BES’li kadınlar sömürü ve şiddete karşı 25 Kasım’da alanlarda olacak

  • 09:02 15 Kasım 2019
  • Emek/Ekonomi
Dilan Babat
 
ANKARA - 25 Kasım’da kadınları alanlara çağıran BES Kadın Sekreteri Banu Aykaç, “Kadınların mücadele birikimi ve sistemin yaşadığı derin krizin açığa çıkardığı olanaklar, bizi öznesi olacağımız bir yaşamı kurmaya her zamankinden daha yakınlaştırmıştır” dedi.  
 
25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü kapsamında kadınların programları netleşti. Emek cephesinden kadınlar da kadın katliamlarına, yoksulluğa, sömürüye, İstanbul Sözleşmesi’ne yönelik saldırılara karşı alanlarda olacak. Kamu Emekçileri Sendikası Konfederasyonu’na ( KESK) bağlı Büro Emekçileri Sendikası (BES) Kadın Sekreteri Banu Aykaç, 17 yılık AKP iktidarında 15 binin üzerinde kadının vahşice katledildiğini belirterek, “Bugün eril zihniyetin cisimleşmiş hali AKP ve MHP ittifakının sürdürdüğü iktidar söz konusu. Bunların yürüttüğü savaş,  baskı ve cinsiyetçi politikalar her gün erkek şiddetini artıyor” dedi. 
 
‘Savaş politikalarının en ağır sonuçlarını kadınlar ödüyor’
 
AKP’nin kadın kazanımlarını hedef alması ve birlikte yürüttüğü savaş politikalarının şiddet sarmalını doğurduğuna dikkat çeken Banu, Kürt sorununun çözümsüzlüğü temelinde geliştirilen savaş politikalarının en ağır sonuçlarını kadınların yaşadığını vurguladı. Banu, “Savaşın, yaşamsal, demokratik, ekonomik, kültürel, ekolojik ve tarihsel bedeli ağır olurken, bedenleri de savaş alanına çevrilen kadınlar açısından çok daha ağır sonuçları oluyor. Tecavüz, şiddet, kölelik, sömürü, yoksulluk hem çatışmalı yerlerde hem kaçıp sığınılan yerlerde kadınların yaşadıkları, göç ile birlikte yurtsuzluk en ucuz iş gücü olma, sağlığa, eğitime ulaşamama, geleceksizlik, umutsuzluk ve ayrımcılığın yarattığı psikolojik yıkımlar oluyor. Sıralaması bile ağır bir tablo ne yazık ki. Bir de savaşın yarattığı ekonomik kriz var ki biz kadınlar için çok boyutlu bir şiddet biçimine dönüşüyor” dedi. 
 
‘Kadınlar ısrarlı bir mücadele sürdürüyor’
 
Kadınların ise savaş politikalarına karşı mücadelesinin ısrarla devam ettiğini kaydeden Banu, “Kadınlar, erkek egemen zihniyete ve yarattığı şiddete karşı, çok uzun yıllara dayanan aralıksız ve ısrarlı bir mücadele sürdürüyor. Kadın hak ve özgürlüğüne dair bugün ne varsa tümü bu mücadelenin yaratımıdır.  Bugün AKP’nin kadınların iradesine ve kazanımlarına yönelik artan saldırıları bu temelde değerlendirmek lazım. Kayyım politikaları, eş başkanlık kazanımı başta olmak üzere kadın kazanımlarını hedef alıyor. Ortadoğu’ya çöreklenen egemenlerin yarattığı cehennemde, kadın öncülüğünde demokratik, ekolojik, kadın özgürlükçü ve çoğulcu antikapitalist sisteme saldırının en büyük hedeflerinden birisi de kadın kazanımlarını boğmak” diye konuştu. 
 
‘İki önemli yasal aracı kaldırılmak isteniliyor’
 
İstanbul Sözleşmesi ve 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine dair Kanun’un da saldırı altında olduğunu hatırlatan Banu, “Ne yazık ki devleti yönetenler bu yükümlülükleri yerine getirmek, önlemleri artırmak şöyle dursun iki önemli yasal aracı yani İstanbul Sözleşmesi ve 6284’ü kaldırmak istiyor” ifadelerinde bulundu.  
 
‘Çalışma yaşamında eşitsizlik, cinsiyetçilik dayatılıyor’ 
 
Çalışma yaşamının neoliberal politikalar doğrultusunda kadın ve emek karşıtı, esnek, güvencesiz, parçalı istihdam biçimleriyle baskıya dayalı olarak yeniden kurgulandığını ifade eden Banu, “İdeolojik temelde dayatılan tüm bu politikalar, çalışma yaşamında daha fazla eşitsizlik, yoksulluk, ayrımcılık, cinsiyetçilik, mobbing ve şiddet olarak kadınların karşısına çıkıyor. Çalışma yaşamı ve koşulları, tüm emekçiler açısından özellikle de kadınlar açısından şiddet üreten mekanlara dönüşmüş bir durumda” diye belirtti.  
 
‘Kadınlar itirazlarını ve direnişlerini yükseltiyor’
 
Ataerkil kapitalist sistemin dünyada bir krize girdiğine ve buna karşı gerçekleştirilen direnişlerde kadınların en önde yer aldığına işaret eden Banu, yine “Rojava devrimi” ve devrime karşı yapılan saldırılara karşısında sürdürülen tarihi direnişin kadınlar öncülüğünde geliştiğini vurguladı. “Önemli ve büyük gelişmelere gebe, tarihi bir dönemdeyiz” diyen Banu, “Kadınların erkek egemen sisteme karşı binlerce yıldır kesintisiz olarak sürdürdüğü kurtuluş mücadelesinin birikimi ve bu sistemin bugün yaşadığı derin krizli halin açığa çıkardığı olanaklar, bizi öznesi olacağımız bir yaşamı kurmaya her zamankinden daha yakınlaştırdığına inanıyorum” diye ekledi. 
 
‘Kadın dayanışmasını büyütmeyi hedefliyoruz’
 
25 Kasım’da BES’li kadınlar olarak, şiddetsiz, sömürüsüz, eşit ve özgür ‘yaşamak istiyoruz’ şiarıyla alanlarda olacaklarını söyleyen Banu, “KESK bütünlüğünde eşit ve özgür yaşamak istiyoruz şiarıyla 25 Kasım’da başlayacağımız ve 8 Mart’a kadar sürecek 2 ayaklı bir kampanya önermeyi planlıyoruz. Kadınları tartışma süreçlerine katacak bir biçimde, şiddete karşı farkındalığı artırma ve birlikte mücadeleyi geliştirmeyi, sokakları daha çok kullanarak kadın dayanışmasını büyütmeyi hedefliyoruz.  Tüm kadınları erkek egemen sisteme karşı emeğimizin, yaşamlarımızın öznesi olmaya, kadına yönelik her türlü erkek şiddetini durdurmaya karşı alanlara çağırıyoruz”  diye konuştu.