ÖHD: Ege cezaevlerinde işkenceye karşı önlem alınmalı

  • 15:55 6 Ağustos 2024
  • Güncel
 
İZMİR - Ege Bölgesi cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerine ilişkin raporunu açıklayan İHD İzmir Şubesi Hapishane Komisyonu, tutsakların şiddet, hakaret, kötü muamele ve hak ihlallerine maruz kaldığını belirtilerek, tecridin de tüm cezaevlerine yayıldığını kaydetti. 
 
Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) İzmir Şubesi Hapishane Komisyonu Ege Bölgesi 6 Aylık Cezaevleri Hak İhlalleri Raporunu dernek binasında yaptığı basın toplantısı ile açıkladı. Ocak ve Haziran ayları arasında Manisa, Muğla, İzmir ve Balıkesir'de bulunan cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerini içeren raporu, dernek adına Avukat Aryen Turan okudu.
 
Disiplin cezaları 
 
Cezaevlerindeki hak ihlallerinin sonlandırılması, İmralı Cezaevi'ndeki PKK Lideri Abdullah Öcalan, Ömer Hayri Konar, Hamili Yıldırım ve Veysi Aktaş’ın aile ve avukat görüşlerinin sağlanması ve Kürt meselesine demokratik çözüm talebiyle tutsakların 27 Kasım 2023 ve 4 Nisan 2024 tarihleri arasında gerçekleştirdiği süreli-dönüşümlü açlık grevlerinin yaşandığını hatırlatan Aryen, “Mahpuslar 4 Nisan 2024 tarihi ile ‘Tecridin son bulması ve Kürt meselesinin demokratik çözümü için’ mahkeme, aile görüşmeleri ve telefon görüşlerine çıkmama eylemine başlanıldığını, 4 Temmuz 2024 tarihinde bu eylemlerini sonlandırdıklarını belirtmiştir. Mahpusların büyük çoğunluğu hakkında, bu eylemler nedeniyle disiplin cezaları verilmiştir” dedi.
 
‘Hayatını kaybedeceği anlaşılan tutsaklar tahliye ediliyor’
 
Cezaevleri idaresinin, savcılık ve hastane yetkililerinin hasta tutsakların yaşamını yitirmesine neden olacak uygulamalar geliştirdiğini dile getiren Aryen, Adalet Bakanlığı ve hükümetin bu sorunun çözümü için herhangi bir adım atmadığını ifade etti. Hasta tutsakların tedavi imkanları kısıtlı olmasında rağmen tahliye veya infaz erteleme hakkı sağlanmadığını belirten Aryen “Uygulamada sadece idare tarafından hapishanelerde öleceği anlaşılan hasta mahpuslar tahliye edilmekte ve bu mahpuslar tahliye edildikten çok kısa bir süre sonra hayatını kaybetmektedir. Dışarıda tedavi imkanı ile iyileşme ihtimali olan hasta mahpusların ölümüne sebep olunmakta yaşam hakları ihlal edilmektedir” diye belirtti.
 
Kötü muamele, şiddet, işkence…
 
Kelepçeli muayenelerin de yaygın olduğunu, bu uygulamanın hekimlik ilkelerine aykırı olduğuna vurgu yapan Aryen, hak ihlallerinin nitelik ve nicelik yönüyle arttığını uluslararası insan hakları ihlallerinin yaşandığını kaydetti. Aryen “Mahpuslar şiddet, hakaret ve kötü muameleye ve hak ihlallerine maruz kalmakta, hasta olanların tedavileri aksatılmakta veya hiç yapılmamakta, iletişim ve bilgi edinme hakları engellenmektedir. Hapishanelere yeni giren mahpuslara çıplak arama dayatılmakta; hastane ve mahkeme sevkleri sırasında da onur kırıcı muamelede bulunulmaktadır. Mahpusların diğer mahpuslarla ve aile ile iletişim, kitap okuma-yazma hakları, sohbet-spor hakları idarenin keyfi uygulamalarıyla engellenmektedir” sözlerini kullandı.  
 
Koğuş baskınları, ayakta sayımlar 
 
Birçok cezaevinde baskın şeklinde düzenlenen koğuş aramalarında aramaların talan şeklinde gerçekleştirildiğini, gardiyanların provakatif davrandığını, aramaların gerekçelerinin belirtilmediği gibi sık aralıklarla gerçekleştirildiğini işaret eden Aryen, “Mahpuslarla yapılan görüşmelerde; hukuka ve insan onuruna aykırı bir uygulama olan üstelik adeta askeri bir düzen içerisinde, kötü niyetli biçimde tehdit ve hakaretler eşliğinde ayakta sayım dayatmasının yoğun bir şekilde dile getirilmesi ziyaret edilen hapishanelerin kaçınılmaz bir gerçekliğidir. Aramalar ve sayımlar işkence ve kötü muamele uygulamasına dönüşmektedir” ifadelerinde bulundu.  
 
‘İfade hakkı ihlal ediliyor, kitaplar sınırlanıyor’
 
Tutsakların Evrensel ve BirGün gibi gazetelerin Basın İlan Kurumu'na resmi ilan ve yayınlama hakkı bulunmasına rağmen cezaevinde verilmesinin geciktirilmesi ya da verilmemesinin ifade özgürlüğü ihlali olduğunu kaydeden Aryen, Kürtçe kitaplara özellikle zorluk çıkarıldığını, haklarında yasaklama kararı olmamasına rağmen kitapların verilmediğini belirtti. Aryen, “Ayrıca kitapların sadece belli bir zaman diliminde gönderilirse mahpuslara verilmesi, dışarıdan sadece 2 ayda 1 kitap alınmasına izin verilmesi ya da dışarıdan kitap alma hakkının sadece bir kitabevi ile sınırlı tutulması, aksi takdirde iade edilmesi mahpuslar ve aileler için oldukça zahmetli ve masraflı olmaktadır. Zira hem mahpus yakınları için bu tarihleri ve şartları takip etmek zor hem de kargo ile gönderdikleri için bazen de mümkün olmamaktadır” dedi.
 
Gönderilen dilekçelere ceza 
 
Tutsakların verdikleri dilekçelerin akıbetlerini öğrenemediğini, tutsakların yaşadıkları sorunlarla ilgili milletvekillerine, cezaevi idarelerine savcılıklara, kamu kurumlarına, sivil toplum örgütlerine, derneklere ve daha birçok yere dilekçe yazıldığını kaydeden Aryen, bazı tutsakların gönderdikleri dilekçelerin ilgili kurumlara gönderilmeden savcılık tarafından cevaplandığını kaydetti. Aryen, “Bu konu tüm hapishanelerin ortak sorunu olup dilekçelerin kayıt ve tarama sistemi ile mahpuslar tarafından takip edilmesine imkan sağlanması gerekir” şeklinde konuştu. 
 
‘Koşullu salıverilme ceza olarak kullanılıyor’
 
Ege Bölgesinde bulunan tüm cezaevlerinde kurum yöneticilerinin 2021’de yürürlüğe giren Gözlem ve Sınıflandırma Merkezlerine dair yönetmeliğin Koşullu Salıverilme kararlarını yeniden cezalandırma yöntemi olarak kullandığına dikkat çeken Aryen, “Mahpusların koşullu salıverilme tarihlerine bir iki gün kala olumsuz kararlar verilirken tekrar değerlendirme süresi olarak asgari 3 aylık süreden uzaklaşarak azami süreler belirlenmektedir. Özetle koşullu salıverilme birçok idare tarafından mahpuslara karşı tehdit aracı olarak kullanılmaya başlanmıştır” dedi.
 
‘Pişmanlık dayatması ve denetlenmeyen kurullar’
 
Yönetmelikle birlikte denetimli serbestlik, koşullu salıverilme gibi mahpus lehine olan uygulamalarda “iyi halin” belirlenmesi için getirilen kriterlerin başında tutsağın “pişmanlık” duymasının istendiğini ifade eden Aryen, “Kurullar mahpuslarla mülakat yapabilecek ve burada sordukları soruların cevabına göre iyi hal değerlendirmesi yapabilecektir. Ancak burada mahpuslara sorulacak soruların denetlenmesine ilişkin herhangi bir mekanizma bulunmamaktadır” diye belirtti.
 
Gardiyanlardan infaz yakma tehdidi 
 
Bazı olumsuz koşullu salıverme kararlarında, gerçeğe aykırı tespitler yapıldığını, tutsakların pandemi nedeniyle kaldırılan atölye, spor gibi faaliyetlere katılmadığını dile getiren Aryen, verilen ve kaldırılan disiplin cezalarının olumsuz değerlendirmelere gerekçe yapıldığını belirtti. Aryen, “Mahpusların vaiz ve psikolog ile görüşmemeleri, namaz kılmamaları olumsuz değerlendirmeye konu edilmiştir. Ayrıca puanlama sistemi sebebiyle gardiyanlar da mahpusları sürekli disiplin cezaları ile infazlarını yakmakla tehdit etmektedirler” ifadelerini kullandı.
 
‘Kurulda istihbaratçı bulunduruluyor’
 
İdare Gözlem Kurulu adı altında toplanan heyetin kişilerin geleceğe dair görüşlerini açıklamaları için baskı kurduğunu belirten Aryen, “Kurulda istihbaratçı bulundurulması bu değerlendirmelerin ne kadar sağlıksız ve hukuka aykırı yapıldığının kanıtıdır. Tamamen idarenin keyfiyetine bırakılan hiçbir hukuki karşılığı olmayan kararlara yapılan itirazlar ise İnfaz Hakimlikleri veya Ağır Ceza Mahkemelerince reddedilmektedir” diye ifade etti.
 
‘Tecrit politikalarına son verilsin’
 
Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilen tutsakların koşullarının insani olmadığını, 8 metrekarelik hücrede kalan tutsakların havalandırma haklarının bazı cezaevlerinde 1 saate kadar düşürüldüğünü ekleyen Aryen, koşulların derhal insan onuruna yaraşır şekilde iyileştirilmesi gerektiğini söyledi. İmralı tecridine değinen Aryen, şunları söyledi: “Başta İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Hapishanesi’nde tutulan Sayın Abdullah Öcalan, Ömer Hayri Konar, Hamili Yıldırım ve Veysi Aktaş üzerinde olmak üzere ve tüm hapishanelere yayılan uzun zamandır sürdürülen tecrit koşullarına son verilmeli, İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Hapishanesi’nde tutulan mahpusların aile ve avukat görüşlerinin sağlanması için Adalet Bakanlığı tarafından bir an önce yasal olmayan bu uygulamaya son verilerek, gerek avukat gerekse aile görüşleri yaptırılmalıdır.” 
 
Aryen, son olarak tüm cezaevlerinde hak ihlallerinin sonlandırılması gerektiğini ifade ederek cezaevi hak ihlallerinin giderilmesine ilişkin çalışmalarının devam edeceğini belirtti.