Ekonomik kriz eleştirisi: Eksiklikleri halkın omuzlarına yükleyemezsiniz

  • 09:04 3 Şubat 2020
  • Emek/Ekonomi
Rengin Azizoğlu
 
DİYARBAKIR - Derinleşen ekonomik krize ve artan zamlara dönük değerlendirmelerde bulunan TMMOB üyesi Arin Zümrüt, “Ülkenin farklı yerlerinden insanların intihar ettiğini duyuyoruz. Toplum bu noktaya geldiğinde aklıselim insanların oturup düşünmesi gerekiyor. İnsanlar açlıkla terbiye edilmeye çalışılırken, evlerine ekmek götüremezken yönetenleri eleştiremeyeceklerini düşünüyor. Değiştirebilecek gücümüz var. Tüm bu eksiklikleri halkın omuzlarına yükleyemezsiniz” şeklinde konuştu. 
 
Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu Araştırma Dairesi (DİSK-AR) tarafından hesaplanan geniş tanımlı işsiz sayısı, krizin başladığı Ağustos 2018’de 6 milyon 352 bin iken Ağustos 2019’da 7 milyon 305 bine yükseldi. Bununla beraber Türkiye İstatistik Kurumu (TUİK) verilerine göre işsiz sayısı 4 milyon 596 bin aratarak 2006 yılından bu yana en yüksek işsizlik oranına ulaştı. Veriler tabloyu açıkça ortaya koyarken hükümetin ekonomik krize yönelik çözüm üretmek yerine 2019 bütçe görüşmelerinde güvenlikçi politikalar sebebiyle savaşa ciddi bir bütçe ayırdığı görüldü. Gelen yeni yılla beraber derinleşen ekonomik krizin faturası yine vergi olarak halka çıkarılırken asgari ücrete ise sadece yüzde 15 oranında zam yapıldı. Bir yandan iktidar ve ona bağlı yetkililer Türkiye’de ekonomik kriz olmadığını savunurken diğer yandan yurttaşlar yoksulluktan intihara sürüklenmeye devam ediyor. Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) üyesi Arin Zümrüt ekonomik krizin etkilerini, son dönem gelen zamları ve yapılması gerekenleri değerlendirdi.
 
‘İçler acısı bir tablo’
 
Ülkede ciddi düzeyde bir kriz olduğunu söyleyen Arin, bu krizin yalnızca ekonomik kriz olmadığını bunun yanında bir yönetememe krizinin de bulunduğunu belirtti. Pek çok sorunun giderek derinleştiği bir noktaya gelindiğini ifade eden Arin, “kriz var” demenin suç sayıldığı bir ortamı yaşadıklarının altını çizdi. Arin, “Oysaki biz 4-5 yıldır zaten yaşamımızı sürdürmeye çalışırken bunun hayatımızı nasıl etkilediğini görebiliyoruz. Toplumu aslında şekillendiren bu kriz ve kriz karşısında insanların davranışlarıdır. Hiçbir şeyin birbirinden bağımsız olmadığını düşünüyoruz. İnsanlar evlerine ekmek götüremediğinde bu başka şeyleri de körüklüyor. Kadına ve çocuğa yönelik şiddete sebep oluyor. Bir diyalogsuzluğu dayatıyor. 8 saat olması gereken mesai saatleri sırf iş bulunamadığı için uzatılıyor. İnsanlar iş bulamadığı için koşulları sorgulamaksızın çalışmak zorunda kalıyor. Buna ses çıkaramıyorlar. Biz mühendisler olarak bile değerlendirdiğimizde çok düşük ücretlere çalışıyor ve çoğu neredeyse belirlenen asgari ücretin altında iş bulduğunda bunun bir nimet olduğunu düşünecek duruma getirildi. Yeni mezunların hepsinin durumuna baktığımızda içler acısı bir tablo karşımıza çıkıyor” dedi.
 
‘Var olan kriz halkın sırtına bindiriliyor’
 
Birkaç ay önce bütçenin belirlendiğini hatırlatan Arin, yapılan bütçe çalışmalarında ve sonrasındaki sonuç değerlendirildiğinde bütçenin hükümetin vermek istediği yerlere sağladığını aktardı. Arin, “Ülke derin bir ekonomik kriz yaşarken hükümet var olan kaynağı da kendi istediği alanlara yönlendiriyor. Biz Sivil Toplum Kuruluşları (STK), meslek örgütleri, eğitimciler diyoruz ki; bir bütçe belirlenecekse halka göre belirlenmeli. Bütçe savaşa ayrılmamalı ya da yalnızca bir kuruma verilmemeli. Diyanet Başkanlığı’na ayrılan bütçenin sürekli yetmemesini, tekrar tekrar verilmesini eleştiriyoruz. Eğitime, sağlığa neden bütçe ayrılmıyor? Ayrılan bütçeleri nelere göre belirliyorsunuz? Ülkede ciddi bir ekonomik kriz var ve bunu kurtarmak için tek yöntem zamlar olarak görülüyor. ‘Zam oranını yüzde 22 verecektik ancak 18’e indirdik. Sevinin’ deniliyor. Zamlara bile oranı az olduğu için tamah etmemiz bekleniyor. Var olan kriz halkın sırtına bindiriliyor. Ekonomik sorunları giderebilmek için açlık sınırının da altında asgari ücret belirleniyor. 6 milyonun üzerinde insan belirlenen asgari ücrete göre geçimini sağlıyor” şeklinde konuştu.
 
‘Hükümet kendini toparlamak için yoksul halkın üzerinden kaynak elde ediyor’
 
“Bir su faturasına yüzde 35 ile 330 arasında bir zam hangi mantıkla açıklanabilir?” diye soran Arin, “Birden su kaynaklarımız mı kurudu? 3-5 yıl kuraklık mı yaşandı? Bunlara dair bir belirlemenin olması gerekiyor. Öyle bir ortam yok. O zaman nedir, hükümet kendini toparlayabilmek için zaten yoksul olan halkın üzerinden bir kaynak elde etmeye çalışıyor. İnsanlar her gelen zammı göğüslemek için farklı yöntemler içerisine girdiler. Ek işler yapmaya, daha uzun süreler çalışmaya başladılar. Çocuk işçiliği arttı. Bunu bariz bir şekilde dile getirmek gerekiyor. Son gelen faturalarla biliyoruz ki yalnızca kirasını ve faturalarını ödemeye çalışan birinin artık kuru ekmek bile yememesi gerekiyor. Ülkenin farklı yerlerinden, farklı kesimlerinden insanların intihar ettiğini duyuyoruz. İntihar eden bir kadın arkadaş sosyal medyasına attığı iletilerde cebindeki bir liradan bahsediyor. Neredeyse intihar edenin suçlandığı bir basın yönelimi var” diye belirtti.
 
‘Demokratik tepkiler dile getirilmeli’
 
Toplumun geldiği noktaya ilişkin aklıselim insanların oturup düşünmesi gerektiğine dikkat çeken Arin, “Bu kadar acı bir olayı ortadan kaldırabilmek için ne yapmak gerekiyor?” diye kafa yormak gerektiğini kaydetti. Arin, “Hangi fikirde, ideolojik yaklaşımda olursa olsun insani olarak baktığında bunun önüne geçmenin yollarının ortak sesle olacaktır. Halkın omuzlarına bindirilen zamları kabul etmediklerine dair gerek bireysel gerekse kurumsal olarak itirazlarını dillendirmesi gerekiyor. Bunların toparlanabilmesi için insanların buna dair demokratik tepkilerini dile getirmesi gerekiyor. İnsanlar açlıkla terbiye edilmeye çalışılırken, evlerine ekmek götüremezken yönetenleri eleştiremeyeceklerini düşünüyor. Yönetilemeyen, gittikçe kötü giden bu ülkeye dair bir söz söyleyemeyeceklerini sanıyor. Değiştirebilecek gücümüz var. Tüm bu eksiklikleri halkın omuzlarına yükleyemezsiniz. TMMOB olarak konuya ilişkin çalışma yürütüyoruz. Hukuki olarak da bu zamların takipçisi olacağız. Baro ile de görüşmeler alındı buna dair dava açacağız” ifadelerini kullandı.