Kürt Basını 122 yaşında: Aralıksız saldırılara karşı direnişimiz sürecek

  • 10:39 20 Nisan 2020
  • Güncel
Şehriban Aslan-Zeynep Durgut
 
DİYARBAKIR -  Tüm baskı ve şiddete rağmen 122’nci yılına giren Kürt basını, hiçbir engel tanımadan yoluna devam ediyor. Kürt kadın gazetecilerde yıllardır özellikle Kürt diline yönelik baskıların artarak devam ettiğine dikkat çekerek, tüm saldırılara karşı direneceklerini ve durmadan çoğalacaklarını ifade etti.
 
Miktad Mithat Bedirhan, 22 Nisan 1898’te Kürt gazeteciliğinin temelini Mısır'ın başkenti Kahire'de Kürdistan Gazetesi ile attı. Devlet baskısına maruz kalan Kürdistan gazetesi, Mısır-İsveç-İngiltere arasında yayın hayatına devam etmek zorunda bırakıldı. Gazetenin ilk sayısından sonra Osmanlı Devleti, gazeteyi yasakladı ve halk tarafından okunmasına izin vermedi. Osmanlı’nın Mısır'a baskı ve zorlamalarından kaynaklı Miktad Mithat Bedirhan, gazeteyi başka yerde çıkarmak zorunda kaldı. Cenevre, Londra ve Folkston gibi Avrupa şehirlerinde yayınlanan Kürdistan gazetesinin ilk 3 sayısı Kürtçe yayımlandı. 31 sayıdan 2'si halen kayıp olan gazetenin her sayısı 2 bine yakın baskı yaptı.
 
Kendilerine yönelik baskılara karşı Kürt gazeteciler, her türlü engellemeye rağmen basın alanında var olma mücadelesini sürdürdü. Kürdistan gazetesi sonrası bugüne kadar günlük, haftalık ve aylık olmak üzere 50’den fazla gazete çıkardı. Açılan kurumların kapatılmasının yanı sıra çok sayıda gazeteci katledildi ve tutuklandı. Her türlü yönelime rağmen özgür basın geleneği, haber ajansları, televizyonları ve gazeteleriyle güçlenerek devam ediyor. Devam eden zor şartları ve çalışmalarında yaşanan zorlukları Kürtçe muhabirlere ve editörlere sorduk.
 
 'Mücadeleyi büyütmeliyiz'
 
Ajansımızın Kürtçe Servis Editörü Münevver Karademir, toplumun tüm öncülerinin anadillerini konuşması gerektiğini ifade ederek, yıllardır ajans olarak Kürtçe haber yapmak için çaba gösterdiklerini belirtti. Diğer editörlerden bir farklarının olduğunu kaydeden Münevver, “Farkımız var o da Kürtçe dili üzerindeki baskılar ve sansürleme. Buna rağmen dilimizi yaşatmak ve konuşmak için büyük bir mücadele yürütülüyor. Bu mücadelenin en büyük payı annelerin, kadınların ve toplumundur. Dünyada her millet kendi dilinde eğitim alabiliyor ama bölgede yaşayan Kürt halkı kendi dilinde eğitim alma hakkına sahip değil. Bunun önünde engeller var. Kürt kadın gazeteciler olarak biz de dilimizi korumak için çaba gösteriyoruz. 22 Nisan Kürt Gazeteciler Günü vesilesiyle ben de tüm gazetecileri kendi dilini konuşmaya ve kendi diliyle yazmaya çağırıyorum. Her yıl bu güne özgün etkinlikler yapılırdı fakat gazeteciler günü de korona virüsünden payını aldı ve bu yıl etkinlik yapılamayacak. Biz Kürt kadın gazeteciler olarak verdiğimiz mücadeleyi büyütmeliyiz. Dilimizi konuşmak ve yaşatmak sorumluluğumuz var" diye belirtti.
 
'Kürtçe muhabirlerin önü açılmalıdır'
 
 Xwebûn gazetesi muhabiri Berivan Kayi de Kürt diline düşmanca yaklaşımların her alanda olduğunu belirtti. Kürt dilinin yaşam alanlarında o kadar yer almadığını görmekte olduklarını söyleyen Berivan, "Artık tüm aileler çocuklarını kendi anadiline yabancı bir dille büyütüyor. Bu yaklaşımı gördüğüm zaman çok rahatsızlık duydum. Sonra dilin korunmasına yönelik bir şeyler yapmaya karar verdim. Özellikle de Xwebûn gazetesinde çalışmak istiyordum. Çünkü Xwebûn gazetesi Kürtçe yayın yapan bir gazete olduğundan yaşam her şekilde Kürtçe oluyor" dedi.
 
‘Kürtçe haberlere olan yaklaşım çok zayıf’
 
Berivan, dile karşı olan yaklaşımları eleştirerek, dilin korunabilmesi için yaşatılması gerektiğini vurguladı. Berivan, "Özgür basında Kürtçe muhabiri olarak yer alındığında aynı zamanda dilin eksiklerini ve dile karşı olan yaklaşımların da farkına varmış oluyor. Ajans içinde ve basında Kürtçe haberlere olan yaklaşımlar çok zayıf. Her Kürtçe yazan muhabir de bunları yaşıyordur. Türkçe muhabirlerin haberleri yazıldığında acele ile bunların yayınlanması gerekmektedir ama Kürtçe için aynı durum söz konusu değil. Buradan anlaşılıyor ki Kürtçeye o kadar önem verilmiyor. Gazetecilik ve basın alanında dilimize sahip çıkmalıyız. Sistemin asimilasyon politikalarına karşı sağlam bir şekilde Kürt dili ile yazılan haberlere sahip çıkmalıyız. Kürtçe muhabirlerin önü açılmalıdır" sözlerine yer verdi.
 
'Anadilimle kadınların sesi olmak istedim'
 
Gazeteci Rojda Aydın ise her Kürt gencinin dilini bilmesi gerektiğini belirterek, sahada yaşadığı sorunları anlattı. Rojda, mesleğe başlama nedenini anlatarak, "Kadınlara yönelik taciz, tecavüz ve şiddet çok yoğun yaşanıyor ve ben de kendi anadilimle kadınların sesi olmak istedim. Bu nedenle muhabirliğe başladım ve Jin News’in Kürtçe servisinde çalışıyorum. Gazetecilere yönelik baskı ve saldırılar ise Kürdistan gazetesinin çıkmasından sonra başladı ve bugüne kadar da aralıksız devam etti. Çünkü iktidar baskı ve mekanizmalarını devreye koymuş durumda. Kürt gazetecilerine yönelik tutuklama, gözaltı, darp ve işkenceler devam ediyor. Aynı zamanda ajanslara ve gazetelere davalar açılmaya devam ediliyor ve ajanslar kapatılıyor. Kürdistan’da gazetecilik ya ölüm ya da tutuklama anlamına geliyor. Bu şartlar altında Kürt gazeteciler büyük bir cesurla çalışmaya devam ediyorlar” ifadelerini kullandı.
 
'Kürt gazeteciler olarak durmadan çoğalacağız'
 
Rojda son olarak Kürt basının Kürt Gazeteciler Gününü kutladı ve “Dilimize sahip çıkmamız gerek. Çünkü bugün ki kurum ve dernekler Türkçe açıklamalar yapıyor. Kürtçe dili üzerinde ağır baskıların olduğu böylesi bir süreçte, basın açıklamalarımızı Kürtçe yapmamız gerekir. Kürt gazeteciler olarak saldırılara karşı direneceğiz ve durmadan çoğalacağız. Zor koşullar altında çalışan bütün gazeteci arkadaşlarımız Kürt Gazeteciler Gününü kutlarım" diye kaydetti.