
'Tecridin kalkması yetmez özgürlük koşulları tartışılmalı!'
- 09:04 3 Ekim 2023
- Güncel
Dilan Babat
ANKARA - PKK Lideri Abdullah Öcalan’a yönelik tecrit, Kürt sorununa ilişkin yaptıkları tartışmalara ve planlamalara değinen Yeşil Sol Parti MYK üyesi Elif Bulut, önümüzdeki süreçte uzun soluklu eylemsellikler olacağını belirterek gelinen aşamada halkın talebinin sadece Abdullah Öcalan’a yönelik tecridin kaldırılması değil, kendisine özgürlük koşullarının nasıl yaratılacağına dair de tartışmalar yürütülmesi olduğunu söyledi.
PKK Lideri Abdullah Öcalan’a yönelik ağırlaştırılmış tecrit devam ederken 30 ayı aşkın süredir de hiçbir haber alınamıyor. Avukat ve aile başvuruları keyfi gerekçelerle yasaklanırken, Abdullah Öcalan’a yönelik gerçekleştirilen 9 Ekim 1998 uluslararası komplonun 25’nci yıl dönümüne az bir zaman kala Kürt halkı her yerde alanlara çıkarak tepkisini göstermeye hazırlanıyor.
Abdullah Öcalan’a dönük ağırlaştırılmış tecrit, Kürt sorunundaki çözümsüzlük gibi birçok konu Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi (Yeşil Sol Parti) Merkez Yürütme Kurulu’nda da (MYK) ele alındı. Ele alınan önemli konu başlıklarından birisi ise 9 Ekim komplosu ve Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğünün nasıl sağlanması gerektiğine dair planlamalar. Yapılan planla çerçevesinde Yeşil Sol Parti Eşsözcüleri ve milletvekillerinin katılımı ile Meclis’in açılışının olduğu 1 Ekim’de açıklama yapıldı. 9 Ekim tarihinde de Kurdistan ve Türkiye’de eylemler yapılacak.
‘Tecridin kaldırılması iktidarın işine yaramadı’
Yeşil Sol Parti MYK üyesi Elif Bulut, konuya ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Tecridin hem Avrupa hukukuna hem de uluslararası hukukuna göre suç olduğunu söyleyen Elif, tecridin sadece PKK Lideri Abdullah Öcalan’a dönük uygulandığının düşünülmemesi gerektiğini belirtti. Elif, “Sayın Abdullah Öcalan şahsında uygulanan bu tecrit, tüm Kürt halkına ve bu mücadeleyi yürütenlere dönük bir tecrit uygulaması var. Uzun süreden beri Sayın Öcalan’dan herhangi bir haber alınamıyor, hukuku bir yana bırakalım insani bir gasp var ortada. Sayın Öcalan’ın yaşının ilerlediğini düşünürsek sağlık hakkı noktasında da bir haber alınamıyor. Tutuklanan herhangi bir hükümlüden söz etmiyoruz, mücadele yürütmüş ve Kürt Halk Önderi Sayın Öcalan’ın durumu herkesi ilgilendiriyor. Bu iktidar, tecridi kaldırdığında neler olduğunu da gördü. Barış sürecinde, iletişim kurulabiliyordu, ailesi, avukatları gidebiliyordu. En önemlisi barış müzakeresi yürütülebiliyordu. Bu sürecin önünün açılması AKP iktidarının işine yaramadı ve 7 Haziran’da yaşadığı hezimetten dolayı MHP gibi bir parti ile ortaklık yapıyor. Bunu da AKP iktidarının daha da otoriterleşmesinde, savaş yollarını daha çok kullanmasında, ne zaman iç siyasette sıkışsa Rojava’ya dönük operasyonlarla Ortadoğu üzerinden yeni bir politik hatla çalışmalar yürütmesinden görüyoruz” dedi.
Tecride dair kesintisiz mücadele
PKK Lideri’ne dönük uygulanan tecridin sadece Yeşil Sol Parti önünde olan bir gündem olmadığını, bu alanda mücadele yürüten tüm kurumların, siyasal alanların ortak gündemi olduğuna vurgu yapan Elif, MYK toplantılarında, tecridin bir kişi üzerinden değil politik bir mesele olduğu, iktidarın tecrit politikasını alışkanlık haline getirdiğine dair tartışmalar yürüttüklerini kaydetti. Elif, “İktidar eğer sizinle bir iş yürütmüyorsa size tecrit uyguluyor. Yeşil Sol Parti’ye, HDP siyasetini kapatmaya çalışarak, önüne engel koyarak, hazine yardımını kesmeye çalışarak, operasyonlar düzenleyerek tecrit etmeye çalışıyor. Dolayısıyla tecridin kaldırılması sadece bir kişi üzerinden talep edilen bir durum da değil. Türkiye siyasetinin rahatlayabilmesi, halkların mücadelesinin önünün açılabilmesi, demokratik bir anayasanın önünün açılabilmesi için tecridin kaldırılması gerekiyor” ifadelerini kullandı.
Abdullah Öcalan’ın özgürlük koşullarının nasıl yaratılacağı tartışmaları ele alındı
9 Ekim 1998 tarihinde uluslararası komplo ile tecridin önünün açıldığına dikkat çeken Elif, iktidarın tecridi bir silah olarak kullandığını dile getirdi. Elif, devamla şunları dile getirdi: “ Toplumsallaşmadığınız müddetçe, siyaseten güçlü olmazsanız, önünüzü açacak politika izleyemezseniz tecrit için yapılan eylemler tek başına yeterli olmayacak. Bu talep şu değil; İmralı kapıları açılsın avukatlar gitsin gelsin, görüşme meselesi değil. Sayın Öcalan bir hükümlü de olsa taşıdığı bir misyon var ve bu misyona göre hareket edilmesi gerekiyor. Bu misyonun barış siyasetinin önünü açacağını da düşündüğümüzde daha özgür koşullarda kendisiyle görüşülmesini ya da bu koşulların yapılması gerekiyor. Çünkü Sayın Öcalan çok uzun yıllardır cezaevinde ve müebbet alan birinin bir süresi var. Sayın Öcalan’a uygulanan tecrit ile müebbet alan birinden kat be kat ağır bir ceza var şuan. Halkların talepleri şu; sadece tecridin kaldırılması yetmez, kendisine özgürlük koşullarının nasıl yaratılacağına dair de tartışmalar gerekiyor.”
Uzun soluklu bir planlama
Abdullah Öcalan’a dönük tecridin kaldırılmasına dair kurumların ve siyasetçilerin yürüteceği programlara Yeşil Sol Parti’nin de dahil olacağını dile getiren Elif, Amed ve İstanbul’da 9 Ekim’e ilişkin yapılan açıklamalara da dikkat çekti. Elif, “Bu bir 9 Ekim planlaması değil, uzun soluklu eylemsellikler. Sonrasında da önümüzdeki dönemde yol haritasına dair açıklamalar yapılacak. Sonrasında nasıl bir siyaset izleyeceğimiz 15 Ekim’de yapacağımız kongreden sonra belirlenecek. Kongremizde de tecride dair mesajlar verilecek. Yeni belirlenecek yönetim de tecride dair planlamalarını çıkaracak” bilgisini paylaştı.
‘Halkların kabul edeceği bir anayasayı tartışırız’
Yeni dönemin en önemli gündemlerden birinin yeni anayasa değişikliği olduğuna işaret eden Elif, iktidarın bunun sinyalinin çok uzun süredir verdiğini ifade etti. Elif, konuya ilişkin de şunları dile getirdi: “İktidar bize gelir gelmez bilmiyoruz. Ama bizim temel ilkelerimiz var. Yeni bir anayasanın olabilmesi için toplumsal uzlaşı yapılması, demokrasinin gerçek anlamda yansıyabileceği, halkların özgürlüğünün, kimliğinin, dilinin güvence altına alınabileceği ve tabii ki kadınların haklarının da anayasal güvenceye alınabileceği gibi bir takım taleplerimiz olacak. Bunun içerisinde doğal olarak; cezaevlerindeki usulsüzlüklerin kalkması, cezaevinde boşu boşuna yatan ya da sözünü söylediği için kalan tutsaklar var. Kendi kurallarını uygulasalar bile tecrit zaten ortadan kalkacak. Hem tutsakların, hem hükümlülerin, ağır hasta tutsakların durumunun ortadan kalkabileceği bir anayasanın tartışmasını yürütebiliriz. Yoksa AKP’nin bütün gündemleri aile ya da kendini güvence altına alan bir tarzla anayasayı seçeceksiniz, seçmezseniz referanduma götüreceğim şantajı gündemimiz olmaz. Ancak ortak, halkın kabul edebileceği bir anayasayı tartışırız sadece.”