
‘Hiçbir düzenleme sağlık ve yaşam hakkı ihlal edilerek yapılamaz’
- 09:05 21 Nisan 2020
- Güncel
VAN - İktidarın salgın sürecinde bile pratiklerini değiştirmediğini belirten TİHV Van Şube Sekreteri Sevim Çiçek, siyasi tutsakların kapsam dışı bırakılmasına işaret ederek, “Hiçbir düzenleme sağlık ve yaşam hakkı ihlal edilerek yapılamaz” dedi.
Koronavirüs (Covid-19) vaka sayısında dünyada yedinci sıraya yükselen Türkiye’de, koronavirüs gerekçesiyle hızlandırılan ve AKP-MHP ortaklığıyla hazırlanan “Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfaz Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi” 13 Nisan’da Meclis’ten geçerek yasalaştı. 90 bin kişinin tahliyesinin öngörüldüğü yeni yasada, siyasi tutsaklar kapsam dışı bırakıldı, kadına ve çocuğa yönelik suç failleri ise yasadan yararlanarak serbest bırakılmaya başlandı.
Demokrasi ve hukuk devletlerinde insan hayatı referans alınmadan böylesi yasaların çıkarılamayacağını söyleyen Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Van Şube Sekreteri Sevim Çiçek, “iktidarın böylesi bir süreçte bile pratiğini değiştirmediğini” vurguladı.
‘Hiçbir düzenlemede sağlık ve yaşam hakkı görmezden gelindi’
Salgın gibi durumlarda dezavantajlı gruplar olan cezaevlerinde hızlı önlemler alınması gerektiğini söyleyen Sevim, hiçbir düzenlemenin insan haklarının referans alınmadan yapılamayacağını, ancak infaz yasasında sağlık ve yaşam haklarının görmezden gelindiğini kaydetti. Kişiler arasında ayrım, eşitsizlik hatta bazı kişilere karşı özellikle düşmanca ya da ötekileştiren ayrımcı bir tavır olduğunu ifade eden Sevim, tüm itirazlara rağmen yasanın geçtiğini belirtti. Sevim, bir insanın tutuklu olmasının temel haklarının elinden alınacağı anlamına gelmeyeceğinin altını çizdi.
‘Yasa ne hukuki ne de vicdanidir’
Muhalifler, siyasetçiler, gazeteciler, insan hakları savunucuları, öğrencilerin yasanın dışında tutulmasının iktidarın bu kişilerin ölümünden rahatsız olmayacağı anlamına geldiğine işaret eden Sevim, “Hatta ilginç ve çirkin bir şeye tanık olduk. Yasa Meclis’te görüşüldüğü süreçte cezaevinde bulunan siyasi tutsaklar için bir milletvekilinin ‘Cezaevinde ölsün mü?’ dediğinde iktidar partisi sıralarından ‘Ölsünler’ diye sesler yükseldi. Demokratik devletlerde böyle bir yasa da böyle bir söz de mümkün değildir. O zaman ya bu devletin demokrasi ve hukuk alanında bir sıkıntısı var ya hukuk ve demokrasi devleti değiliz. Demokrasi ve hukuk görüntüsü altında birilerinin kendi düşüncelerine göre kendi sevdikleri, sevmedikleri, yakın buldukları, bulmadıklarına göre bir takım yasal düzenlemeleri çok rahat yapabildiklerini ve bunu her mecrada yüksek sesle dile getirildiği bir döneme şahitlik ediyoruz. Şunu kesinlikle ortaya koymak gerekiyor yasa ne hukuki ne de vicdanidir. Toplumda karşılığı olmayacak, tarihe bir utanç olarak geçecektir” dedi.
‘İstismarcının çıkarının gözetildiği bir yasa istiyorlar’
Görüşmelerde çocuk istismarına evlilik yoluyla af getiren önergenin de sıkıştırılarak yasalaştırılmak istendiğini hatırlatan Sevim, “Tutuklanmaları için yeterli hukuksal dayanağın bile olmadığı insanları cezaevinde bırakıp, ‘Geleneklerimize de baktığınız zaman ailelerinin rızasıyla bir de çocuğun isteği ile gerçekleşen evlilikler var. Bazı şikayetler olmuş, eşi tutuklu, aile perişan mağdur durumda, kadınlar ortada kalıyor’ gibi ifadeler kullanılıyor. Kadın dediği çocuk, yani çocuk yaşta evlilikleri savunan bir noktaya düşmüş oluyor. Düzenleme baktığımızda Anayasaya, uluslararası sözleşmelere aykırı. Çocuğun üstün yararı gözeterek yasa çıkarmak zorundayken, bir istismarcının çıkarının gözetildiği bir yasa istiyorlar” diye konuştu.
‘Salgına rağmen iktidarın pratiği değişmedi’
Tutukluluğun kişinin kaçma veya delilleri karartma ihtimali varsa kullanılan bir durum olduğunu belirten Sevim, mevcut iktidarın bunu bir cezalandırma aracı olarak kullandığını söyledi. Salgına rağmen iktidarın pratiğinde bir değişiklik olmadığına vurgu yapan Sevim, “Bir tweet atanın da bir eleştiriyi yapanın da çok uzun süre tutuklu kaldıklarını görüyoruz. Hükümet insanlara, ‘Ben bütün haklarınızı elinizden alıyorum, bırakın sizi yurttaş olarak insan olarak bile görmüyorum’ diyor” ifadelerini kullandı.
‘Çıplak arama maddesine karşı başvuru yapacağız’
Bütün kurum ve siyasi partilerin itirazlarına devam etmesi gerektiğini söyleyen Sevim, şunları belirtti: “Vakıf avukatlarımız tarafından özellikle yasada yer alan ‘çıplak arama’ maddesinin iptali için başvuruda bulunacak. Çıplak arama uzun zamandır cezaevlerinde yine bir cezalandırma aracı olarak kullanılıyor. Yeni tasarıyla çıplak aramaya bir düzenleme getiriliyor. İlginç olan maddenin bir kısmında ‘insanlık onurunu zedelemeyecek şekilde’ ibaresi ekleniyor. Çıplak arama zaten insanlık onuruna bir saldırıdır, işkencedir.”