Eğitim daha da kötüleşiyor: Ortak mücadele şart

  • 09:05 27 Ocak 2024
  • Güncel
 
Melike Aydın
 
İZMİR - Eğitimin giderek daha da dinselleştiğini, ticarileştiğini ve özellikle kız çocuklarının ve yoksul çocukların eğitimden uzaklaştığını, tarikat ve siyasi partilerin dersliklere kadar girdiğini belirten Eğitim Sen’den Evren Dinçer çocuklara karşı herkesin sorumluluk altında olduğuna dikkat çekti.
 
İlk ve orta öğretim kademelerindeki öğrenciler 19 Ocak’ta karne aldı. Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim Sen) da Milli Eğitim Bakanlığı’na ve Bakan Yusuf Tekin’e karne verdi. Bakana sendikanın olumsuz karne verdiğini belirten Eğitim Sen İzmir 4 Nolu Şube Kadın Sekreteri Evren Nesil Dinçer Çalık, geçtiğimiz dönemde eğitimin giderek daha da dinselleştiğini, ticarileştiğini ve özellikle kız çocuklarının ve yoksul çocukların eğitimden uzaklaştığını dile getirdi. 
 
‘Cemaatler sınıflara giriyor, kitaplarını okutuyor’
 
Eğitim Sen olarak bakanlığa olumsuz karne verdiklerini dile getiren Evren, Bakan Yusuf Tekin’in cemaat tarikatlara destekten 100, laik eğitimden sıfır aldığını belirtti. Bakanın cemaat ve tarikatlarla protokol yapmaya devam edecekleri söylemini hatırlatan Evren, “İzmir Bornova’da okulların yaptığı protokollerle cemaat ve tarikatlar çeşitli isimlerle, çocuklara kendi kitaplarını, broşürlerini ‘Türkiye’nin kitap kurtları okuyor’ adı altında sınıflara girip dağıtıyorlar. Kendi kitaplarını dayatıp sonunda da ‘umre vaatli kitap okuma yarışması’ düzenliyorlar. Ödülün umre olması bile laikliğe aykırı bir durumdur. Eğitim bu anlamda kötü durumda. Siyasi partilerin gençlik örgütleri de okullarda aleni şekilde pankart açıp çorba, broşür, forma dağıtıyor. Okul bahçelerinde çadır açıp etkinlikler yapıyorlar”  dedi.
 
 ‘ÇEDES yaygınlaşıyor, kız çocukları okuldan uzaklaşıyor’
 
İzmir, Eskişehir ve Tekirdağ ile başlayan "Çevreme Duyarlıyım, Değerlerime Sahip Çıkıyorum" (ÇEDES) projesinin tüm okullara yaygınlaştırıldığını kaydeden Evren, Anayasa’ya aykırı olsa da okullara imamların, cemaatlerin girmesinin önünü açtığına dikkat çekti. Evren, “Bir laiklik platformu kurduk. Bütün çocukların bilimsel eğitim görmesini istiyoruz. Kız çocukları giderek okullardan uzaklaşıyor.  Yaklaşık 2 milyona yakın çocuğun okullardan uzaklaşmasını getiriyor. Kız çocukların erken yaşta evlenmesini getiriyor. Okul çocuğu koruyor” ifadelerini kullandı.
 
‘Çocuklar patronlar için ucuz işgücü oldu’
 
Zorunlu din dersinin yanında “seçmeli zorunlu din dersinin” de geldiğinin altını çizen Evren, “Yeni müfredatla beraber üçüncüsü gelecek. Böylece çocuklar giderek bilimden uzaklaşıyorlar. Liselerde ikinci yabancı dil dersi kaldırıldı, fen ve matematik derslerinin sayısı azaltılarak din derslerinin sayısı artırılıyor” vurgusu yaptı. Aralık 2016’da Mesleki Eğitim Merkezi (MESEM) projesinin (eski adıyla Çıraklık Eğitim Merkezi) örgün eğitim kapsamına alındığını ve bu şekilde çocukların patronlar için ucuz işgücüne çevrildiğini ekleyen Evren, “Çocukları haftada 1 gün okul, 4 gün staj yaptığı kuruma gönderiyorsunuz ve asgari ücretin yüzde 30’u ve çalışma koşulları çok kötü. Bu İLO Sözleşmesi’ne de aykırı. Eylül ayından bugüne 8 çocuğu kaybettik. Geçen hafta 16 saat makinede sıkışması, sesini duyuramaması çok acı” şeklide konuştu.
 
‘Kalıcı saat uygulaması olumsuz sonuçlar doğuruyor’
 
7 yıldır uygulanan kalıcı saat uygulamasının çocukların zihinsel ve duygu durumlarını olumsuz etkilediğini belirten Evren, “Sabahçı çocuklar ilk iki saat, öğlenci öğrenciler son iki dersini karanlıkta yapıyorlar. Güvenlik açısından da uygun değil. Evlerinden uzakta okula giden çocukların eve varması akşam 21.00-22.00’yi buluyor” dedi. Evren, ilkokulların 6, ortaokulların 7, liselerin ise 8 saat ders yaptığına değinirken, “Okulda kalma süresi çok uzun. Biz yıllardır ilkokulların 5, ortaokul ve liselerin 6 saate indirilmesini söylüyoruz ama bakanlık kendine göre davranıyor” sözlerine yer verdi.
 
‘Çocuklar okula aç gelip aç gidiyor’
 
Evren, derin yoksulluğun, artan gıda fiyatlarının çocukların okula aç gelip aç gitmesine neden olduğunun altını çizdi. Kantinlerde denetim olmadığı için sağlıklı gıdanın da olmadığını söyleyen Evren, “Çocuklara bir öğün ücretsiz beslenme sağlanmasını talep ederken aç kalıyorlar. Yoksul mahallelerde defalarca şahit olduk. Çocuklar dersi dinleyemiyor, zihinsel fiziksel gelişimleri yeterli düzeyde değil” ifadelerine dikkat çekti.
 
‘Yoksul mahallelerdeki çocuklar okuldan alındı’
 
Yıllardır bakanlığın okul öncesini zorunlu hale getireceklerini, okul öncesinde ücretsiz yemek vereceklerini söylemesine rağmen 14 Ekim 2023’te Resmi Gazete’de okul öncesinden aidat alınması kararının yayınlandığını belirten Evren “Bu aidattan sonra eylülde okula başlayan yoksul mahallelerdeki birçok öğrenci eğitimi bıraktı. Kırtasiye, temizlik masrafını ailenin sırtına yüklemişti. Okul öncesi kurumlarda yardımcı personel yok. Bir de aidat yüklenince özellikle yoksul mahallelerde veliler çocuklarını okuldan aldı. Yaygınlaşması gereken okul öncesinden birçok çocuk mahrum kaldı. Oysa Anayasa’nın 42’nci maddesine göre devlet bütün çocuklara eşit ve parasız eğitim sağlamak zorundadır” hatırlatması yaptı.
 
‘Herkes sorumluluk almalı’
 
Eğitimin yarıyılında daha da kötüleştiğini ve kötüleşmenin devam edeceğini kaydeden Evren, “Devlet teşvik vererek devlet okullarına göndermediği kömürü kırtasiyeyi özel okula vermiş oluyor ve böylece vatandaşına yönelik sorumluluğu yerine getirmemiş olmaktadır” dedi. Herkesin eğitimden sorumlu olduğunu, özellikle velilerin okullarda neler olduğuyla ilgilenmesi gerektiğini vurgulayan Evren, şunları söyledi: “Aslında birçok veli bihaber. Laiklik Platformu ile çocukları bilgilendirmeye çalışıyoruz. Çocuklar 10 yıldır ne olmak istediğini dahi söyleyemiyor; hayalleri çalınmış durumda. Hep birlikte mücadele etmek için bir arada olmamız gerekiyor.”