KESK: Son 3 yılda 4 bin 770 üyemiz ihraç edildi

  • 13:06 26 Aralık 2019
  • Emek/Ekonomi
ANKARA - KESK, açıkladığı Yıllık Sendikal Hak İhlalleri Raporu’nda, sadece son 3 yılda 4 bin 770 üyesinin çalışma hakkının gasp edildiğini belirterek, ihraçların 375 sayılı KHK ile devam ettiğine dikkat çekti.
 
Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Yıllık Sendikal Hak İhlalleri Raporu’nu KESK Genel Merkezi’nde düzenlediği basın toplantısı ile açıkladı. KESK Eş Genel Başkanı Mehmet Bozgeyik tarafından yapılan açıklamada, “2014 yılından sonra Başbakanlık genelgeleriyle, yasal düzenlemelerle, torba yasalarla adım adım uygulamaya konulan ve 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında rejimin temel yönetim biçimi haline getirilen OHAL uygulamaları sendikal hak ve özgürlüklerde de ciddi gerilemelere neden olmuştur” denildi.
 
‘4 bin 770 KESK’linin çalışma hakkı gasp edildi’
 
Açıkladıkları rapora yansıyan hak ihlallerinin gerçekte yaşananların yarısına bile denk düşmediğine dikkat çekilen açıklamada, “Yaratılan korku iklimi nedeniyle kamu emekçileri karşı karşıya kaldıkları ihlalleri rapor etmekten imtina etmekte, ihraç edilme kaygısı nedeniyle baskıları sineye çekmeyi tercih etmektedir” ifadesi kullanıldı. Açıklamada, son üç yılda 4 bin 283’ünün OHAL KHK’leriyle, 487’sinin Yüksek Disiplin Kurulları kararlarıyla olmak üzere 4 bin 770 KESK’linin çalışma hakkının gasp edilerek ihraç edildiğini belirtildi.
 
‘Bin 23 üyemizin başvurusu reddedildi’
 
OHAL Komisyonu kararıyla 358 üyelerinin görevlerine iade edildiğini, bin 23’ünün başvurusunun reddedildiğinin kaydedildiği açıklamada, halen 2 bin 900 dolayında üyenin başvurularının ele alınmasını beklendiği ifade edildi. Açıklamada, “İktidar bir hakkı bir gecede gasp ettiğinde gayet hızlı davranırken yapılan itirazlara yanıt vermeyi ise oldukça ağırdan almakta, yıllara yaymaktadır” sözlerine yer verildi. Bugün itibariyle Cumhurbaşkanlığı kararı ile OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonu’nun görev süresinin bir yıl daha uzatıldığına dikkat çekilen açıklamanın devamında, iktidarın zaman kazanarak bir yandan da ihraçlarla boşalttığı yerlere kendi kadrolarını yerleştirmek istediği vurgulandı. 
 
’18 sendika üyemiz ihraç edildi’
 
Türkiye’nin siyasal-toplumsal yapısını değiştirmeye dönük kalıcı düzenlemelerin KHK’ler eliyle yapıldığı kaydedilen açıklamanın devamında, OHAL’in kaldırılması sonrasında uygulamaların devam ettiğine işaret edildi. İhraçların 375 sayılı KHK’nin Geçici 35. Maddesi’yle devamına olanak verdiğin altı çizilen açıklamada, ”Bu maddeyle şu ana kadar 18 sendika üyemiz ihraç edildi. Arkadaşlarımızın tümünün ortak özelliğinin sendika yöneticisi ve aktif üye olmasıdır” ifadeleri kullanıldı. 
 
‘Uygulamalardan biri de güvenlik ve arşiv soruşturmaları’
 
OHAL uygulamalarından birinin de güvenlik soruşturmaları ve arşiv araştırmaları olduğunun dile getirildiği açıklamada, binlerce adayın KPSS’de yüksek puan almalarına rağmen göreve başlatılmadığına dikkat çekildi. Uygulamanın sadece adayı değil birinci, ikinci derece yakınlarını da kapsar hale getirildiğine işaret edilen açıklamada, “Ankara’da farklı tıp fakültesini bitirip göreve başlamak için başvuran toplam 18 doktor güvenlik soruşturması nedeniyle göreve başlatılmadı” sözlerine yer verildi.
 
Anayasa’ya aykırı bulunan bu uygulamanın yasal düzenleme haline getirilmeye çalışıldığının vurgulandığı açıklamada, “Yandaş konfederasyonlar hariç konfederasyonumuz ve diğer tüm emek örgütlerinin, demokrasi güçlerinin yoğun tepkisi üzerine teklif geri çekilmiştir” denildi. 
 
‘Sendikal ayrımcılık suçu işleniyor’
 
Sadece son bir ayda kayyım atanan il ve ilçe belediyelerinde en az 50 dolayında Tüm Bel-Sen üyesinin açığa alındığının belirtildiği açıklamanın devamında, “Kayyımlar adeta yandaş sendikaların temsilcisi gibi hareket etmekte, farklı sendikalara üye olmanın kamu emekçileri için iyi olmayacağı algısı oluşturmakta, açıktan sendikal ayrımcılık suçu işlemektedirler” ifadeleri kullanıldı. 
 
‘Kayıt dışılık ve kuralsızlaştırma artmış durumda’
 
OHAL sürecinde ve sonrasında kamu hizmetlerinin piyasaya açılması politikalarının hız kazandığını, güvencesiz, sözleşmeli ve taşeron çalıştırmanın daha yaygınlaştırıldığının altının çizildiği açıklamada şu ifadelere yer verildi: “Kayıt dışılık ve kuralsızlaştırma artmış, on binlerce kamu emekçisinin ihraç edilmesi nedeniyle iş yükünün artması sonucu kamu emekçileri nefes alamaz duruma gelmiştir. İşyerlerinde mobbing ve iş kazaları/işçi cinayetleri yoğunlaşmıştır. OHAL fırsatçılığıyla performans sisteminin yaygınlaştırılmasıyla ve ekonomik krizin derinleşmesiyle, işsizliğin rekor üstüne rekor kırmasıyla intihar vakaları artmıştır.”
 
1990’lı yılların uygulamalarından olan sürgünlerin bir kez daha bir baskı ve yıldırma yöntemi olarak kullanıldığına şahit olunduğuna yer verilen açıklamada, “Sürgün gerekçelerine baktığımızda sendikal hakların kullanımının bahane edildiğini görmekteyiz. Örneğin çalıştığı okulda Kürtçe konuştuğu için ya da süt iznini kullanmakta ısrar ettiği için sürgün edilen üyelerimiz bulunmaktadır” diye belirtildi. 
 
‘OHAL koşullarında sendikal mücadele yürütmekteyiz’
 
“Adı kalksa da uygulamaları devam eden OHAL koşullarında sendikal mücadele yürütmekteyiz” denilen açıklamada, iktidarın tek tip sendika ve tek tip sendikacı yaratmak istediği bu koşullarda her şeye rağmen demokrasi ve emek mücadelesini bedeli ne olursa olsun sürdürmekte kararlı oldukları vurgulandı.  Açıklamada son olarak, işçi sınıfının, emekçilerin yüzyıllardır bin bir türlü bedel ödeyerek elde ettiği hak ve özgürlüklerin hangi gerekçe ile olursa olsun ortadan kaldırılmasına yönelik girişimlere karşı fiili ve meşru mücadele haklarını sonuna kadar kullanacakları kaydedildi.