek kişilik hücrelere götürüldü. Ancak, Garibe Gezer’in aynı bölümdeki hücrelerden birinde intihar etmesi hafızalarda hala taze ve üç kadının kapatıldığı hücreler de herhangi bir insanın yaşamasına uygun değil. Garibe Gezer’den sonra bir başka kadın mahpus da yaşamına son vermişti. Tekli hücrelerdeki intihar olaylarından sonra gelişen tepkiler ve kamuoyunun baskısı sonucunda İl İnsan Hakları İzleme Kurulu bir inceleme yapmıştı. Kurul, hücrelerin ‘uzun süreli yaşamaya uygun olmadığı’ yönünde rapor açıklayarak aslında beş metrekarelik bu alanların ‘özel süreli ceza hücresi’ kategorisinde olduğunu işaret ediyordu. İnsani tepki ve çabaların etkisiyle kısa süre boş kalan bu hücreler, bir işkence ve ölüm mekanı olarak yeniden kadın siyasi tutsaklarla dolduruldu. Kadınlar, tecrit içinde özel tecrit, ceza içinde özel ceza uygulamasına tabi tutuluyorlar.
 
17 kadın hakkında ceza talebi
 
Üç kadın mahpusun hücrelere götürüldüğü 23 Ekim günü, temel yaşam hakkına sahip çıkmak ve doğabilecek trajik sonuçlara dikkat çekmek için durumu protesto eden tutsaklar hakkında ceza istemiyle soruşturma açıldı. Aralarında eski HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ ve Diyarbakır Milletvekili Semra Güzel’in de bulunduğu 17 kadın, ‘Baskılar, hücreler bizi yıldıramaz’ sloganı atarak kapılara vurmaktan dolayı cezalandırılmak isteniyor. İdare, görüşme ve diyalog taleplerine yanıt vermedi ve görüşme ısrarlarına, ‘kurumda hiçbir müdür, idareci yok’ bildirimiyle dönüş yaptı."