Serada kadınlar çalışıyor tüccar kazanıyor: Ne sigorta var ne para

  • 09:02 27 Ocak 2020
  • Emek/Ekonomi
Safiye Alağaş
 
İZMİR - Serada sürekli bir çalışma hali içinde olan kadınlar, bütün zorluklara rağmen hayat mücadelesini sürdürüyor. 20 yıldır tarım işçiliği yapan Halise Çeri, “Üretici, işçi kazanmıyor, aradaki tüccar kazanıyor” derken, güvencesiz çalışan kadınlar hastaneye gitmenin dahi kendileri için ‘lüks’ olduğunu söylüyor. 
 
İzmir’in Menderes ilçesi Değirmendere köyünde yaşayan kadınlar, yazın kendiişlerinde kışın ise başkasının yanında yevmiye ile seralarda çalışarak geçimlerini sağlamaya çalışıyor. Bütün gün çalışmalarına rağmen emeklerinin karşılığını alamayan kadınlar, güvencesiz çalışıyor, hastaneyi dahi lüks olarak görüyor. 
 
‘Her zaman iş olmuyor’ 
 
Halise Çeri, yaklaşık 20 yıldır tarım işçiliği yaparak geçimini sağlıyor. Halise’nin bir yakını aynı köyde yaşıyor ve yakınları da onun gibi tarım işçisi olarak tarlalarda çalışıyor. Halise’nin 3 kız çocuğu var ve çocuklarını okutabilmek için tarım işçisi olarak çalışıyor. Tarlada çalışmanın birçok zorluğu olduğunu söyleyen Halise, “Ne iş olursa yapıyoruz. Çapa, marul dikimi, marul kesimi ne bulabilirsek yapıyoruz. Bazı aylar 4 gün, bazı aylar 8 gün işe gidiyoruz. Her zaman iş olmuyor. Ama her koşulda çalışmak zorundayız. Çocuklarımızı özgür bireyler olarak yetiştirmeye çalışıyoruz. Onların geleceği için çalışmak zorundayız. Tabi yapabilirsen, yapamayanlar da var” diye ekliyor. 
 
‘Aldığımız ücret yetmiyor’ 
 
Aldığı ücretin geçimine yetmediğinin altını çizen Halise, ancak çocuklarının harçlığını çıkarabiliyor. Çocuklarının otobüs parasını çıkarmaya çalıştığını belirten Halise, “Akşama kadar okulda aç kalıyorlar. Yemek parası veremiyoruz onlara. Çünkü iş yok. Kazanamadığımız için biz de çocuklara veremiyoruz. İş bulabilirsek zorlukların üstesinden gelebiliyoruz. Zorlukların üstesinden gelebilmek ve kendi ayaklarının üzerinde durabilmek çok güzel bir şey. Ama iş bulmak da çok zor” ifadelerini kullanıyor. 
 
‘Tüccarlar kazanıyor’ 
 
Üretici ve işçinin emeğinin karşılığını alamadığını dile getiren Halise, “Üretici üretiyor ama arada tüccarlar kazanıyor. Tüccarlar yeri geliyor malı senden 20 kuruşa alıyor. Götürüyor markete 5 liraya 6 liraya satıyor. Sen bir şey kazanamıyorsun. Borç batağına batıyorsun. Borçlandıktan sonra mecburen işçiliğe çıkıyorsun” diyor. 
 
‘Kazandığımız hiçbir şeye yetmiyor’
 
Okul ile ev arasındaki mesafe 2 kilometrenin altında olduğu için servis gelmediğini ifade eden Halise, “Sabahın en erken saatlerinde otobüse yetişmeye çalışıyorlar. 40 dakika yol yürüyorlar. O saatte çocukların neyle karşılaşacağını bilmiyoruz. Biz işe gitmek zorundayız. Çocuğumu mu götüreyim işe mi gideyim? İşe geliyoruz ama kazandığımız hiçbir şeye yetmiyor. Pazara zaten gidemiyoruz. Kendimiz bahçemizde ekmeye çalışıyoruz. Maddi durumumuz neye yeterse onu yiyoruz” diye belirtiyor. 
 
‘Zorunlu ihtiyaçlarımızı dahi alamıyoruz’ 
 
26 yaşında olan Filiz Çeri ise ortaokulu bitirdikten sonra okula devam etmeyip tarım işçiliği yapıyor. Yazın kendi seralarında çalışan Filiz, kışın ise başkasının yanında yevmiye ile çalışıyor. Yazın kendi topraklarında ekip biçtiklerini vurgulayan Filiz, “Ancak yazın kendi işimizde yeterince kazanamıyoruz. Yetmiyor bize. O yüzden kışın yevmiye ile başkalarının yanında çalışıyoruz” diyor. 
 
Sabah saat 04.30’da uyanan Filiz, öğle yemeğini hazırlıyor ve ardından tarlanın yolunu tutuyor. Saat 06.30’da ise tarlada iş başı yapıyor. En çok da sabah soğuk havada kalkmanın zor olduğunu dile getiren Filiz, “Bütün bu çalışma koşullarına rağmen geçimimizi çok zor sağlıyoruz. İstediğimiz her şeyi alamıyoruz. Herşey çok pahalı. Yani artık zorunlu ihtiyaçlarımızı dahi alamıyoruz. Yevmiyeler az. Sigortasız çalışıyoruz. Yazın kimi zamanlar kendi işimiz olmuyor. O zaman da aylık olarak çalışıyoruz. Kimi işverenler işçileri aylık olarak çalıştırıyor. Biz de geçici olarak aylık işlerde çalışıyoruz. Ne yazık ki her koşulda çalışmak zorundayız. İşçilere daha çok öncelik verilmelidir. Bütün bu zorluklara rağmen hayatın bir yerinden tutunmaya devam ediyoruz. Bu yüzden çalışmayı seviyorum” diye vurguluyor.
 
‘Kazandığım hastane masrafını karşılamaz’ 
 
4 çocuk annesi Gülistan Çeri de çocuklarını okutmak için çalışmak zorunda olduğunu söylüyor. “Kendi işimizde yeterince kazanamadığımız için yevmiyeye gidiyoruz” diyen Gülistan, “Hiç durmuyoruz. Hiç durmadığımız halde elimizde bir şey yok. Sigortasız çalışıyoruz. Bir sürü sağlık sorunum var, hastaneye gidemiyorum. Bel fıtığı oluşmuş. Yazın ise sıcakta çalıştığımızda nefes darlığı yaşıyorum. Yaşadığımız sağlık sorunları nedeniyle doktora gitsem kazandığım para hastane masraflarını karşılamaz. Hastaneye gidemiyoruz. Hastaneye gitsem bir sürü para gidiyor. Hastaneye gitmek bana biraz lüks kaçar. En çok sigortasız çalışmak beni zorluyor. Kendi sigortamızı kendimiz yaptırsak, ödeyecek gücümüz yok” diye anlatıyor. 
 
İşten sonra akşam eve gidince yemek yapan Gülistan, ayrıca çocuklarla ilgileniyor, temizlik yapıyor. Eşinin de bel fıtığı rahatsızlığı yaşadığını ve bu yüzden çalışamadığını vurgulayan Gülistan, “Ancak biz kadınlar daha dirençliyiz. Kendimizi bırakmıyoruz. Her şekilde mücadele ediyoruz. Hayat mücadelesini sürdürmekten vazgeçmiyoruz.”