Emine Şenyaşar’dan Tayyip Erdoğan’a: Sen benim ailemi öldürdün

  • 18:58 31 Mayıs 2024
  • Güncel
 
ANKARA - Adalet Nöbeti’nin 118’inci gününde çok sayıda kişinin katılımıyla yapılan basın açıklamasında Şenyaşar ailesi, “Adalet gelene kadar bakanlık önünde olmaya devam edeceğiz” dedi.
 
Riha’nın Pîrsûs (Suruç) ilçesinde 14 Haziran 2018’de AKP eski milletvekili İbrahim Halil Yıldız’ın koruma ve yakınları tarafından eşi ve iki oğlu katledilen Emine Şenyaşar’ın Riha’dan Ankara’ya taşıdığı Adalet Nöbeti sürüyor. Emine Şenyaşar, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Riha Milletvekili olan oğlu Ferit Şenyaşar ile nöbetinin 118’inci gününde basın açıklaması düzenledi. Adalet Bakanlığı Ana Kapısı önünde yapılması planlanan açıklama polisin ablukasından dolayı bakanlığın ek binası önünde gerçekleştirildi. Yapılan açıklamaya DEM Parti milletvekilleri ve Ankara il ve ilçe örgütleri, İnsan Hakları Derneği (İHD) Genel Merkezi ile derneğin Ankara şubesi, Gezi eylemlerinde Güvenpark ‘ta polisin katlettiği Ethem Sarısülük’ün annesi Sayfi Sarısülük, hukuk örgütleri, demokratik kitle örgütleri ve çok sayıda kişi katıldı. Açıklamada “Şenyaşar ailesine adalet herkes için adalet” yazılı pankart açıldı.
 
‘Annenin iki talebi var’
 
Açıklamada konuşan DEM Parti Milletvekili Ferit Şenyaşar, bir annenin 6 yıldır adalet aradığının altını çizerek, “6 yıldır mücadelemizi dayanışma ile sürdürüyoruz. Eşi ve iki oğlu Suruç Devlet Hastanesi’nde katledilen anne 6 yıldır adalet arıyor. 846 gün Urfa Adliyesi önünde 118 gün ise şuan karşımızda bulunan Adalet Bakanlığı önünde Adalet Nöbeti eylemini sürdürüyor. Annenin iki talebi var, birinci talebi devlet hastanesinde gözü önünde katledilen eşi ve iki çocuğunun katledildiği hastane güvenlik kayıtlarının çıkarılması ve bu insanlık suçunu işleyenlerin yargılanmasıdır. İkinci talebi ise 6 yıldır üstünlerin talimatıyla cezaevinde rehin tutulan oğlunun bırakılmasıdır. Anne diyor ki; hastanede insanlık suçu işleyenler dışarıda geziyor ama benim bir oğlum 6 yıldır tek hücreli bir yerde tutuluyor. Anne tutuklu oğlunun serbest bırakılmasını istiyor, bunun için de adil, bağımsız ve tarafsız bir yargılama istiyor. Katliamı yapanlar yargı tarafından cezalandırılmasa da toplum vicdanında katliam yapanlar mahkum edilmiştir ve toplum içine çıkamıyorlar” dedi.
 
‘Bu kapı açılmadan kimse kimse normalleşme demesin'
 
Ferit, Meclis Genel Kurulu’nda bu adaletsizliği dile getirdiğinde iktidar partisi vekillerinin başını öne eğdiğini belirterek, “Bu hukuksuzluğu, bu adaletsizliği ve zulmü kabul ediyor ancak sessiz kalıyorlar. 118 gündür karşımızda bulunan Adalet Bakanlığı kapısı kapatılmış durumdadır. Bu kapı sadece anneye kapatılmamış bütün herkese kapatılmıştır. Erdoğan çıkıp normalleşmeden bahsediyor, Adalet Bakanlığı’nın kapısı kapalı olduğu sürece kimse normalleşmeden bahsetmesin. Bu bir ikiyüzlülüktür. Eğer ülkede bir normalleşme olacaksa adalet gelecekse şuan karşımızda bulunan Adalet Bakanlığı’nın kapısı açılması gerekiyor. Bakanlığın kapısı kapalı olduğu sürece kimse adaletten kimse bağımsız yargıdan bahsetmesin. 6 yıldır tekrar Meclis Genel Kurulu’nun hem de Türkiye’nin gündeminde olan bir adalet mücadelesi var. Biz buradan bakanlık yetkililerine sesleniyoruz; Biri çıksın bir açıklama yapsın. Annenin eyleminde haksız olduğunu söylesin. Biz adaleti sağladık ya da gereken yargılamayı yapıyoruz desin. Herkes kaçıyor ve bakanlığın içerisinde sözde işlerini yapıyorlar” diye belirtti.
 
‘Adalet gelene kadar bakanlık önündeyiz’
 
Ferit,  iki aydır Adalet Bakanlığı’ndan randevu istediğini fakat randevunun verilmediğini ifade ederek şunları kaydetti: “Adalet Bakanı ya şehir dışında ya bir toplantının içinde, bu adaletten kaçmaktan başka bir şey değildir. Biz mücadelemizi sonuna kadar sürdüreceğiz, adalet gelene kadar Adalet Bakanlığı’nın önünden ayrılmayacağız. Bugün burada olan başta Ethem Sarısülük’ün annesi olmak üzere herkese teşekkür ediyorum. Biz bu mücadeleyi beraber sürdüreceğiz. Bizim aradığımız adalet herkes içindir.”
 
‘Annenin yanındayız’
 
Ardından konuşan Riha Barosu Başkanı Abdullah Öncel de vahşetin işlendiği kentin bir ferdi olarak üzüntülerini ilettiğini belirterek, “Maalesef bu vahşet Urfa’nın Suruç ilçesinde yaşandı. Ancak annenin 864 günlük Urfa Adliyesi’nin önünde yapmış olduğu mücadele çığlıklarını duyarlı kamuoyu ve duyarlı hukukçular elbette ki karşılık verdiler. Ancak bu çığlıkları maalesef yargı mensupları ve yargılanmayı yürüten erk duymadı. Adaletin tecelli etmesi ve gerçekleşmesi için bizler hukuk örgütleri olarak ilk günden itibaren Emine Annenin yanında olduk ve yanında olmaya da devam edeceğiz. Emine annenin şahsında hak ve hukuk mücadelesi yürüten herkese buradan Şanlıurfa barosu başkanı olarak selamlarımı iletiyorum” ifadelerini kullandı. 
 
‘Bakan ne zamana kadar polis copu arkasında kendini koruyacak?’
 
Sonrasında konuşan İHD Eş Genel Başkanı Hüseyin Küçükbalaban,  Emine Şenyaşar’ın sadece kendi evlatları için değil herkes için adalet istediğini vurgulayarak, şöyle konuştu: “Annenin bu ülkenin vicdanı için, faili meçhul cinayetler için, kaybedilenler için, IŞİD’in saldırılarında hayatını kaybedenler için adalet aradığını biliyoruz.  Biz İHD olarak şunu soruyoruz: Bu ülkede katillerin serbest bırakılması yasal mıdır? Hastane odalarında insanların öldürülmesi yasal mıdır? Bu katilleri milletvekili yapmak yasal mıdır? Adalet Bakanlığı ne zamana kadar polis panzerleri arkasında, polis copları arkasında kendisini koruyacaktır. Bu ülkenin adalete ihtiyacı vardır. Bir an önce herkesin aklını başına devşirmesi gerekir ve bu annenin çığlığının duyulması gerekir. Emine Şenyaşar’ın ve ailesinin talepleri talebimizdir. Bizler de dayanışma duygularımızı her daim sürdüreceğiz bununda bütün kamuoyunun bilmesini istiyorum.”
 
Emine Şenyaşar’dan Tayyip Erdoğan’a: Kürtler sana ne yapmış?
 
Emine Şenyaşar ise AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a seslenerek, “Sen benim ailemi öldürdün. Hem de çocuklarla beraber ailemi katlettin. İnşallah çocuklarımın akıbeti senin de ailene gelsin. Bu kadar çekiyoruz senin elinden, sen nasıl insansın, senin vicdanın nasıl bir vicdandır? Hiç merhametin yok mu senin? Ben altı yıldır oturuyorum diyorum çocuklarımı bırak. Sen insanların hastanelerde öldürüldüğünü gördün mü hiç? Sen kayıtları saklıyorsun, kayıtları ne yapacaksın çıkar kayıtlarımızı çıkar. Ben de göreyim çocuklarıma nasıl zulmetmişler. Benim çocuklarım ne yaptı Erdoğan! Madem çocuklarım suçludur iki çocuğum kaldı onları da yakala o zaman. Katliam akşamına hastaneyi boyuyor, kayıtları saklıyorsunuz. Siz de hükümet misiniz? Sen utansaydın eğer; 6 yıldır ben bu şekilde oturuyorum, dünya bizi izliyor, herkes bizi görüyor sen kendini bunlar için rezil etmişsin. Toprağımız sana kalmasın Erdoğan, çocuğumu bırak evime gideyim. Ne diye bu polisleri bize saldırtıyorsun? Gelip etrafımıza kümelenip kağıtlarımızı dövizlerimizi yırtıyorlar. Hiç utanmıyor musun? Ne yapmışız biz? Kürtler sana ne yapmış, biz bitmeyiz bitmeyeceğiz. Hadi yakalamaya devam et, hapishaneleri doldurmuşsun bitirebildin mi? İnşallah sen gideceksin ve her şey düzelecek” dedi. 
 
‘Polisler Sevinç Çakır’ı tehdit etti’
 
Ardından tekrar söz alan Ferit, Emine’den etkilenerek 15 Temmuz 2016’da yaşanan darbe girişimi sonrasında tutuklanan oğlu için Adalet Bakanlığı önüne gelen Sevinç Çakır’ı polislerin tehdit ettiğini belirterek, “Polisler ‘Onların yanına gitme onların yanına gidersen bir daha oturmana izin vermeyiz’ demiş. Biz diyoruz ki; annelerin gözyaşının rengi yoktur! O annenin oğlu da kursiyer bir öğrenciymiş ve 15 Temmuz darbesi sonrası müebbet hapis almış ve cezaevine gönderilmiş. Annenin bir sözü var buradan söylememi istediği; anne diyor ki; ‘Darbeyi kim yaptıysa o yargılansın tutuklansın. Benim oğlumu bırakın’ onun da mücadelesini selamlıyoruz” sözlerini kaydetti. 
 

Etiketler:

adalet