Gazeteci Sterk Gulo: Varlık-yokluk savaşı

  • 09:51 2 Aralık 2024
  • Güncel
Derya Ren
 
RIHA - HTŞ’in Heleb'e yönelik saldırılarına dair konuşan Gazeteci Sterk Gulo, şöyle dedi: ”Bu savaş, Suriye halkı için varlık-yokluk savaşı haline geldi."
 
Heyet Tahrir el-Şam (HTŞ) Suriye’nin Heleb kentine yönelik 26 Kasım’da saldırı başlattı. Başlatılan saldırılar diğer gün farklı bir boyuta ulaşırken, Şam hükümeti askerleri, Rus ve İran güçleri kimi bölgelerden çekildi. Tüm bunların ötesinde Heleb’e bağlı Şêx Meqsûd bölgesinde bulunan halk savunma birlikleri, Türkiye’nin de desteklemiş olduğu paramiliter güç olan HTŞ’ye karşı özsavunmaya geçti.
 
Halk savunma birliklerinin direnişi karşısında paramiliter birliklerin ilerleyişi hız kaybederken, kimi bölgelerde ise Türkiye’ye bağlı güçlerin sivil yerleşim alanlarına yönelik saldırısı devam ediyor.
 
Bölgede çalışan gazeteci Sterk Gulo, değerlendirmelerde bulundu.  
 
‘Şêx Meqsûd’un direniş tarihi var’
 
HTŞ’in 26 Kasım’da İdlib tarafından saldırılara başladığını belirten Sterk Gulo, 27 Kasım’da Heleb sınırına yaklaştıklarını söyledi. Sterk Gulo, “3 taraftan saldırıya başladılar. Birçok çete Halep’in içine kadar girmeye çalıştı. Heleb'in stratejik bir önemi var, Suriye için. Saldırılardan da anlaşılacağı gibi şuan Heleb 2 parçaya bölünmüş durumda. HTŞ şu ana kadar Heleb'in güney batısına Enedan’a yakın ve Kefer Hemra yerlerine saldırı yapılmaya çalışıldı. Kefer Hemra Helep savunma birlikleri tarafından güvenliği sağlanıyor. Öte yandan saldırdıkları yerlerden bir tanesi de Şêx Meqsûd direniş tarihinde büyük bir öneme sahip bir yer. 2016 yılında da Şêx Meqsûd’da bulunan halk tüm çetelere karşı büyük bir direniş gösterdi” dedi. 
 
‘Hakan Fidan Suriye’yi tehdit etti’
 
HTŞ’in Heleb'in içlerine hızlı bir şekilde girdiğini sözlerine ekleyen Sterk Gulo, “Çünkü Şam hükümetine bağlı askerler direnmediler. Herhangi bir çatışma çıkmadı. Öte yandan Rus ordusuna bağlı askerlerde birçok bölgeden çekildiler. Suriye rejimi direnmedi. Onun ötesinde şuan çatışmaların devam ettiği El-Bab var. Türkiye’nin desteklediği çeteler oradan saldırıya geçti. Ve Tıl-Rıfat’a yöneldiler. Herkes şunu çok iyi biliyor. 2018 yılından sonra Efrîn halkı Şehba’ya geldi. 30’a yakın kampta kalıyorlar. Çetelerin El-Bab tarafından saldırıları hala devam ediyor. Özellikle Emilhoş köyü üzerinden Şehba’dan Tıl-Rıfat hattını almak istiyorlar. Büyük ittifakların döndüğü kesin. Suriye devleti tarafından HTŞ’in ve Türkiye’nin saldırıları ‘işgal’ olarak tanımlandı. Türk devletinin Dışişleri bakanı Hakan Fidan Suriye devletinin ‘işgal’ açıklamasından sonra açık bir şekilde Suriye’yi tehdit etti” diye belirtti. 
 
‘Direnen halk savunma birlikleridir’
 
Sterk Gulo, farklı grupların da bölgedeki varlığına işaret ederek şunları söyledi: “Suriye ordusu Heleb’de etkinliğini kaybetti. Eğer Şêx Meqsûd ve Şehba’da halk savunma birlikleri bu çetelere karşı savaşmazsa ne Rus askerleri, ne Şam hükümetinin askerleri ne de İran’ın güçleri bu saldırılara karşılık verme durumu yok. Aldığımız bilgilere göre, İran güçleri Nibul ve Zehra bölgelerini de bırakmışlar. Bugün orada direnen birileri varsa o da halk savunma birlikleridir. Heleb’de şu anda halk yönünü daha güvenli olan bölgelere veriyor.”
 
‘Kadın örgütlenmesi var’
 
Saldırıların yeni bir strateji olduğunu kaydeden Sterk Gulo, “Bu, Suriye’nin tamamı için yeni bir süreçtir. İsrail’in Suriye’nin batısına yönelik saldırıları hala devam ediyor. Diğer yandan ise işgal edilen yerlere Türkiye’nin saldırıları oluyor. Saldırılara baktığımız zaman şu ana kadar Suriye hükümeti tarafından ciddi bir tepkinin gelmediğini görüyoruz. Bunun yanı sıra ABD savaşın tarafı olmadığını söyledi. Rejim ve Rus askerlerinin yetkinliği kalmamış durumda. Ancak tüm bunların yanı sıra Şêx Meqsûd ve Şehba’da büyük bir kadın örgütlenmesinin olduğunu ve kadınlarla beraber halkın saldırılar karşısında duruşunu görüyoruz” ifadelerini kullandı.
 
'Varlık-yokluk savaşı haline geldi’
 
Suriye’nin birçok bölgesinde kadınların örgütlü hareket ettiklerini belirten Sterk Gulo, “Kuzey ve Doğu Suriye yönetimi büyük bir örnektir. Eğer Şam hükümeti, demokratik güçlerle birlik olursa farklı sonuçlar ortaya çıkabilir. Yansıması çevre ülkelere de olabilir ve savaş durumlarından çıkarılmış olur. Kendi iç güçlerini bu şekilde daha da güçlendirebilirler. Bugün Suriye’nin tamamında saldırılar devam ediyor. Örgütlenmiş ve kendi özsavunmasınını oluşturan halk bu saldırılarda başarı elde edecektir. Savunma birlikleri başta olmak üzere direnen halk büyük bir moral ile saldırılara karşı duruyor. Bu savaş, Suriye halkı için varlık-yokluk savaşı haline geldi. Bu direnişle kendi yönetimlerini ve güçlerini kurabilirler” diye konuştu.