Bir çocuğunu kaybetti, diğerini zorla kurtardı

  • 09:05 30 Kasım 2024
  • Güncel
Rozerin Gültekin 
 
İSTANBUL - “Yenidoğan Çetesi” yüzünden ikiz bebeklerinden birini kaybeden baba Ozan Öztürk, “11’inci günde kızımızı imza karşılığında aldık. Farklı bir hastaneye sevkini istediğimizde Fırat Sarı, ‘çocuğunuzu kaybedersiniz, hazır durumu iyiye gidiyorken biz tedaviye devam edelim, bize güvenin’ dedi. 24’üncü günde oğlumuzu kaybettik. Bu bir soykırım, katliam” dedi.
 
Sosyal Güvenlik Kurumu’ndan  (SGK) daha fazla para almak amacıyla kurulduğu iddia edilen “Yenidoğan Çetesi,” haftalardır Türkiye gündeminde tartışılmaya devam ediyor. Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi’ne (CİMER) yapılan bir şikâyetin ardından ortaya çıkan bu çetenin yargılanması, Bakırköy 22’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam ediyor. Davada 22’si tutuklu olmak üzere toplam 47 fail, “Suç işlemek amacıyla örgüt kurma”, “Kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi”, “Kamu kurum ve kuruluşlarını dolandırıcılık yoluyla zarara uğratma” ve “Resmi belgede sahtecilik” gibi suçlardan yargılanıyor. Yargılama sürecinde faillerin ifadeleri ve ailelerin beyanları, yaşananların boyutlarını her geçen gün daha açık şekilde ortaya koyuyor. Fail Doktor Fırat Sarı, suç işlediğini düşünmediğini ve benzer uygulamaların birçok özel hastanede yapıldığını iddia ederek kendisini savunurken, bebeklere müdahalelerin doktorlar tarafından değil, hemşireler tarafından gerçekleştirildiği de dava sürecinde ortaya çıktı.
 
Avcılar, Doğa, Birinci, Silivri Kolon, Duygu, Bağcılar Şafak, GOP Şafak, Güney ve TRG, Reyap hastanesi, katliamların yaşandığı hastanelerden bazıları. İddianame, 2020 yılından bu yana yaşanan olaylar üzerinden hazırlansa da “Yenidoğan Çetesi” nedeniyle Eymen Öztürk bebek 2019 yılında yaşamını yitirdi. Eymen Öztürk’ün babası Ozan Öztürk, yaşadıkları süreci anlattı.
 
‘11’nci günde kızımızı imza karşılığında aldık’
 
Ozan Öztürk, eşinin 2019 yılının Nisan ayında İstanbul’da bulunan Reyap Hastanesi’nde ikiz bebeklerini dünyaya getirdiğini, doğuma kadar geçen süreçte bebeklerde herhangi bir sağlık sorunu olmadığını ifade etti. Ancak doğumdan sonra ikiz bebeklerinin kuvözde yoğun bakıma alındığını belirten Ozan Öztürk, şu ifadeleri kullandı: “Doğumu gerçekleştiren doktora neden yoğun bakıma alındıklarını sorduğumda, bir sorun olmadığını, önlem amaçlı yoğun bakıma alınmış olabileceklerini söyledi. Yoğun bakımdaki hemşirelere bebeklerimin durumunu sorduğumda ise, yoğun bakım doktoru Fırat Sarı’dan bilgi alabileceğimi söylediler. Fırat Sarı’ya ulaştığımda oğlumun akciğerlerinde sorun olduğunu, nefes alamadığını ve bu yüzden bir süre yoğun bakımda kalması gerektiğini ifade etti. Kızımı neden yoğun bakıma aldıklarını sorduğumdaysa, yine önlem amaçlı olduğunu söyledi.  
 
Taburcu olmasını beklerken durumu kritikleşti 
 
11’inci güne kadar kızımın herhangi bir sağlık sorunu olmadığını ve bir tedavi uygulanmadığını gördük. Damar yolu bile açılmamıştı. Bunun üzerine itiraz ederek kızımızı almak istedik. İmza karşılığında kızımızı bize teslim ettiler. Ancak oğlumu almak istediğimizde Fırat Sarı, bir sonraki hafta taburcu olabileceğini ve durumunun iyiye gittiğini söyledi. Oğlumun taburcu olmasını beklerken durumu kritikleşti ve akciğerlerinde komplikasyon oluştu. Fırat Sarı, ‘Kalbinde sorun olabilir, nefes alamıyor. Bunun için dışarıdan bir çocuk kardiyoloji doktoru getirebiliriz. Belki sorun akciğerinde değil, kalbindedir ve akciğerini tetikliyordur’ dedi. Bunun üzerine ücretle dışarıdan bir doktor getirdik. Ancak bu doktor, oğlumun kalbinde herhangi bir sorun olmadığını söyledi.” 
 
‘Sevk istediğimizde çocuğunuzu kaybedersiniz, bize güvenin dediler’
 
Çocuğunun yoğun bakımdaki 24’üncü gününde sabaha karşı arandıklarını ve hastaneye gelmelerinin istendiğini söyleyen Ozan Öztürk, hastaneye gittiğinde çocuğunun bembeyaz olduğunu ve kötü bir şey olacağını hissettiğinden dolayı eşini de hastaneye getirdiğini belirtti. Hastaneye geldikten 15-20 dakika sonra çocuğunun hayatını kaybettiğini öğrendiklerini kaydeden Ozan Öztürk, “Bu süre zarfında oğlumuzu zorla görüyorduk. Temas tamamen yasaktı. Kuvözdeki küçük delikten ancak temas oluyordu. Elimi sıkı sıkı tutuyordu, çok güçlüydü. Bizden öncesinde iki günde bir süt istiyorlardı ve ‘besleyeceğiz’ diyorlardı. Daha sonra bebeği bir kere beslediklerini, ama bebeğin vücudu kabul etmediği için artık süt getirmememiz gerektiğini söylediler. Çocuğumuzun farklı bir hastaneye sevkini istediğimizde, kalbi ve ciğerleri buna dayanamaz, böyle bir şeye kalkışmayın, çocuğunuzu kaybedersiniz dediler. Fırat Sarı, ‘hazır durumu iyiye gidiyorken biz tedaviye devam edelim, bize güvenin, ben de bir çocuğumu kaybettim’ demişti” sözlerine yer verdi. 
 
Bu bir soykırım, katliam
 
Ozan Öztürk, son olarak şu ifadeleri kullandı: “Aklımıza kötü bir düşünce gelmemişti. Fırat Sarı’ya çok güveniyorduk. Eceliyle çocuğumuzun öldüğünü düşündük. Lakin raporlarını görünce ve son çıkan haberlerden sonra, diğer ailelere yapılanların bize yapılanların aynısı olduğunu fark ettik ve dava açmaya karar verdik. Biz gerçeklerden uzaklaşmak için şehri terk ettik. Bu insanlık dışı bir olay. Vicdanı olan bunu yapmaz. Bu bir soykırım, katliam. Çocukların sadece para uğruna öldürülmediğini, deneysel aşamalarda dahi kullanıldığını düşünüyoruz. Bizim istediğimiz adaletin sağlanması ve bu kişilerin en yüksek cezaları almaları.”