
Sêvê'nin ardından 3 yıl: Bir emek ve direniş öyküsü
- 09:01 2 Ocak 2019
- Güncel
Melike Aydın
İZMİR - Silopi'deki yasak sırasında halkın yanında yer alan 3 kadın siyasetçi Sêvê Demir, Fatma Uyar ve Pakize Nayır'ın katledilişinin üzerinden 3 yıl geçti. Daha çocukken sürgünle tanışan Sêvê'nin yaşamı emek ve direnişle geçti. Siyaset ve kadın mücadelesinde her zaman kızının yanında yer alan Sakine Demir, Sêvê'yi anlattı.
Şırnak'ın Silopi ilçesinde ilan edilen sokağa çıkma yasağı döneminde 4 Ocak 2016 tarihinde 3 kadın siyasetçi Sêvê Demir, Fatma Uyar ve Pakize Nayır askerler tarafından açılan ateşle katledildi. Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Meclis üyesi Sêvê Demir, Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile kapatılan Kongreya Jinên Azad (KJA) üyesi Fatma Uyar ve Silopi Halk Meclisi Eşbaşkanı Pakize Nayır, boşaltılmakta olan Karşıyaka mahallesinden Yeşilyurt mahallesine geçmeye çalışırken vurularak katledildi. 3 kadın siyasetçinin katledilmesine dair davada bir gelişme sağlanmadı. Sêvê'nin annesi Sakine Demir, kızının katledilişinin 3'üncü yılında da faillerin yargılanması için hukuk mücadelesini sürdürüyor.
'Zorunlu göç, mevsimlik işçilik, dışlanma'
Diyarbakır'ın Bismil ilçesinden Manisa'ya uzanan hayatlarının her anında devlet aklının Kürtleri inkar eden ve yok sayan politikalarının sonuçlarını yaşadıklarını ifade eden Sakine, Sêvê'nin yaşadıklarını algılayarak büyüdüğünü ve bu nedenle siyasete atıldığını söyledi. 1995'te Sêvê daha çocukken Manisa'ya göç etmek zorunda bırakıldıklarını aktaran Sakine, "Zulüm çoktu diye geldik, iş de yoktu. Manisa'da bir iki yıl kaldık dayanamadık tekrar döndük köye. Sonra yine geldik mecburen. Burada Kürt olduğumuz için çok baskı gördük. Burada tarlada çalıştık, pamukta, biberde, domateste, üzümde çalıştık. Ama ilk geldiğimizde bize evlerini bile kiralamadılar. Bize 'teröristsiniz' dediler" diye anlattı.
'Mücadele için her engeli aştı'
Mevsimlik tarım işlerinde çalışarak büyüyen Sêvê, Manisa'da 3 yıl kadın çalışmalarında yer aldı. Sêvê'nin yüreğinin kendi memleketinde attığını söyleyen Sakine, Sêvê'nin kadın çalışmalarına adım atmasını şöyle anlattı: "Sêvê kendi gücüne göre ne yaparsa yaptı burada. Bu evimiz var sadece. Evde çalışan bir tek o vardı. Babasıyla ve benle vedalaştı, müsaade istedi. Babası da 'Kardeşin askere gidecek varımız yoğumuz sensin biraz bekle öyle git' dedi. O da dedi ki 'Biri gelip benimle evlenmek isteseydi çalışmama bakmaz onaylardın. Ben kararımı verdim.' Babası kararlılığını görünce, 'Her zaman arkandayız' dedi. Sonra Sêvê Manisa'dan çıktı."
Biri içeride ve diğeri dışarıda direnen iki kadın
Önce Ankara'da sonra Diyarbakır, Konya ve Mardin'de çalışan Sêvê, 2009'da Nusaybin'de gözaltına alındı. Diyarbakır E Tipi Cezaevi'ne gönderilen Sêvê, 2012'de cezaevlerinde PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın koşullarının düzeltilmesi için başlatılan açlık grevleri içinde yer aldı. Kızlarının her direnişinde yanında olduklarını söyleyen Sakine, "Açlık grevi başladı Amed'e gittim. Benim çocuklarım her yerde vardı ama ben hep Sêvê'yi takip ettim. Çalışkandı, dürüsttü, yurtseverdi. Durumumuz iyi olmasa da onların yanında olduk. Onlar içeride biz dışarıda direndik. Bir gün kadın koğuşunun bir gün erkek koğuşunun önünde eylem yapıyorduk" dedi.
2012'deki açlık grevlerine katıldı
Açlık grevinin 68'inci günü tutsaklar, Abdullah Öcalan'ın çağrısıyla açlık grevine sonlandırdı. Sakine, ertesi gün cezaevine gittiklerinde tıka basa dolu polis barikatı ile karşılaştıklarını belirterek şöyle devam etti: "Grevdekileri araştırma hastanesine götürdüler. Biz de hastaneye gittik. Savcılığa gidip kızımı görmek için rapor çıkardım. Onu serumlarla arkadaşı Mizgin'le gördüm. Bir metre uzağımda yataktaydı ama yanına yanaştırmadılar. Bir nevi işkenceydi benim için. 10 dakika ancak görebildik. Onlar tedaviyi kabul etmediler ve 'Bu zulmün altında tedaviyi kabul etmiyoruz' dediler. Bu nedenle hepsini cezaevine göndermişlerdi."
'Kürt anneleri güçlü ve inatçı'
Sêvê'nin cezaevinden çıkmasının ardından kısa bir süre sonra DAİŞ çeteleri Kobane'ye saldırdı ve hem Rojava'da hem de Türkiye'de büyük bir direniş başladı. Bu süreçte de siyaset ve kadın çalışmaları yürüten Sêvê, öz yönetim sürecinde de Şırnak'taydı. Hem direnişe destek olmak hem de Sêvê'yi görmek için yola çıkan Sakine, önce Diyarbakır'da sonra yolları kapatılan Nusaybin'de kaldı. Farklı bir güzergah olarak gittikleri Midyat'ta da yollarının kesildiğini söyleyen Sakine, şunları anlattı: "Sêvê'yi aradım 'Geliyorum' dedim. O da dedi ki 'Siz Kürt anneleri ne kadar inatçısınız ne kadar güçlüsünüz.' Ben de dedim 'Sizden daha önemli değiliz.' Nihayetinde oraya gittik. Gittiğimde de eylemler vardı onlara da katıldım. Bütün halk etrafımızda toplanmıştı. Sordular 'Bu anne kimdir' diye. Sêvê annesi olduğumu söylemedi ve 'Bir annedir gelmiş 15 yıldır kızını arıyor' dedi. Arkadaşı anladı annesi olduğumu ve bana 'Sêvê senin bize hediyendir' dedi."
'Ne Cizre'yi ne Silopi'yi ne de insanlık düşmanlarını unutmayacağım'
Bugün hala Pakize, Sêvê ve Fatma için dünyanın sessiz kaldığını sözlerine ekleyen Sakine, "Ne Cizre'yi ne Silopi'yi ne de o insanlık hainlerini unuturum. Sêvê'nin cenazesini kaldırdık oradan Ankara'ya gittik ki Mehmet Tunç'ları kurtarabilelim. Biz ne yaptıysak kimse gelmedi. Türkiye sessiz kaldı. Cizre'de yaşananlar hala benim boynumda bir yük, onları kurtaramadığım için" dedi.
'Leyla Güven'in eylemini selamlıyorum'
Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) Hakkari Milletvekili Leyla Güven'in eylemini de selamlayan Sakine, Leyla'nın Kürt halkının varlığı, dili ve kültürü için direndiğini belirterek, "Tüm cezaevindeki direnişçilere hürmetlerimi sunuyorum. Direnişleri direnişimizdir. Yaşadığımız sürece mücadelemizi bırakmayız. Biz çocuklarımızla yıllarca rahat yaşayamadık. Türklerin içinde sürekli baskı altında kaldık. İş bile vermediler. Ama gençlerimiz direndi ve bir gün mutlaka daha özgür olacağız" şeklinde konuştu.