
8 Ekim’de Kadıköy’de uluslararası komployu protesto edecekler
- 09:17 5 Ekim 2023
- Güncel
İSTANBUL - Uluslararası komplonun 25’inci yılında, “Tecrit kırılıncaya dek özgürlük yürüyüşümüz devam edecek” şiarıyla, 8 Ekim’de Kadıköy Boğa Heykeli önünde gerçekleştirilecek olan eyleme çağrı yapan kurum temsilcileri, “Sayın Öcalan’ın sadece sesini değil, fiziki özgürlüğünü istiyoruz. Barışı isteyen ve destekleyen herkesi o gün orada bekliyor olacağız. Bütün toplumsal kesimlerin ‘içeride, dışarıda tecridi parçala’ tutumunu alması ve orada olması tarihi açıdan çok önemli” çağrısını yaptı.
Halkların Demokratik Kongresi (HDK), Halkların Demokratik Partisi (HDP), Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi (Yeşil Sol Parti), Demokratik Bölgeler Partisi (DBP), Tevgera Jinên Azad (TJA), Anadolu Yakınlarını Kaybedenlerle Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (ANYAKAYDER), Marmara Tutuklu ve Hükümlü Aileleri İle Dayanışma Derneği (MATUHAYDER), Demokratik Alevi Dernekleri (DAD), Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD), Mezopotamya Kültür Merkezi (MKM), Kürt Araştırmaları Derneği (Enstîtû ya Kurdî) ve Göç İzleme Derneği (GÖÇİZDER), PKK Lideri Abdullah Öcalan’a yönelik 9 Ekim 1998’de devreye konulan uluslararası komplonun 25’inci yılında, “Tecrit kırılıncaya dek özgürlük yürüyüşümüz devam edecek” şiarıyla eylem gerçekleştirecek. 8 Ekim Pazar günü, Kadıköy’de bulunan Boğa Heykeli önünde yapılacak olan protesto eylemine her kesimden büyük bir katılım sağlanması bekleniyor. 9 Ekim komplosunun protesto edileceği eylemde, Abdullah Öcalan üzerinde 31 aydır süren mutlak iletişimsizlik ile 24 yıldır uygulanan ağırlaştırılmış tecridin son bulması ve fiziki özgürlüğünün sağlanması temel gündemler olacak.
Yürüyüşün düzenleyicilerinden MKM yöneticisi Dilan Suyu ile katılımcılar arasında yer alan Alınteri Temsilcisi Mürüvet Küçük, herkesi 8 Ekim günü eyleme katılmaya çağırdı.
Dilan Suyu: Komplo paradigmanın yayılmasını engelleyemedi
PKK Lideri’nin İmralı Adası’nda ağırlaştırılmış tecrit altında tutulmasının 25’inci yılına girdiğini söyleyen Dilan, uluslararası komplonun asıl amacının Abdullah Öcalan tarafından geliştirilen ‘Demokratik, ekolojist ve kadın özgürlükçü paradigma’nın yaşamsallaşmasının önüne geçmek olduğunu vurguladı. Dilan, “Uluslararası mekanizmaların işlememesi, hukuki adımların atılmaması, devam eden komplonun bir parçası. Ama bugün artık Sayın Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğü, başta Kürt halkı olmak üzere tüm dünya halkları için önem taşıyor. Sayın Abdullah Öcalan’ın sunduğu paradigma başta Kürt halkı ve dünya halkları tarafından benimseniyor” sözleriyle komplonun başarılı olamadığını söyledi.
‘Çözüm fiziki özgürlük talebinde ısrarcı olmakta’
Öte yandan tam 31 aydır PKK Lideri’nden hiçbir haber alınamadığını ve ağırlaştırılmış tecridin tüm topluma sirayet ettiğini kaydeden Dilan, sanattan savaşa kadar birçok alanın etkilendiğini ve sorunları derinleştirdiğini aktardı. Yıllardır Kürt dili ve kültürüne dair çalışmalar yürüttüğünü, asimilasyon politikalarına da karşı durduğunu ifade eden Dilan, tecridin MKM’ye yansımasına da değindi. Çözümün fiziki özgürlük talebinde ısrarcı olmaktan geçtiğinin altını çizen Dilan, “Tiyatro yasaklanıyor. Kendisini alanda ifade edecek olan barış savunucuları, sanatçıların programları engelleniyor. Buna karşı kültürünü icra etmek isteyen tüm sanat emekçilerinin, Sayın Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kalkması için adım atması gerekiyor. Bu tecridin barışa engel olduğu ortadadır. Halkın ve sanatçıların, tecridi bu noktadan okuması gerekiyor. Sayın Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kalkmasıyla beraber Türkiye’deki savaş söylemleri artık yerini barış söylemlerine bırakacak” dedi.
8 Ekim’de Kadıköy’deler: Barış isteyen herkesi bekleyeceğiz
Abdullah Öcalan’ın barışın inşasındaki rolüne dikkat çeken Dilan, PKK Lideri’nin bir sözü ile sesinin topluma ulaştığı noktada oluşan barış ortamının büyük bir etki yarattığına işaret etti. Tek taleplerinin Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğünün sağlanması olduğunu kaydeden Dilan, “Biz bundan sonra sadece Sayın Öcalan’ın sesini değil, fiziki özgürlüğünü istiyoruz. Tecridin kalkmasıyla beraber şimdi hali hazırda yaşadığımız tüm sorunlar için adım atılacak. Tecridin kalkması, savaşın bitmesi demektir” sözlerini kullandı. Komployu protesto etmek ve Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğünün sağlanması için çok sayıda demokratik kurum ve kuruluş ile birlikte eylem gerçekleştireceklerini söyleyen Dilan, “8 Ekim’de Kadıköy’de Boğa Heykeli önünde bir araya geleceğiz. Tüm sanat emekçilerini ve halkı bu protesto eylemine çağırıyoruz. Barışı isteyen ve destekleyen herkesi o gün orada bekliyor olacağız” sözlerini kullandı.
Mürüvet Küçük: İmralı tecridi tüm toplumun sorumluluğu
“İçeride ve dışarıda, hücreleri parçalamak mücadelenin kilit noktası” diyen Alınteri Temsilcisi Mürüvet Küçük de, İmralı tecridinin diğer cezaevlerine yansıması açısından merkezi bir yerde durduğunu dile getirdi. İmralı tecridinin yaşamın her alanına yayıldığını ifade eden Mürüvet, “Parklarda bir araya gelmekten tutalım, demokratik hakların kullanılmasına kadar her şeyin baskı ile ezilmeye çalışılması ile karşı karşıyayız. Sorun sadece İmralı ile daraltılabilecek bir sorun değil. Hakkını arayan işçi, kadın mücadelesi yürüten kadınlar, gençler sürekli cezaevleri ile tehdit ediliyor. Toplumsal etkileşimin sistemin istediği biçim ve yerlerde olmasının dayatıldığı dönemdeyiz. Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan üzerindeki katı tecride karşı mücadele, tüm toplumun saldırganlığa karşı alması gereken sorumluluk” şeklinde konuştu.
‘Tecrit çözümsüzlüğün ifadesidir’
PKK Lideri’nin fiziki özgürlüğünün sağlanması ve tecridin son bulması ile iktidarların yarattığı birçok toplumsal sorunun çözümü için olumlu adımlar atılabileceğinin altını çizen Mürüvet, “İmralı’daki tecrit, demokrasi ve özgürlükler sorununda başta Kürt sorunu olmak üzere çözümsüzlüğün ifadesidir. İmralı tecridinin kalkması demek, toplumda demokratik anlamda nefes alma ve özgürlük sorununa karşı ciddi kazanımlar elde etmek anlamına geliyor” değerlendirmesini yaptı.
Çağrı
8 Ekim günü uluslararası komploya karşı Kadıköy’de eylemde olacaklarını belirten Mürüvet, “Bütün toplumsal kesimlerin bu çağrıya yanıt vermesini, ‘içeride, dışarıda tecridi parçala’ tutumunu alması ve orada olması tarihi açıdan çok önemli” sözleriyle herkesi eylemde yer almaya çağırdı.