
Shida Barginia: Abdullah Öcalan başka bir yaşamın mümkün olduğunu gösterdi
- 09:01 4 Ekim 2023
- Güncel
Zelal Tunç
WAN - PKK Lideri Abdullah Öcalan’a yönelik uluslararası komployu ve ağırlaştırılmış tecridi değerlendiren Rojhilatlı aktivist Shida Barginia, Abdullah Öcalan'ın fikirlerinin, kadınlara etkisinin altını çizerek, “Sayın Abdulah Öcalan sadece bedenen tutuklu. Çünkü 25 yılın ardından söylediği bir söz İran’da binlerce kişi tarafından birlikte söylenerek bir devleti sarsıyorsa, Sayın Abdullah Öcalan tutuklu değildir. Sayın Abdullah Öcalan başta kadınlar olmak üzere bütün bir topluma başka bir yaşamın mümkün olabileceğini gösterdi” dedi.
PKK Lideri Abdullah Öcalan’a yönelik 9 Ekim 1998 tarihinde başlatılan uluslararası komplo 25 yılı geride bıraktı. Abdullah Öcalan 15 Şubat 1999 tarihinde Türkiye’ye kaçırıldığından bu yana da İmralı Adası’nda tecrit altında tutulurten 30 ayı aşkın süredir de kendisinden hiçbir haber alınmıyor.
Abdullah Öcalan İmralı Adası’nda özel bir sistemle ağır tecrit altında tutulmasına rağmen çeyrek asırlık bu süre içerisinde düşünceleri ve ortaya koyduğu Demokratik Ekolojik Kadın Özgürlükçü Paradigma sadece Kurdistan, Kürt halkı ve Kürt kadınlarla sınırlı kalmayarak tüm dünyayı etkiledi. Paradigması bir çok yerde tartışılan, akademik araştırmalara konu olan ve üniversitelerde eğitim konusu yapılan Abdullah Öcalan’ın formüle ettiği “Jin jiyan azadî” felsefesi de bir yılı aşkın bir süredir de Rojhilat ve İran’da başlayan bir isyanla tüm topluma oradan da tüm dünyaya yayıldı.
İran’da Kürt kadın Jîna Emînî’nin katledilmesinin ardından başlayan “Jin jiyan azadî” isyanın her aşamasını takip eden Rojhilatlı aktivist Shida Barginia Abdullah Öcalan’ın paradigmasını, Rojhilat ve İran’daki etkilerini JINNEWS’e değerlendirdi.
‘Jin jiyan azadî fikri Sayın Abdullah Öcalan’a aitti’
“Jin jiyan azadî” eylemlerinin birden ortaya çıkmadığını, İran’da yıllardır biriken bir enerji olduğunu belirten Shida, “Toplumsal toplumsal enerji vardı ve Jîna Emînî’nin katledilmesi ile bu enerji ortaya çıktı” diyerek sözlerine başladı. Shida devamla, “İranlılar yıllardır, yoksullukla, baskıyla ve zulüm ile yönetiliyor. Bu nedenle rejime karşı biriken bir öfke vardı. Bu öfke mutlaka bir gün kendisini ortaya çıkaracaktı. Emînî’nin mezarında bir kadın ‘Jin, jiyan, azadî’ sloganını attı ve İranlılar bu sloganı benimsedi. Daha sonra bütün eylemlerin temeli bu slogan oldu. İlk başta sadece bir slogan olan bu felsefe, eylemler devam ettikçe halka yayıldı. Birçok insan bu sloganının nereden geldiğine dair tartışmalara girdi. Fikrin tutuklu PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın kadına bakışından ortaya çıktığını fark ettiler. Bir arkadaşım, Belucilerin eylemler öncesi Sayın Abdullah Öcalan’ın konuşmalarını çevirerek, izlediklerini söylemişti. Bu çeviriler sayesinde ilk başta slogan olan bu felsefe halkta karşılık buldu” dedi.
‘Felsefe uğruna savaştıkları her şeyi verdi’
İranlı kadınların yüzyıllardır hakları için direndiklerini belirten Shida, “Evet şeriat kadınlara yaşam hakkı tanımıyor. Fakat şah dönemi de özgür değildi. Bu nedenle kadınlar hem şah döneminde hem de şeriat döneminde uygulamalara karşı direndi. Bu felsefe kadınlara uğruna savaştıkları her şeyi verdi diyebiliriz. Kadınlara erkeklerle yan yana özgür ve eşit bir yaşam imkanı sundu. Bundan dolayı kadınlar bu felsefeyi kendilerine öncü edindi. İranlı kadınlar, yıllardır kendi hayatları hakkında söz sahibi olmak istiyor. Çünkü İran’da kadınlar erkeklerin ‘malı’, ‘namusu’, ‘karısı’ veya ‘annesi’ başka bir anlamları yok. Düşünsenize biri sizi öldürüyor, fakat babanıza para verirse ve babanız şikayetçi olmazsa ceza bile almıyor. İran’da kadınlar bu kadar değersiz ama bu felsefe her şeyin kadından geldiğini ve kadının yaşamın temeli olduğunu ifade ediyor. Bu yüzden kadınlar bu felsefeyi sahiplendi” ifadelerini kullandı.
‘Özgürlük için ölmemiz gerekiyorsa en önden gidiyorum’
“Jin jiyan azadi” isyanında İranlı kadınların, Kürt kadınların mücadelesinden de etkilendiğini vurgulayan Shida, “Kurdistan’ın 4 devlet arasında paylaşılmasının ardından geçen yüzyılda ilk kez Kürtler 1980’li yıllarda ulusal özgürlük için silahlı mücadeleye başladı. Bu mücadeleyi erkekler başlatsa da, daha sonra aktif olarak kadınlar da yer aldı. Bence kadınlar hareketi daha öne çıkardı. Örneğin IŞİD ile savaşta kadınlar en ön saftaydı. Yine PKK tarihi içinde büyük eylemler hep kadınlar tarafından yapıldı. Bütün bu eylemlerde kadınlar ya en önde yer aldı ya da öncülük yaptı. Savaşın ve yaşamın her alanında erkeklerle eşit bir konumda yer aldılar. Bu hayat yukarıda da bahsettiğim gibi İranlı kadınların temel isteği, yani her alanda erkeklerle eşit ve yan yana mücadele edebilmek. Bu yüzden İranlı kadınlar, Kürtlerden etkilendi. Kürt kadınlar PKK ile birlikte bin yıllardır kadınlar karşı; (baskı, yok etme ve inkar etmeyi) sistemi olan ataerkil yapıyı reddetti. ‘Hayatlarımızı nasıl yaşayacağımıza erkekler karar veremez, gerekiyorsa biz hayatlarımız için öleceğiz’ dedi. İranlı kadınlar da bunun aynısını 'Jin jiyan azadî' eylemlerinde yaptı. İkonik bir video var, sarı saçlı bir kadın saçını bağlayarak eylemlere katılıyor ve polis saldırısında hayatını kaybediyor. Sadece bu video bile İranlı kadınların Kürt kadınlardan etkilendiğini gösteriyor. O kadın şahsında İranlılar dedi ki; Tamam, özgürlük için ölmemiz gerekiyorsa, o zaman en önden gidiyorum” sözleri ile İranlı kadınların Kürt kadınların mücadelesinden nasıl etkilendiğini dile getirdi.
'Jin jiyan azadî' her dile çevrildi!
Shida sözlerinin devamında şunları belirtti: “Evet belki PKK sonuca henüz varamadı ama İran halkı farkında olmasa bile PKK’den etkilendi. Eylemlerin temelini oluşturan slogan PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın felsefesi. Bu slogan Rojava Devrimi ile İran’a ulaştı, İran’dan da bütün dünyaya yayıldı. Her ülkede bu slogan kendi dillerine çevrildi ve yankı buldu. Farslılar, ‘Zen, Zengi, Azadi’, Azeriler: ‘Kadın, yaşam, özgürlük’, İngilizler; ‘Women, Live, Freedom’ dedi. Diğer ülkeler de kendi dillerine çevirdi. PKK Lideri’ne yönelik tecrit aslında bu sloganın yayılmasıyla birlikte kırıldı. Çünkü herkes bu sloganının mimarının Sayın Öcalan olduğunu öğrendi.”
‘Kadınlar yaşamda sözlerini söylüyor’
Shida, “PKK Lideri’nin, ‘Kadın yüzyılı’ belirlemesi oldukça yerindedir. Bu sözü ilk ne zaman kullandı bilmiyorum ama günümüze ışık tuttuğu oldukça belli. Bu yıl kadınlar birçok ülkede alanlara çıktı. Avrupa’da ‘kürtaj ve eşit ücret talebiyle’, Afganistan’da temel hakları için, İran’da yaşamları için Türkiye’de ise haklarının ellerinden alınmasına karşı hep sokakta eylemler yaptılar. Bu fotoğraftan şunu görüyoruz, talepler farklı ama amaç aynı: Kadınlar yaşamlarında kendi sözleri söylensin istiyor. Erkeklerin kendi hayatlarına yönelik bir karar vermesini istemiyor. Kadınlar her ülkede istediklerini alamadı ama devlete ve erkeklere şunu söylediler: ‘Bizim hayatımızı istediğiniz gibi karartamayacaksınız! Biz siyasi öznesiyiz ve sokaklardayız. İstediğiniz rahatlıkla hayatlarımıza son veremezsiniz, sizi değiştiremezsek bile rahatsız edeceğiz’ dediler. Bu açıdan bu yüzyıl kadın yüzyılı, kadınlar mutlaka kazanacak. Kadınların kazanması demek toplumun ve insanlığın kazanması demektir. Çünkü Sayın Abdulah Öcalan’ın da dediği gibi kadınlar özgür olmazsa toplum özgür olmayacak” değerlendirmesi yaptı.
‘PKK ve devlet arasındaki çatışmayı durdurdu’
Abdullah Öcalan’ın 25 yıldır tutsak olduğunu kaydeden Shida, “Öncelikle şunu söylemeliyim: Sayın Abdulah Öcalan sadece bedenen tutuklu. Çünkü 25 yılın ardından söylediği bir söz İran’da binlerce kişi tarafından birlikte söylenerek bir devleti sarsıyorsa, Sayın Abdullah Öcalan tutuklu değildir. Sayın Abdullah Öcalan başta kadınlar olmak üzere bütün bir topluma başka bir yaşamın mümkün olabileceğini gösterdi. Bu durum bütün devletleri etkiledi. Çünkü Sayın Abdullah Öcalan bir devlete gerek olmadığını söylüyordu. Bu nedenle bütün devletler Sayın Abdullah Öcalan’ı bir sorun olarak gördüler ve onu esir etmek istediler, fakat başarılı olmadılar. Sayın Abdullah Öcalan cezaevinde bile Türk devleti ve PKK arasındaki çatışmaları durdurdu. Birçok kitap yazdı. Kürtlere nasıl bir paradigma izlemeleri gerektiğini anlattı. Kürtlere bir felsefe kazandırdı. Bu durumda PKK Lideri’nin sadece bedenen tutuklu olduğunu söyleyebiliriz. PKK lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecridi kabul etmem mümkün değil. Dediğim gibi o kadınlara başka bir yaşamın mümkün olduğunu gösterdi. Kürtlere ulus bilincini kazandırdı” şeklinde konuştu.
‘Şu an tutuklu olmasaydı başka bir yaşam mümkün olacaktı’
“PKK Lideri’nin yıllardır tutuklu olmasının temel nedeni bu yüzyıldaki devlet anlayışını sarsmasıdır” tespiti yapan yapan Shida, şunları söyledi: “Başka bir örgütlü yapıyı insanlara anlatmasıdır, bu yüzden dünya devletleri birlikte Sayın Abdullah Öcalan’a komplo kurdu ve onu tutukladı. Bütün bu olanları yine en iyi şekilde Sayın Abdullah Öcalan özetliyor. Öcalan bu konuya ilişkin, ‘Ben Türkiye’nin değil, uluslararası komplonun mahkumuyum. İlk çivi Moskova’da çakıldı; ihanetin yılan soğukluğunu yaşadım. İkinci çivi Roma’da çakıldı; kapitalizmin ince oyunlarına karşı onurdan vazgeçmedim. Üçüncü çivi Atina’da çakıldı; eşi görülmemiş dostluğa bir ihanet karşısında adeta dilim tutuldu, felç oldum. Dördünü çivi Nairobi’de çakıldı…’ ifadelerini kullanıyor. Sayın Abdulah Öcalan’a hazırlanan tuzak aslında bütün dünya devletlerinin ortaklığıyla yapıldı. Sayın Abdullah Öcalan tutuklanmasaydı belki şu an Ortadoğu ve dünyada daha farklı bir yaşam mümkün olacaktı.”
‘Dört parça Kürdistan’da Kürtlerin lideridir’
Abdullah Öcalan’a yönelik tecride ilişkin de Shida, “Sayın Abdullah Öcalan’ın tutukluğunu da kabul etmek mümkün değildir. Siz bütün haberlerinizde PKK Lideri demişsiniz fakat Sayın Abdullah Öcalan sadece PKK Lideri değil, aynı zamanda 4 parça Kurdistan’da Kürtlerin lideridir. Bu nedenle şunu söylemek istiyorum; Sayın Abdullah Öcalan’ın özgürlüğü başta Kürtler olmak üzere Türkiye, Irak, İran, Suriye’de yaşayan bütün halkların özgürlüğü olacaktır. Çünkü Sayın Abdulah Öcalan’ın fikirlerinin hayata geçmesi demek bu ülkelerdeki bütün halkların hak ettikleri yaşama kavuşması demektir” dedi.